Kubbet-üs-Sahra
Kubbet-üs Sahra | |
---|---|
Temel bilgiler | |
Yer | Kudüs |
İnanç | İslam |
Mimari | |
Tamamlanma tarihi | 687-691 |
Özellikler |
Kubbet-üs Sahra (Arapça: قبة الصخرة Qubbat As-Sakhrah) Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine Emevîler devrinde inşa edilen, ortası kubbeli sekizgen bina. Mescid-i Aksâ'nın yanında aynı tepededir.[1][2]
Kubbet-üs-Sahra ve mevkinin tarihcesi
Kubbet-üs Sahra Kudüs'te Musevilerim Kudüs Tapınağı olarak isimlendikleri en kutsal binalarının bulunduğu ve bazan "Tapınak Tepesi" adını verdikleri bir tepenin üzerindeddir.
Bu tepe üzerinde inşa edilen Birinci Tapınak MO 586 yılında Babillilerce tahrip edilmiştir.
İkinci Tapınak yapımına MÖ 535'de başlanmıştir. Bir süre aradan sonra yapma MÖ 521'de devan edilmis[; MÖ 516 yılında yapim tamamlanmmis ve MÖ 515 yılında Ikinci Tapınak açılmıştır. Yaklaşık 500 yıl sonra İkinci Tapınak, MÖ 20 yılında Kral Herod tarafından yeniden tamir ettirilmiştir.
Bu İkinci Tapınak MS.70'de Romalıların bir Musevi isyanının bastırmak için Kudüs Kuşatmasını yapıp şehri ellerine geçirdikten sonra (ileride Roma imparatoru olacak olan) General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu'na bağlı birlikler tarafından yağmalanıp tahrip edilmiştir. Romalılar bu mevkide Jüpier Tapınağı yapmışlardır. Musevilerin, 132-135 yılları arasında Romalılara karşı giriştikleri son Bar Kokhba'nın isyanı sırasında tapınağı yeniden kurmayı denediler. İkinci tapınağın temelleri dahi Romalılarca tahrip edildiğinden dolayı daha büyük ve daha geniş tamamen yeni bir tapınak yapılmasını gerkmekteydi. Bu tepedeki Roma tapınağı yıkıldı. Ancak Romalılara karşı bu isyan da başarısız oldu. Museviler Kudüs'ten çıkartıldılar
Kudüs'ün müslümanlar tarafından fethine kadar Harem-i Şerif tepesi yıkıntılarla dölu bir mevki olarak kaldı. Hatta Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi din olsrak kabul ettikten sonra ve Bizans Imparatorluğu döneminde Filistin ve Kudüs Hristiyanlığın haç merkezi olarak kabul edilmiştir. Kudüs ve "Tapınak Tepesi" adı verilen Harem-i Şerif İsa'nın gezdiği yerlerden olan İkinci Tapınak yıkıntıları, Hristiyan hacılarının geldiği bir hac merkezi olmuştu. Bu yıkıntılar "Beyt-i Makdis" olarak da anılmaktaydı.
614'de Kudüs Bizans Impartorluğu'ndan III. Yezdigirt hükümdarı olduğu İranlı Sasaniler Devleti eline geçmiştir.
Halife Ömer doneminde Sasaniler Devleti ile yapılan savaşlar sırasında Kudüs 636 yılında ilk kez Müslümanlar eline geçmiştir. Halife Ömer Kudüs'e girdiğinde başpatriğe kendisini Tapınak Tepesine (yıkık olan Süleyman mabedinin yerine) götürülmesini rica etti. Bu mevki yıkıntı döküntülerle doluydu. "Ka'ab al-Ahbar" adındaki bir Musevi dönmesi müslüman, dinsel bilgilerinin yardımıyla Musevilerin nerede tapındıklarını gösterdi. Ömer tapınaktan geri kalanları buldu. Halife Ömer ilk olarak Beytü’l Makdis’ı ve Muallak Taşı'nin (Sahra) bulunduğu Harem-üs Şerif'i yıkıntılardan temizlemiştir. Sonra Sahra üzerinde "Sahra Mescidi" adı ile anılan Medine'de peygamberin mescidine benzer kamışta namazgah tarzında bir mescid yaptırmıştır. Ömer, 10.000 kişiyle birlikte tapınağın 70 yılında yıkılmasından sonra ilk kez bu yerde ibadet etti. Bu mescid "Sahra Mescidi" adı ile anılmaktaydi
Günümüze gelen Kubbet-üs-Sahra binası Emevî Halifesı [Abdülmelik]] bin Mervan, devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu halife Sahra Mescidi'ni büyütüp yenileyerek Kubbet-üs-Sahra'yı yaptırmıştır. Ayrıca by mevkiin hemen yanına Mescid'i Aksa adı verilen Ömer Camiiini insa ettirmeye başlamış ve bu camii helife I. Velid döneminde tamamlanmıştır.
Birinci Haçlı seferi sonunda 1099'de Kudüs'ü Müslümanlar'dan aldıktan sonra Frenk Haçlılar tarafından Kubbet-üs-Sahra "Augustinler" tarikatı kesişlerine verilmişltir. Bu kesişler Kubbet-üs-Sahra binasında çeşitli değişiklikler yapıp binayı bir Augustin tarikatı manastırına ait olan Katolik Kilisesine çevrimişlerdir. Binanın kuzeyine Hıristiyan kesişler için hücreler ilâve edilmiştir. Binanin kubbesine hac yerleştirilmiş ve kubbenin altındaki mağaraya ikonalar konulmuştur. Ayni mevkide bulunan Mescid-i Aksa işe Haçlılar Kudüs Krallığı devlet sarayına dönüştürülmüştür. Bu binanın bir kısmı da Kubbet-üs-Sahra'yi Tapınak Şövalyeleri'ne merkez olarak verilmiştir. Tapınak Şövalyeleri bu binayı Süleyman Tapınağı olarak kabul edip buna atıfla isimlerini almışlardır.
1187'de Selahaddin Eyyûbî'nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı.
Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra'ya büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir. Kubbet-üs Sahra Eyyûbî ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi. Bölge, Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman, Kubbet-üs Sahra'yı köklü biçimde tamir ettirdi. Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı. Kubbet-üs Sahra, Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi. II. Abdülhamid, binanın zeminini İran halıları ile döşetti. Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti.
11 Temmuz 1927 tarihinde Filistin’de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gördu.
1955'de Ürdün hükümeti tarafından çok geniş bir retorrasyon, revizyorm ve yenileme programı başlatıldı. Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye'nin katkıları ile esaslı bir şekilde tamir edildi. Bu yenilemede çoğu yağmur suyu girişi dolayısile ziyan görmüş olan Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilen fonlarda yapılmış olan çini karolar restore edildi. Bu programın bir kısmı olarak 1965'de tahtadan yapılmış ve kurşun levha ile kaplanmış olan kubbenin dışı İtalya'da yapılmış olan daha dayanıklı ve su gcirmez aluminyum-bronz levhalarla kaplandı.[3]
1998'de Ürdün Kralı Hüseyin, Kubbet-üs-Sahra'nın kubbesinin bakımı ve tamiri için 8,2 milyon dolar bağışladı.
Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahrâ'nın ve çok kutsal olan Mescid-i Aksâ'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.
Müslümanlar ise en kutsal ibâdet yerlerinden biri kabul edilen tarihî Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’da ibâdet ediyor ve İslâm’ın kutsal mekânlarını korumak istiyorlar.
Mimari nitelikleri
Kubbet-üs Sahra İslâm mimârîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerdendir. Bu yapı Abdülmelik'in halifelik döneminde 689-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın mimarları Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve'dir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için Mısır eyaletinin gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarfedilmiştir. Fakat bu binanin orijinal planalri bulunmamakytadir ve organik olarak gelistirilip yapimladigi kabul edilmektedir. Bu binanin detayli ilk plani 19.yuzyilda bu kutsal binaya gizlice girebilen Hristiyan gezgin harita subay/mimarlari tarafından yapilmistiur.
Binanın muhendis/mimaralrinin Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve oldugu kabul edilmektedir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için zengin Mısır eyaletinin vergi gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarfedilmiştir.
Bu bina Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen (Muallak Taşı adi verilen) kaya üzerine olup ortası kubbeli sekizgen bir binadır. Ortasında kutsal kayayı örten yüksek tahtadan iskeletle yapılmış 20m çaplı bir kubbe bulunmaktadır. Bu kubbe altın sarısı renkli metalik levhalarla kaplıdır. Bu metalik levhalar 1964'de kadar kurşundandı ve o yıl tamamlanan renovasyon ile levhalar alümünyum-bronz alaşımdan yapılmışlardır. Bu kubbe 16 pencere boşluğu ve sütün ihtiva eden bir silindirik davulumsu yapı üzerinde bulunmaktadır. Bu silindirik davulumsu yapı zeminden yükselen ve bir daire şekilde yapılmış, aralarından 24 boşluk bulunan sütunlar üzerine dayanmaktadır. Sütünlar arası boşluk 19ar metre eninde olup sütun yüksekliği 11 metredir. Binanın dış duvarlarinin yüzeyleri porselen çiniden oluşmaktadır ve binanın sekizgen şeklini aksettirmekdirler. Hem dış duvarlar ve hemde davulumsu silindirik yapıda pencereler bulunmaktadır. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an süreleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir. Duvarlar Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiş olan çini karolarla kaplıdır. Kubbenin altından bulunan zemin satıhı Muallak Taşı denilen kayadan oluşmaktadır.
Türk Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallak Taşı'nin havada durduğuna inanırlar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Muallak Kayası'nı havada gören hamile kadınların hayretten, şaşkınlıktan ve dehşetten çocuklarını düşürdüğünü söylemiştir. Fakat şimdi Muallak Kayası'nın Müslümanlar tarafından havada durduğu düşünülse de Harem-üs Şerif'teki yapıların altında kaldığından gözükememekte, içine Kubbet-üs-Sahra'dan inilebilmektedir.
Müslümanlara önemi
İslam'da Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa'nın mevkinin istisnai önemleri vardır. Bu mevkinin Muhammed peygamberin isrâ ve miraç mekânı olduğuna inanılmaktadır. Rivayetlere göre Muhammed, Recep ayının 27. gecesinde önce Burak isimli bineğe, bindirilerek Mescid-i Harâm'dan alınmış ve Mescid-i Aksa'ya götürülmüştür (İsrâ).
Resimler
- 19. yuzyil fotosu
- Dis ayrintilari
- Yağmurlu bir günde
- Dogudan
Kaynakça
- ↑ Yenişafak gazetesi haberi
- ↑ Ayrıca Kudüs'te, Ömer Camii ismiyle bilinen bir mescid daha vardır ve Kubbet-üs Sahra da genellikle bu mescid ile karıştırılır. Oysaki bu mescid, Harem-üs Şerif'in dışında, 500 metre batıda yer almaktadır. "Taşların Konuştuğu Şehir: Kudüs". http://www.ayvakti.net/ayvakti-gezi/item/talarn-konutuu-ehir-kudues.
- ↑ "Dome of the Rock" ((Türkçe)). BiblePlaces.com. 6 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150706072637/http://www.bibleplaces.com:80/domeofrock.htm. Erişim tarihi: 2.1.2011.
Dış bağlantılar
- Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra (3 boyutlu sanal tur)
- Uluslararası Mescid-i Aksa Sempozyumu ve tebliğler