Hile (fıkıh)

Hile, bir fıkıh kavramı olarak, bir kimseyi istenen yönde irade beyanında bulundurmak için yanlış bir kanaat uyandırarak veya mevcut bulunan hatalı fikrin devamını sağlayarak yanıltmaktır. Klasik fıkıh kitaplarında, bir akit veya hukukî işlem yapmak isteyen kimsenin iradesine yönelik yapılan hile, tağrîr, tedlîs veya aldatma anlamına gelen hud'a, hılâbe, gibi kelimelerle ifade edilmiştir. Bu manadaki hilenin, gabn ve garar kavramlarıyla yakından ilişkisi vardır. Doğruluk ve dürüstlüğü temel ilke olarak benimseyen İslâm'da Müslüman'ın özüne ve sözüne güvenilir dosdoğru olması, elinden ve dilinden herkesin emin olması istenmiştir. İslam peygamberi Muhammed, sattığı buğdayın ıslağını yığının altına gizleyen bir sahabîye, "bizi aldatan bizden değildir." demiş,[1] hileye başvuranın ateşte olduğunu söylemiştir.[2]

Fıkıh kaynaklarında, karşı tarafın zarara uğramasına yol açan hilenin akdi feshetmek için yeterli gerekçe olduğu kabul edilerek, kayda değer ölçüde zarar gören tarafa akdi feshetme ve uğradığı zararın tazmînini talep hakkı verilmiştir. Ayrıca hile yapan, bu eylemiyle emanet ve adalet vasfını yitirir. Bunun yanında hile, şartlara ve ihtiyaca göre belirlenen uygun bir ceza ile tecziye de edilebilir.

Kaynakça

  1. Buharî, Îmân, 164
  2. Buharî, Buyu, 60
This article is issued from Vikipedi - version of the 6/11/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.