Camera lucida
- Fransız edebiyat eleştirmeni Roland Barthes'ın kitabı için, Camera Lucida'ya bakınız.
Camera lucida (okunuşu: kamera luçida), ressamlar tarafından çizime yardımcı olması için kullanılan bir görme cihazıdır. 1806'da William Hyde Wollaston tarafından patenti alınmıştır. Aslında, 200 yıl kadar önce 1611'de Johannes Kepler tarafından Dioptrice'te tarif edilen aletin yeniden icadı olduğu açıktır. 19. yüzyılda, Kepler'in tanımı tamamen unutulmuş, bu nedenle kimse Wollaston'un iddiasına karşı çıkmamıştır. Camera lucida terimi Wollaston'a aittir. (cf. Edmund Hoppe, Geschichte der Optik, Leipzig 1926)
Bakılan nesneyi ve sanatçının çalıştığı zemini görsel bindirme yaparak gösterir. Fotoğraf çekimindeki üstüste çekimde olduğu gibi, sanatçı sahne ve çizim alanını aynı anda görebilir, bu da sahnenin anahtar noktalarının çizim zeminine aktarılmasına ve perspektifin tam görüntüsünün elde edilmesine yardımcı olur. Hatta sahnedeki nesnelerin ana hatlarını seçmek bile mümkün olur.
Şayet beyaz kâğıt kullanılıyorsa, sahnenin olduğu kağıda görüntü bindirmesi sahneyi temizleme eğilimindedir, bu nedenle görüşü zorlar. Camera lucida ile çalışırken siyah kâğıt kullanmak ve beyaz kalem ile çizmek faydalıdır.
Camera lucida hâlâ bulunabilmektedir, fakat çok bilinmez ve geniş çapta kullanılmaz. Daha birkaç on yıl önce, mikroskopistler tarafından kullanılan standart bir araçtı. Yakın geçmişe kadar, fotomikrografiler çoğaltmak için çok pahalıydı. Bundan başka, çoğu durumda mikroskopistlerin belgelemek istedikleri yapıların açık illüstrasyonlarını çizmek mikrografi yöntemi ile yapmaktan daha kolaydı. Böylece, kitaplardaki ve araştırma kâğıtlarındaki çoğu rutin histolojik ve mikroanatomik illüstrasyon fotomikrografi yerine kamera lusida çizimleriyidi.
Camera lucida ismi (Latince "aydınlatılmış oda") açıkça eskiden çizime yardımcı alet olan kamera obscurayı (Latince "karanlık oda") anımsatmak için seçilmişti. İki araç arasında görsel benzerlik bulunmamaktadır. Camera lucida özel aydınlatma istemeyen hafif ve taşınabilir bir alettir. Camera lucidadan herhangi bir görüntü yansıtılmaz.
En basit biçimiyle camera lucidada, sanatçı 45 derece eğilmiş yarı-gümüşlenmiş bir ayna üzerinden çizim yüzeyine bakar. Bu çizim yüzeyinin doğrudan görüşünü ve sahnenin yansımasını yatay olarak sanatçının önüne bindirir. Alet genellikle, zayıf negatif lens içerir, sahnenin sanal görüntüsünü çizim yüzeyi ile yaklaşık aynı uzaklıkta oluşturur, bu sayede her ikisi de iyi odaklama ile aynı anda görünebilir.
İlk Wollaston camera lucida, sağdaki şekilde gösterildiği gibi, ayakta duran bir prizma kullanmaktadır. Doğrudan ve yansıyan sahneler aygıt düzenlerek üst üste bindirilir, böylece E'nin gözünün gözbebeğinin yarısı doğrudan prizmadan görür, P çizimin tamamını görebilir. Diğer yarısı nesnenin ayakta duran görüntüsünü ABCD prizmasının her iki tarafında görür. L ve/veya L' lensleri görüntü yüzeyinin ve nesnenin görsel uzaklıklarını eşitler.
Fotoğraf konusunda öncü olan William Fox Talbot, 1833'de İtalya'da balayındayken taslaklarını çizmek için camera lucida kullanmıştır. Daha sonra bu "doğal görüntülerin kalıcı baskılarını" arama isteğinde başarısız olmasını, çalışmalarında hayal kırıklığına uğrattığını yazmıştır.
2001'de, ressam David Hockney kitabı Secret Knowledge: Rediscovering the Lost Techniques of the Old Masters ile tartışma yaratmıştır. Kitapta Ingres, Van Eyck, ve Caravaggio gibi geçmişin büyük ressamlarının araç kullanmaksızın elle çizmediklerini ve görsel aletlerden yararlandıklarını özellikle gerçek görüntüleri yansıtan çukur aynadan yararlandıklarını iddia etmiştir. Kanıtını tamamen çizimlerin karakteristiklerine dayandırmaktadır. Çalışması teknik ressamlıkta görsel aletlerden yardım alma konusunda yeni ilgilerin doğmasına yardımcı olmuştur.