Nifferi

Nifferi. Onuncu yüzyıl sufi ve mistiklerinden. Zor anlaşılır bir dil kullanan bir Sufi oluşu ve herhangi bir kurulu sufi okulu veya bir sufi üstadı ile bağlantılı olmayışı gibi muhtemel sebeplerle tasavvufi literatürde genellikle tamamen ihmal edilmiş bir kişiliktir.

Hakkında

Muhammad ibn 'Abd al-Jabbar ibn al-Hasan an-Niffari (öl. h.354?/965-ö.?). Hakkında pek az şey bilinen onuncu yüzyıl sufilerden biridir. Nifferi isminden de anlaşılacağı gibi Irak'ın Niffar kentinde dünyaya gelmiş, Mısır'da ölmüştür.

Nifferi hakkındaki kısa bilginin kaynağı onun yorumcularından Afifüddin Tilimsani (öl. 690)nin ifadelerine dayanmaktadır. Tilimsari, Mevakif'in çöllerde gezen derviş Nifferi tarafından yazılıp bir kitap halinde düzenlenmediğini ancak bazı sayfalara ilhamlarını geçirdiği ve bu sayfaların kendisinden sonra elden ele dolaştığı ve sonunda da müritlerinden biri veya oğlu/kızkardeşinin oğlu tarafından düzenlendiğini belirtir. Arberry ise Nifferi'nin her halükarda diğer bazı mistikler gibi ifadelerinin geleceği konusunda kaygısızı olmayan bir derviş olduğunu ve metnin kendisinin de daha sonra farklı bir el tarafından düzenlendiğini gösterdiğini belirtir.

Muhyiddin Arabi'nin eseri Fütuhat-ı Mekkiye 'de Nifferi'nin adının geçtiği ve ona atıf yapılan beş yer vardır. Eserin 1293 Kahire baskısındaki referanslarıyla Nifferi'ye atıf yapılan yerler I.505, I.771, II.187, II.805, II.827'dir. Arabi Nifferi'nin eserinin başlığından "El-Mevakif vel Kavl" şeklinde söz eder.

Arabi dışında Şarani'nin Tabakat ül-Kübra, Hacı Halife'nin Keşfüz Zünun, Kaşani'nin Letaif al-Alem fi İşarat Ehl-i İlham, Zehebi'nin ise Müştebih adlı eserinde Nifferi'nin adı veya eseriyle ilgili bilgiler verilmektedir.

Kendisiyle ilgili gizem perdesi aralanmamış ve eserindeki muğlak ifadelerden dolayı anlaşılması güç bir sufi olan Nifferi'nin Muhyiddin İbn Arabi'yi etkilediği düşünülmektedir. Eserindeki yoğun sembolik anlatım nedeniyle yazdığı metinlerin anlaşılması Arberry gibi yazarların ifadesiyle yorum olmaksızın oldukça güçtür.

Eserinden

Kendisine atfedilen Mevakif ve Muhatabat adlı eserleri ünlü oryantalist A.J.Arberry (1905-69), aslıyla birlikte İngilizce'ye çevirmiştir.

Nifferi'nin Mevakif adlı eserinin çeşitli nüshalarının tam başlığı Kitab al-Mawaqif ma'a 'l-Hak 'ala'l-Tasavvuf diğer eseri Muhatabat ise Muhatabah ve-Bişarah ve-İdhan al-Vakt şeklindedir.

Nifferi'ye göre Tanrı'yı arayan üç tip insan vardır: ilki abidler ki Tanrı'ya Cenneti veya rüyalar ve kerametler gibi olağaüstü manevi lütuflar edinmek ümidiyle kulluk ederler. İkinci grup ise tenzih (olumsuzlama) yoluyla onu bilmek isteyen filozof ve kelamcılardır. Bu kişiler tenzihle gayelerine ulaşamadıklarında "Bizler onu bilemeyeceğimizi biliyoruz, tüm bilgimiz budur" derler. Üçüncü grup ise ariflerdir (gnostikler) O'nu vecd yoluyla bilmek isterler. Bu kişiler bireysel varoluş bilincinden O'nun kudretiyle yükseltilerek O'nu bilirler.

Mistik Öğretisi

Nifferi'nin öğretisindeki temel bazı unsurların Cüneyd-i Bağdadi'nin çevresinden ve Hallac'dan gelen öğretilerle benzerlikleri bulunmakla birlikte yine de Nifferi'nin orijinalliğini koruduğu belirtilmektedir. Görüşleri her ne kadar çağdaşlarını şaşırtmışsa da sonraki dönemdeki bazı sufiler (Muhyiddin Arabi, Tilimsani ve Şüsteri) tarafından yeniden ele alınacaktır.

Nifferi'nin eserlerindeki temel kavramlardan biri Vakfedir. Vakfe sufinin içinde bulunduğu manevi hazır bulunuş, Tanrı'nın huzurunda olma halidir (God's presence) ve ilmin kaynağıdır ancak Vakıf bu ilmi kendi dışındaki şeylerden değil kendisinden alır. Vakfe'nin an oluşu onun uzaklık ve yakınlığın ötesinde oluşundan kaynaklanır oysa varlığını vakfe'ye borçlu olan marifet ve ilm'de uzaklık ve yakınlık sözkonusudur.

Vakfe mistiğin vizyonu (rüyet) için bir giriş kapısıdır ve mistiği bu dünyanın ve öte dünyanın köleliğinden özgürleştirir. Vâkıf ise kendisi ile Tanrı arasına herhangi bir şeyin bu isterse ilim isterse marifet olsun girmediği vakfe halindeki kişidir. Arif kişi marifeti, Alim ise ilmini görür Vâkıf ise sadece Tanrı'yı görür. Bu yönüyle Nifferi'nin mistik öğretisinde en yüce makamın Vâkıf'a verildiği görülmektedir.

Tanrı dışındaki her şey (ilim ve marifet de dahil) harftir. İsimler de harflerden oluşmaktadır. Mistik, gerçek ilahi huzura harflerin ötesine geçtiğinde ulaşabilecektir ve ancak kendi kendilerinden kopabilenler harfleri aşabilenlerdir. İsimler fenomenal aleme ait işaretlerdir ancak işaretler asıl varlık ile karıştırıldığından kişiyi isimlendirilenden koparırlar. Bu sebeple kişi isimden ve ismin anlamından uzaklaşmalıdır. Tanrı harflerden yakın olduğu için hakkında söz edilebilen ve harflerden uzak olduğu için hakkında susulması gerekendir.

Göz At

Kaynak

Eser

Bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 8/2/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.