Divan (yerleşim)

Divan, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim sistemi içinde köy ile nahiye arasında kalan idarî ve malî bir birimin adıdır.[1] Günümüzde divan terimi bir coğrafya terimi olarak farklı bir anlam kazanmıştır, köyden daha küçük, dağınık bazı yerleşim birimleri için kullanılır.

Çeşitli tanımlamalar

Divanla ilgili yapılan tanımlar şu şekilde sıralanabilir: “Osmanlı Devletinde birkaç köyden müteşekkil küçük bir idari birlik”, “Osmanlı yönetim terminolojisinde en küçük birimi temsil eden nahiyelerin yerel adı”, “Anadolu beylikleri ve Osmanlıların ilk dönemlerinde, köylerden meydana gelen idari birim”, “bir kısım köylerin bir arada ve maruf bir merkez etrafında idari ve kazai birlik oluşturması”, “küçük iskan yerlerinden teşekkül eden bir mali-vergi bütünlüğü”, ”bir araya gelmiş köylerin ‘idarî ve kazaî birlik oluşturması”, "Batı Karadeniz Bölgesinin bir veya birkaç evlik küçük gruplar halinde ormanlara dağılmış ve her 50-60 tanesi bir kariye (köy) itibariyle evvelce bir divana, bugün bir muhtarlığa bağlı köy haneleri”, “Kuzey Anadolu’da, Samsun, Bolu, İstanbul üçgeni içinde kalan sahada bulunabilen ve kendisine has bir idari sistemin meydana getirdiği köy-altı iskan şekli”, “Osmanlı döneminde bazı yörelerde (Samsun-Bolu-İstanbul- üçgeni) dağınık halde bulunan köy yerleşmeleriyle irtibat kurmak ve vergi toplamada kolaylık sağlamak maksadıyla bir ünite içerisinde yer alan köy yerleşmeleri değişik sayılarda (üçerli, beşerli, onarlı) gruplanmasıyla oluşan idari birim”dir.

Tarih

XVI. yüzyıla ait olan tahrir defterlerinde yapılan taramalar neticesinde divanların Osmanlı klasik döneminde de var olduğu ve özellikle Batı Karadeniz’de Bolu Sancağı ‘nda (235 divan) yoğunlaştığı görülmektedir. Bolu Sancağı’ndan sonra divanlar, Çorumlu Sancağı (7 divan), Kengırı Sancağı (5 divan), Sivas-Tokat Sancağı (5 divan), Kastamonu Sancağı (3 divan), Bayburd Sancağı (1 divan) şeklinde sıralanmaktadır. Burada divan olarak kaydedilen merkezlere bağlı olarak, köylerin de kaydedildiği görülmüştür. Dolayısıyla tahrir kayıtlarından divanların kaza (bazı yerlerde idari bölünüşte kaza yerine nahiye kullanılmıştır ki bu durumlarda ise nahiye) ile köy arasında fonksiyonel amaçlar ile oluşturulmuş idari bir birim olduğu anlaşılmaktadır. Ahmet Vefik Paşa’nın Lehçe-i Osmanî’sinde divan şöyle tanımlanmıştır: "Karadeniz sahilinde, ekseri Bolu ve Canik sancaklarında, ahali köy köy oturmayıp, haneler müteferrik (ayrı ayrı) olduğundan 50 yahut 100 hane bir kariye (köy) itibariyle kayıd olunup, bunlara vergileri bir divan pusulası ile tevzi olunur (dağıtılır)."[1]

Divanlar Batı Karadeniz Bölümü’nde, bu sahaya has topografik faktörlerin bir sonucu olarak dağınık küçük köylerin bir merkez etrafında toplulaştırılması amacıyla oluşturulmuş bir idari sistemdir. XV. ve XVI. yüzyıla ait olan tahrir defterlerine göre özellikle Batı Karadeniz’de Bolu ve Zonguldak çevresinde yoğunlaşan divanlar, Beylikler Dönemi’nde (Çobanoğulları (1277-1309), Candaroğulları (1383-1462), İsfendiyaroğulları (1292-1383/1462) devrinde ortaya çıkmıştır. Beylikler dönemininde vergi toplamayı ve yönetimi kolaylaştırmak için oluşturulduğu anlaşılan divanlar, Osmanlı egemenliğine girdikten sonra da kullanılmaya devam edilmiştir.

Osmanlı idari birimlerinden Niyâbet (nahiye), divanlardan oluşmaktaydı. Divan ile bölük terimi eş anlamlıdır. Divanların başında bir divanbaşı bulunurdu. Tahrir defterlerinde divanlardan bahis 16. yüzyılın başlarına kadar gitmektedir. Kayıtlarda Divanlardan özellikle Batı Karadeniz vilayetlerinde olduğu anlaşılmaktadır.[1] Divan, dağınık halde bulunan köylerin bir araya gelmeleriyle oluşan bir idari birimdi. Amaç onlarla kolay irtibat kurulması ve vergi toplanmasında kolaylık sağlamaktı. Edebiyatta bir şiirler kümesine divan dendiği gibi, idari bağlamda bir köyler kümesine de divan deniyordu.[2]

Osmanlı döneminde göçmenlere eğimli arazilerde veya ormanlık alanların içlerinde ve kenarlarından toprak verildiğinde bu yerleşimler geniş arazili ve biribirinden mesafeli olarak verildiği için, bunlar geleneksel köyler şeklinde değil, divan adı verilen idari ve mali bir birlik olarak örgütlenmişlerdi. Eskiden divan olan yerleşim birimlerinin büyük bölümü Cumhuriyetten sonra idari yapısının değişmesi sonucu köylere dönüşmüş, geri kalan, köylere ait olamayacak kadar dağınık ve düşük nüfuslu olanların halkı ise geleneklerini sürdürerek yerleşmelerine 'divan' demeye devam etmişlerdir. Zaman içinde divanlar içindeki yerleşim çekirdekleri oğul vererek büyümüş, bir kısmı mahalle, bir kısmı köy haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde köyler yeniden örgütlenince eskiden divanları oluşturan bu yerleşimlerden birkaçı birer muhtarlık haline getirilmiştir.[1]

Coğrafya terimi olarak

Tarihçilerin divan terimi ile coğrafyacılarınki farklıdır.[1] Osmanlı devrinde köy ile nahiye arasında bir yerleşim yeri olan divan, günümüzde tek başına muhtarlık olamayacak kadar küçük olan birkaç mahallenin bir muhtarlık altında toplanıp köy yapıldığı yerleşme tipinin adıdır. (bu türden diğer terimler arasında çiftlik, mezra, mahalle sayılabilir). Günümüzde Türkiye'nin idari birimleri arasında divan adını taşıyan yerleşmeler resmen yoktur. Bu adı taşıyan yerler aslında bir muhtarlık alanı içinde yer alan sürekli yerleşmelerdir (köy veya mahalle).[2] Tipik olarak her divan birkaç ev ve onların ağıl, ahır ve kümeslerinden oluşur.[1] Bu yerleşimler genelde köy olamayacak kadar az nüfusludur.[3]

Kaynakça

Konuyla ilgili yayınlar

Yılmaz Cevdet, “Türkiye’de Tarihçiler ve Coğrafyacılar Tarafından Farklı Anlamlarda Kullanılan Bir Terim: Divan”, History Studies, Volume 2/1 2010, s. 273-309.

This article is issued from Vikipedi - version of the 6/25/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.