Mikrofinans

Mikrofinans, geleneksel olarak bankacılık ve ilgili hizmetlere erişemeyen, tüketiciler ve serbest çalışanlar da dahil, düşük gelirli müşterilere veya kredi dayanışma gruplarına finansal hizmetlerin sunulmasıdır. Daha geniş anlamda, amacı "mümkün olduğunca çok, fakir ve fakirlik sınırındaki hanenin, sadece kredi değil, aynı zamanda tasarruf, sigorta ve fon transferi de dahil olmak üzere, uygun çeşitlilikte yüksek kaliteli finansal hizmetlere kalıcı erişiminin olduğu bir dünya" olan bir harekettir. Mikrofinansı savunanlar genellikle bu tür bir erişimin yoksul insanların yoksulluktan kurtulmasına yardım edeceğine inanmaktadır.

Mikrofinans, mikrokrediyi de içeren geniş bir hizmet kategorisidir. Mikrokredi yoksul müşterilere kredi hizmetlerinin sağlanmasıdır. Mikrokredi mikrofinansın bir yönü olmasına karşın, iki terim halk arasında aynı anlamda kullanılır. Eleştirmenler microkrediyi genellikle 'mikrokredi' veya 'mikrofinans' ayrımını yapmaksızın eleştirirler. Mikrofinans hizmetlerinin çok çeşitli olması nedeniyle etkisini değerlendirmek zordur ve çok az sayıda çalışma tam etkisini değerlendirmeye çalışmıştır.

Zorluklar

Geleneksel olarak bankalar az ya da hiç nakit geliri olmayan müşterilerine, kredi gibi finansal hizmetler sunmamışlardır. Bankalar ilgili paranın toplam miktarı ne kadar küçük olursa olsun, bir müşteri hesabını yönetmek için önemli bir maliyete girerler. Örneğin, her biri 1.000$ değerinde yüz kredi verilmesinden elde edilecek brüt gelir ile 100.000 $ değerinde bir kredin verilmesinden elde edilecek gelir arasında fazla bir fark olmamasına rağmen, 100 kredinin yönetilmesi bir kredinin yönetilmesinden yaklaşık yüz kat falza bir işçilik ve maliyete sebep olur. Potansiyel borçluların ve geri ödeme ve güvenlik durumlarının değerlendirilmesi, mevcut kredilerin yönetimi ve gecikmiş borçlulardan toplanması gibi işlermler her durumda yapılacağı için, her boyuttaki kredi işleminin sabit maliyeti önemlidir. Kredi sunma veya teminat sunmada bankaların her yaptıkları işlemde para kaybettileri bir alt kırılma noktası vardır. Yoksul insanlar genellikle bu kırılma noktasının altında kalırlar. Benzer bir denklem diğer finansal hizmetlerin yoksul insanlara sunma çabalarını engeller.

Buna ek olarak, çoğu yoksul insanın banka tarafından teminat olarak güvence altına alınabilecek az miktarda varlığı vardır. Hernando de Soto ve diğerleri tarafından geniş bir biçimde belgelendiği gibi, gelişmekte olan ülkelerde bir araziye sahip olmak isteseler bile, bunun için geçerli bir ünvanları bile olmayabilir. Bu da borcunu ödeyemeyenlere karşı bankanın az miktarda rücu hakkı olacağı anlamına gelir.

Daha geniş bir perspektiften bakıldığında, sağlıklı bir ulusal finansal sistemin geliştirilmesi, uzun zamandır, ulusal ekonomik gelişimin daha geniş bir hedefi için bir katalizör olarak görülmüştür (örneğin bkz: Alexander Gerschenkron, Paul Rosenstein-Rodan, Joseph Schumpeter, Anne Krueger). Ancak, ulusal planlamacı ve uzmanların insanların çoğunluğu için finansal hizmet geliştirme çabaları, Adams, Graham & Von Pischke'in 'Undermining Rural Development with Cheap Credit' isimli klasik analizinde iyi bir şekilde özetlenen sebeplerden dolayı, gelişmekte olan ülkelerde genellikle başarısız olmuştur.

Bu zorlukları nedeniyle, yoksul insanlar çoğunlukla akrabalarına veya faiz oranları çok yüksek olabilen yerel borç verenlere bel bağlarlar. Asya, Latin Amerika ve Afrika'daki 14 ülkedeki resmi olmayan borç verme oranlarıyla ilgili 28 araştırmanın analizinde, borç verenlerin %76'ının oranlarının aylık %10'u geçtiği, %22'sinin de %100'ü aştığı sonucuna varmıştır. Borç verenler genellikle az yoksul olanlara uyguladıkların orandan daha yüksek oranları daha yoksul borç alanlara uygularlar. Çoğunlukla şeytanlaştırmalarına ve tefecilikle suçlanmasına karşın, borç verenlerin hizmetleri rahat ve hızlıdır ve borçlular zor duruma düştüğünde ise çok esnek olabilirler. İşin dışında tutulmaları düşüncelerinin ise, mikrofinans kuruluşlarının aktif olduğu yerlerde bile gerçekçi olmadığı kanıtlanmıştır.

Geçen yüzyıllar boyunca, 15. yüzyılın toplum odaklı rehin dükkanlarının kurucusu Fransisken rahiplerinden, 19. yüzyıldaki Avrupa kredi birliği hareketinin kurucularına (Friedrich Wilhelm Raiffeisen gibi) ve 1970'lerdeki mikrokredi hareketinin kurucularına (Muhammed Yunus gibi) kadar, pratik vizyonerler uygulamaları denediler ve çeşitli fırsatlar ve finansal hizmetlerin yoksulların kapılarına kadar götürebileceği risk yönetim araçları sunmak için tasarlanmış kurumlar oluşturdular. Grameen Bank başarısı dünyaya ilham kaynağı olmuş olsa da (şimdi 7 milyondan fazla yoksul Bangladeş'li kadınlara hizmet veriyor), bu başarıyı artırmanın zor olduğunu kanıtlamıştır. Nüfus yoğunluğu düşük olan ülkelerde bir perakende şubesinin işletme maliyetinin yakınlardaki müşterilere hizmet vererek karşılanmasının çok daha zor olduğu kanıtlanmıştır. Avrupa Mikrofinans Platformu'nun yönetim kurulu üyesi Hans Dieter Seibel ise grup modeli taraftarıdır. Bu özel modelin (pek çok mikrofinans kurumu tarafından kullanılıyor) işlem maliyetlerini azalttığı için, mali olarak mantıklı olduğunu söylüyor. Ayrıca mikrofinans programlarının yerel fonlara dayalı olması gerekir.

Büyük bir ilerleme olmasına rağmen sorun henüz çözülmüş değil ve özellikle kırsal kesimde günde 1 $'dan az kazanan halkın ezici çoğunluğu formal sektör finansmanına pratikte erişememeye devam ediyor. Mikrofinans kredilerindeki halen işleyen 25 milyar dolarla Mikrofinans hızla büyümektedir. İhtiyaç sahibi tüm yoksul insanlara sermaye bulması için sektörün 250 milyar dolara ihtiyacı olduğu tahmin edilmektedir. Sektör hızla büyüyor ve mikrofinansa akan sermaye oranının iyi yönetilmedikçe potansiyel bir risk olduğu hakkında kaygılar ortaya çıkmaktadır.

Andhra Pradesh Eyaletinde (Hindistan) görüldüğü gibi, bu sistemler kolayca başarısız olabilir. Başarısızlığın bazı sebepleri potansiyel müşteriler tarafından kullanım eksikliği, aşırı-borçluluk, kötü işletme prosedürleri, görev ihmali ve yetersiz düzenlemelerdir.

Tarihi

Mikrofinansmanın tarihi, kuramcı Lysander Spooner'ın insanların yoksulluktan kurtulması amacıyla girişimci ve çiftçilere küçük krediler vermenin faydaları üzerine yazılar yazdığı 1800'lerin ortalarına kadar izlenebilir. Spooner'dan bağımsız olarak Friedrich Wilhelm Raiffeisen kırsal Almanya'daki çiftçileri desteklemek için ilk kredi veren birleşik bankaları kurdu.

"Mikrofinansman" ifadesinin modern kullanımının kökleri, mikrofinansın öncüsü Muhammed Yunus ile birlikte Bangladeş Grameen Bankası gibi örgütlerin modern mikrofinansman sektörünü başlattığı ve şekillendirdiği 1970'lere dayanır. Bu sektördeki diğer öncü ise Akhtar Hameed Khan'dır.

Sınırları ve İlkeleri

Yoksul insanlar, gayri resmi borç verenlerden borç alır ve gayri resmi tahsildarlarla biriktirirler. Hayır kurumlarının kredi ve hibe alırlar. Devlete ait şirketlerden sigorta satın alırlar. Resmi ya da gayri resmi havale ağları aracılığıyla fon transfer ederler. Benzer faaliyetlerle mikrofinansı ayırt etmek kolay değildir. Yoksul tüketiciler için mevduat hesapları açan kamu bankalarını yöneten bir hükümetin, tefecilikle uğraşan bir borç verenin veya "düve havuzu" çalıştıran bir hayır kurumunun mikrofinansla meşgul olduğu iddia edilebilir. Yoksul insanlara finansal hizmet sağlamanın en iyi yolu kendilerine sunulan finansal kurumların sayısını artırmanın yanı sıra bu kurumların kapasitelerini güçlendirilmektir. Farklı kurumlar farklı ihtiyaçlara hizmet ettiği için kurumların çeşitliliğinin genişletilmesine de son yıllarda artarak vurgu yapılmaktadır.

Bir buçuk yüzyıllık gelişim deneyimini özetleyen bazı ilkeler Yoksullara Yardım İçin Danışma Grubu (Consultative Group to Assist the Poor, CGAP) tarafından 2004 yılında belirlenmiş ve 10 Haziran 2004 tarihindeki G8 Zirvesi'nde Sekiz Liderler Grubu tarafından desteklenmiştir.

  1. Yoksul insanların sadece kredilere değil, aynı zamanda tasarruf, sigorta ve para transfer hizmetlerine de ihtiyacı vardır.
  2. Mikrofinans yoksul haneler için yararlı olmalı; gelirlerini yükseltmeye, varlıklarını kurmaya ve/veya dış şoklara karşı desteklemeye yardımcı olmalıdır.
  3. "Mikrofinans kendi ödemesini kendisi yapabilir." Bağışçı ve hükümet yardımlar belirsiz ve yetersizdir, ve çok sayıda yoksul insana ulaşmak için, mikrofinans kendisi ödemek zorundadır.
  4. Mikrofinans kalıcı yerel kurumların oluşturulması anlamına gelir.
  5. Mikrofinans ayrıca yoksul insanların finansal ihtiyaçlarının bir ülkenin ana mali sistemi içine entegre edilmesi anlamına gelir.
  6. "Hükümetin işi finansal hizmetlere olanak vermektir, sağlamak değil."
  7. "Bağışçı fonları özel sermayenin tamamlayıcısı olmalıdır, rakibi değil."
  8. "En önemli darboğaz güçlü kurum ve yöneticilerin eksikliğidir." Bağışçılar kapasite geliştirme üzerinde odaklanmalıdır.
  9. Faiz oranlarının tavan yapması mikrofinans kurumlarının maliyetlerini karşılamasını engel olarak yoksul insanlara zarar verir.
  10. Mikrofinans kurumları hem maddi ve sosyal performanslarını ölçmeli ve açıklamalıdır.

Mikrofinans sosyo-ekonomik kalkınma için bir araç olarak kabul edilir, ve bağış vermekten açıkça ayırt edilebilir. Fakir ya da bir kredi geri ödemeleri için gerekli nakit akışını oluşturması mümkün olamayan yoksul ailelerin bağış alanlar olması gerekir. Diğerlerine en iyi hizmet finansal kurumlar tarafından verilir.

Yoksul İnsanların Finansal İhtiyaçları

Gelişmekte olan ekonomilerde ve özellikle kırsal kesimlerde, gelişmiş dünyada mali olarak sınıflandırılmış pek çok faaliyet paraya bağlı değildir, para onları yürütmek için kullanılmamaktadır. Neredeyse tanımı gereği, yoksul insanların çok az parası vardır. Ama hayatlarında paraya ihtiyaçlarının olacağı ya da paranın satın alabileceği şeylere ihtiyaç duyacakları durumlar genellikle ortaya çıkar.

Stuart Rutherford son kitabı Yoksullar ve Paraları'nda (The Poor and Their Money) çeşitli ihtiyaç tiplerine değinir:

Yoksul insanlar, öncelikle farklı biçimlerdeki gayri nakdi değerin yaratılması ve alışverişi yoluyla, bu ihtiyaçları karşılamak için yaratıcı ve sık sık da işbirliği yolları bulurlar. Nakit yerine geçen şeyler ülkeden ülkeye değişir ama genellikle hayvancılık, tahıl, takı ve değerli metalleri içerir.

Marguerite Robinson'un Mikrofinans Devrimi'nde (Microfinance Revolution) ifade ettiği gibi, 1980'ler "mikrofinansın büyük ölçekli yardımları karlı sağlayabileceğini" ve 1990'lı yıllar da (2001, s. 54) "mikrofinansın bir endüstri olarak gelişmeye başladığını" göstermiştir. 2000'li yıllarda mikrofinans endüstrisinin hedefi, çok daha karşılanmamış talebi büyük ölçüde gidermek ve yoksulluğun azaltılmasında rol oynamaktır. Son birkaç on yılda yaşayabilir ticari mikrofinans sektörün geliştirilmesinde çok ilerleme yapılmış olmakla birlikte, sektörün dünya çapındaki büyük talebi karşılayabilmesinden önce ele alınması gerekten çeşitli konularda kalmıştır.

Sağlam bir ticari mikrofinans endüstrisinin inşa edilmesinde karşılaşılan engeller ve zorluklar şunlardır:

Yoksul İnsanların Paralarını Yönetme Yolları

Rutherford yoksul insanların para yöneticisi olarak karşı karşıya kaldığı temel sorunun 'faydalı olacak kadar çok' miktarda para toplamak olduğunu savunur. Yeni bir evin yapılması inşaata devam etmek için gerekli miktar elde edilene kadar yıllarca tasarruf yapılmasını ve çeşitli yapı malzemesi edinilmesini gerektirebilir. Çocukların okula gitmesi giderler, önlük ve rüşvet gibi şeyler için satmak amacıyla tavuk satın alma ve yetiştirmeyle finanse edilebilir. Tüm değer ihtiyaç oluşmadan önce biriktirildiği için bu para yönetimi stratejisi 'artırarak tasarruf' (saving up) olarak adlandırılır.

Bir şeye ihtiyaçları olduğu durumlarda insanların genellikle yeterli paraları olmaz, bu yüzden de borç alırlar. Fakir bir aile arazi almak için akrabalarından, pirinç almak için tefeciden ya da dikiş makinesi almak için bir mikrofinans kurumundan borç alabilir. Bu tür krediler, maliyet oluştuktan sonra tasarruf yoluyla geri ödendiği için, Rutherford bunu 'azaltarak tasarruf' (saving down) olarak adlandırır. Rutherford mikrokredinin sorunun sadece yarısını ve belki de daha önemsiz olan yarısını ele aldığını vurgular; yoksul insanlar varlıklarını koruma ve biriktirmesine yardımcı olmak için borç alır. Mikrokredi kurumları kredilerini yoksul insanların sayısız risklerini yönetmelerine yardımcı olacak tasarruf hesapları aracılığıyla finanse etmelidirler.

Çoğu ihtiyaç tasarruf ve kredinin karışımı ile karşılanmaktadır. Bangladeş'teki Grameen Bankası ve diğer iki büyük mikrofinans kurumlarının bir kriter değerlendirmesinde müşterilerine kırsal tarım dışı mikro-kurumların finansmanı için verdikleri her 1 $ için, çoğunlukla müşterilerinin tasarrufları olmak üzere, diğer kaynaklardan yaklaşık 2,50 $ geldi. Bu, çoğunlukla tasarrufla finanse edilen aile işletmelerinin bulunduğu batıdaki deneyimle, özellikle kuruluş aşamasında, paralellik göstermektedir. Son çalışmalar, aynı zamanda resmi olmayan tasarruf yöntemlerinin güvensiz olduğunu da göstermiştir. Örneğin Wright ve Mutesasira tarafından Uganda'da yapılan bir çalışmada "resmi olmayan sektörde tasarruf yapmaktan başka bir şansı olmayanlar biraz para -muhtemelen biriktirdiklerinin yaklaşık dörtte birini- kaybetmeye neredeyse mahkum oldukları" sonucuna varılmıştır.

Rutherford, Wright ve diğerlerinin çalışmaları uygulayıcıların "yoksul insanlar borçlanarak, mikrokurumlar oluşturarak ve gelirlerine artırarak yoksulluktan kurtulurlar" mikrokredi paradigmasının önemli bir yönünü gözden geçirmelerine neden oldu. Yeni paradigma yoksul insanların kazandıklarının çoğunu tutarak ve varlıklarını çoğaltarak açıklarını azaltma çabalarına daha fazla önem vermektedir. Krediye ihtiyaçları olsa da, mikrokurumlarda olduğu gibi, tüketim için ödünç almayı yararlı bulabilirler. Tasarruf etme ve ihtiyaç halinde çekmek için güvenli, esnek bir yer de, ev ve aile riskini yönetmek için zorunludur.

Kaynak

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 6/8/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.