Spor hekimliği

Spor hekimliği

İnsan kalp kan akış diyagramı.<br/Mavi bileşenler de-oksijenlenmiş kan yollarını ve kırmızı bileşenler oksijenlenmiş yolları belirtmektedir.
Yapı Kas-iskelet
Mütehassıslığı
Sporlar
özellikle atletizm
Önemli hastalıklar
Önemli testler İnsan kas-iskelet sistemi testleri
Mütehassıs Spor hekimi

Spor hekimliği, her düzeyde egzersiz ve fiziksel aktiviteye katılıma bağlı olarak ortaya çıkan yaralanmalar ve rahatsızlıkların tanısı, tedavisi, önlenmesi ve rahabilitasyonu ile uğraşan, fiziksel olarak aktif bir yaşam biçimini topluma benimsetmeye çalışarak halk sağlığını korumaya çalışan multidisipliner bir akademik ve klinik tıpta uzmanlık (bazı ülkelerde yan dal uzmanlığı) alanıdır.

Spor hekimliği hem koruyucu hem de tedavi edici hekimlik uygulamalarını içine alan multidisipliner bir uzmanlık dalıdır ve Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne göre spor hekimliği dalında uzmanlık almış hekimler tarafından uygulanır. Spor hekimliği egzersiz fizyolojisi ve biyokimyası, spor travmatolojisi, sportif rehabilitasyon ve iç hastalıkları gibi konulara odaklaşmakla birlikte sporcuların ve rekreaktif amaçlı spor yapanların, düzenli statik ve dinamik muayenelerini yapma, performanslarını ölçme ve izleme, spor yaralanmalarının oluş mekanizmalarını saptama ve yaralanma insidansını düşürme, antrenmanların sporculara daha yararlı olmasını sağlama ve yaralanan sporcuları en kısa zamanda eski performans düzeylerine getirme hizmetleri vermektedir. Ayrıca obezite, koroner kalp hastalıkları, osteoporoz, diyabet ve astım gibi birçok kronik hastalığın önlemesine ve/veya tedavisine yönelik egzersiz reçeteleri ve uygulamaları da Spor Hekimliğinin hizmet alanları içerisinde yer almaktadır.

Tarihçe

Hipokrat’ın öğretmenlerinden birisi olan Herodikus’un tedavi edici egzersizlerden bahsettiği bilinmektedir. Hipokrat’ın antik olimpiyat oyunlarına katılan sporcuların güçlenmesinde peynir yemelerine yönelik önerileri de beslenme ve performans ilişkisinin gözlemlendiğini düşündürmektedir. Şüphesiz peynirin protein içerdiğinin bilinmediği o dönemde bu önemli bir gözlemdir.

“İnsanlara yeterli besin verir ve hareket etmelerini sağlarsak sağlıklı yaşamalarının yolunu öğretmiş oluruz.”

Hipokrat (MÖ 400)

Bu dönemde pek iyi tanınmayan bir başka isim daha bulunmaktadır; Susruta (MÖ 600). Susruta, Miken uygarlığı henüz gelişmeden bugünkü Hindistanda yaşamıştır ve hareketin sağlığın korunmasındaki öneminden bahseden ilk önemli isimlerdendir.

Antik Yunan'da, antrenman yapan sporculara günümüz antrenman bilgisindeki “periyodizasyon” benzeri programlı çalışmaların (tetrad) yaptırıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. MÖ 2. yüzyılda Bergama Krallığında yaşayan ve gladyatörlerin doktoru olarak atanan Galen’in ilk spor hekimi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Galen, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, iyi bir eğitim almış ve Anadolu’yu dolaşarak hastalıkların iyileştirilmesinde ve yara bakımında bitkisel ilaçlar hakkında bilgiler toplamış ve uygulamıştır. Daha sonra Roma’ya gitmiş ve bu kez sedanter yaşayan Romalıları gözleyerek ortaya çıkan hastalıklardan bahsetmiştir. Özellikle, sedanter yaşayanlar için bir çeşit tedavi yaklaşımı içeren, küçük sağlık topuyla egzersizler hakkındaki yazıları spor hekimliğinin günümüzdeki önemli uygulamalarından olan kronik hastalıklardan korunmanın ilk uygulamalarından kabul edilebilir.

“Nefesi hızlandırmayan hareketler egzersiz sayılmaz.”

Galen (200)

Tıbbın üç temel direğinden birisi olarak kabul edilen İbn-İ Sina (Avicenna) 4 ciltlik büyük eseri olan El-Kanun Fit Tıb adlı çalışmasında sağlığın korunmasıyla (hijyen) ilgili bölümlerde egzersizlerin önemine işaret etmektedir.

Batı dünyasının iyi bildiği ve eserleriyle, yazılarıyla günümüze ulaşan bu değerli bilim adamlarının dışında, Doğu kültürlerinin de, spor ve tababet açısından önemli olan ve bugün de uygulanan yöntemleri bulunmaktadır. Örneğin, günümüzde batıda da ilgi çeken, Tai-Chi Yuan özellikle Çin’de günlük yaşamın bir parçası olarak uygulanmaktadır ve çeşitli hastalıklardan korunmada önemli katkılarının olduğu bilimsel çalışmalarla saptanmıştır. İsimleri daha az bilinmekle beraber, günümüzde sporcuların performanslarına katkı sağlayan veya genel olarak sağlığın korunmasında egzersizlerin önemini ele alan çalışmalara zemin oluşturan araştırmalar yapan, yöntemler geliştiren Hieronymus Mercuriale (1530-1606), Bernardino Ramazzini (1633-1714), August Bier (1861-1949) ve Arlie V. Bock (1888-1984) gibi birçok araştırıcının da bulunduğunu unutmamak gerekir.

“Egzersiz, nefesi zorlayan ve sağlık için yapılan planlı hareketlerdir.”

Mercuriale (1530-1606)

Geçtiğimiz yüzyılın başında, spor hekimliğinin kurumlaşmasına ilişkin ilk hareket 1911 yılında Almanya’da Dresden’de bir “birim” kurulmasıyla başlamıştır. Almanya’nın paramiliter genç kuşağının sportif etkinliklere daha yoğun biçimde katılmasıyla ortaya çıkan ihtiyaca cevap verecek nitelikteki bu çalışmayı 1912 yılında Oberhof’ta düzenlenen ilk bilimsel kongre (Fiziksel Egzersizler ve Spor’un Bilimsel Olarak Araştırılması Kongresi) izlemiştir. Spor hekimi (sportarzt) terimi ilk kez Almanya’da 1913 yılında Dr. A. Mallwitz tarafından kullanılmıştır. Spor hekimliğinde kurulan ilk ulusal derneklerden birisinin Hollanda da olduğunu (1921), ve İsviçre’nin bunu 1922 yılında izlediğini görmekteyiz. 1924 yılında ise Fransız Spor Hekimliği Derneği bu alandaki ilk derginin basılmasına öncülük etmiştir. En eski ulusal spor hekimliği yapılanmalarından birisi de 1929 yılında kurulan İtalyan Spor Hekimliği Federasyonu’dur. 1928 yılında İsviçre’in St. Moritz kentinde düzenlenen 2.Kış Olimpiyat Oyunları sırasında 11 ülkeden 33 hekim Uluslar arası Spor Hekimliği Birliğini (Association International Medico Sportive-AIMS) kurmuşlardır ve bu örgüt 1934 yılında Uluslar arası Spor Hekimliği Federasyonu (FIMS) adını almıştır. FIMS başlangıçta daha çok Avrupa ülkelerinin temsilcilerinden oluşmaktaydı. Daha sonra Uluslar arası Olimpiyat Komitesi (IOC) FIMS’i “sporcuların tıbbi bakımlarında ve spor ve egzersizlerin tıbbi ve biyolojik etkilerinin araştırılmasında” yetkili bir kuruluş olarak tanımıştır. Bu gelişmelerin ardından FIMS Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve 1960 yılında da Uluslar arası Spor ve Beden Eğitimi Konseyi (International Council of Sports and Physical Education-ICSPE) tarafından tanınmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında spor hekimliğindeki kurumlaşmalardan birisi, Avrupa’daki gelişmeleri yakından izleyen Amerikan akademik çevrelerinin Amerikan Spor Hekimliği Koleji’ni kurmalarıdır (1954).

Ulusal ölçekteki yapılanmalar gözden geçirildiğinde Polonya’nın 1937 yılında düzenlenen ilk ulusal kongrelerinde dernekleştiği ve Finlandiya’da 1939 yılında spor hekimliği derneği kurulduğu anlaşılmaktadır. 1945 yılında Çekoslavakya’da dünyanın en eski üniversitelerinden Prag’daki Charles Üniversitesinde Dr.Jiri Kral tarafından ilk akademik yapılanma olan spor hekimliği enstitüsü kurulmuş bulunmaktadır. Aslında çok yıllar önce J.E.Purkyne (1850) tarafından bedensel çalışmanın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri aynı üniversitede çalışılmıştır. Yine aynı çatı altında kardiyak ritmin telemetrik olarak ilk kez izlenmesi ve spor esnasındaki kardiyolojik gözlemler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar, spor hekimliğindeki bir orta Avrupa geleneğini göstermektedir.

1958 yılında, İtalya’nın Milano kentinde, Prof.Margaria tarafından spor hekimliği uzmanlığı veren bir enstitü kurulmuştur. Margaria egzersiz fizyolojisinin önemli isimlerinden olup kendi adıyla anılan bir test geliştirmiştir. İtalya spor hekimliğinin en güçlü temsilcilerinden olup 1950 yılında spora katılım öncesi lisans muayenesini yasal olarak sağlık sistemi içerisine yerleştirmiştir. Tarama niteliğindeki bu muayeneler katılınan spor dalına özgü olarak değişiklikler gösterebilmektedir. 1982’de yarışma sporlarına, 1983’te yarışma dışı aktivitelere, 1993’te engelliler spor müsabakalarına ve 1995’te profesyonel spor dallarına katılım için gerekli sağlık kriterleri belirlenmiştir. Örnek olarak; yarışma sporlarına katılacak olanlardan detaylı bir sağlık öyküsü alınmaktadır, fizik muayeneleri yapılmaktadır, idrar ve kan analizlerinin dışında dinlenik ve eforlu elektrokardiyografileri çekilmektedir, solunum fonksiyon testleri yapılmaktadır.

Türkiye'de spor hekimliği

Türkiye'de spora ilk bilimsel yaklaşım geçtiğimiz yüzyılın başında, 1908' de, Meşrutiyetin kabulü ile Sivil Okullar Beden Eğitimi genel müfetişi olan Selim Sırrı Tarcan ile olmuştur. Selim Sırrı 1908'de İsveç, 1909'da Danimarka, 1910'da Almanya'da düzenlenen beden eğitimi kongrelerine katılmış, 1912 yılında İsveç'te Olimpiyat Oyunlarını izlemiştir. Olimpiyatlar sonrasında yazdığı "Spor" adlı kitapta Osmanlı devletinin spora gösterdiği üvey evlat muamelesini eleştirmiştir.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı kurucuları Ali Sami Yen ve Burhan Felek gibi yöneticiler, 1924 Paris olimpiyatlarına hazırlanırken, Sporcuların muayeneleri için askeri kuruluşlardan yardım istediklerinde Dr. Sırrı Alıçlı' ya bu görev verilmiştir. Kendisinin sporda gerekli koşullarla ilgili bilgisinin olmadığını açıklaması üzerine çeşitli bilimsel yayınların getirtilmesi yoluna gidilmiştir. 1938 'de 3530 sayılı yasa ile Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne bağlı olarak kurulan Sağlık Dairesi Başkanlığı sırasında Alıçlı yapmak istediklerinde çoğunlukla destek bulamamıştır. Alıçlı'dan sonra bu kurumun başına spor hekimliği için gerçekten unutulmaz bir isim, Dr. Raşit Serdengeçti, gelmiştir. 1947, 1948 ve 1949 yıllarında art arda kurslar düzenlenmiş ve bu arada Serdengeçti' nin iki kitabı yayınlanmıştır. 1950' de Ankara' da toplanan spor şurasında spor hekimliği konusunda yapılması gerekenleri kısa ve uzun vadede olmak üzere ikiye ayırmış, ancak öneriler olduğu gibi kalmıştır.

Serdengeçti'nin Gazi Eğitim Enstitüsü öğrencileri için hazırladığı "Beden Eğitimi ve Spor Fizyolojisi" ve "Spor Hekimliği" adlı eser SSYB' nın yayınları arasındadır. 1954' te ise Dr. Necati Akgün'ün "Spor Fizyolojisi ve Sağlık El Bilgisi Kitabı" Maarif Vekaletinin öğretmen kitapları serisindendir. 1964 yılında Raşit Serdengeçti'nin birikimine dayanan, biraz da spor hekimliğindeki uğraşısına rağmen karşılığını göremediği bu olgunun etraflı incelemesini "Spor Hekimliği Nedir, Ne İçindir ve Nasıl Teşkilatlanmalıdır ?" adlı kitapta görüyoruz.

1965'te İstanbul, İzmir ve Ankara'daki Spor Hekimleri Dernekleri birleşip Federasyon haline gelmiştir. Aynı yıl FIMS üyesi olan Federasyon 1971 yılında Spor Hekimliği Temel Kursu düzenlemiştir. Türkiye Spor Hekimliği Derneği 1966 yılından beri yılda 4 sayı olmak üzere sürekli bir dergi çıkarmaktadır. 1973 yılında S. S. Y. B. uzmanlık tüzüğünde çıkan madde gereğince Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi bu branşta uzmanlık verecek Türkiye'nin İlk Spor Hekimliği Enstitüsünü Prof. Dr. Necati Akgün'ün çabası ile kurulmuştur.

Yine kişisel çabalardan birisi 1969'da İstanbul'da Mithatpaşa Stadı altındaki sporcu sağlığı merkezinin kurulmasıdır. 1960'lı yılların başında Çapa Tıp Fakültesinde Dr. Münir Ahmet Sarpyener ile çalışmaya başlayan Dr. Selahattin Akel spor hekimliğinde arayışı İstanbul'da sürdürenler arasında sayabileceğimiz isimlerdir.

Aslında spor sağlığı hizmetlerini kapsayan konular 1938'deki 3530 sayılı yasadan hemen sonra, 1941'de 4047 sayılı yasada ek olarak belirlenmişti. İlk beş yıllık planda spor sağlığı konusunda önlem ya da öneri yok iken daha sonrakilerde bu konu ele alınmıştır. 1973 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı Çalışma Komisyonları genelgesi uyarınca spor sağlığı hakkında bir rapor hazırlanmış olduğu görmekteyiz. Oldukça detaylı olarak sorunların ele alındığı bu raporun üzerinden 13 yıl gibi bir süre geçmiş bulunuyor. Devlet Planlama Teşkilatının 5. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlık Çalışmaları Spor Sektörü Raporunda geçmiş dönemlerin eleştirisi yapılmakta ve yeni dönem için yine özel ihtisas komisyonları kurulması görüşüne yer verilmektedir. Böylece 1983'te yeni bir komisyon çalışması dönemine girilmiştir. 1973-1983 yılları arasında 5 hekim “Spor Hekimliği Uzmanı” unvanı almıştır. Bakanlıkça yapılan değişiklikler sonucu 1983 den 1990’a kadar Spor Hekimliği ihtisasına hekim alınamamıştır. 1989 yılında Spor Hekimliği üniversitelerarası kurulca bir doçentlik dalı olarak da kabul edilmiştir.

Son yıllarda, üniversitelerimizin spor hekimliği konusuna önem vermesi ve tıp fakültelerinin bünyesinde spor hekimliği enstitüsü veya bilim dalı başkanlıklarının oluşturulmasıyla birlikte, bu alandaki çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Ege, Ankara, Uludağ, İstanbul, GATA, Hacettepe, Erciyes Süleyman Demirel ve Dokuz Eylül Üniversitelerinde spor hekimliği uzmanlık programı bulunmaktadır.

Spor hekimliği, Türkiye'de gelişimini sürdüren, uluslar arası platformda önemli bir yere sahip olan, multidisipliner çalışmalar yapan tıpta uzmanlık dallarındandır ve egzersiz fizyolojisi alanına, kurucuları ve daha sonra katılan uzmanlarıyla katkıda bulunmaya devam eden bir disiplindir.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 11/30/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.