Cezayir İç Savaşı
Cezayir İç Savaşı | ||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||
Taraflar | ||||||||
Cezayir hükümeti |
Silahlı İslami Hareket (MIA) | Silahlı İslami Grup (GIA) | ||||||
Komutanlar ve liderler | ||||||||
Ali Kafi, Liamin Zerval, Abdülaziz Buteflika | AIS: Abbasi Madani | Anter Zuabri |
Cezayir İç Savaşı, 1990'lar ile 2000'li yılların başına kadar Cezayir hükümeti ile çeşitli İslamcı gruplar arasında yaşanmış silahlı çatışmalar.
Cezayir'in 1962'de bağımsızlığını kazanmasından itibaren ülkede egemen olan tek partili siyasi yapının, 1980'lerin sonlarına gelindiğinde uzun ömürlü olamayacağı görülüyordu. Muhalefetin demokrasi talepleri Ekim 1988'de ülke çapındaki gösterilerle geniş bir destek buldu. Bunun üzerine siyasal çoğulculuğa olanak veren ve özgürlükleri genişleten yeni bir anayasa hazırlandı. Bu anayasanın Şubat 1989'daki referandumda yüzde 74'lük bir çoğunlukla kabul edilmesiyle çok partili sisteme geçildi. Yeni anayasanın kabulüyle Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) tek parti niteliğini kaybederken, çok sayıda parti ortaya çıktı. İzleyen dönemde çeşitli yasalarla getirilen kısıtlamalara karşın, demokratikleşme süreci büyük bir hız kazandı; Ocak 1990'da cumhurbaşkanı Şadli Bencedid, sürgündeki bütün muhaliflerin ülkeye dönebileceğini açıkladı. Bunun üzerine, Sosyalist Güçler Cephesi (FFS) lideri Hüseyin Ayt Ahmet ve eski başkan Ahmet Bin Bella ülkeye döndüler.
Köktendinci bir tabana dayanan İslami Selamet Cephesi (FIS) Haziran 1990'daki yerel seçimlerde yaklaşık 8,5 milyon seçmenin yüzde 54'ünün oyunu alarak beklenmedik bir başarı elde etti. Seçimlerden sonra, ülkeyi yönetmekte olan Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) içinde önemli ayrılıklar baş gösterdi. Bu arada FIS içindeki radikal kanat kitlesel eylemlere yöneldi. Sonunda Ulusal Halk Meclisi'ni yenilemek için 27 Aralık 1991'de yapılan seçimlerin ilk turu FIS adaylarının kesin üstünlüğüyle noktalandı. FLN ise çok düşün bir oy oranıyla üçüncü sırada yer alabildi.
Bunun üzerine ülkedeki laik güçler demokrasinin korunması için harekete geçtiler. Cezayir şehrindeki gösterilere yaklaşık 1,3 milyon kişi katıldı. Demokratikleşmeyi sürdürmekten yana olan cumhurbaşkanı Şadli Bencedid Ocak 1992'de ikinci turdan birkaç gün önce devlet başkanlığından istifa etti. Ardından kurulan Yüksek Devlet Konseyi "anayasal darbe" olarak nitelendirilen bir girişimle seçimleri iptal ederek yönetime el koydu. Yeni iktidar organı olarak bütün yetkiler Devlet Konseyi'nin elinde toplandı. Bunu FIS önderlerine yönelik geniş çaplı bir sindirme kampanyası izledi. Devlet başkanlığını üstlenen bağımsızlık hareketi önderlerinden Muhammed Budiaf'ın Haziran 1992'de "karanlık" bir suikast sonucunda ölmesi ülkedeki siyasal bunalımı daha da artırdı. Yüksek Devlet Konseyi'nin diğer dört üyesi, Belaid Abdüsselam'ı hükümeti kurmakla görevlendirdiler. Böylece bir olağanüstü hal rejimi kurulmuş oldu. Budiaf'in öldürülmesinden iki ay sonra eski başbakanlardan Kasdi Merbah öldürüldü.
Seçimlerin iptal edilmesi, FIS'in yasaklanması ve pek çok üyesinin yaygın tutuklamalarla sindirilmeye çalışılması üzerine ordu destekli hükümet ile yeraltına çekilerek silahlanan pek çok İslamcı grup arasında on yıl sürecek kanlı bir iç savaş başladı. En önde gelen silahlı gruplardan Silahlı İslami Hareket (MIA) dağlarda, Silahlı İslami Grup (GIA) ise kasabalarda yerleşikti. GIA önceleri yalnızca asker ve polis güçlerine saldırılar düzenlerken kısa süre sonra siviller ve ülkedeki yabancıları da hedef almaya başladı.
1994 yılında hükümet ile tutuklu FIS yöneticileri arasındaki görüşmelerin artmasıyla iç savaş daha kanlı bir sürece girdi. GIA hükümet güçlerinin yanı sıra hükümet ile görüşmeler yapan FIS ve destekçilerine de savaş açtığını açıkladı. Bunun üzerine MIA ve başka küçük silahlı gruplar İslami Selamet Cephesi'ne bağlı İslami Selamet Ordusu'nu (AIS) kurdular. Aralık 1994'te bir Air France uçağının GIA militanlarınca kaçırılması terörizmi Fransa'ya taşıdı. Ocak 1995'te, 1991'de safdışı bırakılan muhalefetle (FIS-FFS-FLN) Cezayir'deki insan hakları örgütleri Roma'da bir anlaşmaya vardılar. "Cezayir krizine barışçı bir çözüm için ulusal sözleşme" adını taşıyan, demokrasiyi destekleyen, insan haklarına, iktidarın el değiştirmesi kuralına saygı gösteren ve şiddete karşı çıkan bu davet, Yüksek Devlet Konseyi başkanı Liamin Zerval tarafından reddedildi.[1]
Kasım 1995'te yapılan ve başta FIS olmak üzere muhalefetin boykot ettiği seçimleri ordunun desteklediği Liamin Zerval kazandı. MIA ile GIS arasındaki çatışmalar tırmanırken, GIS yerleşim yerlerinde katliamlara girişti. Katliamların zirveye ulaştığı 1997 yazında yapılan parlamento seçimleri Zerval'e yakın kişiler tarafından kurulan Ulusal Demokratik Birlik (RND) kazandı. Aynı yıl AIS tek taraflı olarak hükümetle ateşkes ilan etti. AIS hükümete karşı tek taraflı ateşkes ilan ederken rakip örgüt GIA başkent Cezayir'in banliyölerinde katliamlar düzenleyerek halk desteğinin azalmasına neden oldu.[2]
1999'da Abdülaziz Buteflika'nın devlet başkanlığına seçilmesi ve akabinde cinayet, tecavüz ve bombalı saldırı gibi eylemlere karışmamış binlerce İslamcı için af çıkarılması çatışmaların şiddetini düşürdü.[3] Ocak 2000'de AIS lideri Medeni Mezrag örgütün kendini feshettiğini, ellerindeki her türlü silah ve askeri malzemeyi teslim edeceklerini duyurdu. Buna rağmen barış sürecini kabul etmeyen GIA'nın çatışmayı devam ettiren güçleri zaman içinde ortadan kaldırıldı. 2002 yılına gelindiğinde çatışmaların neredeyse sıfırlanmasıyla hükümet güçleri kesin olarak ülkeye hakim oldular.
Kaynakça
- ↑ Terör ve Sandık Başı, Milliyet, 16/11/1995.
- ↑ İslamcılığın Çöküşü, Milliyet, 2/6/2000.
- ↑ Cezayir'de Af Sevinci, Milliyet, 7/7/1999.
|
|