Gotik metal

Gotik metal
Müzikal kökenleri Death/doom, Gotik rock
Kültürel kökenleri Avrupa'da 1990'ların başları
Önemli çalgılar Vokal, Gitar, Bas gitar, Davul, Klavye
Popülerlik 1990'ların ortalarından beri popülerliğini korumaktadır.
Bölgesel tarzlar
İngiltere, Finlandiya, Almanya
İtalya, Norveç, Hollanda

Gotik metal (gothic metal ve goth metal olarak da bilinir), bir heavy metal alt türüdür. Heavy metalin agresifliği ile gotik rock'ın karanlık ve melankolik atmosferini kombine eder. 1990'ların başında death/doom çıkışlı bir tür olarak ortaya çıkmıştır. Heavy metalin farklı türlerine gotik tarzın yedirilmesiyle müzikal açıdan kollara ayrılmıştır. Gotik romanlara dayanan şarkı sözlerinde de melodram ve kederden kişisel deneyimlere kadar birçok temaya rastlamak mümkündür.

Türün öncüleri Paradise Lost, My Dying Bride ve Anathema adlı İngiliz gruplardır. Diğer başlıca gruplar; ABD'li Type O Negative, İsveçli Tiamat ve Hollandalı The Gathering olarak gösterilebilir. Norveçli topluluk Theatre Of Tragedy, bugün gotik metalde pek çok grup tarafından benimsenen erkek brutal vokal ile kadın vokalin bir arada kullanıldığı "beauty and the beast" tarzını geliştirdi. 1990'ların ortalarında Moonspell, Theatres des Vampires ve Cradle Of Filth gibi türe black metal açısından bakan gruplar ortaya çıktı. Sonlarında ise Tristania ve Within Temptation'ın öncülük ettiği senfonik metale yakın çeşit oluşmuştu.

21. yüzyılda The 69 Eyes, Entwine, HIM, Lullacry, Poisonblack, Sentenced gibi grupların yetiştiği Finlandiya başta olmak üzere Avrupa'da gotik metal popüler bir türdür; ABD'de ise aralarında Lacuna Coil'ın da bulunduğu çok az sayıda grup ticari başarı elde etmiştir.

Özellikleri

Müzik

Gotik metalin müziği karanlık olmasıyla tanınır. "Karanlık" sözcüğü burada "derin, depresif, romantik, tutkulu ve yoğun" anlamı taşımaktadır.[1] Gotik metal, "gotik rock'ın karanlıklığı ve karamsarlığının heavy metal ile karışımı" olarak da tanımlanır.[2] Gotik metali "gotik rock'ın soğuk ve kasvetli atmosferi ile heavy metal'in agresifliği ve gürültülü gitarlarının birleşimi" şeklinde tanımlayan All Music Guide, "gerçek gotik metal her zaman direkt gotik rock'tan etkilenmiştir - hafif ve ince sintisayzırlar ve ürkütücü temalar gitar rifleri kadar önemlidir" demiştir.[3]

Gotik metal, icra eden grupların "yavaş ve aşk temalı"dan "orkestral ve abartmalı"ya kadar farklı yerlere taşıdığı bir türdür. Türün mimarları Paradise Lost ve My Dying Bride'ın doom metal yaklaşımı; Artrosis ve Draconian tarafından devam ettirilmiştir. Moonspell'in ilk çalışmalarının ve Cradle of Filth'in black metale yakın olan müziği; Graveworm, Drastique ve Samsas Traum tarafınca takip edildi. Tristania ve Within Temptation'ın öncülük ettiği senfonik metal çıkışlı olan hali ise Epica'nın da yaptığı çeşitlemedir. Onun dışında gotik metali; death metal (Trail of Tears), folk metal (Midnattsol) ve alternatif metal (Katatonia) ile birlikte görmek de mümkündür.

Vokaller

Kadın vokaller türde önemli bir konuma sahiptir. Bunların ilk örneklerinden biri de Anneke van Giersbergen'dir (The Gathering).

Gotik metalde vokaller de çeşit çeşittir. Erkek vokaller; Dani Filth ve Morten Veland gibi brutal tarzı vokalistlerden, Østen Bergøy gibi kontrtenorler ve Peter Steele gibi bas vokallere kadar uzanan çeşitlerdedir. Kadın vokalistlerdeki çeşitler ise Cadaveria'nın scream ve brutal tarzı, Tanja Lainio'nun (Lullacry) "pop-vari" vokalleri ve Vibeke Stene'in operatik sopranosuyla örneklendirilebilir. Kadın vokaller gotik metalde diğer metal müzik türlerinden daha sık kullanılmaktadır; ancak tarzın "zorunlu" ögelrinde birisi de değildir. Theatre Of Tragedy ve Leaves' Eyes'ın vokalisti Liv Kristine, "gotik" etiketinin sıklıkla yanlış yorumlandığını ve "her kadın vokali olan grubun gotik olmadığını" düşünmektedir. Gotik metal aynı zamanda diğer metal müzik türlerine göre daha fazla kadın hayranı olmasıyla da bilinmektedir.

Şarkı sözleri

Theatres des Vampires, gotik korku romalarının başlıca ögelerinden vampir efsanelerine özel bir ilgi göstermektedir.[4]

Gotik metal şarkı sözleri "epik ve melodramatik" olarak tanımlanmaktadır. Türün öncüleri olan üç İngiliz gruba göre, hüzünlü ve depresif şarkı sözleri onların doom metal geçmişini yansıtmaktaydı. My Dying Bride'ın müziği "aldatma ve çeşitli günahlardan oluşan lirik büyüleciliği"ni "acı ve hainlikler"lerle dolu şarkı sözlerinden alıyordu. Anathema, hayatın anlamsızlığı ve intihar konularına yoğunlaşırken Paradise Lost da depresif tarafını hiçbir zaman kaybetmemişti.

Korku ve romatizmden beslenen gotik edebiyat; Cadaveria, Cradle Of Filth, Moonspell, Theatres des Vampires ve Xandria gibi gotik metal grupları için büyük esin kaynağı olmuştur. Eleştirmen Eduardo Rivadavia (Allmusic), drama ve acınaklı güzelliğin bu tarzın vazgeçilmezleri arasında olduğunu söyler. My Dying Bride'a göre, "ölüm, sefalet, kayıp aşk ve romatizm" hemen sürekli başka açılarda görülmeye başlanmıştır. Özellikle kayıp aşk temasının Leaves' Eyes ve Theatre Of Tragedy gibi pek çok grup tarafından benimsendiği görülebilir.

Kişisel deneyimlere dayanan şarkı sözleri de Anathema, Elis, Tiamat, Midnattsol ve The Old Dead Tree gibi pek çok gotik metal grubunda görebileceğimiz özelliklerendir. Önceleri fantastik öyküler üzerine düşen Graveworm, sonraları müzik tarzlarına daha uygun buldukları kişisel şarkı sözlerine geçiş yapmıştır. İtalyan grup Lacuna Coil'ın şarkı sözlerinde de "fantastik ve gerçeküstü ögelere" yer verilmemektedir; çünkü vokalist ve söz yazarı Cristina Scabbia öbür şekilde, grubu dinleyenlerin kendilerini grupla daha kolay ilişkilendirebileceğini düşünmektedir. Aynı şekilde, "insal ilişkileri" ile alakalı şarkılara birinin "daha kolay bağlanabileceğini" düşünen Lullacry de şarkı sözlerini "aşk, nefret, tutku ve acı" üzeirne kurmaktadır.

Tarihçe

Türün ataları

Heavy metal

Heavy metal, gotik alt kültürün bir parçası olanlar tarafından "gotik rock'ın kaba, ilkel, maço antitezi" olarak algılanmaktadır. Gotik müziğin "hafif" ve "feminen" karakterinin aksine heavy metal; agresiflik, cinsiyet ayrımı ve erkeksilik ile ilişkilendirilir. Bu farklılığa rağmen, "Black Sabbath'ın kendi adlarını taşıyan ilk albümleri bazı cesur bünyeler tarafından ilk gotik rock kaydı olarak nitelendirilmişti". Gavin Baddeley adlı yazar, "albüme adını veren şarkının satanik bir ayini anlattığını ve şiddetli yağmur ve çan efektleriyle tamamlandığını, kapağın ise siyah pelerinli hayalet görünümlü bir kıza odaklandığını" belirtmiştir.

Rainbow, Dio ve Judas Priest'ın "belirsiz ve az sayıda klavye tonları", gotik rock'ın bir post-punk türü olarak ortaya çıkmasından önce "gotik" olarak algılanmıştır. Blue Öyster Cult ve Iron Maiden'ın da "(Don't Fear) The Reaper" ve "Phantom Of The Opera" gibi şarkılarında olduğu gibi gotik şarkı sözleri kullandığı görülebilir. Danimarkalı metal grubu Mercyful Fate, "Gotik saplantılarını şeytan ve gizemle göstermiştir". Vokalist King Diamond, gotik hikâye anlatıcılığına olan ilgisini solo kariyerinde de "ses efektleri ve şarkılarla Gotik korku hikâyeleri anlatan konsept albümler" yayınlayarak devam ettirmiştir. Eski Misfits vokali Glenn Danzig, ikinci grubu Samhain'in 1988'lerde dağılması ve solo kariyerinin kurulmasıyla kendine heavy metal rifleri ile "yüksek derecede romatik, düşündürücü, gotik bir duygusallıktan" beslenen bir tarz yaratmıştır.

Bauhaus ve Siouxsie & The Banshees gibi gotik rock gruplardan esinlenen İsviçreli grup Celtic Frost da gotik metalin atalarındandır. Grubun "vahşi black metal ve klasik müzikten parçaları" birleştiren ve "avantgard" olarak tanımlanan tarzı "Avrupa heavy metalinin patlamasında büyük etki sahibi olmuştu". Senfonik metal grubu Therion'dan Christofer Johnsson, Celtic Frost'un "Into The Pandemonium" (1987) albümünün 1990'lardaki "gotik ve senfonik gruplar dalgasında" önemli bir rol olmadığını belirtir.

Gotik rock

Gotik rock, 1980’lerde bir post-punk alt janrı olarak ortaya çıkan bir türdü ancak onyılın sonunda farklı yönlere çekilmiş; The Cure, Mission U.K. ve Siouxsie & The Banshees gibi gruplar "pop ve alternatif ögelerine" daha fazla yer verirken The Sisters Of Mercy, Fields Of The Nephilim ve Christian Death "daha sert ve metale daha yakın" bir yaklaşımı benimsediler. “Yavaş, kasvetli, ağır ve dans beatleri sunan” tarzıyla The Sisters Of Mercy, 1980’lerin öncü gotik rock gruplarındandı. Sadece üç stüdyo albümü yayınlayan grubun ilk albümü “First And Last And Always” 1985’te satışa sunuldu. Son albümleri Vision Thing (1990) gotik müzik ile heavy metali birleştiren ilk albümlerdendi. Fields Of The Nephilim da 1991’de ilk kez dağılmadan önce sadece üç albüm piyasaya sürmüştü. Daha sona yeniden bir araya gelip başka albümler kaydeden ve neticede “birçok metal grubunu etkileyen” grup, "gotik ögelerin belli bir şekilde arttığı bir tarz yaratmıştı – özellikle takdire değer senfonik klavye tonlarıyla".

Noise rock ve endüstriyel müziği birleştiren bir grup olarak başlayıp “Children Of God” (1987) ile minimal ve deneysel bir gotik rock tarzına yelken açan Swans, gotik metalin diğer öncülerindendi; nitekim grubun Type O Negative gibi yeni ufuklar açan gruplara ilham kaynağı olduğu görülebilir.

Allmusic’e göre, "gotik metal 80’lerin başlarında Christian Death tarafından başı çekilen Los Angeles’ın sözde 'death-rock' sahnesinin etrafında dönmekteydi"."Amerikan gotik rock’ının babaları" Christian Death, 1985’te lider ve kurucu Rozz Williams’ı bünyesinden kopararak büyük bir kadro değişikliğine gitti. Gitarist Valor Kand’ın ipleri eline almasıyla Christian Death daha metal-vari bir yöne dümen kırdı. Özellikle 1988 tarihli albümleri “Sex And Drugs And Jesus Christ” eleştirmen Steve Huey tarafından "metal eğilimi olan ağır gotik rock” şeklinde tanımlandı.

Kökenler

Peaceville Üçlüsü

Nick Holmes, türün öncüsü Paradise Lost'un vokalistidir. Grup türün pek çok grubunu etkilemiştir.

Müzikal tarz olarak gotik metal gerçek anlamda 1990’larda hareketin merkezi Kuzey İngiltere’de kurulan Paradise Lost, My Dying Bride ve Anathema ile ortaya çıkmıştı". 1990’ların başında üç grup da Peaceville Records ile anlaştığından Peaceville Üçlüsü olarak anılmaktadır. Abrasif death metal kökenlerine sahip olsalar da Paradise Lost vokali Nick Holmes’un ‘oldukça karanlık ve kasvetli’ olarak tanımladığı tarzıyla Dead Can Dance de grupların esin kaynakları arasındadır". İlk olarak Paradise Lost, 1988’de Halifax, İngiltere’de kuruldu. İlk albümleri “Lost Paradise” (1990), "death/doom metalin kurallarını kesin olarak koymuştu". “Hızlı bir kliple gittikçe büyüyen” grubun bir sonraki yıl yayınlanan albümü “Gothic, grubun ilk fanlarını hayal kırıklığına uğratacaktı. “Daha ölçüsüz ve enerjik düzenlemeleriyle albüm “grubun oldukça depresif power chordlarına farklı atmosferle katan klavye ve kadın vokalleriye" de dikkat çekmekteydi. Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki listelerde büyük başarılar yakalayan “Gothic” albümü gotik metal tarzını yaratan albüm olarak heavy metalin en önemli çalışmalarından biri olarak tarihte yerini aldı. Grup, 1992 tarihli “Shades Of God” ile değişimini devam ettirirken 1993 tarihli albüm “Icon”; sentezlenen yaylıları, timpanisi, piyanoları ve meleksi kadın vokalleriyle grup için bir dönüm noktasıydı. “Draconian Times” albümü ve sonrasında Paradise Lost’un tarzı "saf, ağır gotik rock ile gürültücü heavy metal arasında duran" şeklini tamamen almıştı. Bu beş albümle grup "Metallica’nın karanlık döneminin The Sisters Of Mercy seven bir grup tarafından çalınan halini yansıtan bir koleksiyon oluşturdu”. Kimilerine göre ise "yakın yıllarda diğer grupların biçeceği tarzın tohumunu atmışlardı".

Yine bir Halifax çıkışlı bir grup olan My Dying Bride, 1990’da kuruldı. “Symphonaire Infernus Et Spera Empyrium” adını taşıyan EP’leri ile ilgileri üzerine çeken grup, ilk uzunçalar kayıtları “As The Flower Withers” aynı yıl içerisinde piyasaya sürdü. 1993’te kadrosuna bir kemancı ekleyip “Turn Loose The Swans”ı yayınlayan grup, bu çığır açan albümünde doom tarzlarında daha fazla romatik ögelere yer verdi. Vokalist Aaron Stainthorpe grubun bu yöne dönüşünü şu şekil açıklar:

Paradise Lost bu tür şeylerle uğraşıyordu; ama romantik tarafı bu derecede yansıttıklarını sanmıyorum. Bu gotik çekicilik üzerine kesinlikle çalıştık ve nedenini gerçekten bilmiyorum.

1990'da kurulan Liverpool asıllı grup Anathema, oldukça olumlu tepliker alan EP'si "The Crestfallen"ı 1992'de yayınladı. Bu albümdeki "gürültülü duygusal doom/death" tarzını "Serenades" adlı ilk albümünde de sürdüren grup, 1993 yılında satışa çıkarılan bu albümüyle geleneksel doom tarzına en çok bağlı kaldığı çalışmaya imza attı. 1995 yılında Darren White'ı kadrosundan çıkaran grup aynı yıl 1994'te kaydettiği "Pentecost III" EP'sini de yayınladı. Ardından gitarist Vincent Cavanagh'ın vokalleri üstlendiği grup aynı yıl "The Silent Enigma"yı piyasaya sürdü. Grubun tarzı adına önemli bir dönüm noktası haline gelen ve birtakım eleştirilerde grubun Pink Floyd ile de karşılaştırılmasına neden olan albüm, piyasa tarzıyla ilgilenenlerin beğenisini kazanmakla beraber koyu doom hayranlarını da hayal kırıklığına uğrattı.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. Gunn 2007, s. 44
  2. Bowar, Chad. "Heavy Metal Nedir?". About.com. 6 Kasım 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20151106212108/http://heavymetal.about.com/od/heavymetal101/a/101_history.htm. Erişim tarihi: 6 Mayıs 2008.
  3. "Gotik Metal". Allmusic. 23 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20120123131308/http://allmusic.com:80/explore/style/goth-metal-d11955. Erişim tarihi: 7 Mayıs 2008.
  4. Day 2006, s. xi
This article is issued from Vikipedi - version of the 1/7/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.