Cezaevi

Cezaevinde bir mahkum
Kriminoloji ve penoloji
Teoriler
Suçun nedenleri
Anomi
Diferansiyel ilişkilendirme teorisi
Sapma
Etiketleme teorisi
Psikopati
Rasyonel seçim teorisi
Sosyal kontrol teorisi
Sosyal disorganizasyon teorisi
Sosyal öğrenme kuramı
Gerilme teorisi
Altkültür teorisi
Sembolik etkileşimcilik · Mağdur bilimi
Suç türleri
Mavi yakalı suç · Kurumsal suç
Çocuk suçluluğu
Organize suç
Siyasi suç · Kamu düzenine aykırılık
Devlet suçu · Devlet-kurumsal suç
Beyaz yakalı suç · Kurbansız suç
Penoloji
Caydırıcılık · Cezaevi
Cezaevi reformu
Mahkumlara yönelik kötü muamele
Mahkum hakları · Rehabilitasyon
Yeniden suç işleme eğilimi
Cezalandırıcı adalet · Faydacılık

Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerler. Türkçede zindan ve mahpushane sözcükleri de zaman zaman -özellikle eski metinlerde- aynı anlamda kullanılır. Tutukluların, hükümlülerden ayrı olarak tutulduğu yere ise tutukevi denir.

Cezaevinde geçirilen süre suçun ağırlığına göre değişir. Çok ağır suçlarda suçlu ömür boyu hapsedilebilir. Yaşı küçük olan suçluların koyuldukları yerlere ıslahevi denir . Gözetim cezası alanlar da cezaevine koyulmazlar ama belirli bir süreyi özgürlükleri kısıtlanmış olarak geçirirler.

Tarihçe

İnsanların cezalandırılma amacıyla kapalı bir yere koyulmaları eski bir uygulamadır. Modern anlamdaki ilk hapishanenin 1595 yılında Amsterdam'da kurulduğu kabul edilmektedir. Bu kurumun oluşmasının nedeni 1588 yılında bir hırsızın olağan cezası olan idam cezasına değil, devlet tarafından eğitilip iyileştirmesine karar verilmesine dayanmaktadır. Fakat cezalandırmanın amacındaki değişikliğin, özgürlüğü bağlayıcı cezalara dönüşümünün ilk örneğinin İngiltere'de gerçekleştiği de söylenmektedir. Bridewell Şatosunda 1555 yılında bir çalışma evi inşa edilerek, toplum için olumsuzluk yaratan kişiler burada çalıştırılıp, kişilerin topluma uyumu sağlanmaya çalışılmıştır. Fakat burasının daha çok çalışma evi olduğu bilinmektedir.[1][2] Londra’daki Londra Kulesi, Paris’teki Bastille kalesi, İstanbul’daki Yedikule zindanı da bu tür yerlerdi. Ama buralara sıradan suçlular değil, siyasal tutuklular kapatılırdı. 1622’de bir yeniçeri ayaklanmasıyla tahttan indirilen Osmanlı Padişahı Genç Osman Yedikule’ye kapatılmış ve burada öldürülmüştür.

Eski cezaevleri

Batı dünyasında 19. yüzyılın ortalarından önce birçok suçun cezası ölümdü. Bazı suçlular cezalarını sömürgelerdeki kamplarda çekerlerdi. Cezaevlerinde, yargılanmayı, ceza kamplarına gönderilmeyi ya da ölümü bekleyen suçlular tutulurdu. İlk cezaevleri olarak da genellikle kale burçları kullanıldı. 1166’da İngiltere’de II. Henry’nin buyruğuyla yapılan cezaevleri yargılanmayı bekleyen tutuklular içindi.

Avrupa'da bugünkü anlamda ilk cezaevi 16. yüzyılda Hollanda'da açıldı. 18. ve 19. yüzyıllarda cezaevi yapımı yaygınlaştı ve yeni düzenlemeler getirildi. Bazı cezaevlerinde tutuklular sürekli olarak birbirinden ayrı tutuluyordu. Bazı cezaevlerinde tutukluların birlikte çalışmalarına izin veriliyor, ama konuşmaları yasaklanıyordu. Geceleri de ayrı hücrelerde yatırılıyorlardı. Hücrede tek başına tutulan hükümlüler ise, ancak ziyaretçisiyle ve cezaevi görevlileriyle görüşebiliyordu. 1900'lere gelindiğinde hücre cezası, yalnızca bir disiplin önlemi olarak kullanılmaya başlandı.

Günümüzde cezaevlerinin tutukluları insanca koşullarda barındırması ve dışarı çıktıklarında dürüst bir yaşam sürmek için hazırlaması amaçlanır. Ne var ki, bu amaca her zaman ulaşıldığı söylenemez.

Sinop Cezaevinin korunmuş bir koğuşundan görünüm.

Günümüzde cezaevleri

Hükümlüler, durumlarına ve cezalarına uygun olarak farklı tipteki cezaevlerine kapatılırlar. Ağır suç işlemiş kişiler çok sıkı güvenlik önlemlerinin bulunduğu cezaevlerine koyulurlar. Akli durumu cezalandırılmasına uygun olmayan ya da ceza verildikten sonra özel tedavi görmesi gereken suçlular, bir psikiyatri kliniğinde ya da özel bir hastanede yatırılır. Açık cezaevleri tutuklulara aşırı kısıtlama getirmeyen cezaevleridir. Bu tür cezaevlerinde tutuklulara, hapisten çıktıktan sonraki yaşama hazırlayıcı bir eğitim verilir. Bazı cezaevlerinde tutukluların belirli beceriler kazanacağı atölyeler, eğitim olanağı sağlayan kütüphaneler vardır.

Günümüz cezaevi yönetmeliklerinde koşullu salıverme ve cezanın belli oranda indirilmesi yer alır. Koşullu salıverme, tutuklunun iyi davranışı nedeniyle cezanın bir bölümünün uygulanmaması anlamına gelir. Böylece, iyi davranış gösteren bir tutuklu, örneğin beş yıl hüküm giymişse, yalnızca üç yıl hapis yatarak çıkabilir. Tutuklu düzenli aralarla bir gözetimciye rapor vermek ve bazı koşullara uymak kaydıyla erken salıverilir. Bu koşullara uymayan tutuklu yeniden cezaevine koyulacağı gibi ek ceza da olabilir

Roll dergisi (mayıs 2001 sayısında) günümüz hapishaneleri ile ilgili şunları yayınlamıştır:

"70'li yılların başında Hamburg Üniversitesi Psikoloji Fakültesi'nde bu konuda deneyler gerçekleştirildi. Önce ışık ve ses yalıtımı olan, gündüzün ve gecenin fark edilemediği odalar yapıldı. Dışarıdan hiçbir etkinin girmediği bu odalara deney amacıyla insanlar kondu. Bu insanların bir bölümü Alman askerleriydi. Deneylerin sonuçları, bilim adamlarınca değerlendirildi: İnsanların dayanma sınırı nedir? Ne zaman ağlamaya başlıyorlar? Ne zaman yalvarıyorlar?... Sonuçta, deneyde insanların kişiliklerini kaybettikleri ve dışarıdan yeni kişiliklerin empoze edilmesinin mümkün olduğu ortaya çıkarıldı..."

Ünlü Postmodernist yazar Michel Foucault'un geçmişten geleceğe hapishaneler üzerinde yapığı gözlemlerinden oluşan Hapishanenin Doğuşu adlı kitabı, tüm dünyada büyük yankı bulmuş ve geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Laubenthal Klaus, Lehrbuch Strafvollzug, 6. baskı, Springer Verlag Berlin Heidelberg 2011. (Almanca)
  2. Veli Özer ÖZBEK, İnfaz Hukuku, ISBN 978-975-02-2849-0
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/16/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.