Kütahya türküleri
Kütahya ve yöresinin müzik kültürünü biçimleyen en önemli etken yörede geçmişten beri varlığını sürdüren Mevlevî müzik geleneğidir. Halk müziği geleneği hakkındaki ilk bilgiler ise yörenin âşık edebiyatı ve müziği konusunda oldukça zengin ve köklü bir geçmişe sahip olduğudur. Yörede klasik edebiyatın ve tekke edebiyatının etkinliği de düşünüldüğünde yörenin âşıkları arasında halk edebiyatı kadar devan edebiyatı ürünlerinin de yaygınlığı görülür.
Cumhuriyet döneminde ve özellikle milli mücadele döneminde Kütahya ve yöresinde yaşamış, çeşitli kahramanlık ya da eşkıyalık olaylarına adı karışarak yörede meşhur olmuş başlıca zeybekler ve zeybek türküleri de yörenin halk müziği ürünleri arasında yer alır. Yörede yaşamış olan başlıca zeybekler daha çok Tavşanlı ve Simav gibi dağlık bölgelerde; devlet otoritesinin kuvvetle hissedilmediği yerlerde ortaya çıkmıştır. Adı geçen başlıca zeybekler: Kabakçı Salih Efe, Tepecikköylü Çolak, Kirli Kadir Efe, Çaltılılı Mehmet Efe[1], Naşalı Ahmet Efe, İslâmoğlu Mustafa, Mamaklı Kara Ahmet Efe, Öküz Hasan, Kanado, Hasip Zeybek, Melâl Efe ve Ahmet Efe'dir.[2]
Kütahya ve yöresinden derlenerek günümüze TRT Türk Halk Müziği repertuvarına girmiş olan türküler ve ezgilerde görülen ritmik yapı Ege Bölgesi'nde rastlanan yapıyla benzerdir. Türküler ve ezgilerin en büyük bölümü 9/8, 9/4'lük tartım kalıplarındadır. Bunun zeybek oyunlarının etkisi olduğu düşünülebilir, çünkü Kütahya türkülerinin çoğu oyun eşliklidir. Ezgilerin seslendirilmesinde kullanılan başlıca çalgılar; bağlama, bozuk, cura, üç telli, kaval, davul, zurna, tef, klarnet (gırnata), keman, darbuka, deblektir.
Kütahya'da yetişmiş olan pek çok sayıdaki halk ve divan şâirlerinden bazılarını şöyle sıralamak mümkündürː Âşık Deli Şükrü, Âşık Sırrı, Yeksanî, Nalçacı Ömer Ağa, Gaybî Sun'ullah, Ahmedî, Şeyhoğlu Mustafa, Şeyhî, Ahmedi Dâî, Ârifî (1815-1895), Pesendî Hacı Ali Dede (1841-1913), Kâmilî Aşık Hasan Dede (1841-1916), Âşık Ömer (1890-1950), Kelerzâde Ethem Bey (1890-1975), Arabın Nuri Ağa (Nuri Çavuş) (1885-1955), Çakır Ali, Dülgerin Hüseyin Ağa (1880-1958), Arabacı İbrahim Ağa (1906-1976), Kambur Celal (1895-1962), Hisarlı Ahmet İnegöllüoğlu (1908-1984), Terzi Sadık Türk (1900-1964), Âşık Ömer Kocaoğlu (1928-1991), Berber Kazım Baltaoğlu (1941-1993).[3][4]
Kına türküleri
Kız evinde yapılan düğün törenleri, kına, çeyizaltı, kuşak ve gelin çıkarma gibi ayrı ayrı safhalar ve özelliklere hâizdir. Kına gecesi gelin, "Tefebaşı" isimli elbiseyi giyer. Başında konik şekilde ve kırmızı krep zemin üzerine elmaslar dikilmiş bir taç vardır. Saçlarından aşağıya kadar uzanan gelin teli takılır ve yüzüne de al duvak örtülür. Geline yengeleri yardımcılık eder ve onun kıyafetine uygun giyinirler. Kına ve çeyiz altı toplantılarına genel olarak kızlar ve yeni evlenmiş gelinler iştirak eder. Kız kınası kız evinde olur. Kına günü sabahleyin ağır elbiseli yengeler Yasemen Dalını Yar Neden Eğmeli adlı türkü ile genç kız ve gelinler teker teker oynarlar. Çenginin eşlendirdiği oyuncular ellerini yana aça aça oynarlar. Elbise ve takıların zenginliğini göstermek için bu bir nevi defile müziğidir.
Daha sonra eskiden altın, günümüzde ise gümüş tas içinde yanan mumlar ile kınayı getirirler. Bu esnada Altın Tas İçinde Kınam Ezdiler adlı türkü söylenir. Oğlan evi tarafı genç kız, gelinin sağ eline; kız tarafı olan sol eline kınayı koyup gelinin ellerine kırmızı krep mendilleri bağlarlar. Birer tutam da gelinin çıplak ayaklarına sürerler. Yengeler de bu iki genç kızın başlarına birer parça kına sürerler. Gelin oğlan evine geldiğinde kayınvalidesi bal tabağı uzatır. Gelin baldan bir parmak alarak kapının eşiğine ve tavanına sürüp kayınvalidesine doğru oturtulur. Kayınvalide Hoş geldin, safâ getirdin, hayırlı uğurlu ol inşallah der ve al duvağını açar. Ondan sonra Yasemen Dalını Yar Neden Eğmeli türküsüyle beraber oyun gelin tarafından oynanır. Elde kaşık yoktur. Eller arpa, buğday saçılara kçevrilir, ayaklar ise bir adım öne bir adım arkaya atılarak gelin ortada oynar. Zenginlik, gurur, kendine güven bütün oyunlarda olduğu gibi bu oyunda da fazlasıyla görülür. Gelin tefebaşı, uzun entari ile başında elmaslı fesi ile gayet edâlı bir şekilde bereketi simgeler.[5]
Kütahya türkülerinin bireysel ses eğitimindeki işlevi ve kullanılabilirliği
Kütahya türküleri Ege bölgesinin genel özelliklerini taşır niteliktedir. Ege bölgesi ezgilerinin tartım yönünden çoğunlukla dört vuruşlu aksak, ses alanları geniş, genellikle yanaşık seslerden ve küçük aralıklardan oluşmuş, tempo yönünden ağır ve orta akışlı, düzüm yönünden ise zengin bir yapıya sahiptir.[6] Yücel Paşmakçı, Kütahya'nın saray tesiri altında kaldığını, hem inici hem de çıkıcı özellik gösteren türkülerimin bulunduğunu, bu türkülerin genel özellik olarak çok sanatlı olduklarını, ses alanlarının geniş olduğunu, aşağı yukarı bir oktavı aşan aralığa sahip olduklarını, özellikle makamsal yapı bakımından oturmuşluğa sahip olduklarını dile getirir.[7] Hisarlı Ahmet'in oğlu Mustafa Hisarlı'ya göre; Kütahya türkülerinde melodik yapı çok zengindir. Ritim olarak hemen hemen bütün ritimler vardır. Kütahya yöresi mutaassıp bir yöre olduğu için kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yerde eğlenirler. Ahenk türkülerinin kadın ve erkek ağzı denilen söyleniş tarzları vardır. Erkeklerde eğer zeybek söyleniyorsa daha sert, kadınlarda ise daha yumuşak ve kıvraktır. Kadın eğlencelerinde enstrüman yoktur. Erkekler kadınların arasına giremedikleri için kadınlar arasında sadece def çalanlar vardır. Kadınlar arasında çalıp söyleyenlere "salace" denilir. Erkeklerde bağlama hakimdir.[8]
Kütahya türküleri incelendiğinde ses genişliklerinin yaklaşık bir oktav içerisinde olduğu, bununla birlikte daha dar ses alanına sahip türkülerin yanı sıra (Sarılı Yazmamı Yırtar Eklerim vb.), çok daha geniş ses alanına sahip türkülerin de bulunduğu (Ben Kendimi Gülün Dibinde Buldum vb.) görülür. Genel olarak Kütahya türkülerinin ses alanlarının diğer bölgelerin halk türkülerine oranla daha geniş ses alanına sahip ve daha sanatsal bir icra istediği söylenebilir. Kütahya türkülerinin taşımakta oldukları bu özellikler onların bireysel ses eğitiminde kullanımının son derece olumlu kazançlar sağlayacağı görüşünü oluşturur. Kütahya türkülerinin bireysel ses eğitiminde kullanılabilirliği konusunda yapılan araştırmalarda lisans üstü eğitim almış uzmanların değerlendirmeleriyle öğrenciler üzerinde uygulanarak yapılan çalışmayla ulaşılan verilerde Kütahya türkülerinde en fazla "a-e-ı-i" sesli fonemlerinin[9] kullanıldığı, sessiz fonemlerin ise "m-n-r-y-l-d" oldukları gözlemlenmiştir. Yine aynı araştırma, incelenen türkülerin cümleleme için gerekli olan solunumu denetlemede, seslendirme sürecinde soluk basıncını farklı kuvvetlerde kullanmada, soluk-ses-söz bağlantısını sağlamada, doğru-temiz ses üretme becerisini geliştirmede, farklı rezonans bölgelerini kullanarak söylemede, yumuşak fonasyonla[10] bağırmadan, doğuşkanları güçlendirip zenginleştirerek rahat, pürüzsüz ve estetik bir söyleyiş gerçekleştirmede, ses alanları içerisinde alt-orta-üst ses bölgelerinde öğrencinin sesini eşdeğer kalitede kullanmasına, öğrencinin bağırmadan, büyük bir rahatlık içinde ses gürlüğü elde etmesinde, seslendirmede yorum dinamiklerini uygulamada, ses alanlarını genişletmede, öğrencinin sesini rezonans bölgelerinde renklendirerek güzel bir tını ile seslendirmesinde, sözlerdeki sesli ve sessiz fonemleri iyi bir eklemleme ile seslendirmede, sözcükleri anlamına uygun tonlama ve vurgulama ile kullanmada, müziksel duyarlılığı yansıtmada, müziksel anlatımı kolaylıkla sezinleme, müziksel duyarlılığın göstergesi olan iyi bir seslendirme-yorumlamanın gerçekleşmesinde özellikle soprano ve tenorlar için uygun olduğu ortaya çıkmıştır.[11]
|
|
Kaynakça
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 64
- ↑ Mustafa Güneş, Efe Zeybek Kültürü ve Kütahya Türküleri, Zeybek Kültürü Sempozyumu (24-25 Ekim 2002), Muğla Üniversitesi Yayınları, Muğla, 2004, sayfa, 331-345
- ↑ Mustafa Salün, Sazımız, Sözümüz Türkülerimiz, Öykülerimiz İle Kütahya, KÜTAV, 1997, s, 50
- ↑ Altınay, F.R. Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, 2009, sayfa 23, 24
- ↑ Mustafa Salün, a.g.e., s, 18, 19
- ↑ Gedikli, N. Bilimselliğin Merceğinde Geleneksel Musikilerimiz ve Sorunları, İzmir, 1999
- ↑ Dündar, L. Kütahya Türkülerinin Ezgi Bakımından İncelenmesi, İ.T.Ü. Türk Musikisi Konservatuar Temel Bilimler Bölümü, İstanbul, 1996
- ↑ Dündar, L. Hisarlı Ahmet'in oğlu Mustafa Hisarlı ile yaptığı söyleşi
- ↑ fonem:ses birimi
- ↑ fonasyon: özel anatomik yapılar aracılığıyla, işitilebilen seslerin çıkarılması
- ↑ Dr. Emel Funda Türkmen, Hisarlı Ahmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu; Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 128, 129
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Hisarlı Ahmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Belediyesi Yayınları, 2009, s, 99
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:10, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Halk Türküleri, Kitap:13, İstanbul Konservatuvaru Neşriyatından, Evkaf Matbaası, İstanbul, 1930
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 102
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 102
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 105
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 67, 74
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter: 11, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, Halk Türküleri Defter: 10, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Sabriye Armağan, Hisarlı Ahmet Yorumuyla Kütahya Türküleri
- ↑ Hamza Güner, Aksu Mecmuası, 1965
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 110
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 64-69
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 107
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 107
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 65
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 106
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 107
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 72
- ↑ Ignacz Kunos, Türk Halk Edebiyatı, s, 122-123
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:10, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Halk Türküleri, İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, Evkaf Matbaası, İstanbul, 1929
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 70
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, a.g.e., s, 108
- ↑ Halk Türküleri, Defter: 11, İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, Evkaf Matbaası, İstanbul, 1929
- ↑ Emel Örgün, Hisarlı AHmet ve Kütahya Türküleri Sempozyumu, Kütahya Güzel Sanatlar Derneği, Kütahya, 2009, s, 71
- ↑ Muazzez Özker, Zehra Nalın, Aksu Mecmuası, Mart 1965
- ↑ İstanbul Konservatuvarı Neşriyatı, a.g.e., Defter:13, İstanbul Evkaf Matbaası, 1929
- ↑ Mesut Tezcan, Kütahya Belediyesi Aylık Dergisi