Gustav Mahler

Gustav Mahler

Gustav Mahler (7 Temmuz 1860, Bohemya - 18 Mayıs 1911, Viyana), Avusturyalı besteci ve orkestra şefi.

Geç-romantizm ile modernizm arasındaki dönemin en büyük bestecisi kabul edilen sanatçı[1]; -sonuncusunu tamamlayamadığı - on senfonisi ve romantizmin farklı birçok türünü bir araya getiren orkestra eşlikli şarkıları bestelemiştir. Yaşadığı dönemin önde gelen orkestra şeflerinden birisi idi ve babası çar 2. nikola ile birlikte açtıkları ufak bir okey salonları vardı

Eserlerinde yaşam ve ölüm korkusunu, insanların yalnızlıklarıyla kuşkularını ve doğayı anlamanın zorluğunu sunmaya çalışan[2] sanatçının müziği; ölümünden sonra 50 yıl görmezlikten gelinmiş, ama daha sonra 20. yüzyıl bestecilik tekniklerinin öncülerinden biri olduğu Arnold Schoenberg, Dmitri Şostakoviç ve Benjamin Britten gibi bestecileri etkilediği kabul edilmiştir.

Yaşamı

1860 yılında, o dönemde Avusturya İmparatorluğu’nun bir parçası olan Bohemya’da Almanca konuşan çok çocuklu bir Yahudi ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. [3]. Ailesi, o çocukken Jihlava kentine taşındı. Babası önce faytonculuk, sonra meyhanecilik yaptı. Bulunduğu yöredeki kışlada çalınan askeri marşlar ve halkın söylediği türküler ve o yöredeki daha sonraki yıllarda bestelerine esin kaynağı oldu.

Müzik dehası çok erken yaşlarda dikkati çekti. Altı yaşına iken piyano çalmayı öğrendi. 10 yaşında iken ilk konserini verdi. Ailesinin 14 çocuğundan sekizi çocukken hayatını kaybetti. Özellikle 1874’te erkek kardeşi Ernst’in uzun bir hastalıktan sonra hayatını kaybetmesi onu çok etkiledi ve duygularını müzikle ifade etmek üzere bir arkadaşının yardımıyla kardeşi anısına bir opera yazamaya girişti. Eserin ne müziği ne de librettosu günümüze gelebildi.

Okul hayatında başarılı bir öğrenci olmayan Gustav Mahler’i babası Viyana Konservatuarı’nın sınavlarına soktu. 1875-1876 döneminde konservatuara kabul edilen Gustav, bu okulda başarılı oldu. 1878’de konservatuardan mezun oldu ve Viyana Üniversitesi’ne kaydoldu; edebiyat ve felsefe derslerini takip etti. Arthur Schopenhauer, Friedrich Nietzsche gibi filozofların düşünceleri müziğini öğrencilik yıllarından sonra da etkilemeye devam etti.

1879’da üniversiteden ayrılıp piyano dersleri vererek hayatını kazanmaya başladı. Bu dönemde ilk önemli yapıtı olan “Das Klagande Lied” ("Yakınma Şarkısı”) adlı kantatı besteledi. Ertesi sene konservatuvarın açtığı yarışa bu eserle katıldı ama “Beethoven Kompozisyon Ödülü”’nü kazanamayınca kendisine daha güvenli bir geçim sağlama amacıyla orkestra şefliğine yöneldi; beste yapmayı uzun yaz tatillerine bıraktı. Bu nedenle “yaz bestecisi” olarak bilinir.

Orkestra Şefliği

Bundan sonraki 17 yıl boyunca şeflikte adım adım yükseldi. Şef olarak, “basılı notaların uyulması gereken kutsal metinler olmadığı” düşüncesiyle hareket ediyordu[4] Avusturya’da yönettiği müzikal farsların ardından Leipzig, Prag, Budapeşte gibi önemli operalarda çalıştı; 1891-1897’de Hamburg operası’nda görev yaptı; şef olarak yaygın bir üne kavuştu. Bu başarıları; 37 yaşındayken, Avrupa’nın en önemli müzikal pozisyonu olan Viyana Kraliyet Operası’nın sanat yönetmenliğine getirilmesini sağladı.

Besteciliğinin ilk dönemi

Mahler, Viyana’da şefliğe başladığı 1897 yılına kadar ilk 3 senfonisini besteledi. “Titan” başlıklı Birinci Senfoni, 1884-1888 arasında bestelendi; ilk defa 20 Kasım 1899’da Budapeşte’de seslendirildi.

İkinci senfonisi (1897-1904), Alman yazar Friedrich Klopstock‘ un "Ölümden Sonra Diriliş" od’undan solo ve koro için düzenlenmiş bir müzikle biter ve bu yüzden “Ölümden sonra Diriliş Senfonisi” olarak tanınır. Besteci, soocuların ve koronun seslendirdiği sözlü metinleri aktarmakta Beethoven’in “Koral Senfoni"sinden esinlendi.

Altı bölümden oluşan Üçüncü Senfoni (1893-1896), belki de gelmiş geçmiş en uzun senfonidir. Besteci, o dönemdeki geleneksel dört bölümlü senfonilerden daha fazla bölüm içeren senfoniler bestelerken Beethoven'in “Pastoral Senfoni”si ile Hector Berlioz'un “Fantastik Senfoni”sini örnek almıştı.

Viyana Kraliyet Operası Sanat Yönetmenliği

Mahler, Viyana Kraliyet Operası’nın sanat yönetmenliğine 1897’de getirildi. Daha önce hiçbir Yahudi bu göreve getirilmemişti. Mahler’in de görevi kabul etmek için din değiştirmesi, Katolikliği kabul etmesi gerekti[5].

Ünlü şef, kurumun sanat yönetmenliğini yürüttüğü 10 yıl içinde Viyana Kraliyet Operası’nda günümüzde halen geçerli olan bazı sıkı kurallar getirdi. Örneğin geç gelen izleyicilerin sahnenin sonuna kadar salona girmesinin engellenmesi uygulamasını getiren ilk odur[6] Operaların sahnelenişi sembolizm yoluyla sadeleştirmeye çalıştı; bu konuda sahne tasarımcısı olarak çalışan ressam Alfred Roller onun yardımcısı oldu.

Viyana gazetelerinde ona karşı yürütülen antisemitist bir kampanya 1907’de onu ayrılmak zorunda bırakana kadar görevini sürdürdü.

Besteciliğinin ikinci dönemi

Mahler, Viyana’da orkestra şefliği yaptığı dönemde yoğun çalışma temposuna rağmen beş senfoni besteledi. Dördüncü Senfoni (1899-1901), bestecinin daha önce bestelediği “Das himmlische Leben” adlı şarkıdan yola çıkarak yazıldı. Bu eser, onun ilk dönem besteleri arasında sayılır.

Beşinci Senfoni’nin (1901-1902) ilk seslendirilişi 1904’te Köln’de gerçekleşti. Yaşamının en mutlu döneminde yazdığı Altıncı Senfoni (1903-1904)’de sanatçı “kaderin darbelerini” ifade etmek için için sahnede dev bir balyoz bulundurmayı seçti; eser , “Trajik Senfoni” olarak tanındı. Bu umutsuzluktan kurtulma çabasındaki Yedinci Senfoni (1904-1905) kimilerince “Gecenin Şarkısı” olarak bilindi. Bu üç senfoni, enstrümantal eserlerdir. Dinsel temalar üzerine görkemli bir senfoni olan Sekizinci Senfoni çok fazla enstrüman ve vokal ses gerektirdiği için “Binler Senfonisi” adıyla anıldı.

Evliliği ve çocukları

Mahler, Viyana Orkestrası’nda görev yapmaya devam ederken 1902 yılında kendisinden 20 yaş küçük Alma Schindler ile evlendi. Ressam Emil Jakob Schindler’in güzelliği ile ünlü kızı olan Alma, küçük yaştan itibaren müzik eğitimi alan ve şarkılar besteyelen bir genç kadındı. Mahler’in isteği üzerine evlendiklerinde beste yapmayı bırakan Alma, 1902 Kasımında kızları Maria’yı ve 1904’te ikinci kızları Anna’yı dünyaya getirdi. Mahler “Kindrtotenlieder” (Çocuk ölümü üzerine şarkılar) adlı eserini eşinin ilk çocuklarına hamileliği sırasında bestelemeye başladı. Arkadaşı şair Friedrich Rückert'in kaybettiği çocukları üstüne yazdığı şiirlerini besteleyen müzisyen, kendi kızı Maria’yı 1907’de difteriden kaybetti; Anna ise kardeşi ile birlikte yakalandığı bu hastalıktan kurtuldu; yetişkin yaşa erişerek bir heykeltıraş oldu.

ABD yılları

1907’de kızını kaybeden, kendisinin kalp hastası olduğunu öğrenen Mahler, aynı yıl Viyana’daki görevini bırakmak zorunda kaldı. Bu gelişmeler üzerine şeflik kariyerine ABD’de devam etti. Metropolitan Opera ve New York Filarmoni Orkestrası’nın konserlerini yöneten sanatçı; her yaz Avusturya kırlarına gidip, orada besteler yapmayı sürdürdü.

Besteciliğinin son dönemi

Gustav Mahler'in son dönem yapıtlarında varoluşun sorgulanması ve ölüm temaları ön plana çıktı. Bu yapıtlardan "Das Lied von der Erde" (Yeryüzü Şarkısı) gerçekte bir senfoni formundadır ve bestecinin senfonileri arasında dokuzuncu sırada yer alır. Ama Mahler batıl inançları nedeniyle, Beethoven ve Anton Bruckner örneklerine bakarak dokuzuncu sıradaki senfoninin ölümünden önceki son senfonisi olacağına inanmış ve Yeyüzü Şarkısı'na Dokuzuncu Senfoni adını vermemiştir. Daha sonra Dokuzuncu Senfoni'ye başladığında şaka yollu artık tehlikenin geçtiğini, çünkü bu senfoninin gerçekte onuncu senfoni olduğunu söylemiştir. Oysa Dokuzuncu Senfoni Mahler'in de son senfonisi oldu, New York’a taşındığında bestelemeye başladğı Onuncu Senfoni bitmeden taslak olarak kaldı. Son senfonisini yazmaya başladığı sırada sağlık sorunlarına kendisini aldatan eşi Alma ile sorunları eklenmişti; bu ortamda kaleme aldığı eserde dinginlik arayışını ifad etti[7] Son dönem eserlerinin hiçbiri Mahler hayattayken seslendirilmedi[2].

Ölümü

1910 sonlarında sağlık durumu bozulmaya başlayan Mahler, son konserini 21 Şubat 1911’de New York’ta yönettikten sonra fenalaştı[6]. Streptokoksik bir enfeksiyon yüzünden rahatsızlanan sanatçı, tedavi görmek için Paris’e gitti; Mayıs ayında Viyana’da bir senatoryuma transfer oldu; ve 18 Mayıs 1911’de 50 yaşında hayatını kaybetti[2]. Son sözü “Mozart, Mozart” oldu[8]. Cenazesi Viyana’da Grinzinger Mezarlığı’na defnedildi.

Müziğinin yasaklanması ve yeniden keşfedilişi

Mahler’in eserleri, 1920’li yıllarda Avrupa’da giderek daha fazla kabul görmeye başlasa da, 1930’larda en tanınmış olduğu ülkelerde Naziler tarafından yasaklandı: 1933’te Almanya, 1938’de Avusturya ve 1940’tan itibaren Hollanda’da . Bu yasaklanmanın nedeni; Yahudi olması ve müziğinin huzursuz edici modernitesi idi[4]. Takipçisi olan müzisyenlerin kariyeri mahvedildi; hayatları sürgün ve savaşlar nedeniyle söndü[4] 1945’ten itibaren Mahler’in müziği pek ender seslendirildi. 1960’ların sonuna doğru Mahler’in müziği devrin müzisyenleri tarafından yeniden keşfedildi.

Eserleri

Senfoniler

Şarkılar ve vokal eserler

Kaynakça

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 8/17/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.