Aaron T. Beck
Aaron T. Beck | |
---|---|
Doğum |
18 Temmuz 1921 ABD, Rhode Island |
Eğitim | Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi |
Meslek | Psikiyatrist, Beck Enstitüsü kurucusu |
Evlilik(ler) | Phyllis W. Beck (e. 1950) |
Ödüller | Grawemeyer Award in Psychology (2004), Lasker Award (2006) |
Resmî site | https://www.beckinstitute.org/ |
Aaron Temkin Beck (d. 18 Temmuz 1921, Rhode Island, ABD), ABD'li psikiyatrist. Bilişsel Davranışçı Terapinin kurucusu olarak kabul edilmektedir. 1954 yılında geçtiği Pensilvanya Üniversitesi’nin psikiyatri bölümünde halen emekli öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca Beck, dört çocuğundan birisi olan, Dr. Judith Beck tarafından yönetilen bir araştırma ve eğitim merkezi olan, Beck Enstitüsü’nün de kurucusudur.[1]
Hayatı
Beck, Rus göçmeni Yahudi bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası güçlü sosyalist inançları olan bir matbaacı, annesi ise iki çocuğunu kaybetmiş, duygu durumu değişken, aşırı korumacı tutuma sahip bir kadındı. Ailesinin bu tutumuna rağmen Beck, birçok sosyal faaliyete katılan bir çocuktu. Erken çocukluk döneminde geçirdiği bir ameliyat basketbol veya futbol oynamak, kamp yapmak, izcilik gibi aktif faaliyetlere katılmasını engellemiş ve Beck’i kitap okumak, araştırma yapmak gibi daha sakin faaliyetlere yöneltmiştir.[2]
Beck, hayatı boyunca birtakım korkularla mücadele etmiştir. Bunlar; kan kaybına yol açan yaralanma korkusu, boğulma korkusu, tünel korkusu, sağlığıyla ilgili kaygılar ve topluluk önünde konuşma korkusudur. Beck, bu kişisel sorunlarından, başkalarını anlamada ve kuramını geliştirmede faydalanmıştır.[3]
Kariyeri
1942 yılında Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitiren Beck, tıp kariyerine nöroloji ihtisası ile başlamıştır. Tıp fakültesinde okurken Beck’in psikiyatri ya da psikoterapiye bir ilgisi yoktu. Çünkü nörolojinin tanı süreçlerinin oldukça disiplinli olması ve dikkatli klinik gözlemlerin ışığında sinir sisteminde sorun olan bir şeyi tam olarak tespit edebilme imkanı, Beck gibi mükemmeliyetçi kişiliğe sahip biri için oldukça cazip bir nitelik sağlıyordu. Ancak 6 aylık psikiyatri rotasyonu sırasında nörolojiden tamamıyla ayrıldı. Psikiyatrinin, özellikle psikanalizin, insan zihni üzerine yapılan çalışmaların çok ötesinde açıklamalar getirmesi Beck’i büyülemişti. Kore savaşında gönüllü olarak askeri hastanede nöropsikiyatri başasistanlığı yapan Beck, psikiyatri çalışmalarına önce Austen Riggs Center’da sonra Massachusetts’de ve sonra da Philadelphia Psikanaliz Birliği’nde devam etmiştir. İlk psikiyatri makalesini 1952 yılında şizofrenide delüzyonların tedavisi ile ilgili bir vaka örneği hakkında yayınlayan Beck, 1953’te psikiyatri uzmanı olmuştur. 1954’te Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girmiş ve emekli oluncaya dek burada çalışmıştır. 1956’da psikanalist olmuştur. 1959’da Hurvich ile yayınladığı çalışma, Beck’in psikanaliz kariyerini bitiren çalışmadır.[2]
Bilişsel Davranışçı Terapiye Geçiş
Başlangıçta depresif hastalar üzerinde yapmış olduğu çalışmalar Bilişsel Terapiyi kurmasına olanak sağlamıştır. Beck’e göre ruhsal sorunlar, bilgi işleme sisteminin hatalı ya da çarpık bir biçimde çalışması sonucunda ortaya çıkmaktadır.[3]
Beck, depresif hastaların rüya içeriklerinin analizine dayalı bir seri çalışma yapmıştır. Araştırma sonucunda, bu hastaların rüyalarında kendilerini yetersiz, kusurlu gördükleri ve olumsuz bir duygulanım yaşadıklarını göstermiştir. İlk önce bu bulguyu hastaların kendine yönelmiş saldırganlık ve acı çekme arzusuyla açıklayarak verilerin Psikanalitik Kuramı desteklediği yorumunu yapan Beck, daha sonra bu açıklamanın uygun olmadığını fark etmiştir.[3] Beck, psikanalitik yöntemden kopuşunu 1967 yılında yayınladığı “Depression: Causes and Treatment(Depresyon Nedenleri ve Tedavisi)" adlı kitabında aşağıdaki şekilde özetlemiştir:
''Araştırma ilerledikçe bu yöntemsel sorunu altta yatan süreçleri yorumlamak yerine hastanın yaşantıları düzeyinde kalarak aşmayı denedim. Hastanın “bilinçdışı” olduğu varsayılan arzularına bakmayı bırakıp, kolaylıkla saptanabilecek, ölçülebilecek, incelenebilecek yaşantılarına odaklanmak… Sonuç: Arzular yöntemsel olarak ulaşılamaz olmanın ötesinde hiç olmayabilir… Arzu temelini çekince acı çekme ihtiyacına dayalı tüm formülasyon yıkılıyordu.'' [3]
Bilişsel Davranışçı Terapi
Alfrod ve Beck’e göre, Bilişsel Davranış Terapisinin tüm şekillerinde; tedavi, bir bilişsel formasyona, belirli bir rahatsızlığı nitelendiren davranış stratejilerine ve inançlara dayalıdır.[1] Tedavi ayrıca her bir hastanın kavramsallaştırmasına veya anlayışına dayalıdır. Terapist, duygusal ve davranışsal değişiklikler oluşturmak için hastanın düşünme ve inanç sisteminde bilişsel değişiklikler yapılmasının çeşitli yollarını aramaktadır. Bilişsel terapi, duygu ve davranışta bilişsel süreçlerin rolüne önem verir. Bir kişinin bir duruma karşı duygusal ve davranışsal tepkisi, büyük bir oranda o olayın anlamını nasıl algıladığına ve yorumladığına bağlıdır. Bilişsel terapi kişiliğin, merkezi değerler ve şemalar tarafından biçimlendirildiğini belirtir ve psikolojik bozukluğu da çok sayıda faktörlerin sonucu olarak değerlendirir. Kişilerin hastalığa karşı bir biyolojik yatkınlıkları vardır, ancak onların öğrenme öykülerine dayalı olarak spesifik stres oluşturuculara verdikleri tepkiler de buna eklenir. Psikopatolojik duygusal reaksiyonlar, normal duygusal reaksiyonlar gibi gelişmelerine rağmen daha abartılı ve ısrarlı bir şekilde ortaya konurlar. Örneğin depresyonda üzüntü ve ilgi kaybı yoğunlaşmıştır. Psikopatolojinin davranışsal sonuçları bilişsel yapılanmanın içeriğine bağlıdır.[4]
Beck, bilişsel temelli bir depresyon kuramı geliştirmiştir. Depresyonda, insanların bilişlerinin, “bilişsel bozukluklar” adını verdiği mantık hataları ile dolu olduğunu fark etmiştir. Beck’e göre, olumsuz düşünceler, bilinçaltında gizli yatan, işlevsel olmayan düşünce ve varsayımları yansıtmaktadır. Bu düşünceler, durumsal olaylar tarafından harekete geçirildiğinde, depresif şekilde ortaya çıkmaktadır. Beck, danışanların işlevsel olmayan düşüncelerini değiştirmede ve dolayısıyla birtakım psikiyatrik durumdan kurtulmada aktif bir rol oynayabileceğine inanmıştır. Bilişsel Terapinin kullanımı ve psikopatoloji alanlarında yaptığı sürekli araştırmalar ona, ABD’de bilimsel çevrelerde itibar kazandırmıştır. Beck’in öncü araştırmaları, Bilişsel Terapinin depresyon üzerindeki etkinliğini artırmıştır. Bilişsel Terapiyi depresyona, genel kaygı ve panik rahatsızlıklara, alkolizm ve madde bağımlılığına, yeme bozukluklarına, evlilik ve ilişki ile ilgili sorunlara ve kişilik bozukluklarına başarıyla uygulamıştır. Depresyon, intihar riski, kaygı, benlik saygısı ve kişiliğin ölçülmesi ve değerlendirilmesine yönelik birçok psikolojik test geliştirmiştir.[3]
Beck'in bilişsel terapisinde, (1) bilişsel olaylar, (2) bilişsel süreçler, (3) bilişsel şemalar olarak adlandırılan üç önemli kavram vardır.
- Bilişsel olaylar(cognitive events), sahip olunan ancak çoğu zaman kulak verilmeyen düşünce ve imajlar akımıdır.
- Bilişsel süreçler(cognitive processes), kişinin nasıl düşündüğü ve bilişsel sistemin otomatik süreçleri ile ilgilidir.
- Bilişsel şemalar(cognitive schemata), kişinin olayları ele alışını ve yorumlayışını etkileyen varsayımlardır. Kişiler her bir şey için şemalara sahip değillerdir. Ancak bu şemalar nedeniyle kişiler çeşitli durumlara belirli yorumlarla yaklaşırlar. Bilişsel şemalar, hangi bilgilere kulak verileceğini, onların nasıl yapılandırılacağını, onlara ne kadar önem verileceğini ve sonuçta neler olacağını etkilerler.[5]
Beck’in Bilişsel Üçlüsü
Beck, depresyonun bilişsel olarak kişinin kendisi, çevresi ve geleceğiyle ilgili olumsuz inançlara sahip olmasından kaynaklandığını öne sürdü. Bu görüş bugün oldukça tanıdık gelmekle birlikte Beck’in o güne dek sadece Duygudurum Bozukluğu olarak tanımlanmış depresyonu, düşünce bozukluğu temelinde açıklaması 1960’lar için çok büyük bir yenilikti. "Bilişsel Üçlü(Cognitive Triad)" adı verilen bu açıklamayla Beck, depresif hastaların kendilerini (“hepsi benim hatam”, “yetersizim”, “suçluyum”), çevrelerini, dünyayı (“hayatım berbat durumda”, “her şey çok kötü”, “kimse bana yardımcı olamaz”) ve geleceği (“bu hiç düzelmeyecek”) olumsuz gördüklerini öne sürmüştür. Beck, bu çalışmadan sonra depresyonun bilişsel modeline dayalı olarak kısa süreli, yapılandırılmış bir terapi modeli olan Bilişsel Terapiyi kurdu.[2]
Bilişsel Davranışçı Terapinin Temel İlkeleri
Terapinin kişiye özel olması gerekirken yine de tüm hastalar için bilişsel davranış terapisinin temelini oluşturan belirli ilkeler vardır. Bunlar şöyledir:
- Bilişsel davranış terapisi, her zaman ortaya çıkan hasta sorunları formülasyonuna ve her bir hastanın bilişsel terimlerle kavramsallaştırılmasına dayanmaktadır.
- Bilişsel davranış terapisi, sağlam bir terapötik anlaşma gerektirir.
- Bilişsel davranış terapisi, iş birliğini ve aktif katılımı vurgular.
- Bilişsel davranış terapisi, amaca dönük ve sorun odaklıdır.
- Bilişsel davranış terapisi, başlangıçta, şu anı vurgular.
- Bilişsel davranış terapisi eğiticidir, hastaya kendi terapisti olmasını öğretmeyi ve tekrarı önlemeyi amaçlar.
- Bilişsel davranış terapisinin amaçları, zamanla sınırlı olur.
- Bilişsel davranış terapisi, seansları yapılandırılır.
- Bilişsel davranış terapisi, hastalara bozuk düşünce ve inançlarını belirlemeyi, değerlendirmeyi ve onlara yanıt vermeyi öğretir.
- Bilişsel davranış terapisi, düşünceyi duygu durumunu ve davranışı değiştirmek için çeşitli teknikler kullanır.
Bu temel ilkeler, tüm hastalar için geçerlidir. Bununla birlikte terapi, hastanın yaşadığı zorluklara, gelişimsel ve zihinsel düzeyine, cinsiyetine, kültürel geçmişine göre önemli oranda değişiklik gösterir. Terapi, ayrıca diğer faktörler arasında hastanın amaçlarına, güçlü terapötik bağ oluşturma tekniklerine, değişimi istemesine, önceki terapi deneyimine ve tedavi tercihine bağlı olarak da değişiklik gösterebilir.[5]
Beck Depresyon Envanteri
Beck Depresyon Envanteri(BDE), depresyonda görülen duygusal, bilişsel ve güdüsel belirtileri ölçen bir ölçektir. Depresif belirtilerin şiddetini değerlendirmede dünyada en yaygın olarak kullanılan araçlardan biridir. 1961 yılında İngilizce olarak geliştirilen BDE, birçok dile çevrilmiş ve yüksek düzeylerde kültürler arası güvenirlik ve geçerlilik göstermiştir. BDE’nin amacı, depresyon tanısı koymak değil, depresyon belirtilerinin derecesini nesnel olarak sayılara dökmektir. Ölçekteki 21 madde, klinik gözlemlerden türetilmiştir ve depresif psikiyatri hastaları tarafından sıklıkla gösterilen, depresif olmayan psikiyatri hastaları tarafından ise nadiren gösterilen tutumların ve belirtilerin bir birleşimidir. BDE, ampirik olarak veya kuramsal olarak türetilmiş değildir, ancak depresyonun klinik belirtilerinin tanımlarından çıkarılmış maddeler içermektedir. Bu maddeler, bir grup klinisyen tarafından BDE içinde bulunması gerektiği yönünde görüş birliğine varılan maddelerdir. Sonraları, depresif hastaları hızlı değerlendirmek için 13 maddelik kısa formu da geliştirilmiştir. En son olarak, yakın zamanda, DSM-IV majör depresif atak tanı ölçütlerine daha sıkı bir şekilde bağlantılı olması için, BDE-II geliştirilmiştir. BDE-II’de dört madde (kilo kaybı, bedensel imge, çalışabilirliğin ketlenmesi ve somatik yakınmalar), depresyonun çok daha ağır düzeyleri ile bağlantılı belirtilerini değerlendirmek için ölçekten çıkarılmış ve bu maddelerin yerine dört yeni belirti (ajitasyon, konsantrasyon güçlüğü, değersizlik ve enerji kaybı) konmuştur.[6]
Eserleri
Aaron T. Beck’in 450’nin üzerinde makalesi ve ortak çalışmalarla birlikte 17 tane eseri bulunmaktadır.[1] Yazarın Türkçeye çevrilmiş kitapları şunlardır:
- Kişilik Bozukluklarının Bilişsel Terapisi
- Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler
- Bilişsel Terapi ve Duygusal Bozukluklar
- Aşk Asla Yetmez
Kaynakça
- 1 2 3 Beck, Aaron T. (2015). Bilişsel terapi ve duygusal bozukluklar. İstanbul: Litera yayıncılık. ISBN 978-975-6329-12-2.
- 1 2 3 Dinç, Mehmet (2012). "Aaron temkin beck: eleştirel düşüncenin peşinden yaratıcı bir psikoterapi kuramına". Bilişsel davranışçı psikoterapi ve araştırmalar dergisi 1: 70-76.
- 1 2 3 4 5 Kenarlı, Özkan (Ocak, 2010). "Aaron T. beck-bilişsel davranışçı terapi". http://www.cadempsikoloji.com/blog/posts/bilissel-davranisci-terapi. Erişim tarihi: 30 Mayıs 2016.
- ↑ Gökçakan, Zafer; Gökçakan, Nurcan (2005). "Depresyonda bilişsel terapi". Mersin üniversitesi eğitim fakültesi dergisi 1 (1): 91-101.
- 1 2 Beck, Judith S. (2015). Bilişsel davranışçı terapi. Ankara: Nobel akademik yayıncılık. ISBN 978-605-133-827-9.
- ↑ Arkar, Haluk; Şafak, Cennet (2004). "Klinik bir örneklemde beck depresyon envanterinin boyutlarının araştırılması". Türk psikoloji dergisi 19 (53): 117-123.