Paşabahçe vapuru
Türkiye | |
---|---|
Tipi: | Yolcu Gemisi |
Üretim Yeri: | Cantieri Navali di Taranto SPA Taranto, İtalya |
İnşa No: | 141 |
Denize İndirilişi: | 22 Haziran 1952 |
Türkiye'de Göreve Başlayışı: | 17 Ekim 1952 |
Genel Özellikler | |
Uzunluk: | 73,99 m |
Genişlik: | 13,71 m |
Derinlik: | 3,90 m |
Ağırlık: | 994 Grosston |
Motor: | 10 TD 36 Diesel Sulzer |
Motor Gücü: | 2 x 1600 HP |
Yolcu Kapasitesi: | 2120 |
Paşabahçe vapuru, 1952 İtalyan yapımı, sulzer TD 36 iki zamanlı diesel makinalara sahip, döneminde Kabataş - Adalar hattında işleyen en büyük ve hızlı vapurdu.
Vapurun Yapısal Özellikleri
Üst kata çıkan kapıları ve merdivenleri dar olduğu için iniş biniş işkence gibi gelebilir. Boğazda görüldüğünde çok uzaktan dahi tanınabilir. Bunu da ikinci katındaki "1. mevki bahçesine" borçludur. Bu bölüm ahşap ile kaplıdır. Bu bölüm birinci mevki olmasına rağmen de tahta sıralarla doludur. Bunun dışında genişliği, direğindeki sahanlık, uzunluk ve estetik çelik yapısı ile de kolayca ayırt edilebilir. Bunun dışında ikinci kattan aşağı inen ana merdivenin sahanlığında normalde gravürlerin olduğu yerde av tanrıçası artemis'in bir figürü vardır. Figürün alnında hilal olması da ilginç bir detaydır. Bir diğer hoş detay, makine dairesinde, makinelerin devir saatleri arasında çelikten bir kalp figürü olmasıdır. Adına yazılmış bir de şarkı vardır. Üçüncü kata çıkan dar merdiven, diğer vapurların aksine küçük bir kapıya sahiptir.üst güverteye bacanın içinden çıkılır. Ana güvertede, kıç tarafta diğer vapurların aksine kıç alt salona giriş ve üst kata çıkış yoktur.
Vapurun Tarihçesi
Paşabahçe vapuru, II. Dünya Savaşı bitmeden hemen önce savaş gemisi olması amacıyla kızağa konuyor. Ancak, İtalyanlar o zamanlar blok inşaat da keşfedilmediği için koca omurgayı kızağa koymuş, ana postaları yavaştan kaynaklamaya başlamışken savaş sona eriyor. Bu durum karşısında yana yakıla ne yapacaklarını düşünen tersane sahipleri tarafından, Türkiye’den gelen sipariş üzerine bir gecekondu misali bizim savaş gemisi bir gecede şehir hatları vapuruna dönüştürülüyor. 22 Haziran 1952’de Taranto limanında şampanyası kırılıp eğlencesi de bittikten sonra Paşabahçe, İstanbul’a doğru bu kez diğer ithal gemiler gibi römorkörlerle değil toplamda 3200 beygir üreten kendi Sulzer makineleriyle gelmek üzere yola çıkıyor. 2,5 gün süren yolculuk akabinde, Paşabahçe İstanbul’a adımını atıyor. 2010 yılının Şubat ayında Haliç Tersanesi'ne bakıma alınarak yaklaşık bir sene orada bakımda bekleyen Paşabahçe 2011 yılında kendisi için özel olarak Beykoz'da yapılan iskeleye tonozlarla ve halatlar yardımıyla bağlanarak önce nikah salonu olarak görev yaptı. Nikah salonundan sonra müze olma çalışmaları başlamıştır. Şu anda da müze olmak için yapılan çalışmaları devam etmektedir. Vapurun iskelesi Beykoz Belediyesi binasının önünde yer almaktadır.
Vapurun Özellikleri
Paşabahçe vapuru, 73,99 metre uzunluğa, 2,8 metre tasarım taslağına sahip. Paşabahçe iki adet Sulzer diesel makineye sahiptir. bu makineler iki zamanlı olup gemide bir şanzıman sistemi bulunmamaktadır. Yani makineler geri komutu verildiğinde makineler durdurulur , pistonlara basınçlı hava sıkılarak motor aksi yönde çalıştırılır. Sıcak makineye tornistan için basılan soğuk kuru hava sürekli olarak motor ömründen yemektedir. Fenerbahçe’nin kardeş gemisi Dolmabahçe Vapuru, 90’lı yıllarda muhtemelen bu sebepten motor bloğu çatladığı için ve motorunun arızası artık onarılamayacağı için hurdaya ayrılmış ve Aliağa’da sökülmüştür. Bu sebeple bahçe tipi vapurlar genelde çok fazla manevra gerektirmeyen uzun hatlara konurlar. Kıç kısmıyla da diğer vapurlardan ayrılan bir vapurdur aynı zamanda. Diğer vapurların hemen hepsinde kıç kısmı geniştir ve arka salona açılan kapısıyla beraber düzdür. Paşabahçe ise yumuşak, nazik siluetini burada da bozmaz. 1952 yapımı an itibariyle İstanbul Şehir Hatlarının en yaşlı, en büyük (uzunluk değil, groston olarak) ve halen en hızlı gemisidir ve hızıyla efsane olmuştur.2008' de Fenerbahçe vapurunun emekli olmasıyla birlikte de şehir hatlarında kalan tek telgraflı gemidir.