İnsan göçleri
Göç, dini, iktisadi, siyasi, sosyal ve diğer sebeplerden dolayı insan topluluklarının hayatlarının tamamını veya bir bölümünü geçirmek üzere bir iskân ünitesinden, bir başkasına yerleşmek suretiyle yaptıkları coğrafi yer değiştirme hareketidir.[1] Kişisel nedenlerle yer değiştirmeye ve bu esnada nakledilen eşyaların hepsine de göç denmektedir. Ayrıca kuşların, balıkların ve bazı hayvan türlerinin, belli mevsimlerde dünyanın çeşitli yerlerine gitmeleri de göç adıyla anılır.
Birçok gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi göç bir ülkenin başlıca sorunları arasında yer almaktadır. Bunun temeli ise köy yaşamında makineleşmeye geçilmesi ve sanayileşmenin ülkede daha fazla değer kazanmasıdır. Ayrıca eğitim şartlarının yetersizliği de insanları şehre sürüklemiştir. Sağlık koşullarının köylerde yeterli düzeyde olmaması da göçün başlıca etkenleri arasında yer almaktadır.
Tarih nazariyesine göre, MÖ 3000-4000 yıllarında Orta Asya'da yaşayan kavimlerin şiddetli ve uzun süren kuraklık sebebiyle doğuya, kuzeye, batıya ve güneye gitmelerine; Kavimler Göçü denmektedir. Bu göçün siyasi, sosyal ve kültürel neticeleri üzerinde uzun bir süredir durulmaktadır. Aynı bölgede M.S. 6. yüzyıldan itibaren başlayan ve asıl ağırlığı batı istikametinde olan Türk göçleri, 17. yüzyıla kadar devam etmiş; İran, Anadolu ve Balkanlardan geçerek Avrupa ortalarına ulaşmıştır.
Bazı Türk boyları bugünkü İran, Azerbaycan, Hindistan, Irak ve Anadolu'da göç ettiler.
Osmanlı Devletinin son zamanlarında, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşları esnasında, Tuna boylarından, Balkanlardan ve Kırım'dan Anadolu'ya yapılan toplu göç, 93 Muhaceratı olarak bilinir. 1950'li yıllarda, Balkan Türklerin, Balkan ülkelerinden (Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan) ve Rusya'dan Türkiye'ye toplu göç ettiler.
Afganistan'ın Rusya tarafından işgali ile 2,5 milyon Afgan'ın başta Pakistan olmak üzere çeşitli İslam ülkelerine göçü, Filistinlilerin İsrail tarafından, göçe mecbur bırakılması, Bulgaristan'da yaşayan Türklerin (1989) vatanlarından çıkarılarak göçe zorlanmaları (1991) olayları da siyasi göçlerin örneklerindendir.
İşsizlik, daha iyi şartlarda yaşama gibi sebeplerle, ülkeler arasında ve bir ülkenin kendi içinde de çeşitli göçler olmaktadır. Bunlar, zamanla çözümü zorlaşan büyük problemler ortaya çıkarmakta ve ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel dengelerini bozmaktadır. Türkiye, köyden şehre büyük oranlara ulaşan göçler sebebiyle bu problemleri en çok yaşayan ve halletmeye çalışan ülkeler arasındadır.
Bir de kıtalararası göçler vardır. Bunun en tipik misali Amerika kıtasına yapılan göçtür. 16. yüzyıldan itibaren bu yeni kıtaya, önce Avrupa milletlerinden başlayan göçler, gittikçe azalmasına rağmen halen devam etmektedir. Önceleri serseri, başı bozuk, kanun kaçağı ve maceraperest Avrupalıların itibar ettikleri bir ülke olan Amerika kıtası, 19. yüzyılın ikinci yarısında, gene bu ülkelerden şiddetli göç dalgalarına sahne oldu. Kıtanın iskan ve imarı tamamlanıp ilmi, teknik ve ticari zenginlikler ortaya çıkınca, bütün milletler için en cazip ülkelerden biri oldu. Bu durum, dünyanın her yerinden ve her seviyede insanların buraya göç etmelerine sebep oldu.
Kaynakça
- ↑ Taylan Akkayan, Göç ve Değişme, İstanbul 1979, s21
Dış kaynaklar
- Göç istatistikleri (TUİK)
- Birikim Dergisi
- Göç Sempozyumu
- Göçmenlerin üzerindeki psikososyal yük (Qantara.de)
- Göç Türleri