Naylonla beslenen bakteri
Naylonla beslenen bakteriler Flavobacterium cinsinin naylon 6'nın belirli yan ürünlerini sindirebilen bir türüdür. Flavobakterilerin bu türü, Sp. K172, naylon yiyen bakteri olarak bilinir ve insan yapımı molekülleri sindirebilen enzimlere de genel olarak naylonaz adı verilir.
Keşif
1975'te bir grup Japon bilim insanı, bir naylon fabrikasının atık sularında yaşayan ve naylon 6'nın bazı yan ürünlerini parçalayabilen bir flavobakteri türü keşfettiler. Bu yan ürünlerin arasında 6-aminohekzanoatın lineer dimeri de bulunmaktadır ki bu ürünün naylonun keşif yılı olan 1935'ten önce varolduğuna dair hiçbir bulgu yoktur. Daha detaylı araştırmalar bu enzime başka hiçbir flavobakteri türünde (hatta hiçbir bakteri türünde) rastlanmadığını, bu enzimin de başka hiçbir madde üzerinde etkili olmadığını göstermiştir.
İleri çalışmalar
Bu bulgular genetikçi Susumu Ohno'yu enzimlerden birinin, 6-aminohekzanoik asit hidrolazın, geninin bir çerçeve kayması mutasyonu ve bir duplikasyonun kombinasyonu sonucu oluştuğunu düşünmeye itti. Ohno birçok yeni genin bu şekilde olduğunu belirtti.
Japonya'daki Hyogo Üniversitesi'nden Seiji Negoro'nun önderliğindeki bir takımın çalışmaları sonucunda 6-aminohekzanoik asit hidrolazın evriminde çerçeve kayması mutasyonunun etkili olmadığını gösterdi. Ama başka birçok duplikasyon ve çerçeve kayması mutasyonuyla oluşmuş gen bulundu. 2006 yılındaki bir çalışmada yalnızca insanda bunun 407 örneği olduğu gösterildi.
Bilim insanları laboratuvarda başka besin maddelerinden mahrum bırakarak Pseudomonas aeruginosa türü bakterileri de aynı naylon yan ürünlerini parçalayacak şekilde evrilmeye zorladılar. P. aeruginosa türü bakterinin Flavobacterium türü bakteriyle aynı enzimi kullanmadığı da tespit edildi. Bilim insanları bu enzim genini plazmid yardımıyla başka bir bakteri türü olan E. coli'ye aktarmayı başardılar.
Evrimsel öğretide yeri
Bilimsel ortak kanıya göre naylonaz enzimi tek adımlık bir mutasyon sonucu oluştu ve bakterinin ortama uyumunu sağladığı için de varlığını sürdürebildi. Bu durum doğal seçilim ve mutasyon yoluyla evrimin bir kanıtı olarak gösterilmektedir.