Plasenta
Plasenta (döleşi), anne ve fetüse ait iki dolaşım sistemini birbirinden ayıran bir organdır.
Plasenta kelimesi, Latince kek, Yunanca πλακόεντα/πλακοῦντα plakóenta/plakoúnta, πλακόεις/πλακούς plakóeis/plakoús, "düz, levha benzeri ",[1][2] kökeninden gelir.
Bir sperm tarafından döllenen yumurta hücresi (zigot) ikiye, dörde ve sonra sekize bölünerek hızla büyümeye başlar. Bunun için yüklü miktarda besine ihtiyaç duyar. Besin maddelerini anneden alabilmek için, embriyo hücrelerinden bir kısmı plasentayı oluştururlar. Plasenta anneyle bebek arasındaki besin, oksijen ve diğer maddelerin alışverişini sağlayan yapıdır. Plasenta yeni hücre gruplarının yani dokuların oluşması için gerekli olan besinleri ve oksijeni özenle seçer ve bunları bebeğe taşırken, atık maddeleri ayırarak onları da annenin vücuduna gönderir.
Rahmin içi, fetüsü koruyan amniyon sıvısı ile kaplıdır. Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Bu sıvı sayesinde, hem anne ve bebek birbirlerinden faydalanırlar hem de korunmuş olurlar. 12 haftalık olduğunda ceninin kendi kan dolaşım sistemi gelişmiştir. Ancak oksijen ve besinlerin alımı, karbondioksit ve atıkların gönderilmesi için halen annesine bağımlıdır. İki dolaşım sistemi arasındaki değiş tokuş kanlar karışmadan gerçekleşmelidir, yoksa sonuç ölümcül olabilir.
Yapısı
İnsanlarda, plasenta yaklaşık olarak 22 cm uzunluğunda ve 2–2.5 cm kalınlığında, en kalın kısmı ortası ve kenarlara doğru incelen geçici bir organdır.
Genellikle 500 gram ağırlığındadır ve koyu kırmızımsı-mavi veya açık kırmızı bir renge sahiptir. Fetüse 55–60 cm uzunluğundaki kordon ile bağlıdır. Kordonda iki umbilikal arter ve bir ven bulunur.[3]
Umbilikal kordon, koryonik plağın içerisine diskodial bir şekilde bağlanır.
Plasentanın yüzeyinden dallanan damarlar, hücrelerin kalın olduğu bir tabakayla kaplı bir ağ içerisine bölünerek girerler. Bunun sonucunda villöz ağaç yapıcıkları oluşur. Anne tarafında bu villöz ağaç yapıları "Kotiledon" denilen loblara dönüşür. İnsan plasentası disk şeklindedir ancak bu biçim diğer memeliler arasında farklılık gösterir.[4]
Plasentanın kendine has olan dallanması, açılarak incelendiğinde "Hayat Ağacı"na benzer bir görünüm bazı mistik düşünceleri mümkün kılabilir. Plasentanın kağıda bastırılması sonucu değişik biçimlerde ağaç desenleri elde edilebilmektedir.
Plasentanın işlevi
Plasenta anne ve bebeğe ait iki dolaşım sistemini iyi bir şekilde ayırır. Gazlar, besin maddeleri ve atıklar anne ve ceninin kanları arasında değiş tokuş edilir. Fakat amniyon sıvısı ve ayrı dolaşım sisteminden oluşan bu fiziksel bariyerler bebeğin hayatta kalması için yeterli değildir. Bunlar ancak kısmen başarılı olabilir.
Plasenta, fetomaternal bir organ olarak iki bileşenden meydana gelmiş bir sistemdir
- Koryon frondosum: fetüsü oluşturan aynı blastokistden meydana gelen fetal plasenta
- Desidua basalis: annenin rahim dokusu duvarından köken alan plasenta [5]
Plasentanın yapısına daha yakından bakıldığında, bu duvarı oluşturan trofoblast hücrelerinin kan için özel olarak tasarlanmış bir bariyer oluşturdukları görülür. Embriyo, annenin dokularıyla çok yakın bir bağlantı içindedir. Bir yandan anneden gelen kanın içindeki maddelerle beslenirken, bir yandan da annenin savunma hücrelerinin tehdidi altındadır. Çünkü embriyo annenin vücudunda düşman kabul edilebilecek yabancı bir madde gibidir. Dolayısıyla besinlerle birlikte anne kanındaki savunma hücrelerinin embriyoya ulaşmaması son derece önemlidir. Ancak plasenta, annenin kanında bulunan savunma hücrelerinin fetüsün tarafına geçmesini engelleyen özel bir tasarıma sahiptir. Annenin kanından alınan oksijen, besin maddeleri ve mineraller bu ince aralıklardan geçerek fetüse ulaşır. Ama savunma hücreleri daha büyük oldukları için bu aralıklardan geçmeyi başaramazlar.
Plasentadan geçen Moleküller
IgG antikorları; anne karnından fetüse koruma sağlayan IgG, insan plasenta yoluyla geçebilir. 20. haftada başlar, 24'de tamamen bulunur. Bu antikorlar annenin uzun vadeli humoral bağışıklığının, karbon bir kopyası olarak yeni doğanı doğumdan sonraki ilk aylarda korur.
Plasenta, koryonik villusun sinsityal tabakasından hamilelik sırasında önemli olan hormonları da salgılar:
İnsan Koryonik Gonadotropin (hCG), yerleşmeden kısa süre sonra anne kanı ve idrarında bulunur. 10-12. haftaya kadar artar ve 16-18. haftadan sonra sabit hale gelir.
İnsan Plasental Laktojen (hPL), anne için laktasyon hazırlığı yapar, maternal glikozu, protein ve yağ seviylerini fetüse göre düzenler. Seviyesi plsentanın boyutunu arttırır.
Östrogen, hamile olmayan kadınlara göre 3 kat fazla salgılanır. Göğüs, uterusun genişlemesine neden olur.
Progesteron, endometriyal hattın belirlenmesi için gereklidir. Bu hormon miyotometriyal kasılmaları düşürmek için gebelikte yüksek seviyelerde salınır.
Lotus Doğumu ve Plasenta
Lotus doğumu, bebeğin kordonunun hemen kesilmemesi ve doğumdan sonraki birkaç gün hem kordona hem plasentaya bağlı olarak yaşaması olayıdır. Bu şekilde bebeğin plasentada ve kordon kanındaki tüm besinleri bebeğin alması sağlanır, ancak günlerce süren işlemlerde olası enfeksiyon risklerini göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Kaynaklar
Dış bağlantılar
- Plasenta Bariyeri ve İlaçlar
- Additional Placenta resimleri
- The Placenta, gynob.com, with quotes from Williams Obstetrics, 18th Edition, F. Gary Cunningham, M.D., Paul C. MacDonald, M.D., Norman F. Grant, M.D., Appleton & Lange, Publishers.