Kurt Kanunu
Yazarı | Kemal Tahir |
---|---|
Ülke | Türkiye |
Özgün dili | Türkçe |
Konu(lar) | İzmir Suikastı'nın arka planı ve eski İttihatçılar arasındaki iktidar kavgası |
Türü | Roman |
Anadilinde basım tarihi | 1969 |
Kurt Kanunu, ilk baskısı 1969 yılında yayımlanan Kemal Tahir romanı. 1926'da, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya yapılması planlanan suikast girişiminin arka planını konu alır. Yazar, eserde romanı eski iktidar partisi İttihat ve Terakki Fırkası üyelerinin gözüyle anlatırken İttihatçıların aralarında yaşanan çekişme ve hesaplaşmaları aktarır. Romanın adı, "Kurtlukta, düşeni yemek kanundur" sözünden gelir.
"Kanlı Tuzak", "Sürek Avı" ve "İnsanlık Sorunu" başlıklı üç bölümden oluşur. Her bölümde yeni kahramanlar ortaya çıkar ve olaylar yeni kahramanların dilinden anlatılır. Birinci bölümün anlatıcısı Abdülkerim Bey (eski Ankara Valisi Abdülkadir Bey), ikinci bölümün anlatıcısı Kara Kemal, üçüncü bölümün anlatıcısı ise Kara Kemal'in çocukluk arkadaşı Emin Bey'dir.
Eser, 1969'da ilk yayımlandığında cumhuriyet yönetimini eleştirme ve Mustafa Kemal Paşa'yı küçük düşürme konusundaki birtakım iddialara yol açmıştır.[1]
Konusu
Eser, eski Ankara valisi Abdülkerim'in (gerçekte Abdülkadir Bey), Mustafa Kemal Paşa'ya karşı suikast planladıklarını öğrendiği İttihatçı dostlarından eski Lazistan mebusu Ziya Hurşit Bey’le onun adamları olan Laz İsmail ve Gürcü Yusuf'u, 1926 yılının temmuz ayında İstanbul'dan İzmir'e yolcu etmesiyle başlar. Çapkın bir adam olan Abdülkerim, vapur hareket edince Laz İsmail'in evine gider ve İsmail'in metresi Ballı Naciye ile birkaç gün boyunca gizli bir aşk yaşar. Birkaç gün sonra gazeteler suikastın ortaya çıktığını; suçluların yakalanmış ve ele başları aranmakta olduğunu bildirir. Abdülkerim, eski İttihat ve Terakki komitacılarından olan arkadaşı Kara Kemal'i Cerrahpaşa'daki evinde bulur; Kara Kemal'in suikast planından haberi yoktur ama Abdülkerim, bu işi kendisinden bileceklerini söyleyerek onu kaçmaya razı eder.
Kaçaklar Abdülkerim'in tanıdığı Semra Hanım'ın konağında gizlenip haberleri takip ederler. Polisin kendilerini aradığını öğrenince deniz yolu ile yurt dışına kaçmanın bir yolunu bulmaya çalışırlar. Daha güvenli bir yer olduğu düşüncesiyle Semra Hanım'ın Belgrad Ormanı’ndaki çiftliğine geçen iki kaçağın başına ödül konulmuştur. Abdülkerim, çiftlikte eski sevgilisi Naciye’ye benzettiği Hayriye adlı bir kadınla yeni bir çapkınlığı sırasında, kendilerini tanıyan köylü Sarı Çavuş'la Toptancı Şaban'ın, onları yakalamak için çiftliği basacaklarını öğrenir. Baskıncılara pusu koran kaçaklar, Şaban'ı vurup kaçarlar ve yolda ayrılırlar.
Kara Kemal, çocukluk arkadaşı Emin Bey'in İstanbul'da Aksaray'daki evine bitkin halde gelir; Emin Bey’in kız kardeşi Perihan'ın izni ile bu eve sığınır. Aralarında uzun konuşmalar sırasında Kara Kemal'in fikirleri daha net anlaşılır. Takrir-i Sükun Kanunu'na ve İstiklal mahkemelerinin adaletsiz yargılamalarına karşı olan Kara Kemal, ülkeye hürriyet gelmediğini düşünmektedir. Bu arada kendisi de İstiklal Mahkemesi'nde İzmir suikast girişimi nedeniyle gıyaben yargılanmış ve hakkında idam kararı çıkmıştır. İngiliz veya Alman elçiliklerine sığınarak yurt dışına kaçmak isterse de yeri bulunur, kuşatılır ve Kara Kemal yakalanacağı sırada tabancasıyla intihar eder.
Olaydan sonra tutuklanan Emin Bey, İstiklal Mahkemesi'nde yargılanır; beraatine karar verilir. Ancak Emin Bey, Kara Kemal'i kurtaramadığı için çok üzgündür. Romanın sonunda bir gece yarısı diğer kaçak Abdülkerim de Emin Bey'in evinin kapısını çalar. Emin Bey’in kız kardeşi Perihan, onu içeri almaz. Emin Bey durumu öğrenince Abdülkerim'i İstanbul sokaklarında arar, ancak Abdülkerim karanlıklarda kaybolmuştur.
Uyarlamalar
1992 yılında yapımcı İrfan Tözüm tarafından sinemaya uyarlandı. Filmin yönetmenliğini Ersin Pertan üstlendi.[2]
2012'de, yine Pana Film tarafından dizi olarak televizyona uyarlandı. Senaryoyu Bahadır Özdener kaleme aldı.[3]