Kıyı kumulları
Kıyı kumuları, deniz ve okyanuslara ulaşan kumların kıyıda birkmesi, rüzgarla yığılarak oluşturduğu tepe ve yığıntılardır. Bir sahada birikmiş olan kumların rüzgârın etkisine ve hızına dayalı olarak bir başka yere taşınarak oluşturduğu şekle kumul denir.
Meydana geliş ortamlarına göre; kumullar, kara kumulları ve kıyı kumulları olarak iki farklı sahada toplanırlar. Kıyı kumlarını besleyen başlıca kaynakları; deniz akıntıları, kalkerli organik madde kırıntıları, denize ulaşan ve kum taşıyan akarsular oluşturur. Bu şekilde taşınan kumlar, dalgalar tarafından kıyıya atılır, orada kurur ve sonra da rüzgarlarla daha içerilere doğru üflenirler. Burada üst üste biriken kumlar, kıyı birikim şekillerinden kumulları oluşturur. Zeminin gevşek ve kuru kumlardan oluşmuş, bitki örtüsünün az veya hiç olmadığı sahalarda da şartlar deflasyona (rüzgar taşımasına) uygun olduğunda kıyı kumulları oluşabilir.
Kıyı kumullarının oluşumu; öncelikle kıyıların deflasyona (rüzgar taşımasına) uygun kum kaynağına sahip olmaları ile ilgilidir ve aslında kıyı kumulları da ancak, kum kaynağı bakımından zengin kıyılara bağlıdır. Bu gibi kıyıların başında alüvyal kıyılar, özellikle deltalar ve arazinin gevşek kumlu depolardan oluşmuş olduğu kıyılar gelir. Bu gibi sahalarda alüvyonlardan koparılarak ya da ana kayadan çözülerek oluşan kumlar, dalgalar tarafından işlenir ve sonuçta karaya atılır. Bunlar daha sonra, kuvvetli rüzgarın da arttırdığı buharlaşma sonucunda kururlar. Kıyıda yeraltı suyunun tuzlu olması burada bitkilerin yetişmesini güçleştirir. Bu nedenden dolayı, plajlar ya tamamen çıplaktır veya ancak seyrek bir şekilde dağılmış olan halofit (tuzcul) bitkiler görülür. Bu kuru ve çıplak zemin deflasyona çok uygun olduğundan rüzgar kıyı kumlarını havalandırır ve içerilere doğru taşır. Bunlar kayalar, bloklar ve bitkilerin çevresinde ve özellikle bunların arkalarında çökelirler. Bu şekilde kumul nüveleri oluşur. Bu nüveler rüzgarın taşıma gücü ve hava akımı üzerinde ayrıca etki göstererek, kendi etraflarında kumların çökelmesini kolaylaştırır ve büyürler. Birbirine yakın kumul nüvelerinin büyümeleri ve birleşmeleri sonucunda ise zamanla, rüzgara dik olarak uzanan bir kumul engel oluşur. Buna ön kumul denir. Rüzgarla taşınan kumların bir kısmı ise daha geride rüzgar hızının kesildiği noktalarda aynı şekilde enine kumul engelleri meydana getirmek üzere çökelirler. Bunların arasında da zamanla boyuna depresyonlar oluşur. Bu şekilde oluşan kumul sıraları, örneğin Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin ortak deltalarının kıyı kum setleri ve örtüleri kıyısında, Küçükmenderes ve Sakarya Deltasında belirgindir. Relief koşulları uygun ve kum kaynağı devamlı olduğunda bu kum setleri kıyıdan karaya doğru ilerler. Kumulların bu ileri geri hareketi önemli bir topografik engele, örneğin yüksek bir falez dikliğinin eteğine veya kumulların üzerinde yerleşen bitkilerin onların hareketlerine engel olacak, yani deflasyona artık olanak vermeyecek bir sıklığa eriştiği yere ve zamana kadar sürer. Kumul hareketinin zorlaştığı iç kısımlarda bitkilerle kumullar arasında mücadele, kumul sırtlarının şeklinde bazı değişikliklerin oluşmasına neden olur. Gerçekte beslenme sahasından uzakta enine bir kumul setinin bazı kısımları daha fazla bitki ile kaplanarak deflasyona karşı korunduğu ve hareketi engellediği halde, bunlar arasında çıplak kısımlarda meydana gelen gevşek kumlar üzerinde deflasyon etkisini göstermekte ve kumulun bu gibi kısımlarını ileriye doğru sürmekte devam eder. Bunun sonucunda kumul settinin yatay yönde uzanışı içbükey ve dışbükey kavislerden meydana gelmiş girintili-çıkıntılı bir şekil kazanır. Kumul setinin tutturulmamış orta kısımları ileri hareketlerine devam ettiklerinde, kumul seti kıyıya doğru içbükey bir şekil alır ve bu görünüşüyle parabolik kumullara benzer. Buna karşılık hareketlerinin engellenmediği kumul sırtının iki yanında bulunduğu ve bu kısımlar iki taraftan birer kol halinde uzandığı enine kumul seti bir barkan şeklini alır. Sonuçta, uzun bir kıyı kumulu seti, bazen parabol, bazen de barkan şekline dönüşmüş olan kısımlardan oluşmuş karışık ve girintili-çıkıntılı bir plan gösterir. Fakat kumul setinin parçalanmadan gelişimi, ancak kumullara kum sağlayan kaynağın verimli olması halinde mümkündür.Kaynak bol kum oluşturmadığı, buna karşılık deflasyon (rüzgar taşıması) devam ettiği takdirde kumul setinin ileriye doğru sürüklenerek parabol şeklini almış olan kısımları sonuçta parçalanır ve buradaki kumlar, sabitlenmiş kısımların iki tarafından ileriye doğru kollar halinde uzanırlar. Bu durumda kumul seti, boyuna kumul sırtlarına ayrılmış olur. Dolayısıyla enine kumul setleri kıyının ve kum kaynağının yakınında saptanırlar. Buradan uzaklaştıkça, yani kıyıdan içerilere doğru gidildikçe, enine setlerin düzeni bozulur, barkan ve parabol şeklindeki kumullar meydana çıkar ve sonuçta daha içeride uzunlamasına kumul sırtlarına geçilir. Benzer tipik gelişim ve oluşum Türkiye'de Çukurova deltasının kıyılarında, özellikle Karataş ile Mersin arasında kalan kesimde çok açık bir şekilde gelişmiştir.
- Avrupa'nın en uzun kumulu
- Güney Sydney’de bulunan Kurnell Peninsula kıyı kumulları.
- Curonian Spit’te bulunan kıyı kumulları
Türkiye Kıyı Kumulları
|
|
Kaynakça
- Erinç, S. 2001. Jeomorfoloji II (3.Basım)(Güncelleştirenler: A.Ertek ve C. Güneysu). Der Yay.No: 294, İstanbul.