Damga (roman)

Damga
Yazarı Reşat Nuri Güntekin
Ülke Türkiye
Dili Türkçe
Türü Roman
Yayınevi İnkılap Kitabevi
Anadilinde
basım tarihi
1999 (İlk basımı:1924)
Sayfa sayısı 143
Boyut ve ağırlık 13x20cm
ISBN ISBN 9789751026729

Damga, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1924 yılında yazılmış kısa romanlardan biridir. Türk edebiyatının sevilen eserlerinden biridir. Ağırlıklı olarak Osmanlı'nın son yıllarını anlatan bir romandır. İkinci Meşrutiyet ilanindan hemen sonraki yaşamı anlatır. Güntekin, çocukluk anılarının dile getirildiği eski İstanbul günlerini anlatmaktadir.

Genel yorumlar

Romanın ana kahramanı "İFFET" adlı bir adamdır. Vedia'ya duyulan büyük aşkın, sonunda boş bir kuruntu nedeniyle umutsuzluğa dönüşmesi hüzünlu sekilde ifade etmektedir. Özlenen bir evliliğin gerçekleşmemesi, büyük bir düş kırıklığına yolaçar.

Konu

İffet hep ağabeyi Muzaffer'den farklı olmak istemiştir. Bunu gören Mahmut Efendi İffet'i hep Muzaffer'den ayrı sever. İffet, Kamiyap Kalfa sayesinde haftada iki gün Paşa babasından habersiz mahalle okuluna gider,oradaki çocuklarla arkadaşlık eder. Yazları ise, Karamürsel'deki Damlacık Çiftliğinde yaşayan Hatice halasının yanında geçirir. Burada geçirdiği iki ay onun için çok farklıdır. Özellikle halasının anlattığı hayaletli değirmen öyküsünden çok etkilenir. Bu hikâyede; birbirini çok seven Fatma ve İsmail, İsmail'in askere gitmesi nedeniyle ayrılırlar. Fatma, İsmail'i iki yıl bekler ama çevresindekilerin baskısıyla Gaffar Ağa'yla evlendirilir. Aradan zaman geçtikten sonra İsmail Yemen'den geri döner ve Fatma'nın evlendiğini öğrenir. Yalnız ikisi de hala birbirlerini çok sevmektedirler. Bu nedenle geceleri gizli gizli değirmende buluşurlar. Birgün basılmak üzereyken İsmail, Fatma'nın namusunu kurtarmak için değirmenden kendisini soğuk sulara atar ve cesedi bile bulunamaz.

İffet bu masaldan çok etkilenir. Bu masal ona sevilen bir kadın için kendini feda etmeyi öğretir. İffet büyür, ağabeyi hünkar yaveri olur ve sırma kordonlar takar. İffet ise babası tarafından idadi mektebine verilir. İffet'in okul'da özgürlükçü ve meşrutiyetçi fikirleri olan bir Celal Ağabeyi vardır. Celal'e, fikirlerini saklamayıp açıklıkla savunduğu için saygı duymaktadır. Ama okul'daki bir öğretmeninin, ihtilal ve meşrutiyet hakkındaki sözlerinden dolayı tutuklanması, İffet'in okuldan uzaklaştırılmasına neden olur.

Kısa bir zaman sonra Meşrutiyet ilan edilir ve İffet'in babası Halis Paşa görevden alınarak Midilli'ye sürgün edilir. İffet'te babasıyla iki buçuk yıl Midilli'de yaşar. Babasının ölümü üzerine İstanbul'a dönerek bir evde paralı öğretmen olarak çalışır. Evin hanımı Vedia Hanım ile arasında duygusal bir yakınlaşma doğar. Geceleri gizlice sahilde buluşurlar. İffet her gece kayıkhane harabesinde Vedia'yı bekler. İffet Vedia'ya Damlacık'daki su değirmeninin masalını anlatır. Bir köy delikanlısının sevdiğini ele vermemek için yaptığı fedakarlığın aynısını bir gün kendisinin de yapabileceğini söyler. Bir gün yine gizlice buluşurlarken basılırlar ve İffet aynen masal'daki gibi, sevdiği kadının namusunu kurtarmak için hırsız damgası yiyerek, altı ay hapse mahkûm edilir.

Bir mayıs günü, Vasif Efendi ile hapisten çıkar. İffet, dışarda kendini iyi hissetmemektedir. Ne yapacağını şaşırır. Birkaç gün yakınlarının yanında kaldıktan sonra bir oda kiralar. Hapisten çıktıktan sonra Celal, İffet için sadece bir arkadaş değil, bir baba gibi olmuştur. İffet'in Hatice Halası kadar çok sevdiği bir Fahriye Yengesi vardır. Birgün Muzaffer'den yengesinin durumunun iyi olmadığını haber alır ve zorunlu olarak Fahriye Yengesini görmeye gider. Fahriye Yenge onu çok iyi karşılar ve bir istekte bulunur: 400 bin lirasını bankaya yatırmalıdır. İffet çok şaşırır. Çünkü, kendi ağabeyinin bile kendisine güveni kalmamıştır. İffet sürekli olarak kendi yediği damlayı düşündüğünden bu görevi kabul etmez. Psikolojisi hep böyledir. Celal, İffet'e bir iş bulur. Görüşmek için giden İffet ilk iş görüşmesinde büyük bir ümitsizliğe kapılır. Kendisinden istenen gümrükten ,eşya çıkarmasıydı. ”Yarın gelirim “diye mağazadan ayrılır.Ama bu olayın tesiri günlerce üstünden atamaz,namuslu bir iş bulmakta ki ümidi giderek azalır.

Yaz bitiyordu ve İffet hala iş bulamaz. Elinde ne varsa satar, bazı geceler aç yatardı. Ev kirasını ödemek için en son babasının yadigarı olan altın saati bile satar. En sonunda Celal, İffet'e Hukuk-u Milliye gazetesinde iş bulur. İffet bundan çok mutlu olarak yorulmadan çalışmaya başlar. Çevresindekiler artık rahatsız olmaz çok kısa zaman sonra gazete bütün İffet ve arkadaşları Telgraf Gazetesi‘ nde çalışmaya başlar.Fakat kısa zaman sonra Telgraf gazetesinden de ayrılır,yine aç ve açıktadır. Celal geçinemeyip Konya'ya gider. İffet ayda bir Muzaffer abisinin gönderdiği parayla ev kirasını öder.

Birgün sokakta yürürken Celal'e rastlar. Celal Konya'da avukatlık görevinden ayrılarak ticarete atılmıştır. İffet'e de kendi yanında bir iş verir. İffet’in işi şehirler arası yolculuklarda mal taşımaktır. İffet yeni yüzler, yeni insanlar tanıdıkça hayata bağlılığı artmakta, yaptığı işten memnun kalmaktadır. Yolda gördüğü insanlara yardım eder ve onların ihtiyaçlarını karşılar. Yine kötü hava şartlarında İzmir'den İstanbul'a doğru hareket eder. Tren Afyon'da hareket edemez duruma gelir. Dışarı çıkar ve kendisinden hasta annesi için yardım isteyen Rana'ya yardım eder. Rana, masum ve çocuksu bir kızdır. İffet Rana'dan çok hoşlanır, yalnız yediği damga yüzünden Rana’dan uzaklaşır.

İffet uzun süre sonra Hocası Mahmut Efendi’yi görmeye gider. Mahmut Efendi’nin eşi ölmüş kendisine gelini bakar. Mahmut Efendi ile uzun uzun konuşurlar,eski hatıraları anarlar.Gece Mahmut Efendi’den ayrıldıktan sonra sokakta kavga eden bir kadın ve erkekle karşılaşır.Adam kadını hırsızlıkla suçlarve polise götürmekle tehdit eder. İffet ,bu kadını görünce Rana aklına gelir ve bu kadının masum olduğunu, kendisi gibi damga yediğini düşünerek ,onu kendi himayesi altına almayı düşünür. Adama para vererek kızı kurtarır. Yalnız kadın hiç düşündüğü gibi çıkmaz. Bir geceyi beraber geçirdikten sonra kadın ayrılır ve İffet’in duyguları yine incinir.

Muzaffer Ağabeyinden gelen telgraf İffet’in moralini yükseltir. Telgrafta ev ve yatırımlar hakkında ki mahkemeyi kazandıkları yazar. İffet İstanbul’a döner ve eline epeyce para geçer. İstanbulda iyi bir malikane alır. Yanınada Mahmut Efendi öldükten sonra tek başına kalan gelini ve torununu alır. Eline para geçtikten sonra eski akrabaları ile tekrar görüşmeye başlar. Birgün İffet Beyoğlu'nda gezerken Vedia ile karşılaşır. Hiçbir şey olmamış gibi iki çift karşılıklı konuşurlar. İffet tekrardan Vedia’ya karşı duygular hisseder. Yalnız Vedia tekrardan İffet’le olmak istemez.

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/2/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.