Sünen-i Tirmizi
Sünen-i Tirmizî (9. yüzyılda yazılmıştır.[1].) (Arapça: سُـنَن الترمذي): İslam literatüründe en güvenilir hadis kitapları olarak kabul edilen altı kitaptan (Kütüb-i sitte) biridir.
Müellifi, Orta Asya şehirlerinden Tirmiz (Termiz, Türmiz) şehrine nisbetle anılan meşhur hadis alimi İmam Tirmizi'dir. İmam Tirmizi'nin tam adı Ebu İsa Muhammed bin İsa ibni'd-Dahhak'tır.
Asıl adı el-Camiu's-Sahih olan bu eser, müellifine nisbetle Sünen-i Tirmizi olarak anılır. İmâm et-Tirmizî'nin hayatı hakkında pek fazla bilgi bulunmamaktadır. Âmâ olarak doğduğu söylendiği gibi, daha sonraki yıllarda gözlerini kaybettiği de rivayet edilir. Âmâ olduğu için ed-Darîr ünvanına sahiptir.
Üstatları arasında Muhammed el-Buhârî, Ebû Dâvûd ve İmam Müslim vardır.
Hadis derlemek amacıyla Horasan, Irak ve Hicaz'da geziler yaptı. Başta Buharî, Müslim ve Ebû Dâvud olmak üzere birçok bilginden hadis aldı. Kendisinden de Heysem bin Kulab el-Şasî, Mekhul bin el-Fald, Muhammed bin Mahbub el-Mahbubî el-Mervezi gibi bilginler hadis rivayet ettiler.
Tirmizi bazılarınca Hanbelî, bazılarınca Şafiî^gibi mezheplere nisbet edilmiştir. Ancak, ashâbu’l-hadis’ten olduğu, sünnete uyup, doğrudan sünnetle amel ettiği, herhangi bir mezhebi takip etmeyen müstakil bir müçtehid olduğu görüşü çoğunluktadır.
Tirmizi’den bir hatıra: “Ben Mekke yolunda idim ve daha önce bir şeyhe ait iki cüz istinsâh etmiştim. Mezkûr şeyh kafilemize uğradı. Kendisini sordum, falanca diye gösterdiler. Yanına gittim. Yazmış olduğu cüzlerin beraberimde olduğunu zannediyordum. Şeyh’e ait olduğunu zannettiğim bu cüzleri heybeme koyarak yanına vardım. Kendisiyle karşılaşınca bunları gözden geçirerek rivayeti için icâzet talep ettim. “ver bakalım” dedi. Verdiğim zaman adamcağız bir de ne görsün, uzattığım cüzler beyâzdı(yazı falan yoktu). Şeyh öfkelendi ve “benden utanmıyor musun?” dedi. Niyetimin hafîflik olmadığını, araya bir yanlışlık girdiğini anlattım ve “Mamafih bu cüzlerin muhtevâsı tamâmiyle ezberimde” dedim. “oku” dedi. Onun okuduğunu ardı ardına tamamen okudum. Beni tasdik etmeyip “yanıma gelmezden önce bunu ezbere okuyarak hazırlıklı gelmiş olabilirsin” dedi. Ben de “öyleyse başka şeyler tahdîs et” dedim. Bunun üzerine benim için, garîb hadîslerden kırk kadar hadis okudu. Sonra “haydi oku” dedi. Ben de baştan sona kadar hepsini kendi okuduğu gibi okudum, tek harfte bile hata yapmadım. Bunun üzerine “(hâfızası) senin gibi olanı görmedim” dedi.”
Tirmizi sadece rivayetleri cemedip eser te’lif etmekle hizmet etmemiş, hadis ilminin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Kendisine kadar hadisler sahih ve zayıf olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Tirmizi ise üçüncü bir kısmı ilâve etmiştir: hasen.