Çin mitolojisi
Çin mitolojisi, Çin halk ve kültürünün biriktirdiği mitolojik ve efsanevi söylence, inanç ve tarih anlayışın bütününü tanımlar. Oxford'un Asya Mitolojisi Sözlüğü (A Dictionary of Asian Mythology) Çin mitolojisini tanımlarken şu ifadeye yer verir:
Çin mitolojisi, ..., tarih, efsane ve mitin bir karışımıdır.[1]
Tarihçiler Çin mitolojisinin MÖ 12. yüzyıl sıralarında oluşmaya başladığını varsaymaktadır. Çin mitolojisinin en önemli kısmı ise yazılı dönemde, daha sonraları ortaya çıkmıştır. Çin mitolojisi, yaratılış mitleri, halk söylenceleri ile folklorik öğeler, tarihi olaylarla karışmış bir mit yapısı, efsanevi, tanrısal krallar barındıran kral listesi ile göze çarpar.
Mitin Çin kültüründeki konumu ve Çin miti
Çin mitolojisine dair yapılan çağdaş sayılabilecek ilk araştırmalar sonucu oluşan genel kanı Çin kültürünün diğer kültürlerdekinden daha farklı bir şekilde çok az oranda ve etkin olmayan bir mitoloji barındırdığına yönelikti. Buna gösterilen en büyük kanıt Çin mitlerine dair atıfların antik Çin metinlerinde genellikle oldukça parçalanmış bir şekilde bulunmasıydı[2][3]. Bu yazınlarda bir mit bütününden bahsetmek pek olası değilken, büyük mitik temalar da göze çarpmamaktadır[3]. Ek olarak antik Çin yazını büyük oranda anlatılıcılıktan uzaktır ve destansı tondan kaçınır (yani epik anlatılar oldukça zayıftır). Her ne kadar sonraki dönemlerde yapılan çeşitli araştırmalar kozmoloji, din ve felsefesinin metinlerde mitolojiden çok daha fazla bir yer tuttuğu ve önem taşıdığı sonucu çıkarılmış olsa ve dinî bir kültürün mitoloji olmaksızın ortaya çıkabileceği de mümkün olsa da bu Çin dinî düşüncesinin bir mitoloji barındırmadığı ve Çin mitolojisinin var olmadığı veya zayıf olduğu anlamını taşımaz[2]. Özellikle yakın zamanda birçok uzman Çin mitolojisinin olmadığı veya Çin kültürünün mitik öğeler barındırmadığı yönündeki kanıları eleştirmiş ve bunların gerçek olmadığını, çeşitli araştırmalarla, izah etmişlerdir[3][4][5]. Çin edebiyatı ve dili uzmanı Anne Birrell, bir Çin mitolojisi eksikliği veya yokluğu fikrinin yaygın olmasının temel sebebinin "geleneksel Çin'in 'Konfüçyüscü emperyal ideolojisinin' popüler dinî ifadeler ve mitlere pek değer vermemesi ve bu ön yargının da Aydınlanma sırasında Avrupalılarca kabul edilmesi ve bunun bugüne kadar sürmesi"[5][6] olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Birrell, Çin mitolojisinin özgün kaynaklarda parçalanmış bir şekilde bulunmasının bir sorun teşkil etmediği, tam tersine mitograflar ve diğer uzmanlar için olumlu bir şey olabileceğini öne sürmüş ve özellikle Çin mitolojisi uzmanlarından Norman J. Girardot'un yakındığı parçalanmış mit özelliğinin, Çin mitolojisinin Yunan ve Roma mitolojilerinden farklı ve olumlu, yapıcı bir yanı olduğunu ileri sürmüştür[5].
Çin mitolojisinde başlangıç ve sonlar çok büyük bir önem taşır. Bu çok çeşitli yaratılış mitlerinden (kozmogonilerden) ve olayların, icatların, canlıların başlangıcına dair anlatılmış birçok mitten aşikârdır. Çin mitolojisindeki önemli diğer öğeler de evrensel felâketler ve bunların sonucu oluşabilecek yeni yaratılış durumlarıdır. Ayrıca sonraki dönemlere doğru ağırlık kazanan bir başka husus da ideal yönetici fikridir ve Çin mitinde ideal yönetici, imparator fikri ve ilgili mitler çok büyük önem taşımaktadır[7]. Antik zamanlarda hayvan-ata fikri, kabile vurgusu yaygınken daha sonraki dönemlerde tanrılar, insanlar ve hayvanlar belirli bir düzen içerisine oturtulmuş ve birbirlerine eski dönemlere oranla daha yabancı ve muhalif birer konuma getirilmiştirler. Sonra dönemlerdeki felsefî yükselişle birlikte bu mitlerin karakteri hakim felsefî fikre göre uyarlanmış olsa da eski dönemlerde çeşitli felâket mitleri ile kabilelere ilişkin yaratılış ve köken mitlerinin varlığı bilinmektedir. Sonraki dönemin bir farklılığı da kaostan düzene geçiş motifinin kaos ile ilişkilendirilmiş motiflerle düzen ve ahenk ile ilişkilendirilmiş motiflerin arasındaki kavgaya yapılan vurgular, Tanrı'ya inanç içermeyen çeşitli inançlar ve kozmogonik yaklaşımlar içermesidir[7]. Yine bu dönemde daha da sonraları birer ideal yönetici örneği ve tasviri olacak çeşitli mitik ve tarihî öğeleri bir arada barındıran imparatorlar ortaya çıkacaktır. Tüm bu geçişlerin sebebinin gerek siyasî, gerek toplumsal, gerekse felsefî değişimlerin sonucu olduğu kabul edilmektedir[7].
Çin mitolojisi, Budizmin Çin'de yayılmasıyla birlikte farklılaşmıştır. Bu sebeple Budizm öncesi Çin mitolojisi ile Budizm sonrası Çin mitolojisi, birbirine çok benzemekle birlikte, farklılıklar içerirler ve Budizm sonrası Çin mitolojisinde senkterizm yoğun biçimde görülmektedir. Mitlerde Budist kökenli öğeler, kahramanlar ile Daoist kökenli öğeler ve kahramanlar karışık biçimde yer aldıkları gibi bazen aynı kahraman hem Budist hem de Daoist özellikler sergileyebilir. Budizm öncesindeki Çin mitolojisine dair kaynaklar azdır ve bugün bu alandaki çalışmaların çoğu, görece konu aldığı zamandan daha yeni sayılabilecek, Konfüçyüsçü metinlerdendir. Çin mitolojisinin çok yoğun bir siyasî karakteri vardır; sonradan gelen Konfüçyüsçü alimler ve yazarlar mitleri genelde siyasî ve tarihî gerçeklikler olarak yorumlamış; bunlara siyasî ve tarihi anlamlar yüklemişlerdir. Örneğin "iyi imparator" ile "kötü imparator" gibi siyasî ve toplumsal fikirlerini bu mitlerde tarihî birer ibret ve nasihat kıssası olarak kaydetmişlerdir[1].
Kaynak metinler
Arkeolojik ve tarihî bulguların yanı sıra birçok antik Çin metni Çin mitolojisi hakkında bilgi sunmaktadır ve Çin mitolojisine dair bilinen bilgi birikiminin çoğunluğu bu eserlerden gelmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Shan Hai Jing yani "Dağ ve Deniz Klasiği", Antik Çin'deki mitlerden, büyücülükten ve dinden ayrıntılı bir şekilde bahseden bir yazındır. Ayrıca coğrafî, tıbbî, tarihî içeriklerin yanı sıra adetlere ve etnisitelere dair de içerik barındırır. Diğer yazınlarda geçmeyen birçok mitik figür bu eserde geçer, bazı mitlerin farklı sürümlerini de barındıran eser tek başına klasik Çin mitolojisinin büyük bir kısmını ayrıntılı bir şekilde barındırmaktadır[5].
- Shui Jing Zhu yani "Su Klasiği üzerine Açıklamalar", daha kısa bir eser olan Su Klasiği'ne (Shui Jing) dair bir açıklama ve tefsir olarak başlamıştır. Fakat zamanla, içerdiği yoğun coğrafî, tarihî içerik ve bunlarla ilişkili efsaneler sebebiyle kendi başına ünlenmiştir.
- Hei'an Zhuan yani "Karanlık Destanı", Hubei'deki Shennongjia dağlık alanında yerleşmiş olan Han ulusundan bir topluluk tarafından korunmuş, Çin kültüründe türünün tek örneği olan, destan formunda efsaneler içeren bir derlemedir. Eser Pangu'nun doğumundan tarihî döneme kadarki süreye dair çeşitli anlatılar içerir.
- İmparatorluğa ait tarihî evrak ve felsefî ilkeleri belirten yazınlar, örneğin: Shiji, Shangshu, Liji, Lüshi Chunqiu ve diğerleri.
Bazı mitler edebî veya tiyatral biçimde, piyes veya roman olarak bugüne ulaşmışlardır. Çin mitolojisi açısından tanımlayıcı kayıtlar ve önemli kaynaklar olarak sayılan mitolojik kurgusal eserlerden bazıları şunlardır:
- Antik devletlerde ortaya çıkan şiir sanatı örnekleri; özellikle de Qu Yuan'ın çeşitli eserleri.
- Fengshen Yanyi (封神演義) veya Tanrıların Yağlanışı, Zhou Hanedanlığının kuruluşuna dair mitolojik bir kurgu eseridir.
- Batıya Yolculuk, Wu Cheng'en tarafından kaleme alınmış Xuanzang'ın Hindistan'a yaptığı kurgusal hac yolculuğunu anlatır. Yolculuk boyunca hacılar çeşitli hayaletler, canavarlar ve benzeri mitik yaratıklar ve yerlerle karşılaşırlar.
- Baishe Zhuan, Hangzhou'da geçen romantik bir hikâyedir. İnsan formuna erişen bir yılanın bir adama aşık oluşunu anlatır.
Çin mitolojisine dair araştırma yapan farklı bilim insanları farklı metinleri daha önemli görmüştür. Örneğin Çin edebiyatı ve dili uzmanlarından Anne Birrell, Çin Mitolojisi isimli eserinin girişinde Chu Ci şiir antolojisinde bulunan ve (yazarlığı) Qu Yuan'a atfedilen İlâhî Sorular (TianWen) yazınının Çin mitolojisi incelemeleri açısından en önemli kaynak olduğunu iddia etmiştir[8][9]. Bir başka bilim insanı, Çin tarihi uzmanı Suzanne Cahill, Birrell'in bu fikrini eleştirmiş ve Birrell'in Çin mitolojisini konu eden ilgili kitabında yaygın bir şekilde Shan Hai Jing'i kullanmasının Shan Hai Jing'in Çin mitolojisi konusundaki baskınlığının bir tezahürü olduğunu iddia etmiştir[9].
Yaratılış mitleri
Çin mitolojisinde birçok farklı yaratılış miti vardır[5]. Bu mitler gerek barındırdıkları karakterler gerekse farklı dinî eğilimleri açısından birbirinden ayrılırlar. Bununla birlikte hepsinde belirli temalar hakimdir: Kaostan düzene geçiş, ikici evren modelinin düzenle birlikte ortaya çıkışı ve yin ile yang. Ayrıca mitlerin genelinde İbrahimi Dinlerdeki creatio ex nihilo yani "yoktan var etmek (yaratmak)" anlayışından farklı olarak yaratma süreci var olan fakat şekilsiz, kaotik bir durumun şekilli, belirli ve düzenli bir duruma dönüştürülmesi anlamını taşımaktadır[10].
MÖ 2. yüzyılın ortalarından kalan Huai Nan Zi isimli metinde iki tanrının evreni nasıl yarattığını anlatan bir yaratılış miti mevcuttur[10]. Bu iki tanrının ismi verilmez, kaostan çıkan tanrılar yer ve göğü yaratırlar ve kendileri yin ile yangı oluştururlar.
Çin mitolojisindeki bir başka yaratılış mitinde ise herhangi bir tanrıdan söz edilmez. Bu mite göre başlangıçta ne tanrı ne de tanrı benzeri bir şey vardır[10]; sadece muazzam büyüklükte bir su buharı bulutu mevcuttur. Bu bulut, zamanla, kaotik ve şekilsiz bir durumdan düzenli ve şekilli bir duruma geçer, farklı doğalara sahip evren modelinin temelini oluşturan yin ile yangı oluşturur.
Çin mitolojisindeki en tanınmış ve kendisinden önceki birçok yaratılış mitine karşı hakimiyet kazanmış yaratılış miti Pan Gu'yu (veya Pangu) başrolde gösteren bir yaratılış mitidir[10]. Diğer mitlere oranla oldukça yeni sayılabilecek, MS 3. yüzyılda ortaya çıkmış bu mitte hiçbir şeyin olmadığı, sadece kaosun, dev bir yumurtanın içindeki karanlık bir nem şeklinde var olduğu bir zamandan bahsedilir. İçinde yaratılış için gerekli tüm öğeleri bulunduran yumurtanın içinde zamanla, yaratıcı olacak, Pan Gu büyümeye başlar. Tamamen büyüdüğünde uyanan Pan Gu yumurtadan, onu kırarak, çıkar. Bu esnada yumurtanın içindeki yaratıcı öğeler her yana dağılır. Yin temelli öğeler arzı yaratırken, yang temelli öğeler göğü yaratırlar. Pan Gu bu ikisinin tekrar birbirlerine karışmaması için aralarına geçerek ve göğü taşıyarak ikisini birbirinden ayırır. Birbirlerine karışırlarsa tekrar kaosun ortaya çıkacağını düşünerek binlerce yıl ikisini bu şekilde ayrı tutar. Daha sonra gök ile arzın tamamen ayrıldığına inandığı vakit, bu işini bırakır ve dinlenmek için arza uzanır. Ölen Pan Gu'nun vücudunun ve varlığının farklı bölümleri doğal fenomenleri ve coğrafî şekilleri oluşturur: el ve ayakları kare olduğuna inanılan Dünya'nın köşelerini oluştururken, terinin yağmurları, nefesinin rüzgârları, kanının nehirleri, gözlerinden birinin Ay'ı birininse Güneş'i, vücudunun beş kutsal dağı oluşturduğuna inanılır. Bu mitle ilişkili bir nokta, bu genel yaratılış mitini insanın yaratılışı ile de ilişkilendirir: Pan Gu'nun vücudundaki pireler insanları oluşturur[11]. Bununla birlikte bu değişimler farklı kaynaklarda farklı şekillerde yer almıştır[11]. Bir başka mitte ise Pan Gu'nun yarattığı canlılardan hiçbirinin aklî yeteneğe sahip olmamasından üzülerek, insanı çamurdan elleriyle yarattığına ve daha sonra kurumaya bıraktığına değinilir[12]. Bu hikâyeye göre Pan Gu insanları yaratmaya devam ederken, akşam olduğunda, yağmur yağmaya başlar ve Pan Gu her ne kadar henüz kurumamış olan eserlerini güvenli bir yere taşımaya çalışmışsa da bunların bir kısmı yağmurdan hasar görür. İşte bu hasar gören eserlerin, engelli insanların atası olduğuna inanılırdı[12].
İnsanlığın doğuşuna ilişkin ana tanrıça Nü Wa'yı başrole koyan mitler de bulunur[13][14]. Han Hanedanlığı zamanından kalan, bu mitlerden birinde insanlığın yaratılışından önce Nü Wa'nın Dünya'da ne kadar yalnız hissettiğine değinilir. Bir gün bir gölette kendi aksini gören Nü Wa kendisine benzeyen ve ona arkadaşlık edebilecek bir yaratık yaratmayı aklına koyar ve çamurdan küçük insanlar yapmaya başlar. Bunları yere koyduğu anda, yaratıklar canlanmakta ve insanlara dönüşmektedir. Bir süre bu şekilde insan yapan Nü Wa bir süre sonra eğer bu hızda devam ederse tüm dünyaya yayılacak kadar çok insan yapmasının mümkün olmadığını fark eder. Bunun üzerine bir ip alır ve ipi çamura batırır, daha sonra bu ipi havada döndürür. Etrafa dağılan çamur damlacıkları yere düştüklerinde insanlara dönüşürler ve bu şekilde dünyaya insanlık yayılır. Etrafa bu şekilde saçılan çamur damlacıklarından oluşan insanların fakir ve soylu olmayan insanları, başta kendi elleriyle yaptığı insanlarınsa zengin ve soylu insanları oluşturduğuna inanılırdı[14].
Büyük Tufan
Birçok mitolojide kendisine yer edinen tufan fenomeni, Çin mitolojisinde de kendisine yer edinir.
Büyük bir tufanı konu alan bir mitte Nü Wa ve hem erkek kardeşi hem de eşi olduğuna inanılan Fu Xi bir çiftçinin çocukları olarak yer alırlar[15]. Çiftçi bir gün Gök Gürültüsünü yakalar ve hapseder. Pazara inmesi gerektiğinde, çocuklarına ne olursa olsun Gök Gürültüsü'ne su vermemeleri gerektiğini tembih eder fakat o gittikten sonra kızı Gök Gürültüsü'ne su verir. Bunun üzerine hapsedildiği yerden bir anda taşarak çıkan Gök Gürültüsü iki kardeşe ağzından bir diş verir; onlara dişi ekmelerini söyler. Eve döndüğünde çiftçi olanları anlar ve büyük bir fırtınanın vuku bulacağını sezerek demirden bir gemi inşa etmeye başlar. Çocuklar ise dişi ekerler. Ekilen yerden bir asma türer ve asmada büyük bir su kabağı büyür. Su kabağının içini açan kardeşler, içinde de ektikleri dişe benzer birçok dişin olduğunu görürler. Fırtına yaklaşırken su kabağının içindekileri çıkarırlar ve tam zamanında su kabağına binerler. Çiftçi ise bitirdiği gemisine biner. Uzun bir süre fırtına devam eder ve sular cennete kadar yükselir. Bu gerçekleşince cennetin kapısına vuran çiftçi cennettekileri kızdırır ve cennettekiler suyun bir anda çekilmesini sağlarlar. Altlarındaki suyun bir anda çekilmesi sonucu iki gemi de bir anda yere düşer. Çiftçinin demir gemisi yere çarpar ve parçalanır, çiftçi de bu esnada ölür. Çocukların yumuşak olan su kabağı ise hafifçe yere iner. Dünya'da yaşayan tek kişiler artık kardeşlerdir. Bunlara bu olaydan sonra "Fu Xi Kardeşler" ismi verilir; Fu Xi Çince su kabağı anlamına gelmektedir. Kardeşler evlenir ve kız kardeş hamile kalır, bir et parçası doğurur. Bunun üzerine et parçasını küçük parçalara böler ve bir kağıda sararlar. Fakat esen rüzgâr sonucu et parçaları etrafa dağılır. Bu et parçalarından da insanlar oluşur[15].
Bir başka büyük tufan miti ise İmparator Yu ile ilişkilidir. Bu mite göre Yu'nun babası Gun Yao tarafından Sarı Nehrin taşması sonucu oluşan selin kontrol altında tutulması ile görevlendirilir fakat sorunu 9 yıl boyunca çözemez. Bu sebeple Shun tarafından öldürülür ve Yu babasının yerine getirilir. Yu birçok kanal ve set inşa ettirir ve zorluk içinde geçen 13 yıl sonra sel sorunu çözülmüş olur. Shun, Yu'ya tımar vererek onu ödüllendirir ve ölürken egemenliğini Yu'ya bırakır. Bütük Tufanı kontrol altına alması sebebiyle genellikle Büyük Yu (大禹) olarak anılır. Ayrıca, kendisinden önceki imparatorlar gibi, İmparator Yu (帝禹) olarak da anıldığı olur. Yu'ya dair bu anlatılar klasik Shu jing ve Shi jing en eski kısımlarında kendilerine yer bulmuşturlar[16].
İdeal olan ve ideal olmayan imparator fikirleri
Çin mitolojisinde ve genel olarak kültüründe ideal yönetici fikri büyük önem taşımaktadır. Bu sebeple mitin ve tarihî gerçeklerin karışık olduğu ideal yöneticilerin hikâyeleri Çin mitolojisinda önemli bir yere sahiptir.
Antik Çin tarihçilerinin kaydettiği önemli üç imparatora (San Huang[17]) "Üç Hükümdâr" veya "Üç İmparator" dendiği de olur[18]; bunlar aynı zamanda kutsal figürlerdir de. Bu Üç Hükümdârdan ilki Fu Xi, Tai Haodur[17] ve kendisine atfedilen zaman dilimi yaklaşık olarak MÖ 2900 civarıdır. Tanrıça Nü Wa'nın eşi ve veyahut kardeşi olarak çeşitli birçok kendine yer bulan Fu Xi'nin insanlara nasıl yemek pişirildiğini öğreten tanrısal hükümdâr olduğuna inanılırdı. Sıklıkla bir yılanın vücuduna sahipmiş gibi betimlenen bu hükümdâr aynı zamanda eski tarihçiler tarafından ilk kez ağla balık tutmayı keşfeden kişi olarak da kaydedilmiştir.
İkinci hükümdâr ise sabanı icat ettiğine ve insanlara ekin yetiştirmek için nasıl tarımsal alan açabileceklerini öğrettiğine inanılan, tarımın babası, Shen Nong, Yan Didir[17]. Kendisine atfedilen dönem yaklaşık olarak MÖ 2800 olan bu hükümdâr da tanrısal kökene sahipti ve bir insanın bedenine sahip olmakla birlikte bir kuşun kafasını barındırdığına inanılırdı[18]. Bu üç hükümdârdan sonuncusu, MÖ 2700 civarında yaşadığı atfedilmiş olan, Xian Yuan, Huang Didir[17].
Sarı İmparator olarak da anılan hükümdârın Çin halkının atası olduğuna inanılırdı. Genellikle hikmet sahibi bir kişi olarak tanımlanan Huang Di'nin insanlara nasıl kayık, ok ve yay yapılacağını mucidi olmasının yanı sıra yazının da babası olduğuna inanılırdı[18]. Her ne kadar genellikle bu isimler Üç Hükümdâr olarak anılsa da, farklı isimleri barındıran Üç Hükümdâr listelerine de rastlamak mümkündür. Bazı kaynaklarda Üç Hükümdârın sırasıyla Fu Xi, Nü Wa ve Shen Nong olduğu kaydedilirken bir başka kaynakta Üç Hükümdârdan ikincisinin Suiren olduğu kaydedilmiştir[17].
Çin mitolojisindeki ideal yönetici fikri açısından önem taşıyan bir başka kavram da Beş İmparator[18] (Wu Di) kavramıdır. Buna göre adı anılan Beş İmparatorun ilki Sarı İmparatorken diğer dördü şu isimlerdir[17]:
- Gao Yang, Zhuan Xu (顓頊) (MÖ 2500 dolayları): Sarı İmparator lakaplı Huang Di'nin torunu olduğuna inanılan bu imparatorun cennet ile dünya arasındaki bağlantının yok edilmesini emrettiğine inanılır ve kendisi sert bir yönetici olarak tanımlanırdı.
- Gao Xin, Di Ku (帝嚳) (MÖ 2400 dolayları): Yeni birçok çalgının icat edilmesini emrettiğine inanılır ve Zhuan Xu'nun kuzeni olarak tanıtılır.
- Yao, Tang Di Yao (堯) (MÖ 2300 dolayları): Sade ve mütevazı bir yaşam yaşadığı düşünülen Yao, özellikleri hasebiyle Konfüçyüs tarafından örnek bir yönetici olarak anılmıştır. Mitlere konu olan bir başka yönü de, yönetmeye uygun olmayan oğlu yerine oğlu olmayan birisini kendisine varis ilan etmesidir.
- Shun, Yu Di Shun (舜) (MÖ 2300 dolayları): Konfüçyüs taraftarları tarafından övgüye mazhar olan bir başka imparatordur ve İmparator Yao'nun halefidir. Dongyi olarak geçen imparatorun Çin'i 12 eyalete böldüğü belirtilir. Mitlere göre cennettekiler tarafından korunurdu.
Bunların dışında, Yu Di Shundan sonra geldiğine inanılan ve Xia Hanedanlığının babası olarak addedilen Da Yu (Büyük Yu, MÖ 2200 dolayları), Beş İmparatorun son iki imparatoru olan (ve zaman zaman da İki İmparator olarak anılan) Tang Di Yao ve Yu Di Shun ile birlikte Konfüçyüs tarafından övülmüş, Bilge Krallar olarak anılmış ve bu fikriyatta örnek yöneticiler olarak addedilmişlerdir[18]. Bazı kaynaklardaysa Sarı İmparator yerine Shaohao, Beş İmparatordan biri olarak geçer.
İdeal imparatorun yanı sıra Çin mitolojisi kötü imparator fikrini betimleyecek isimleri de içermektedir. Kötü imparatorlara dair mitler genelde hazin sonlara sahiptirler ve böylece ilâhî güçlerin kötü imparatorları cezalandıracağı ve bozunmanın, ahlâkî tahrifin hanedanların, imparatorların sonu olacağı fikri mitolojide kendisine yer edinir. Bilge Krallardan sayılan İmparator Yao'nun oğlu ile ilgili mit imparator olmaya uygun olmayacak karakter ve bu karakterdeki veliahtlara dair önemli bir mittir. Mite göre oldukça mütevazı ve bilge olan Yao'nun oğlu ve veliahtı Dan Zhu babasından farklı olarak çok kötü bir ahlâka sahipti, bencil ve müsrifti. Hizmetkârlarını çok çalıştırır, ölçüsüz davranırdı. Onun davranışlarına örnek olarak garip bir hikâye anlatılır: Yao oğluna satranç oyununu öğrettiğinde, Dan Zhu normal bir satranç tahtasında taşlarla oynamak yerine, büyük bir araziyi satranç tahtası olarak kurmuş, satranç taşları yerine de canlı filleri ve gergedanları kullanmıştır[19]. Babası İmparator Yao onun uygunsuz hareketlerinden bıkarak onu güneye sürgüne gönderir, veliaht prens ise buna çok kızar ve babasına karşı ayaklanır. Bununla birlikte, mitlere göre savaş konusunda da çok yeteneksiz olduğu için ordusunu kaybeder ve yenilgisi üzerine intihar eder[19]. Yine mitlere göre Dan Zhu'nun ruhu bir kuşa dönüşmüştür ve artık Zhu olarak isimlendirilen bu kuş kötü yönetilen ülkelerde bir işaret olarak görünür. Yao ise kendine veliaht olarak, asilzade olmayan Shun'u seçer[20]. Çin mitolojisindeki hakim yönetici ve yönetim vurgularında, kötü yöneticiler veya yönetici adayları ve ahlâkî bozunma sadece yöneticinin veya yönetici adaylarının sonunu getirmekle kalmaz, tüm bir hanedanın sonunu getirebilecek şekilde yer alır[21]. Eğer ahlâkî bozunma ve ilgili yöneticinin uygunsuz hareketleri belirli bir seviyeyi aşarsa, mitlere göre ilâhî güçler devreye girer ve tüm bir hanedanın sonunu getirirler. Bu bağlamdaki en önemli mitlerden biri Shang Hanedanlığının son imparatoru Zhou Xin hakkındadır. Mitlere ve tarihî bilgilere göre Zhou Xin bir tiran ve zalimdir. Zalimliklerine dair yazınlarda farklı örnekler verilmiştir; örneğin insanları canlı canlı kestirip anatomilerini incelediğinden bahsedilmiştir[22]. Kaynaklara göre sonunda halk ve Zhou Prensi imparatora karşı ayaklanır ve muzaffer olurlar; bu Zhou Xin'in yanı sıra Shang Hanedanlığının da sonu olur ve Zhou Hanedanlığı başa geçer[21].
Önemli tanrılar, tanrıçalar ve kahramanlar
Çin mitolojisi politeistik bir yapıdadır. Bununla birlikte bu yapıya yol açan etmenlerden bazıları köken itibariyle ateistik olabilirler: Çin mitolojisini büyük oranda etkilemiş, özgün ve yerli Daoizmi kuran kişilikler eserlerinde herhangi bir tanrıdan veya tanrısal figürden söz etmemişlerdir[23]. Bununla birlikte bu dinî ve mistik hareketlerin ortaya çıktığı veya Çin'e getirildiği dönemde (örneğin Budizmin Çin'e geldiği dönemde) Çin halkı hâli hazırda politeistik inançlara sahipti. Her ne kadar sistematik bir şekilde ele alınmamış olsa ve farklı yerel topluluklarda büyük farklılıklar gösterse de var olan politeizm netti; böylece zaman içinde yeni dinî ve mistik akımlar da bu politeizmi sahiplendi ve kendi düşüncelerinin temelleri doğrultusunda sistematize etti[24]. Çok büyük bir hiyerarşiye sahip olan Çin politeizminde imtihanlarda başarıyı getiren tanrıdan mutfak tanrısına kadar çok çeşitlilik söz konusudur. Çeşitli önemli tanrıların altında, özellikle farklı yerel bölgelerde, birçok sayıda farklı tanrıya inanılmaktaydı. Ayrıca aynı konuyla ilişkilendirilen birden çok tanrı veya tanrıça bulunmaktaydı.
- Üç Saflık (veya Üç Saf Olanlar, 三清) - Daoizmdeki üçleme
- Dört İmparator (四御) - Daoizmdeki cennetsel krallar
- Yeşim İmparator (玉皇大帝, her şey ve herkesin hakimi)
- Beiji Dadi (中天紫微北极大帝, yıldızların hakimi)
- Tianhuang Dadi (勾陳上宫天皇大帝, tanrıların hakimi)
- Dünya İmparatoriçesi (后土皇地祇)
- Xi Wangmu (西王母, 王母娘娘) - Batının ana kraliçesi; sonsuz yaşamın sırrına sahip olduğuna inanılırdı
- Xuan Wu (玄武, 玄天上帝) - ayrıca Bei Di (北帝) olarak da bilinir
- Xuan Nü (玄女) - Huang Di'ye (黃帝) Chi You (蚩尤) karşısında yardım etmiş olan tanrıça
- Sekiz Ölümsüz (八仙) - Daoist
- He Xiangu (何仙姑)
- Cao Guojiu (曹國舅)
- Tie Guaili (鐵拐李)
- Lan Caihe (藍采和)
- Lu Dongbin (呂洞賓)
- Han Xiangzi (韓湘子)
- Zhang Guolao (張果老)
- Han Zhongli (漢鍾離)
- Budist kökenli ilâhlar
- Guan Yin (觀音) (觀音菩薩, ayrıca Kuan Yin) - Merhamet tanrıçası (ilk mitolojilerde Daoist gelenekte yer alır ve Daoist ismi şudur: Ci Hang Zhen Ren 慈航真人)
- Gülen Buda (彌勒菩薩) - Popüler Budist tanrı; mutluluk ve mülk tanrısı
- Dizang (地藏菩薩) - Ölülerin kurtarıcısı.
- Yanluo (閻羅) - Cehennemin hakimi (閻魔羅社 isminin kısaltılmışı, Sanskritçe Yama Raja)
- Dört İlâhî Kral (四大天王) - Dört Budist koruyucu tanrı
- Gautama Buddha (釋迦牟尼) - Bazılarınca tanrı olarak inanılan figür
- Lei Gong (雷公) - Gök gürültüsü tanrısı
- Guan Yu (關聖帝君) - Askerî güç, savaş ve kardeşlik tanrısı
- Zhao Gongming (趙公明) - Zenginlik tanrısı
- Bi Gan (比干) - Zenginlik tanrısı
- Bi Fang - Ateş tanrısı
- Kui Xing (魁星) - İmtihan tanrısı
- Sun Wukong (孫悟空) - Batı'ya Yolculuk anlatısındaki Maymun Kral
- Matsu (媽祖) - Deniz tanrıçası; cennetin kraliçesi olarak da tanınırdı (天后)
- Zao Jun (灶君) - Popüler mutfak tanrısı (veya tanrıları)
- Tu Di Gong (土地公) - Arazi tanrısı (veya tanrıları)
- Tam Kung - Deniz tanrısı
- Zhu Rong (祝融) - Ateş tanrısı, Gong Gong'u yenmiştir
- Gong Gong (共工) - Su tanrısı; ateş tanrısı ile savaşında, Buzhou Dağını ezmiş, göğü kırmıştır ki gök daha sonra Nü Wa tarafından onarılmıştır
- Chi You (蚩尤) - Savaş tanrısı, metal silahların mucidi; ayrıca Huang Di'nin de düşmanıydı
- Da Yu (大禹) - Taşkınları kontrol etmek için nehirlerin seyirlerini düzenleyen tanrı
- Hou Yi (后羿) - Güneşleri vuran, kurtarıcı bir okçu kahraman
- Chang E (嫦娥) - Hou Yi'nin karısı; Ay tanrıçası olmuştur
- Han Ba (旱魃) - Antik kuralık tanrıçası
- Gao Yao - Adalet ve yargı tanrısı
Çin mitolojisinde üçleme
Birçok din ve mitolojide görülen üçleme olgusuna Çin mitolojisinde de rastlanır. Daoist geleneğe göre Üç Saf ve Berrak Olanlar, Üç Saf Olanlar, Üç Saflık gibi isimlerle anılan üç ilâhî figür her şeyin üstündeki, en önemli varlıklardır. Bunlar sırasıyla: yaratılışın kökeni Yu-ch'ing (Kanton lehçesi: Yoc-Tsing), ilâhîliğin ve zenginliğin kökeni Shang-ch'ing (Kanton lehçesi: Serng Tsing) ve Dao ve erdemlerin kökeni T'ai-ch'ing (Kanton lehçesi: Tai Tsing) olarak isimlendirilirler. Yaratılışın kökeni olan Yu-ch'ing'in ise başlangıçta saf enerjiden ortaya çıktığına, bu bir varlığın iki varlığa dönüştüğüne (neden olduğuna), iki varlığınsa üç varlığa dönüştüğüne (neden olduğuna) inanılır. Buradaki dönüşmek veya neden olmak Hıristiyan inancındaki üçlemedeki neden olmaya benzer bir şekildedir ve insanî üremeye benzer bir tür doğurma fiilinden farklıdır. Daoist yazınlarına göre, Dao ve erdemlerin kökeni olan T'ai-ch'ing zaman içinde çeşitli şekillerde vücut bularak insanlara doğruları öğretmeye çalışmıştır. Daoizmde, Daoizmin kurucusu olan Laozi'nin de T'ai-ch'ing'in enkarnasyonlarından yani vücut bulmuş hâllerinden birisi olduğuna inanılır.
Yeşim İmparator
Yeşim İmparator (Çince: 玉皇; pinyin: Yù Huáng veya 玉帝 Yù Dì) Daoist geleneğe göre cennet başta olmak üzere varlığın mevcut olduğu tüm mekânların (cehennem dahil) mutlak hâkimidir. Budist gelenekteki karşılığı Śakra'dır. Çin mitolojisindeki Daoist panteonda özellikle önemli bir yere sahiptir. Mitlere göre başta Yu Huang, Daoist üçlemedeki yaratıcı tanrı Yu-ch'ing'in yardımcısıydı ve daha sonra onun tarafından halef olarak seçilmişti ve böylece Çin mitolojisi panteonunun baş tanrısı olmuştu. Yu Huang'ın kendisine hizmet eden birçok tanrı ve tanrıçası vardır; bunlar dünyevî işlerle ilgilenir, Yu Huang'a rapor verirlerdi. Şehirlerle ilişkilendirilmiş Cheng Huang ve Tu Di gibi tanrılar Yu Huang'a hizmet eden başlıca tanrılardandırlar. Mitlere göre Tai Dağının tanrısı Tai-yue da-di de onun hizmetkârlarındandı. Çin İmparatorunun da Yu Huang'ın bir alameti olduğuna inanılırdı ve inanışa göre hükümdar eğer uygunsuz birisiyse ve erdemsiz hareketlerde bulunursa kötü bir sonla cezalandırılmaktaydı. İlk kamerî ayın dokuzuncu günü doğum günü sayılan ve kutlanan Yeşim İmparator, Çin mitinde önemli bir yere sahiptir ve Çin zodyağındaki 12 hayvanın seçilmesine dair bir mitten insanlığın yaratılışına dair mitlere kadar birçok çeşitli mitte kendisine yer verilmiştir.
Sekiz Ölümsüz
Çin mitolojisindeki Daoist geleneğin bir diğer önemli öğesini de Sekiz Ölümsüz olarak adlandırılan sekiz kişi ve onlarla ilgili mitlerdir. Anlatılara göre bu sekiz kişi aslında oldukça sıradan kişilerdir fakat Daoizmin temel fikriyatını mükemmel bir şekilde uygulamış, hayatın özüyle mükemmel bir şekilde birleşmişler ve bu sebeple de ölümsüzlüğe hak kazanmışlardır. Sekiz Ölümsüze dair ilk anlatıların tam olarak ne zaman çıktığı bilinmemektedir. Bununla birlikte genel kanı 14. yüzyıl civarında, yani diğer mitlere oranla oldukça geç ortaya çıktığına yöneliktir[25]. Penglai Dağı Adasında yaşadıklarına inanılan Sekiz Ölümsüzün çoğunluğunun Tang veya Song Hanedanlığı zamanında doğduğu söylenmektedir.
Bahsi geçen Sekiz Ölümsüzün şu kişiler olduğuna inanılmıştır:
- He Xiangu (veya Ölümsüz Kadın He),
- Cao Guojiu (veya Asil Amca Cao),
- Li Tieguai,
- Lan Caihe,
- Lü Dongbin,
- Han Xiang (Han Xiang Zi veya Filozof Han Xiang),
- Zhang Guo (Zhang Guo Lao veya Zhang Guo Ata), ve
- Zhongli Quan.
Her ne kadar Sekiz Ölümsüz kişiden hangisinin ilk kez ölümsüzlüğe ulaştığı tartışmalı da olsa, genel kanı Li Tieguai'nin ölümsüzlüğe ilk ulaşanları olduğudur. Li Tieguai topaldı; bununla birlikte doğuştan mı yoksa sonradan mı topal olduğu tartışmalıdır. Yine de özellikle sonraki dönemlerde, genellikle sonradan topal olduğu görüşü yaygınlık kazanmıştır. Bu görüş bir mite dayanmaktadır: ruhu Daoizmin kurucusu Laozi'nin bir çağrısı üzerine bedenini geride bir öğrencisine emanet bırakır ve eğer yedi gün içerisinde dönmezse bedenini yakmasını zira o süre zarfında dönmezse tamamen ruha dönüşeceği, mükemmeliyeti yakalamış olacağını öğütler. Altıncı günde annesinin ölümcül bir şekilde hasta olduğu haberini alan öğrencisi, üstadının büyük ihtimalle zaten mükemmeliyete ulaşmış olduğunu düşünerek bedeni yakar; oysa durum bu değildir ve dönen Li vücudunun külleriyle karşılaşır. Bunun üzerine kendisine uygun bir vücut ararken yeni ölmüş topal bir dilencinin cesedini görür ve buraya yerleşir. Mitler Li Tieguai'nin topallığını işte bu anlatıyla açıklamaktadırlar. Mitlere göre sofu bir hayattan sonra bir gün Laozi, Li Tieguai'yi insan formunda ziyaret etmiş ve onu sınamıştır. Sınamalardan başarıyla çıkan Li Tieguai'ye ölümsüzlük verilir.
Okçu Yi
Daha sonraları Çin kültürü ve foklorunda önemli bir yere sahip olacak bir kahraman da okçu Hou Yi'dir. Mitlere göre eskiden 10 farklı güneş bulunurdu. Bunlar Doğu Cennetinin tanrısı Di Jun ve tanrıça Xi He'nin çocuklarıydılar[26]. İçlerinde birer karga kuşu barındıran bu güneşlerden biri, sırası geldiğinde, kuşun yardımıyla havalanır ve dünyayı ısıtırdı. Böylece her gün 10 güneşten biri iş yapar, diğerleri dinlenirdi ve sırasıyla her güneş dünyayı ısıtırdı. Fakat kesin olmayan sebeplerle, İmparator Yao'nun zamanında bu güneşlerin hepsi birden göğe çıkarlar. Mitlere göre on güneşin birden aydınlatması ve ısıtması, arzdakileri perişan eder ve yoğun bir ısı ile kuraklık başlar. Bunun üzerine İmparator Yao tanrılara yakarır ve tanrı Di Jun sorunu halletmesi için bilinen en usta okçu olan ölümsüz okçu Yi'yi görevlendirir. Her ne kadar Yi başlarda sorunu barışçıl yollarla çözmek istese de, yeryüzünün gördüğü zarar karşısında hemen harekete geçmek ister ve gökyüzündeki güneşleri taşıyan kuşları, tek bir tanesi kalıncaya kadar, bir bir vurur[26]. Böylece, efsaneye göre, artık sadece bir tane güneş vardır. Fakat mitler okçu Yi'nin serüveninin burada bitirmezler; tanrı Di Jun Yi'nin meseleyi barışçıl yollarla çözmek ve çocuklarını kendisine geri getirmek yerine onları öldürmesine çok kızar ve Yi'nin ölümsüzlüğünü alarak onu dünyaya mahkûm eder. Yeniden ölümsüz olma arzusuyla Batı'nın efsanevi ana kraliçesi Xi Wang Mu'ya gider. Xi Wang Mu'ya ölümsüzlük iksiri için bir saray inşa eder ve inşaatın sonunda kraliçeden ölümsüzlüğün iksirini barındıran bir hap alır. Mitlere göre yurduna tekrar döndüğünde Yi'nin yapması gereken bazı önemli ve acil işler çıkar; hapı evinde bir rafın üzerine koyan Yi bu işlerle ilgilenmek için hemen yolculuğa çıkar. Bir süre sonra hafif bir parıltıyla parlayan hapı fark eden Yi'nin eşi Heng E hapı alıp incelemeye başlar, tam o sırada kocasının ayak seslerini duyar ve paniğe kapılıp hapı yutar. Çok büyük bir parlamanın ardından ölümsüzlüğe erişen Heng E göğe doğru yükselir ve Ay'a ulaşır. Çin mitolojisinde daha sonraları Heng E'nin adı, Chang E olarak değiştirilir ve ona bir ay tanrıçası olarak tapınılmaya başlanır[27]. Bu noktadan sonra hikâye farklı mitlerde farklı şekillerde ele alınır. Bazılarında Yi asla ölümsüzlüğü kazanamaz ve sonunda bir fani olarak ölür[28], bazılarında ise tanrılar onun yakarışları ve hüznü sebebiyle ona merhamet eder ve onu güneş tanrısı yaparlar[27]. Böylece Heng E'nin, Ay ile temsil ettiği yin, Yinin, Güneş ile temsil ettiği yang sayesinde bir dengeye oturur[27]. Güz Ortası Festivali günümüzde kaynağını bu efsaneden alan bir bayram olarak kutlanmaktadır. Chang E'nın ismi bu efsaneye ithafen 2008'de Çin Halk Cumhuriyeti'nin gözlem amacıyla ayın yörüngesine gönderdiği insansız uzay aracına verilmiştir.
Beş Element
Vu Şing (五行, pinyin: wǔxíng) yani Beş Element Çin mitolojisi ve kültürü açısından çok önemli bir kavramdır. Beş Element kavramı tüm doğal fenomenleri ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini açıklamakta kullanılır ve mitte önemli bir yere sahip olduğu gibi Çin kültüründe yönlendirici role sahip olan kozmoloji ve felsefe için de çok önemli anlamlar taşır. Çin kültürüne göre bu beş element şunlardır:
- metal (金; pinyin: jīn)
- tahta (木; pinyin: mù)
- su (水; pinyin: shuǐ)
- ateş (火; pinyin: huǒ)
- toprak (土; pinyin: tǔ).
İki Denge Döngüsü olduğuna inanılır; biri yaratılış diğer ise yok ediş döngüsüdür. Yaratılış döngüsüne göre: tahta ateşi besler, ateş toprağı (külü) oluşturur, toprak metali doğurur, metal suyu toplar, su da tahtayı besler. Yok ediş döngüsü ise şöylerdir: tahta topraktan ayrılır, toprak suyu emer, su ateşi söndürür, ateş metali eritir ve metal tahtayı keser.
Yaratıcı tanrı Pan Gu'ya ilişkin bir yaratılış mitinde, Pan Gu'nun Beş Elementten doğduğu belirtilir. Bu mite göre doğumundan sonra Pan Gu Dünya ve Göğü (Cenneti) bir çekiç ve iskarpela yardımıyla yaratır[11].
Bir mite gören Huang Di ile Yan Di'nin arasında geçen savaşta elementler önemli bir rol oynamıştır. Eski kaynaklarda mit aktarılırken, Huang Di'nin suyu kullanarak, Yan Di'nin ise ateşi kullanarak savaştığına değinilir ve bu mit içerisinde önemli bir yere sahiptir[29]. Sonuçta savaşı su kazanır ve galip Huang Di olur. Yan Di'nin yaşlıyken Huang Di'nin daha genç olması da bazı anlatılarda vurgulanmıştır. Kaybeden Yan Di ise güneye kaçar.
Efsanevi yaratıklar
Çin mitolojisinde birçok farklı yaratık bulunmaktadır. Bunlar genelde birçok farklı hayvanın özelliğini bir arada bulunduran hibrit yaratıklardır. Hibrit yaratıkların en ünlü örneğin qilin (ve ki-lin) olarak anılan mitik yaratıktır. Buna göre qilin farklı şekillerde, farklı hayvanların farklı bölümlerine sahip olabilen bir hayvandır. Bir qilinin ortaya çıkışı iyiye işaret olarak kabul edilir ve bir tür şans göstergesidir[30]. Bir qilinin ortaya çıkması aynı zamanda bir bilgenin gelişi ile ilişkilendirilmiştir[30]; inanışa göre düşünür Konfüçyüs'ün doğduğu sıralarda bir qilin görülmüştür. Zamanında Çin halkının tanımadığı ve bilmediği bir hayvan olan zürafa da Çin İmparatoruna hediye olarak ilk kez gönderildiğinde, bir qilin olarak anılmış ve betimlenmiştir. Hibrit yaratıklara bir başka örnek de rüzgârların hükümdarı Fei Lian'dır (飞廉). Betimlemelere göre bir boğa kafasına sahip olan Fei Lian'ın kanatları vardı ve sıklıkla yılan kuyruğuna sahip bir şekilde betimlenirdi[31].
Çin mitolojisinin en önde gelen yaratığı, yang ve imparator ile ilişkilendirilen ejderhadır. Ejderhalar Çin mitolojisinde genellikle iyiyi temsil eden, hikmet sahibi yaratıklardır. Su ile ilişkilendirilen bu hayvanların, ilk kez yağmur tanrıları olarak ortaya çıktıkları, daha sonra Çin mitolojisindeki kalıcı yerlerini edindikleri kabul edilmektedir. Nitekim Çin Yılbaşısı kutlamalarında yapılan Ejderha Dansı aslında kökeni itibariyle bir tür yağmur duası, ritüelidir. Su ve gökle sıklıkla ilişkilendirilen ejderhaların nehir ve göl gibi su kaynaklarında yaşadığına inanılırdı[32]. Özellikle kuraklık zamanlarında ejderhalar yardıma çağrılırdı ki bu tema mitlerde de kendisine yer bulmuştur. Çin mitolojisinde bazı ejderhalar bireysel olarak diğerlerinden öne çıkmışlardır. Ying Long (應龍), Üç Hükümdardan Huang Di'nin hizmetkârı olan, mitlerde kendine yer bulmuş bir ejderhadır. Mitlere göre Huang Di'nin savaşlarında Huang Di'ye yardımcı olmuş olan Ying Long güçlü sağanaklara yol açabilecek kuderete sahiptir[33]. Yağmuru yönetebilen bir başka ejderha da, yağmur ve rüzgâr tanrılarından olan Shen Longdur (神龍). Boynuzlu ejderha Jiao Long (蛟龙) da taşkınlarla ilişkilendirilmiş bir mitik ejderhadır. Bunların yanı sıra Tian Long (天龍) isimli, tanrıların arabalarını çeken ejderhalarda mitlerde kendilerine yer bulmuşlardır.
Ejderhalar yang ve imparator ile ilişkilendirilirken, Feng Huang da yin ve imparatoriçe ile ilişkilendirilir. Bir tür anka kuşu olan Feng Huang, su ile ilişkilendirilen ejderhanın karşıtı olarak ateş ile ilişkilendirilirdi. Nasıl ejderha yağmuru temsil ediyorsa, Feng Huang da kuraklığı temsil ederdi. Güney yönü ile ilişkilendirilen Feng Huang bu sebeple bazen Güneyin Kızıl Kuşu olarak da anılmıştır[34]. Feng Huang da ejderha gibi iyilikle ilişkilendirilirdi ve mutluluk, şans getirdiğine inanılırdı. Feng Huang da Çin mitolojisindeki birçok yaratık gibi hibrit özellikler taşımaktaydı: tavuskuşu kuyruğuna sahipken, ibiği ve başı sülündendi[35]. Çin mitolojisinde Feng Huang'ın dışında da çeşitli mitik kuşlar yer almıştır. Bunların bir örneği Jing Wei'dir. İmparatorlardan Shen Nong'un kızı olan Nü Wa (aynı isimli tanrıça ile karıştırılmamalıdır) bir gün denizde kayığıyla gezerken olan bir kaza sonucu boğulur. Mitlere göre Nü Wa'nın ruhu bir kuşa dönüşür; bu kuşun kızıl ayakları, rengarenk bir kafası ve beyaz bir gagası vardır ve ismi Jing Wei'dir (精衛). Genç yaşta boğulduğu için denize kızan ve kuş formunda olan ruhun, başkalarının da denizde boğulmaması için denizi dallar ve çakıl taşlarıyla doldurmaya çalıştığına inanılır. Çin mitolojisindeki bir başka kuş da Peng (鵬) isimli dev kuştur. Efsanelere göre bu kuş çok hızlı bir şekilde ve durmaksızın uçabilirdi. Bu kuşun bir başka özelliği de sadece kuş formunda olmamasıydı; Kun (鯤) olarak anılan diğer formu dev bir balıktı ve gerektiği zaman balık formundan kuş formuna geçebiliyordu[36].
Mitolojik yerler ve Mitik coğrafya
Antik Çin anlayışında Dünya kare şeklindeydi ve tam ortasında Çin ülkesi bulunurdu. Bu sebeple Çin'e Orta Krallık dedikleri de olurdu. Batı'da bulunan efsanevi bir krallık birçok mite, özellikle de Okçu Yi ile ilgili mitlere, konu olmuştur. Bu krallığın hükümdarının Xi Wang Mu isimli bir kraliçe olduğuna inanılırdı ve kendisine sıklıkla Batının Ana Kraliçesi denirdi[37]. Bu ülke ve kraliçesi sıklıkla ölümsüzlük ile bağdaştırılmıştır. Çin coğrafyasındaki bir başka mitik öğe de Beş Yüce Dağ kavramıdır. Daoist gelenekte kutsal olan bu Beş Yüce Dağ şunlardır: Tài Shān (泰山/泰山), Huà Shān (華山/华山), (Nán) Héng Shān (衡山/衡山), (Běi) Héng Shān (恆山/恒山), Sōng Shān (嵩山/嵩山)[38]. Daha sonraları Çin mitolojisini önemli biçimde etkileyen Budizm ise, benzeri şekilde kutsal dağlara sahiptir fakat bunlar dört tanedir ve Budizmin Dört Kutsal Dağı olarak anılırlar. Bunlar şu dağlardır: Wǔtái Shān (五臺山/五台山), Éméi Shān (峨眉山/峨眉山), Jiǔhuá Shān (九華山/九华山), Pǔtuó Shān (普陀山/普陀山)[38].
- Xuanpu (玄圃), Kunlun Dağı'ndaki mitik bir periler ülkesi.
- Yaochi (瑤池), Xi Wang Mu'nun da yaşadığı, ölümsüzlerin mekânı.
- Fusang (扶桑), sıklıkla Japonya olarak yorumlanan, mitik bir ada.
- Queqiao (鵲橋), Saman Yolu üzerine kuşlar tarafından kurulmuş köprü.
- Penglai (蓬萊), cennet, Çin Denizi'ndeki ölümsüzlerin yaşadığına inanılan efsanevi bir ada[39].
- Di Yu (地獄), cehennem.
Ek okuma
- "Chinese Mythology A to Z". Roberts, Jeremy. Facts on File. ISBN 0-8160-4870-3.
- "Handbook of Chinese Mythology". Yang, Lihui ve Deming An. Oxford University Press, USA. ISBN 1-57607-806-X.
Dış bağlantılar
- Ancient Chinese Mythologies (İngilizce)
- Chinese Myths and Fantasies (İngilizce)
- Chinese Mythology, Encyclopedia Mythica (İngilizce)
Kaynakça ve notlar
Kaynakça
- "Chinese Religion: Mythic Themes". Girardot, Norman. Encyclopedia of Religion. Cilt III. Thomson Gale. 2005.
- "China's Heavenly Mandate". Genel editör: Littleton, C. Scott. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling. Duncan Baird Publishers. Londra, 2002.
- Chinese mythology articles. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 27 Aralık 2007 tarihinde erişildi.
Notlar
- 1 2 Chinese Mythology maddesi. A Dictionary of Asian Mythology. David Leeming. Oxford University Press, 2001. Oxford Reference Online isimli siteden 19 Aralık 2007 tarihinde erişildi. Oxford University Press. <http://www.oxfordreference.com/views/ENTRY.html?subview=Main&entry=t69.e92>
- 1 2 sf. 1622. "Chinese Religion: Mythic Themes". Girardot. Encyclopedia of Religion. 2005
- 1 2 3 Puett, M. (1998). Sages, ministers, and rebels: Narratives from early China concerning the initial creation of the. Harvard Journal of Asiatic Studies, 58(2), 425.
- ↑ Girardot, N. J. (1976). The Problem of Creation Mythology in the Study of Chinese Religion. History of Religions, 15(4), 289-318
- 1 2 3 4 5 Birrell, A. M. (1994). Studies on Chinese myth since 1970: an appraisal. (part 1). History of Religions, v33(n4), p380(314).
- ↑ İlgili yayındaki, ilgili ifadenin özgün hâli şudur: "The reason for the prevalence of this pseudomyth or fallacy is that the "Confucian-imperial ideology" of traditional China set a low value on popular religious expression and myth, and this prejudice came to be accepted by Europeans in the Enlightenment, enduring to the present day."
- 1 2 3 sf. 1624. "Chinese Religion: Mythic Themes". Girardot. Encyclopedia of Religion. 2005
- ↑ Birrell, A. (1999). Chinese Mythology: An Introduction: JHU Press.
- 1 2 Cahill, S. (1996). Chinese Mythology: An Introduction. The Journal of Asian Studies, 55(3), 714.
- 1 2 3 4 sf. 392. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 3 Pan-gu. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 27 Aralık 2007 tarihinde erişildi. <http://www.pantheon.org/articles/p/pan-gu.html>
- 1 2 sf. 401. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 400-401. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 Nü-gua. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 27 Aralık 2007 tarihinde erişildi. <http://www.pantheon.org/articles/n/nu-gua.html>
- 1 2 sf. 404. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 1626. Girardot. Encyclopedia of Religion
- 1 2 3 4 5 6 sf. 1627. "Chinese Religion: Mythic Themes". Girardot. Encyclopedia of Religion. 2005
- 1 2 3 4 5 sf.409. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 sf. 427. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 426. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 sf.432. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 433. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 436. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 437. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 441. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 sf. 419. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 3 sf. 424. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 425. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 410. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 Ki-lin. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 25 Şubat 2008 tarihinde erişildi. <http://www.pantheon.org/articles/k/ki-lin.html>
- ↑ Fei-Lian. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 25 Şubat 2008 tarihinde erişildi. <http://www.pantheon.org/articles/f/fei_lian.html>
- ↑ Yang, L. (1993). Water in traditional Chinese culture. Journal of Popular Culture, v27(n2), p51(56).
- ↑ sf. 412. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ sf. 402. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- ↑ Feng-huang. Encyclopedia Mythica, Encyclopedia Mythica Online isimli siteden 27 Aralık 2007 tarihinde erişildi. <http://www.pantheon.org/articles/f/feng-huang.html>
- ↑ "Zhuang Zi's Xiao Yao You". 18 Şubat 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20070218090117/http://gator.dt.uh.edu:80/~chong/cclc/zhuang1a.htm. Erişim tarihi: 2006-12-12.(Big5)
- ↑ sf. 399. Mythology: The Illustrated Anthology of World Myth & Storytelling
- 1 2 Sacred Mountains of China. Sacred Sites isimli siteden, 30 Aralık 2007 tarihinde erişildi. <http://www.sacredsites.com/asia/china/sacred_mountains.html>
- ↑ "Peng-lai". Encyclopedia Mythica. Encyclopedia Mythica Online. <http://www.pantheon.org/articles/p/peng-lai.html> URL erişim tarihi: 29 Aralık 2007