Hussit savaşları

Hussit Savaşları
Tarih30 Temmuz 1419 - 30 Mayıs 1434
BölgeOrta Avrupa, daha çok Bohemya
SonuçRadikal Hussitlerin yenilgisi
Taraflar
Hussitler 1419-1423,
Radikal Husçular
(Tabor Husçuları ve Orebit Husçuları) 1423-1434
Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu
Kralcılar
Macaristan
Papalık
ılımlı Husçular (Utraquistler)
Sırp paralı askerleri[1]
Komutanlar ve liderler
Jan Žižka
Büyük Prokop
Jan Roháč z Dubé
Küçük Prokop
Sány'li Jan Čapek
Sigismund Korybut
Lichtenburg'lu Hynek Krušina
Sigismund (Kutsal Roma İmparatoru) (Haçlılar);
Miletínek'li Diviš Bořek (Utraquist)
Wartenberg'li Čeněk
Svamberg'li Bohuslav
Sternberg'li Peter
Hradec'li Henry (Bohemya Katolikleri)

Hussit savaşları ya da Bohemya savaşları, Bohemya'da 1419'dan yaklaşık 1434'e süren ve önce Jan Hus'un taraftarlarına karşı, sonra Jan Hus taraftarları arasında gerçekleşen askeri çatışmalardır. Hussit savaşları (hand cannon) benzeri elde taşınabilen ateşli silahların ilk olarak yoğun şekilde kullanılmış olması ile de önem taşır. Hussit savaşçıları genel olarak piyade idi ve ağır silahlarla donanmış şövalyelerden oluşan büyük orduların Hussitler karşısında aldıkları çok sayıda yenilgi piyade devriminin etkilemiştir. Savaş sonuçsuz kalan bir savaş oldu.

Köken

Jan Hus'un Konstanz Konsili tarafından infaz edildiği (6 Temmuz 1415) haberi Prag'a ulaştığında Husçu hareket devrimci bir karakter almaya başladı. Kilise reformundan yana olan Bohemya ve Moravya'daki şövalyeler ve soylular Konstanz Konsiline 2 Eylül 1415'de Bohemya protestosu (protestatio Bohemorum) denilen ve Hus'un yakılmasını sert bir dille lanetleyen bir protesto gönderdiler. Jan Hus'u kilise karşısında koruma sözü vermiş olmasına rağmen kilisenin infayını engelleyemeyen Kutsal Roma Cermen İmparatoru Sigismund'un bütün John Wyclif ve Jan Hus yanlılarını bastıracağı tehdidini içeren mektubu ise halkı iyice çileden çıkardı.

Bohemya'nın değişik bölgelerinde huzursuzluklar başgösterdi, birçok katolik rahip ruhani bölgelerinden sürüldü. Husçular nerdeyse baştan beri iki grupa ve bunlar da yine kendi içlerinde daha alt gruplara bölünmüşlerdi. Hus, ölümünden kısa bir süre önce, kendisinin Prag'da yokluğu sırasında uygulanmasını salık verdiği Utraquism adı verilen bir doktrini kabul etmişti. Bu, hem ekmek hem şarabın ortak alınması (daha önce şarabı sadece rahipler içerdi) şeklindeki bir sadakat ve iman yükümlülüğü idi. Bu doktrin daha sonra Utraquist'ler ya da latincedeki calix (kadeh) sözcüğünden yola çıkılarak Calixtine'ler adı verilen ılımlı Husçu grubun sloganı oldu. Buna karşılık daha radikal Husçulara, ilerde merkezleri haline gelen şehir olan Tabor'dan yola çıkılarak Taboristler veya sevilen liderleri Jan Žižka'nın ölümünden sonra ona ithafen Yetimler (İng. orphans, Çek dili sirotci) denildi.

Bohemya Kralı IV. Wenceslaus, erkek kardeşi Sigismund'un etkisi ile, Husçular hareketini bastırmaya çalıştı. Husçuların bir kısmı Hus'lu Nicolas'ın önderliğinde — Jan Hus ile aynı şehirden olmanın dışında bir ilişkisi yoktur — Prag'ı terkettiler. Bohemya'nın değişik bölgelerinde, özellikle daha sonraları kurulacak olan Tábor kentinin yakınlarındaki Sezimovo Ústí'de (Ústí nad Labem ile karıştırılmamalı) toplantılar düzenlediler. Bu toplantılarda Sigigmund'u kınadılar ve halkı savaş için hazırladılar.

Husçuların ileri gelenlerinin çoğunun kenti terketmelerine karşın, Prag'daki karışıklıklar devam etti. 30 Temmuz 1419'da rahip Jan Želivský önderliğinde düzenlenen bir sokak yürüyüşünde anti-Husçular tarafından New Town Hall'un (Novoměstská radnice) pencerelerinden Želivský'ye taş fırlatılır. Orada bulunan Jan Žižka liderliğindeki topluluk bu provokasyonun arkasında belediye başkanı ile bazı il meclisi üyelerinin bulunduğunu söyleyerek binaya girerler ve belediye başkanı ile 13 meclis üyesini pencereden aşağı fırlatarak öldürürler.[2]

Bohemya Kralı IV. Wenceslaus bu olaylardan kısa bir süre sonra 16 Ağustos 1419'da ölür. Wenceslaus'un yaşanan ölümleri duyduğunda serseme döndüğü ve güya yaşadığı şoktan dolayı öldüğü de söylenir.[2]

Çatışmaların başlaması

Kralın ölümü Prag'da ve Bohemya'nın hemen her bölgesinde yeniden kargaşalıkların yaşanmasına neden oldu. Birçok Katolik, özellikle Almanlar — birçoğu hala Papa'ya sadıktır — Bohemya şehirlerinden sürüldüler. Prag'da Kasım 1419'da, Husçular ile ölen kral Wenceslaus'un dul eşi ve kral naibi olan Kraliçe Sophia'nın alelacele topladığı paralı askerler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Kentin önemli bir kısmı yanıp yıkıldıktan sonra 13 Kasım'da taraflar ateşkes yaptılar. Husçulara sempati duyan fakat kral naibini destekleyen soylular Prag halkının ellerine geçen Vyšehrad kalesine kraliyet kuvvetlerinin yeniden girmesine izin vermesi koşuluyla Sigismund ile arabuluculuk yapmayı teklif ettiler. Bu anlaşmayı beğenmeyen Žižka Prag'ı terketti ve Plzeň'e çekildi. Orada kalamayacağını anlayınca güney Bohemya'ya yöneldi ve katolikleri 25 Mart 1420'de Hussit savaşlarının ilk muharebesi sayılan Sudoměř savaşında yendikten sonra Husçuların ilk toplanma merkezlerinden biri olan Ústí'ye ulaştı. Buranın durumunu da yeterince sağlam bulmadığı için, adını İncilden alan ve Husçuların yeni yerleşimleri olacak olan komşu şehir Tábor'a hareket etti.

Tabor kısa zamanda, sadece iki ayini (Baptism ve Comminion) kabul ederek kendilerini Utraquist'lerden ayıran radikal Husçuların merkezi oldu. Radikaller aynı zamanda Roma Katolik Kilisesinin birçok ayinlerini de reddediyorlardı. Tabor'daki kilise temelli organizasyon oldukça puriten/sofu bir karaktere sahipti ve yönetim tamamen demokratil temellerde işletiliyordu. Halkın dört lideri (hejtmané) — bunlardan biri de Žižka idi — seçimle belirlenmişti ve oldukça sıkı bir askeri disiplin uygulanıyordu.

Wagenburg taktikleri

Husçular savaş hazırlığı yaparken, at arabalarını, arazinin durumuna bağlı olarak kare veya çember oluşturacak şekilde diziyorlardı. Arabalar birbirlerine zincirlerle bağlanıyor ve köşeleri birbirlerine değecek şekilde yanlamasına yerleştiriliyordu ki böylece arabaları harekete geçirmek gerektiğinde atlar hemen koşumlarına yerleştirilebiliyordu. Her bir arabanın 16-22 askerden oluşan bir ekibi oluyordu: 4-8 okçu, 2 ateşli silah kullanan asker, kargı ve gürzlerle (Gürz Husçuların ulusal silahı idi) donatılmış 6-8 asker, 2 kalkancı ve 2 sürücü.

Husçuların savaşları iki aşamadan oluşurdu: Birinci aşama savunma, ikinci aşama karşı atak. İlk aşamada ordu arabaları düşman ordusunun kanatlarına doğru yerleştirir ve topçu ateşi sayesinde düşman ordusunu savaşa başlaması için kışkırtırdı. Topçu ateşi uzak mesafeden düşmana ağır hasar verirdi.

Düşman ordusu, daha fazla hasar görmemek için, sonunda atlı şövalyelerini saldırıya geçirirdi. Ardından arabaların arkasına gizlenmiş olan okçular ve ateşli silah kullanan askerler yapılan atağı savuşturur ve düşmanı zayıflatırdı. Bunun için nişancılar önce atları hedef alır, atlı süvarileri ana avantajlarından mahrum bırakırlardı. Birçok şövalye atları vurulunca yere devrilirdi.

Düşmanın morali zayıflatılır zayıflatılmaz, ikinci aşama, yani karşı atak başlardı. Arabaların arkasındaki piyade ve süvariler hep birden ve genellikle kanatlardan düşmana karşı şiddetli bir saldırı başlatırdı. Kanatlarından saldırıya uğrayan ve arabalardan bombalanıp duran düşman daha fazla direnç gösteremezdi. Geri çekilmek zorunda kalır ve bunu yaparken de savaş alanından kolayca kaçamayacak durumda olan ağır zırhlarının içinde bozguna uğramış şövalyeleri geride bırakmak zorunda kalırdı. Husçular esir almamaları ile ün yaptıkları için düşman orduları çok ağır kayıplar vermişlerdir.

İlk anti-Husçu haçlı savaşı

Sigismund, Bohemya krallığının bir ırsi monarşi mi yoksa Seçimli monarşi mi olduğu sonraki zamanlara kadar belirsiz kalmış olsa da, geride veliaht bırakmayan kardeşi Wenceslaus'un ölümünden sonra Bohemya tahtında hak iddia etti. Roma kilisesine yakınlığı sayesinde 17 Mart 1420'de Papa V. Martin'den "Wycliffitçilerin, Husçuların ve Bohemya'daki bütün diğer kafirlerin yok edilmesini" içeren ve haçlı ordusu için çağrı çıkaran bir yazı almayı başardı. Sigismund ve Alman prensleri 30 Haziran'da tüm Avrupa'dan topladıkları haçlı savaşçılarından oluşan, büyük bir kısmı da ganimet kapma hevesindeji maceracılardan oluşan büyük bir ordu ile Prag önlerine geldiler. Şehri hemen kuşatmaya aldılar, ancak bir süre sonra bundan vazgeçildi. Dini farklılıkların çözülebilmesi için görüşmeler başladı. Husçular taleplerini "Prag'ın Dört Maddesi" adı verilen bir beyanname ile açıkladılar. Tamamı iki sayfa olan ve Husçuluk tarihinin en önemli belgesi olan bu belge, çağdaş tarihçi Brezova'lı Laurence'ya göre şöyledir:

"1. Tanrının sözü Bohemya krallığında özgürce ve Tanrının rahiplerine uygun bir biçimde vaaz edilmeli ve öğrenilmelidir.
2. Kutsal yemek ayinlerinin her ikisi de, yani ekmek ve şarap alma ayini, kurtarıcı Mesihin sözlerine ve emirlerine uygun olarak, tüm inananların katılacağı şekilde yönetilmelidir.
3. Mesih'in emirlerine karşın ruhban sınıfını elinde tuttuğu mal ve servet şeklindeki dünyevi güç geri alınmalı ve ruhban sınıfı İncil öğretisindeki kurallara geri dönerek Mesih ve havarilerin yaşamlarını izlemelidir.
4. Büyük günahlar ve özellikle bütün kamu suçları ve Tanrının yasasına karşı olan diğerleri ayrımsız herkes için uygulanmalı, yasaklanmalı ve bunların kaynakları imha edilmeli "

Husçuların temel doktrinini içeren bu maddeler Roma'nın otoritesini sarsabileceği düşüncesinde olan Papa'nın sefirlerinin etkisi ile Sigismund tarafından reddedildi. Düşmanlıklar sürdü. Sigismund Prag'a döndüyse de, Vyšehrad ve Hradčany kaleleri Sigismund'un askeri birliklerinin kontrolünde kaldı.

Ayrıca bakınız

İleri okuma

Kaynakça

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/3/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.