Ertuğrul Yeşiltepe
Ertuğrul Yeşiltepe | |
---|---|
Doğum |
8 Haziran 1933 Ordu |
Ölüm | 24 Mart 1986 (52 yaşında) |
Meslek | Gazeteci |
Ertuğrul Yeşiltepe (d. 8 Haziran 1933 - ö. 24 Mart 1986), Türk gazeteci.
Askerlik görevini Çanakkale Boğaz Müstahkem Mevkiinde yedek subay olarak yapmıştır. Gazeteciliğe 1953 yılında Türk Haberler Ajansı'nda başlamış, Fransızca ve Almanca bilen Ertuğrul Yeşiltepe, basın şeref kartı sahibiydi. İ.Ü. Hukuk Fakültesi mezunuydu.
Orta boylu, geniş omuzlu, pehlivan yapılı ve güleç yüzlüydü. Genç yaşında, basının bütün kademelerinden geçmişti. Haberleri ayıklar, başlık atar, mürettiphaneye iner, linotipte dizer, çelik kasalı sayfaya yerleştirir, sayfayı bağlardı. O zamanlar bunların hepsi zahmetli, ustalık isteyen işlerdi.
Okuduğu macera romanından esinlenerek, yarattığı masalsı senaryoları, büyük bir hazla anlatırdı. Bu senaryolara bayılan Erçin Erdoğmuş, O'na Kahraman Ağabey ismini yakıştırdı. Sigarası hiç ağzından düşmez, sık sık sigara yakmaktan hoşlanmadığı için de 5-6 filtresiz Harman sigarayı birbirine ekler, uzun süre tek sigara gibi içerdi, böylece, hepsini bir sigara sayardı.
Uzun yıllardan sonra ilk ve tek röportajını bir bombalı saldırıyla ailesinden birkaç kişiyle birlikte hayatını kaybeden milletvekili Hamido ile yaptı. O sıralar Sadettin Çulcu ile dönüşümlü olarak Yazı İşleri Müdürlüğü görevini yürütüyorlardı. Sadettin Çulcu bu röportajı kullanmaması için Yeşiltepeyi uyardığı halde, gazeteye koydu ve hemen arkasından dava açıldı. Altı ay hapse çarptırıldı. Bir süre Almanya'da mecburi ikamete talip oldu ve Almanya'daki Tercüman gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı ve görevini Refik Sönmezsoy'a devredip yurda döndü, ceza bir süre tecil edildi ama ne yazık ki sonunda hapse girdi. Cezaevindeyken ünlü kabadayılardan Bahriyeli İsmail ile tanıştı, Bahriyeli İsmail, Yeşiltepe'yi çok sevmiş olmalıki bir iki defa onu "Gazeteci ağabeyim bu akşam evine gidecek" talimatıyla izinli cezaevinden çıkarmıştı.
Cezaevinden çıktıktan birkaç yıl sonra felç geçirdi. Daha Sonra böbreklerinden rahatsızlandı. O zamanlar Türkiye'de diyaliz makinesi sayılıydı. Aylar sonraya gün veriliyordu. Tek çare manuel olarak şırıngalarla serumu evde enjekte edip boşaltmaktı. Eşi Aynur hanım uzun süre bu zahmetli görevi yürüttü, ancak vücudu bir yere kadar dayandı. 1985'de Diyaliz sırası geldiğinde artık çok geç olmuştu. Dağ gibi 'Kahraman Ağabey' eridi ve son torununun doğumundan birkaç gün sonra 24 Mart 1986'da hayata veda etti.