Arap mitolojisi

Arap mitolojisi, Arapların İslam öncesi çoktanrıcı inanç ve söylencelerini konu almakla birlikte Hıristiyan, Yahudi ve İran dinlerinin de etkisinde kalmıştır. Bu dönemde Arapların bir kısmı Arabistan yarımadasında koyun, keçi ve deve çobanlığı yaparak göçebe bir kısmı ise vahalarda tahıl ve hurma tarımı yaparak yerleşik olarak yaşamaktaydı[1]. İslam öncesinde çok sayıda putu barındıran Kabe'nin bulunduğu Mekke kenti hem göçebe hem de yerleşik Araplarca kutsal kabul edilmekteydi. Ayrıca Arap tanrılarını barındıran başka kült merkezleri de vardı.

Saba rahibesi güneş tanrıçasına tapınırken, (muhtemelen MS.1. yüzyıl)

Tanrılar ve Etkileşimler

Arap mitolojisinde bugüne kadar ulaşmış bazı tanrı ve tanrıça isimleri vardır. MÖ 5. Yüzyılda Yunan tarihçi Herodot Arap tanrılarını Orotalt ve Alilat 'tanrıça' (Yunanca: Ἀλιλάτ) adlarıyla anmıştır[2]. Bunlar ki bunlar Güney Arabistan tanrıları olup, tanınan ve Kur'an'da da adı geçen[3] üç tanesi, zaman zaman Tanrı'nın kızları olarak da anılmış olan el-Lât, el-Uzzâ ve el-Menât'dır. Buna karşılık Kuzey Arapları ise Bel (Baal), Yarhibol veya Malakbel ile Agribol adlı tanrı üçlemesine tapınmaktaydı[1]. İslami kaynaklar Arap mitolojisinin temelini monoteist bir yapıdan aldığını dahası bu tanrıçalar gibi o dönemlerde tapılan çeşitli tanrı ve tanrıçaların isimlerinin kökeninin Allah sözcüğü olduğunu öne sürmektedir. Her ne kadar Arap mitolojisinin monoteistik bir yapıdan türediğine dair kesin bilimsel kanıtlar olmasa da, Allah sözcüğünün o dönemde kullanıldığı bilinmektedir ve etimolojik açıdan bu isimlerin Allah isminden veya Allah isminin El-Laht, El-Lat veya el Lahat gibi isimlerden türemiş olması olasıdır.

Etkileşimler

Arap mitolojisine dair bilinen gerçeklerden biri de özellikle Mezopotamya mitolojisinden fazlasıyla etkilendiğidir. Sadece Mezopotamya mitolojisi değil, o dönemde çevre bölgelerde yaşayan toplulukların mitolojileri ve inançları da Arap mitolojisini büyük oranda etkilemiştir.

Sıklıkla ismi ortaya çıkan ve hakkında en çok bilgi bulunan mitolojik figürlerde bu kültürel ve bölgesel çeşitlilik ve yaygınlık aşikardır. Ayrıca, el-Lat, el-Uzzâ ve Menât'a Palmirliler de tapınmaktaydı.[4]

G. Ryckmans'a göre tanrıça el-Lât, Semûd, Safaî ve Lihyanî kavimlerine ait kitabelerde adı geçen tanrıça İlât ile aynıdır. el-Lât'ın ismi Palmira ve Nabat kitabelerinde de geçmektedir. Güney Arabistan'da rastlanan ve el-Lât'a gönderme yapan kişi isimleri güney Arabistan'da da el-Lât'a tapıldığına dair kanıt olabilir.[5]

Palmirlilerin de tapındığı bir başka ortak tanrıça el-Uzzâ idi. Ayrıca Aziz (Azizu, Grek;Azizos) adında tapındıkları bir tanrıları daha vardı.[6] Bunların dışında Suriyelilerde de Venüs'ü sembolize eden el-Uzzâ göğün kraliçesi olarak mevcuttu[7].

Menât da Nabat kitabelerinde geçer ve Semud kavmi tarafından da bilinirdi.[8]

Bunların dışında adı sıkça geçen bir tanrı da Hubal veya Hubel'dir. İsminin İbranice Ha ve Ba'l`dan geldiğini düşünülmektedir. Böylece "rab, tanrı" gibi bir anlama sahip olduğu öne sürülmüştür.

Tanrıları, Görevleri ve Doğaları

Arap mitolojisinde büyük bir çeşitlilik mevcuttu ve çoğu tanrının hangi nesne, kavram veya iş ile bağdaştırıldığı bugün bilinmemektedir. Arapların yüzden fazla putları olduğu[9] göz önüne alınırsa, büyük ihtimalle bu putların simgelediği büyük sayıda tanrılar mevcuttu. Fakat o dönemdeki Arapların ve Arap mitolojisi bağlılarının dini yaşamları hakkında fazla bilgi olmayışı, tanrılara tam olarak ne tür görev veya tanımlar atfettiklerini bilmemizi zorlaştırır. Ayrıca, var olan çeşitlilik nedeniyle birçok farklı kabile daha farklı mitolojik gruplar ve tapınımlar oluşturmuştur. Örneğin, Kinâne kabilesinin Ay, Teym kabilesinin ed-deberân ve Kelb kabilesinin Şi'ra yıldızı gibi gök cisimlerine taptığı bildirilmektedir.[10] Farklı kabilelerin tanrılarının arasındaki bağlar ve benzerlikler veya farklı kabilelerinin birbirlerinin tanrılarına olan bakış açıları belirsizdir.

Bunların dışında tarihçilerin çoğunluğu, Arap mitolojisindeki belirgin üç tanrıça, el-Lat, el-Uzza ve Menat'ın sırasıyla Güneş, Venüs ve Ay tanrıçaları olduğunu söylemektedir. Bu üç tanrıça dışında önemli Arap tanrıları şunlardır:

Putperestlik

Arap mitolojisi kendi içinde yoğun bir putperestlik geleneği taşımaktaydı. Birçok mitolojide olduğu gibi, putlar sembolize ettikleri tanrı veya tanrıçalar nedeniyle kutsal sayılmaktaydılar ve en önemli tapınım aracıydılar. Yukarıda bahsedildiği gibi Arapların yaklaşık yüz farklı putu olduğu bildirilmektedir. Mekke'deki Kabe'de, İslam öncesi devirde, farklı kabilelerinin tanrılarının putlarını da içeren yüzlerce put bulunduğu rivayet edilmiştir. Böylece bölgeye çeşitli amaçlarla (ticaret vb.) gelen farklı kabilelere mensup kişiler kendi kabilelerinin inandığı tanrılara, bu putlar sayesinde tapabilmekteydi.[16]

Cinler ve Kehânet

Arap mitolojisinde yaygın bir cin inancı vardı. Bazı hayvanların cinlerle ilgileri olduğunu düşünmekteydiler. Ayrıca gûl diye adlandırdıkları dişi cinlerin varlığına inanırlardı. Haklarında ve uygulamalarında çok bir bilgi bulunmasa da topluluklarda büyücü ve kahinlerin var olduğu bilinmektedir. Bu kişilerin cinlerle ilgileri olduğuna inanıldığı için genel olarak insanlar bu kişilerden çekinirlerdi. Cinlerin bu kahinlere gizli şeyleri haber verdiği, kehanetlerde bulunduğu düşünülürdü. Bu nedenledir ki kahinler topluluk içinde sıklıkla hakem rolü üstlenirlerdi.[17][18]

Politeizm, Henoteizm ve Arap Mitolojisinde Allah

Arap mitolojisinin öğeleri belirgin biçimde günümüze ulaşamamıştır, yine de daha sonra İslam döneminde bazı kaynaklarda çok kısa ve yalınca tanımlandıkları olmuştur. Ayrıca İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da dönemin Araplarının inançlarına dair bazı tanımlar içermektedir. Örneğin Kur'an'da İslam öncesi Araplarının cinlere tapındığı (34/41), meleklere tapındığı (43/19) ve dişi tanrıçalara tapındıkları (4/117) geçmektedir. Arap mitolojisine dair Kur'an'da geçen en belirgin öğe de onların Yaratıcı sıfatı bulunan belirli bir baş tanrıya tapındıkları fakat bunun dışında, bu baş tanrı ile kendileri arasında aracı olmaları için, çeşitli daha küçük tanrılara tapındıklarıdır (29/61,63; 39/3 vd.). Ayrıca tapındıkları ve putperestlik geleneğini sürdürdükleri bu tanrıların bir kısmını Allah'ın Kızları yani baş tanrının çocukları olarak gördüklerine ve onları Allah'ın onları affetmesine dair şefaatçi bildiklerine dair ifadeler de vardır. Bu düşünceleri destekleyecek şekilde dönemden bugüne kadar ulaşan bazı şiir metinlerinde, "Allah" adıyla andıkları yüce bir Tanrı'ya dair bilgiler bulunmaktadır.[19] Yine de bunun daha sonraki dönemlerde Müslümanlar tarafından, politeistik tanrıların isimleri yerine metinlere geçirildiği şeklinde iddialar da mevcuttur. Genel görüş bu iddiaları içinde çeşitli putların ve politeistik inançta inanılan tanrı isimlerinin yer aldığı şiir parçalarının da bugüne ulaştığı gerekçesiyle reddeder. Ayrıca İbnu'l-Kelbî'nin kaleme almış olduğu "Kitabu'l Asnam"da Arapların Allah adıyla andıkları bir tanrının yanı sıra farklı tanrılara da tapındıklarına dair bilgiler mevcuttur. Ek olarak bazıları Allah isminin Mekke'de bulunan putlardan veya politeistik tanrılardan birinin adı olabileceğini veya yüce bir tanrının isminden çok genel anlamda tanrı sözcüğü yerine kullanıldığını öne sürmüşlerdir. Sonuç olarak Arap mitolojisinin tamamen politeistik bir temel üzerine mi kurulduğu yoksa daha çok henoteistik bir temele mi sahip olduğu bilimsel anlamda belirsizdir.

Kaynakça

  1. 1 2 Özhan Öztürk. Dünya Mitolojisi. Nika Yayınları. Ankara, 2016. s.171 ISBN 978-605-8389199
  2. Herodotus. The Histories. Perseus Digital Library. 1.131.3
  3. Necm; 53/19-20
  4. Bu şiirlerden örnekler için Dr. Cevâd 'Alî, Târihu'l 'Arab Kable'l İslâm, Bağdâd, 1375/1956, VI, 297 vdd.; Prof. Dr. Toshihikô Izutsu, Kur'ân'da Allah ve İnsan, Çev. Doç. Dr. Süleyman Ateş, Ankara 1975, s. 83-113 ve özellikle 103-110.
  5. G. Ryckmans, Les Religions Arabes Préislamiques, 2. baskı, Louvain, 1951, s. 15; Prof. Dr. Neş'et Çağatay, İslâm Öncesi Arap Tarihi ve Cahiliye Çağı, 3. baskı, Ankara, 1971, s. 57.
  6. Ryckmans, a.g.e, s. 15, 21, 22.
  7. Çağatay, a.g.e, s. 57.
  8. İbn el Kelbî, Putlar Kitabı, n.131'de Wellhausen, Reste, s.41'den.
  9. Ryckmans, a.g.e, s. 15-16.
  10. Prof. Dr. Suad Yıldırım, Kur'an'da Ulûhiyyet, Kayıhan Yayınevi, 1987, s. 7.
  11. Ibn al-Kalbi (Çev: Nabith Amin Faris) (2015). Book of Idols. Princeton University Press. pp. 27, 28. ISBN 9781400876792.
  12. Robertson Smith, William (2010). Kinship and Marriage in Early Arabia. Forgotten Books. p. 297. ISBN 978-1-4400-8379-2
  13. St. John Simpson (2002). Queen of Sheba: treasures from ancient Yemen. British Museum Press. ss. 162, 163. ISBN 9780714111513.
  14. Jane Dammen McAuliffe (2005). Encyclopaedia of the Qurʼān: Si-Z. Brill Publishers. s. 86. ISBN 9789004123564.
  15. Julian Baldick (1998). Black God. Syracuse University Press. s. 20. ISBN 0815605226.
  16. C. 'alî, a.g.e, VI, s.316-317.
  17. Ryckmans, a.g.e, s. 12, 15-16; Prof. Dr. H. İbrahim Hasan, Târihu'l-İslâm es-Siyasi ve'd-Dinî... 7. baskı, el-Kahire, 1964, I, s.71 (Menat hakkında).
  18. Cin inancı hakkında bkz. M. Şükri el-Alusi, Bülûğu'l-Ereb, II, s.360 vdd.; II, s.325-326; Çağtay, a.g.e, s.103; Gaudefroy-Demombynes, a.g.e, s.32 vdd.
  19. H.İbrahim Hasan, I., s.70-71; M. Şemseddin, s. 152; Maurice Gaudefroy-Demombynes, Mahomet, Paris, 1969, s.53.

Ayrıca Oku

Ayrıca Bak

This article is issued from Vikipedi - version of the 10/15/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.