Ârifî
Ârifî (d. 1815, Kütahya - ö. 1895, İznik), Türk halk şairi.
Kütahya'nın yetiştirdiği halk şairleri içinde önemli bir yeri olan Ârifî, Kütahya'nın Saray Mahallesi'nde doğmuştur.[1] Babası Abdullah Efendi'dir. Babası çalışkan ve orta halli bir çiftçiydi. Dedesi Eskişehir'li Hacı Ali Bey, Kurşunlu medresesinde müderris idi. On bir yaşındayken bir yandan dedesinin yanında eğitimini alırken, diğer yandan kendini edebiyata vermiştir. Çok kabiliyetli olması sayesinde kısa zamanda güzel şiirler söylemeye başlamıştır.[2] Tahsilini tamamlamaya çalışırken zamanın şiir üstatlarında Bilecikli Hüsnî ile tanışır. Saz çalmayı ve şiir söylemeyi ilerletir. Sesinin güzelliği ve sazındaki ustalık şöhretini artırır. Yazdığı koşma ve destanları kendine özgü bir makamla okuduğu için kendini sevdirmiş ve meclislerin müdâvimi olmuştur. Ömrünü tek başına ve yalnızlık içerisinde geçiren şair, âşık kahvehanelerinde söylediği muammaları ve koşmaları ile şöhret olmuştur.[3] Bazen yalnız bazen de üstâdı Bilecikli Hüsnî ile birlikte Bursa, Balıkesir, İzmir, Adana gibi değişik şehirlere seyahat etmiştir. Bektaşi tarikatına intisab ettiği söylenen Ârifî, kalender ve rindmeşrep bir zattı. İçkiye müptela olduğu bilinen ve bundan kurtulamayan Ârifî'nin şiirlerinde alışkanlığının ve meclis sohbetlerinin izleri görülür. Bu yaşayışını;
Meclisi irfânda sazı söz olur
Ne söylesin âşık dinlemeyince
Gûş eder âlemi yârân göz olur
Tel tel olup kemân inlemeyince
mısralarıyla söze dökmüştür.
Ârifî, küçüklükten hep dışarılarda gezmiştir. Kütahya'ya her uğradığında mahallenin yaşlı kadınları ona, doğurdukları çocuk gözüyle bakarlar. Son gelişinde kapıyı çalıp, annesi görür görmez sevinçle: “Amanın, Ârif oğlan geldi!” diye heyecana gelince Ârifî: “Biz daha adam olamamışız!” diye ertesi gün şehirden çıkar, İznik'e gider ve Eşrefoğlu Abdullah Rûmî'nin dergahında hizmete kuşanır.[4] Hayatının son yıllarını İznik'te geçirmiş, ömrünün son yıllarında Bayramiyye tarikatına intisab etmiştir. 1895 yılında İznik'in Üyük Köyü'nde vefat etmiştir.[5]
Bir kültür ve medeniyet merkezi olan Kütahya'nın en önemli şairlerinden biri olan Ârifî'nin 11 koşma, 16 gazel, 3 mersiye, 4 müseddes ve 1 muhammesten ibaret olduğu söylenen divançesi olduğu bilinmektedir.
Edebî Şahsiyeti
Yayınlanmış şiirlerinden hareketle usta çırak geleneği içinde yetişen ve ustası Bilecikli Hüsnî'nin yanından ayrılmayan Ârifî, kendi yanında da çırak olarak Pesendî gibi bir şairi yetiştirmiştir. Pesendî'nin methiyelerinde ustasının tesirini görmek mümkündür. Ârifî, yaşadığı asrın halk şiirleri gibi hem heceyle gem de aruzla şiir söylemiştir. Heceyle yazdığı şiirler aruzla yazılanlara göre daha sade ve samimidir. Koşmalarında, aruzla yazdığı dîvân ve semâîlerinde nasihat sever bir ifade tarzı kullanmıştır. Yaşadığı hayatın geçiciliğini bilen bir şair olduğu için şiirlerinde dünyanın fâniliğini işlemiştir. Yaşadığı zamanın zorluklarını ifade ederek elinden bir şey gelmediğini belirtmektedir. Devrin insan bakış açısını, kimsesizliği ve fakirliği yaşayan şair, insanların nasıl paragöz olduğunu bizzat yaşayarak anlamış ve anlatmıştır. Yalnızlığın acısını hep hissederek yaşamasına rağmen isyankâr değildir. Başına gelenlerin takdîr olduğuna inanır. Sevdiği siyah saçlıdır ve saçları boynundan aşağı sarkmaktadır. Gözleri küçük, kirpikleri kemândır. Boyu taze fidan gibi serv-i revândır. Yüzüne bakınca utancından bir gül gibi kızarmakta, konuşması insanı lâl etmektedir. Ârifî, hecenin yanı sıra aruzu da ustalıkla kullanmakta ve dîvândan müstezat, semâiden kalenderiyeye kadar her şekilde şiir yazabilmektedir. Şiirlerinde konu bakımından da sıkıntı görülmez. Hemen her konuda yazmakta ve ustalığını hem şekil hem de türde göstermektedir. Ârifî'ye göre zâhidlerin kınamalarına aldanmamak gerekir. Dünya'yı ve dünyanın bela oklarına göğüs germek gerekir. Bunun için rindmeşrep bir hayat tarzını seçmiş, şiirlerinde de bu düşüncesini vurgulamıştır.[6]
Kaynakça
- ↑ Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri. (1932) İstanbul s.221
- ↑ Hakkı M.M. Kütahya Halk Şairleri, (1934) Kütahya. sayfa, 8
- ↑ Güner, H. Kütahyalı Şairler. (1967) Kütahya. sayfa,52
- ↑ Ahmet Yakupoğlu, Rengârenk Kütahya, Türkpetrol Vakfı, 1991, sayfa, 30
- ↑ Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri. (1932) İstanbul, s, 220, 221
- ↑ Güler, K. Kütahyalı Ârifî ve Pesendî (2004) Kütahya, sayfa, 8-15