Entelektüel
Entelektüel, zekâsını ve analitik düşünme yetisini mesleği gereği ya da şahsî amaçlarına erişmekte kullanan kişi. Entelektüel kelimesinin kökeni Latince intellectus (anlamak) sözcüğüne dayanır[1] ve günümüzde genellikle şu anlamlardan birinde kullanılır:
- Kapsamlı bilgi ve birikim gerektiren soyut konularla derinlemesine ilgilenen kişi.
- Mesleği, mal ve hizmet üreten diğer meslek gruplarından farklı olarak, fikir ve bilgi üretmek ve/veya yaymak olan kişi (akademisyenler, bilim insanları vb).[2]
- Kültür ve sanat konularında uzman kabul edilen, bu konulardaki bilgisi birikimi kültürel bir otorite olmasına olanak sağlayan ve toplum karşısında çeşitli konularda değerlendirmeler yapan kişi.
Geçmişte tahsilli, bilgili kişiye münevver denilirdi. Daha sonraları aydın sözcüğü "kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse)" anlamında kullanılmaya başlandı.[3] Entelektüelin ise, düşünüre yakın bir anlamı vardır.
Tarihçe
İlk toplumlarda şefler, şamanlar, din adamları, filozoflar, düşünüş, bilgi ve kavrayış önderleri oldular. Ancak Rönesans'tan günümüze filozoflar, bilim insanları, sanatçılar, ansiklopedistler bilgi ile toplumları değişime uğratabilmişlerdir. Buna rağmen ilk entelektüelden, Platon'dan Aristo'dan bu yana güneş altında yeni bir şey yoktur. Terim entelijensiya şeklinde geniş çapta fikir dünyası kişilerini tanımlamada kullanılmaktadır. 19. yüzyılda Rusya ve Polonya'daki önder anlamı eskimiştir.
Entelektüel; yazı bulunmadan önce pagan toplumlarda bilinen bütün bilgilerin aktarıcısı konumundaki kişiler olarak ortaya çıkarlar. Genelde felsefi anlamda doğa/insan yabancılaşması süreci üzerine makro bazda bilgi birikimi olan kişilerdir.. Burada dikkatten kaçmaması gereken "ulus" kavramının oluştuğu 1789 yılından yaklaşık bir yüz yıl öncesine kadar sadece hümanistik değer yargıları ve doğa bilimlerin ile güncel problemlerin çözümünde gereksinim duyulan her veriye üst düzeyde ulaşabilmek için yeterli beyin gelişimine sahip olan kişidir.. "Bütün düşünceleri ve ürettiği verilerde hiçbir ırk (etnisite) / grup veya tam doğru deyimle insan topluluğu kategorisi çıkarları doğrultusunda duruşu olmayan" olarak da tanımlanabilir.
Günümüzde, bütün dinler ve uluslar ile etnisiteler karşısında "seküler" (hepsine bilge insan kimliği ile eşit mesafede) duruşu olan her konuda "veri/bilgi" nin nerde olduğunu bilen ve süratle ulaşabilen bu kimliği ile ham bilgiyi uluslarüstü kullanılabilir veri haline getirip makro bazda insanlığın kullanımına açan kişidir.
Ulus ve "Ulus Devlet" kavramlarının ortaya çıkmasından sonra Entelektüel tanımı ile aydın tanımı karıştırılmaya başlanmıştır. Aydın; genelde "kendine göre doğru savlar için bilgi/veri toplayan" kişidir ve bu bağlamda çok okumuş bir insandır. Bilgisini İnsanlık için değil güncel "ulus/etnisite" aidiyeti amaçlı kullanan kişidir.
Osmanlı'da ulemalar (alimler) bilgiyi kuran, taşıyan, egemen hale getiren bir sınıftı. Cumhuriyet'te ise Türk aydınlanmasının aydınları ortaya çıktı. Fikir dünyasına ait bu tanım iki tip aydın üretti: Ruhban, gelenekçi entelektüel ve laik, yenilikçi entelektüel. Her ikisinde de ilkçağdan kalma misyonculuk, yani cahil kitleyi adam etme tavrı görüldü. Kavramın öznesi Yeniçağda bilginin bireyselleşmesi ve spekülatiften aksiyona geçmesiyle bir sınıfın, bir ideolojinin temsilcisi olarak yerleşti. Siyasi iktidarın karşısında oldu.
Dipnotlar
- ↑ "intellectual." Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003.
- ↑ Sowell, Thomas (1980). Knowledge and Decisions. Basic Books.
- ↑ "aydın." TDK Büyük Türkçe Sözlük. Erişim: 23 Mart 2009
Kaynakça
- Cemil Meriç, Bu Ülke, İletişim Y. 1996.
- Cogito, s.31, Bahar 2002.
- Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat, Ank.1999.
- Hilmi Ziya Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, 1977.
- Niyazi Berkes, Türk Düşününde Batı Sorunu, 1978.
- Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, 1976 bs.