Şükrü Oğuz Alpkaya

Şükrü Oğuz Alpkaya (d. 1893, Antakya - ö. 6 ocak 1966, Çankırı), Kurtuluş Savaşı'nda Yörük Ali Efe'nin Yaveri olarak görev yapan, Yörük Ali Efe ile birlikte Aydın cephesinde düşman kuvvetleriyle yapılan savaşlara katılan Türk subayı.

Babası Zeki Efendi'dir. İlk eğitimini Antakya'da bitirdikten sonra İstanbul Vefa İdadisi'nden mezun oldu. Yüksek öğrenim için İstanbul Darülfünun Hukuk Fakültesi'ne girdi.

Bu sırada Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine askerlik hizmetine gönüllü olarak katıldı. Darülfünun Gönüllü Alayı'nda er olarak hizmet etti. Kıtasıyla beraber Edirne kalesinde görevliyken orada kuşatmada kalarak Bulgarlara orduca esir düştü. Esir edildiğinde Rusçuk'a götürüldü ve buradaki dokuz aylık esirlik hayatından sonra İstanbul'a dönebildi..

Esaretten dönüşte İstanbul'a ve bir süre sonrada İzmit'e yerleşti. Bu sırada İzmit'te komşusu olan İzmit İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi Rıfat Yüce'nin yardımıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Teşkilatı Mahsusa'nın elemanlarından ve aynı zamanda Enver Paşa'nın da yaveri olan İzmitli Mümtaz Bey ile de Rıfat Yüce aracılığı ile tanıştı ve cemiyetin İzmit'teki toplantılarına sık sık katıldı.

I. Dünya Savaşı'na Osmanlı Devleti'nin katılmasıyla birlikte seferberlikle yeniden silah altına çağrıldı. Harbiye Mektebi'nde kurulan İhtiyat Zabit namzedi Alayı'nın talimgahına 21 Temmuz 1914 tarihinde girdi.

Mektebi Harbiye Talimgahı'ndan 14 Ağustos 1330 (1914) tarihinde askerlik hizmeti için orduya sevk edilerek Çanakkale'de Karadeniz Mevkii Müstahdem Kumandanlığı emrine verildi.

Askerlik hizmetinde görev aldığı kıtalar şunlardır:

11 Nisan 1331 den muteber olmak üzere Zabıt Vekilliği'ne ve 21 Ekim 1331 (1915) de Mülazım saniliğe. 1 Temmuz 1334 (1918) tarihinde Mülazım evvelliğe terfi etti.

Genel ricatta esir olmadan, Halep'e kadar ordu ile geldi. Burada son Hayfa Meydan Savaşı'na katıldı. Ve mütareke ilan olunca Adana'ya geldi. 23. Fırka emrine verilerek. Tarsus'a gitti. Mersin sahilindeki Fener Bataryası Kumandanlığı'nda görevliyken genel terhis dolayısıyla terhis edildi.

Şükrü Oğuz Alpkaya, Arapça, Almanca ve bir miktar da Rumca bilmekteydi.

Adana'dan sonra ilk konakladığı yer Ceyhan'dı. Buraya geldiği zaman Ceyhan kasabasının Fransızların Ermeni birlikleri tarafından işgal edilmiş olduğunu gördü. Buradan sırasıyla Erzin, Dörtyol, Payas ve İskenderun'a gelirken Ermeni İntikam Alayları'nı yakından gördü.

Mütareke'nin ilk aylarında Antakya'da kaldı. İşgale yakından tanık oldu ve halkın işgale karşı direnişim sağlamak için propaganda faaliyetlerine geçti. O günkü şartlar içinde fazla bir varlık gösteremedi ve Antakya'yı terk etmek zorunda kaldı.

Şubat ayının başında Antakya'dan ayrılarak Adana - Pozantı - Konya yoluyla önce İzmit'e, orada kısa bir süre kaldıktan sonra İstanbul'a geçti.

İşgal altındaki İstanbul'da bir süre Antakyalı hemşerileri ve hukuk öğrencisi eski arkadaşları ile birlikte bulundu. Bu dönemdeki siyasi faaliyetlerinden dolayı Bekirağa bölüğünde bir süre hapsedildi.

Nisan ayının ortalarında eski İttihatçı arkadaşlarından Mustafa Hilmi Bey'in tavsiyesiyle İzmir'e geldi. İzmir kısa bir süre sonra Yunanlar tarafından işgal edildi.

İzmir'de de vatansever genç ve aydınlarla bir araya gelerek, yurdun diğer parçalarında olduğu gibi burada kurulmuş olan "Reddi İlhak Heyeti Milliyesi" adlı cemiyette aktif olarak görev aldı. İşgal sabahı karaya çıkan Yunan birlikleriyle uzun süren silahlı çatışmalara girdi. İşgalci Yunan birliklerine karşı yapılan ilk silahlı direnişin ayrıntılarıyla tanığı oldu. İzmir'deki sokak çatışmalarında ve geri çekilirken Türk köylerinde Yunan vahşetini gördü.

İşgal kuvvetlerine karşı bir milli savunma cephesi kurulması için büyük emekler verdi. Aydın dağlarında dolaşan, halkın sevdiği ünlü eşkıya Yörük Ali Efe'nin Madran dağındaki Efendi yaylası karargâhına çıkarak, kendisiyle tanıştı ve onun çetesine girdi. Yörük Ali Efe çetesini işgal kuvvetlerine karşı örgütlemek için çalıştı.

Yörük Ali Efe ile birlikte üç yüze yakın baskın ve taarruzlara bizzat katıldı. Yörük Ali'nin askeri müşavirliğini, yaverliğini üstlendi. Kurtuluş savaşının başından sonuna kadar Yörük Ali Efe müfrezesi ile birlikte omuz omuza savaştı. Sivas Kongresi'ne Aydın mıntıkasından murahhas olarak katıldı.

Yörük Ali Efe'nin refakatinde iken, Çerkez Ethem'in isyanını bastırmakta ve bu isyanın efelere de bulaşmasını önlemekte gösterdiği fevkalade hizmet ve yararlık nedeniyle, Menderes Grup Kumandanlığının tavsiyesiyle, Müdafaa-i Milliye Vekaleti'nce, 10 ocak 1921 den itibaren rütbesi Yüzbaşılığa yükseltildi.

Sakarya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Konya'da açılan topçu kursuna katıldı ve bu kursu başarıyla bitirdi. Konya'da bulunduğu sırada husumetten doğan bir iftira sonucu kısa bir süre tutuklu kaldı. Ancak kendisine yapılan ağır suçlamaların hepsinden beraat etti.

Batı Cephesi'nden dönerek Yenipazar'da tekrar Yörük Ali Efe'nin refakatine verildi. Kısa süre sonra da Büyük Taarruz başlamış ve Yörük Ali Efe kuvvetlerine yine akıncılık görevi verilmişti. İzmir'in kurtuluşuna kadar Yörük Ali Efe kuvvetlerinde görev yaptı. Savaşın zaferle sonuçlanmasından sonra Milli Müdafaa Vekâleti'nin emri üzerine yeni görevi Konya'daki Ümera Divanı Harbi'ne Adli Müşavir olarak tayin edildiğinden Efe'nin yanından ayrılarak Konya'ya gitti.

Yedek subaylıktan Ön Yüzbaşı olarak terhis edildikten sonra, Adana'da yerleşip gazeteciliğe başladı.

1923'ten itibaren siyasi hayata atılmakla beraber bir taraftan da Hatay'ın kurtuluşu için propaganda mücadelesine atıldı.

İlk olarak "Hayat" gazetesinde önce muharrirlik ve daha sonra bu gazetenin idare müdürlüğünü üstüne aldı. Çanakkale cephesinde birlikte askerlik yaptığı Kastamonu Mebusu Adanalı Abdülkadir Kemali Öğütçü'nün (yazar Orhan Kemal'in babası) çıkarmakta olduğu "Toksöz" adlı gazetesinde de yazı ve makaleleri yayınlandı. "Halk" gazetesinde yazılar yazdı.

Akdeniz bölgesinde yayınlanmak üzere "Altınöz" adlı bir siyasi ve gündelik gazetenin imtiyazını aldı ve neşriyata başladı. "Antakya - İskenderun Yurdu" adlı cemiyetin kuruluşunu sağladı. Kendini yeniden siyasi olayların içinde buldu. Gazetesini susturmak için siyasi rakipleri kendisiyle çok uğraştı. Adana gazetelerinin rekabeti ve çeşitli husumetlerden dolayı yine tutuklandı. Bir hiç yüzünden mahkeme üç yıl müddetle kendisini Kalebentliğe mahkûm ederek Çankırı'ya gönderdi.

Hüküm tarihinin üzerinden 13 ay geçtikten sonra 1926'da neşrolunan bir kanun ile cezasının devamı kaldırıldı. Çankırı'da evlendi ve buraya yerleşti. Serbest hayata atıldı, yeniden Hatay'ın kurtuluşu için mücadeleye başladı.

Çankırı'da çıkan "Çankırı" adlı Vilayetin resmi gazetesi ile Çankırı Mebuslarından Ahmet Talat Onay tarafından yayınlanmakta olan "Doğru Yol" adlı gazetelerde makaleler yazdı. Çeşitli gazetelerde, Cumhuriyet ve İzmit'te yayınlanan Türk Yolu gazetesinde Hatay davasını savunan makale ve yazı dizileri yayınladı.

Şükrü Oğuz Alpkaya; Kurtuluş Savaşı'nda Yörük Ali Efe ile birlikte vermiş olduğu mücadeleye ait anıları Türk Yolu gazetesinde yayınlanmıştır. Bu anılar yayınlanırken Çankırı'nın Dümelli köyünde (bugünki Eldivan kazası), ilerlemiş yaşına rağmen bekçilik ve odacılık yapmaktaydı.

Kurtuluş Savaşı’ına ait anıları 2009 yılında, “Yörük Ali Efe” adlı kitapta Demkar Yayınevi tarafından derlenerek yayınlanmıştır.

Kaynak

Alpkaya, Şükrü Oğuz (2009). Yörük Ali Efe. Derleyen: Atilla ORAL. İstanbul: Demkar Yayınevi. 

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/7/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.