Kula Jeoparkı
Kula Jeoparkı Batı Anadolu‐Ege eşiğinde, Manisa İli sınırları içerisinde yer alır. Yaklaşık 300 km² alan kaplayan Kula Jeopark sahası, ekseriyeti Kula İlçesinde olmakla birlikte kısmen Salihli İlçesi ile Sandal Beldesi, Gökçeören (Menye) Beldesi, Adala Beldesi ve Gökeyüp Beldelerini içine almaktadır.[1]
| |
---|---|
Tür | Jeopark |
Bulunduğu Yer | Kula, Salihli |
Harita | |
Koordinatlar | 38°35′47.18′′K - 28°39′45.31′′D |
Kapladığı Alan | 300 km² |
Açılış Tarihi | 2013 |
İşletmeci | |
Durum | Faaliyette |
İnternet sitesi | Kula Volkanik Jeoparkı |
Jeolojik Konum
Batı Anadolu Alp‐Himalaya dağ oluşum kuşağı içinde yer almaktadır. Alp‐Himalaya dağ oluşum kuşağı, Afrika Arabistan ve Hindistan Levhalarının kuzeye doğru hareket etmeleri ve Avrasya Levhası ile çarpışmaları sonucunda meydana gelmiştir. Türkiye’nin neotektonik zaman aralığı Doğu Anadolu’da kabuk kalınlaşması ve kısalmasına neden olan kıtasal çarpışmayla (Avrasya‐Arap Plakaları) karakterize edilmektedir.
Tarihçe
Kula Jeopark sahası doğal, jeolojik, kültürel ve arkeolojik zenginliğinden dolayı antik dönemlerden günümüze dek pek çok seyyahın ve araştırmacının ilgisini çekmiş ve eserlerine konu olmuştur. Keppel (1830), Hamilton ve Strictland (1841), Texier (1862), Bresh ve Premerstein (1891), Washington (1900), Philippson (1914) bunlardan yalnızca bazılarıdır. Kula ve çevresinde peribacalarından karstik mağaralara, kanyonlardan volkan konilerine pek çok doğal miras bulunur. Üstün nitelikli jeolojik ve jeomorfolojik mirasın yanı sıra Kula, çok iyi korunmuş Osmanlı kent mimarisiyle zengin bir tarihi ve kültürel mirasa sahiptir.[1]
Prehistorik insan ayak izleri ile birlikte tüm volkanik yapı ve şekiller ulusal ve uluslararası düzeyde bilimsel, kültürel, rekreasyonal ve turistik amaçlara hizmet edebilecek değerde doğal ve kültürel unsurlardır. Koordinatlar: 38°35′47.18″K 28°39′45.31″D / 38.5964389°K 28.6625861°D[2]
Kula Jeopark sahası Paleozoik yaşlı metamorfik kayaçlardan (şist, gnays, serpantinit) prehistorik volkanik püskürmelere dek yer kürenin 200 milyon yıllık geçmişine ışık tutan zengin bir jeolojik çeşitliliğe (geodiversity) sahiptir.
Kula Jeoparkı sahasının oluşumunda tektonik faaliyetler geniş yer tutar. Kula Jeoparkı’nın içerisinde bulunduğu Ege bölgesi kıtasal çarpışma ve dalma batma süreçlerinin kontrolü altında dünyanın tektonik (depremler, volkanlar) bakımından en aktif sahalarından birisidir.
Kula’da günümüzden kabaca bir milyon yıl önce başlayan volkanik faaliyetler üç ana püskürme döneminin ardından nihayet günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce son patlamalarıyla Türkiye’nin en genç geniş ölçekli volkan topoğrafyalarından birini oluşturmuşlardır.
Kula’nın Jeopark ilan edilme sürecinin 10 yıllık bir geçmişi vardır. Bu süreçte çeşitli araştırmacılarca pek çok değerli eser ortaya koyulmuş olsa da planlama hataları ve tecrübe yetersizliği nedeniyle bu girişimlerin tamamı sonuçsuz kalmıştır. 2011 yılında Kula Belediyesi himayesinde ve Jeopark uzmanı Dr. Erdal Gümüş koordinatörlüğünde hayata geçirilen “Kula Jeoparkı Avrupa Jeoparklar Ağı Başvuru Eylem Planı 2012” inisiyatifi neticesinde nihayet 4 Eylül 2013 tarihinde Kula Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı üyesi ilan edilmiştir.
- Kasım 2011’de Kula Volkanik Jeoparkı, Avrupa Jeoparklar Ağı Başvuru projesi hayata geçirildi.
- Kasım 2012’de Türkiye’nin Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı’na ilk resmi başvurusunu yapıldı.
- Mart 2013’de Kula Volkanik Jeoparkı Türkiye’nin ilk Avrupa ve UNESCO Jeoparkı adayı oldu.
- Haziran 2013 Kula, Avrupa ve UNESCO Jeoparklar Ağı denetiminden geçen ilk Türk Jeoparkı oldu.
- Haziran 2013 Kula’da Türkiye’nin ilk Jeopark Ziyaretçi Merkezi ve yürüyüş rotası hizmete girdi.
- Temmuz 2013’de Kula’da Türkiye’nin ilk Jeopark Araştırma ve Uygulama Merkezi (JARUM) Celal Bayar Üniversitesi ve Kula Belediyesi işbirliğiyle kuruldu.
- Eylül 2013’de İtalya’da düzenlenen törenle Kula Volkanik Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa veUNESCO Jeoparkı ilan edildi.[1]
Oluşumu
Arap levhasının güneydoğudan yaptığı bindirme sonucu Anadolu Levhası batıya doğru hareket eder. Helen zonunda duran batıya gidiş, doğu-batı genişlemesine sebep olmuştur. Bu genişlemeler sırasında yerkabuğunun parçalanması sonucu 300 km² alanda rift volkanizması oluşmuştur. Kula çevresinden adala ve demirköprü barajına kadar uzunluğu yaklaşık 36, genişliği yer yer 14kmyi bulan kuzeybatı-güneydoğu istikametli bir yörede arazinin en göze çarpan unsurlarını volkanik şekiller meydana getirir. Bunlardan bazıları dün meydana gelmiş kadar tazedir. Koniler, kraterler, vadileri takiben uzanan büyük lav kuleleri ve çok yaygın bir tefra örtüsü ile her yörenin ilgisini çeken bu saha, Türkiye’de genç volkanizmanın büyük ölçüde bulunduğu başlıca alanlardan biridir.
Antik coğrafyacı Strabon bölgeyi incelemiş, Coğrafya adlı eserinde “Katakekaumene” (Yanık Ülke) şeklinde tanımlamıştır.
Bu reliyef geçen yüzyıl ortalarına doğru Hamilton ve Strickland tarafından da araştırılmıştır. Onlara göre bu yöre tersiyerde de volkanik faaliyetlere sahne olmuş ve bu faaliyetler posttersiyerde başlıca üç aşama halinde devam etmiştir. Posttersiyer volkanizmanın ilk aşamasında Gediz Gömük vadisinin iki tarafındaki yaylaları örten ve üst üste iki akıntıdan meydana gelen plato bazaltları oluşmuştur. Bunu takiben vadiler yarılmış ve ondan sonra da kısa aralıklarla, ikinci ve üçüncü aşamalar meydana gelmiştir. İkinci aşamaya ait volkanik şekiller çok aşınmıştır. Mevcut konilerin yamaçları basık, kraterler belirsizdir. Yamaçlar bitkilerle kaplıdır, yine bu aşamaya ait lav akıntılarının yüzeyinde pedojoniz çok ilerlemiştir ve buralar tarla olarak kullanılmaktadır. Oysaki üçüncü aşamaya ait koniler dik, bitkiden mahrum, lavlar tazedir. Araştırmacılara göre sahadaki volkanik konilerden ancak üçü (kula devlit, kara devlit ve Kaplan devliti) bu en yeni aşamaya aittir.[3]
Manisa iline bağlı Kula ve Selendi ilçeleri arasında yer alan Kula Jeoparkı inceleme alanı yaklaşık 1800 km2 bir yer kaplar. Kuvaterner yaşlı Kula Volkanizması 3 ana evrede gerçekleşmiştir. 1. Evre bazalt akıntıları 1.1 milyon yıl önce oluşmuşlardır. ‘Burgaz Volkanitleri’ olarak bilinir. 2. Evre ‘Elekçi Tepe Volkanitleri’ olarak adlandırılmıştır. 3. ve son evre tarihsel dönemlere kadar devam eden koniler, maarlar ve lav akıntılarından oluşan en genç volkanik ürünlerin bulunduğu ‘Divlit Tepe Volkanitleri’ dir. İlk volkanik etkinlikler Neojen sonunda başlamış, Neojen dolguları arasında ve Neojen dolgularını örten lav akıntıları bu evrede meydana gelmiştir. Bu evreye ait bazaltik lav akıntıları ve piroklastik malzeme örtüsü yer yer siyah, koyu gri kızıl renkli ve gözenekli olup yaklaşık 30–40 m. kalınlığa sahiptir .[4] Volkanik malzemenin arazideki yayılışı ile yörenin flüvyal aşınımı birlikte yorumlandığında bu evreye ait volkanik malzemenin yaşının 2.5 milyon yıl olduğu ve Üst Plioseni kapsadığı kestirilebilir. [5]
1. Evre Bazalt Akıntıları (B-1)
‘Burgaz Volkanitleri’ olarak bilinir. Koyu gri –siyah renkte olup değişik soğuma yapıları göstermektedir. Yaklaşık 73 km2’lik bir alan kaplayan ve arazide dik bir morfoloji sunan bu akıntılar, çok iyi gelişmiş soğuma sütun yapıları sunmaktadır.[6]
2. Evre Bazalt Akıntıları (B-2)
2. Bazalt akıntıları ‘Elekçi Tepe Volkanitleri’ olarak tanımlamıştır. Çıkış merkezlerini 49 koni, 4 maar ve 1 adet çatlak oluşturmaktadır. Yayılan akıntının yüzey alanı 200 km2’yi bulmaktadır. Bu evrede bol miktarda anklavlara rastlanılmıştır. Özellikle maar ve cüruf ürünleri içerisinde yer alırlar. Elekçi Tepe Volkanitleri maarların, tüf halkalarının ve volkanik cürufların en iyi örneklerini verir.[6]
3. Evre Bazalt Akıntıları (B-3)
3. Bazalt akıntıları ‘Divlit Tepe Volkanitleri’ olarak tanımlanmıştır. Kula bazaltlarının son ürünü olan bölge, çoğunlukla cüruf konilerden oluşan 40 merkezden çıkmış ve akmışlardır. İlkel insan ayak izleri bölgede Divlit Tepe yakınlarında bulunur. 3. Evre bazaltlarının yaşı 30.000 ile 10.000 yıl olarak bulunmuştur. Bazalt akıntısı tipik olarak üç kısımdan oluşmaktadır. Alt seviye; suyla karşılaşmıştır ve aniden soğuyarak camsı bir görünüm kazanmıştır. Orta seviye; iyi gelişmiş sütun yapıları bulunmaktadır. En üst seviye ise 1m - 3m arasında değişen bloklaşmış kısımlardan oluşur.[6]
Parktaki jeositler [7]
- Jeolojik park kelimesinin kısaltılmış hali olan bu kavram, birden fazla özelliği bir arada bulunduran sahanın adıdır. Her jeopark, bir anlamda “jeosit”tir.Burada vurgulanan, bir alanda aynı veya farklı türlerden birkaç jeolojik özelliğin bir arada olmasıdır.Ölçüsü belirtilmesede boyut sınırı vardır.Örneğin birkaç m2lik jeopark olmaz.Böyle yerler “jeosit”tir.Bununla beraber jeopark ile jeosit kavramlarının anlam sınırlarını çizmek bazen güç olabilir, çünkü çoğu kez birbirlerinin yerlerine kullanılırlar.Yan yana jeoparklar tanımlanamaz.Bu durumda hepsi birden tek jeopark oluşturur.[8]
- Bölgede bulunan jeositler genel olarak : Volkan koni ve kraterleri, volkanik mağara ve tüneller, volkanik kanyon ve şelaleler, kaplıcalar ve maden suları, dokanaklar, ksenolitler, sütun bazaltları, dayklar, peri bacaları ve kırgıbayırlar, kayraklar, ofiyolit melanj olarak tanımlanmıştır. [8]
- Kraterler ve volkan konileri: Alanda yüksekliği 150 m'yi geçmeyen minyatür 80 tane volkanik koni, 5 tane maar bulunur.
- Leçeler ve lav akıntıları: 60 m kalınlıkta lav akıntıları bulunur.
- Volkanik mağara ve tüneller: Lav akışı sırasında dış yüzeyin hava ile teması ile soğuyup katılaşır. İç kısımdan lav akışı durduğunda oluşan boşluklarda tünel ve mağaralar oluşur. Jeoparkta bazılarının içine girilebilen pek çok tünel ve mağara bulunur.
- Volkanik Kanyon ve Şelaleler: Jeoparkta lav yığıntılarını Gediz nehri ile kolları tarafından parçalanmış, uzunluğu 20 km'yi bulan kanyon vadiler oluşmuştur. Kırılma- çökmenin olduğu Adala kanyonunda Su uçtu şelalesi oluşmuştur.
- Maden suları, kaplıcalar: Şehitlioğlu Köyü'nde Roma – Bizans devrinden kalma hamam kalıntılarının bulunur.
- Dokanaklar: Lavlar üzerinden aktıkları açık renkli gölsel depoları pişirmiş, kırmızı-sarıya çevirmiştir. Pek çok yerde bu ardalanma görülür.
- Ksenolitler: Derinlerden gelen magma, yol boyunca kopardığı kaya parçalarını soğuma ile beraber kendi içerisinde barındırır. Kula'da volkanik malzeme içinde yerli kaya olan kalker ve şiste rastlanır.
- Sütun bazaltlar: Kalın lav örtüleri hızlı soğumanın neden olduğu gerilme ve büzülmelerden dolayı altıgen şekilli dikey çatlaklar oluşur. Çakırca ve Sarnıç köylerinde 20 m yüksekliğinde bazalt sütunları bulunur.
- Dayklar: Gölsel depoların içine basınçla dikey olarak sokulan lavlar ince bir damar halinde burada taşlaşmıştır. Uzun zaman sonra çevre aşınırken, dirençli olan dayklar arazide bir duvar gibi çıkıntı oluşturur. Karayar köyünde 200 m uzunluğunda dayk bulunur.
- Kırgıbayır ve peribacaları: İzmir-Ankara karayolu yakınında Yurtbaşı köyünde bulunur. Kula peribacaları akarsu ve gölsel çökellerde oluşmaktadır.
- Kayraklar: Jeparkın ana kayasını oluşturan şist ve gnays , tektonik hareketlerle bozularak özel bir görünüm kazanmıştır.
- Fosilleşmiş insan ayak izi: Çakallar volkan konisi civarında, 1954 yılında 200'den çok fosilleşmiş 40-42 numara insan ayak izi bulunmuştur. İzler 10-12 bin yıllık olduğu tespit edilmiştir.
Galeri
Kaynakça
- 1 2 3 KESKİN, Mehmet (2014). "Jeolojik Konum". Kula Gezisi. istanbul.edu.tr.
- ↑ KOÇMAN, A., 2004, ‘’ Yanık ülkenin doğal anıtları: Kula yöresi volkanik oluşumları’’, Ege Üniversitesi Coğrafya Dergisi 13, s:5
- ↑ . ERINÇ, S.,1970. "Kula ve Adala arasında genç volkan reliyefi" İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 17, 7-31, İstanbul.
- ↑ ERCAN, T. ve Diğ., 1980. Kula-Selendi Yörelerinin Jeolojisi ve Volkanitlerinin Petrolojisi. M.T.A. Raporu, Ankara.
- ↑ OZANER, F. S.,1988. Kula ve Selendi Yörelerinin Jeomorfolojisi. İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya
- 1 2 3 ŞEN, E., AYDAR, E., BAYHAN, H., GOURGAUD, A., 2003 ‘Kula Volkanik Alanı’nın (Batı Anadolu) Fiziksel Volkanolojisi’, İ.T.Ü. Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü.
- ↑ "JEOLOJİK YAPI". geoparkula.com. 29 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150529112435/http://www.geoparkula.com/jeolojik-yapi.aspx.
- 1 2 KAZANCI, N., 2010, ‘Jeolojik Koruma Kavram ve Terimler’, Ankara.