Krikor Zohrab
Krikor Zohrab | |
---|---|
Krikor Zohrab | |
Doğum |
26 Haziran 1861 Beşiktaş, İstanbul |
Ölüm |
1915 Karaköprü, Şanlıurfa |
Meslek | Meclis-i Mebusan üyesi, siyasetçi, hukukçu, yazar |
Krikor Zohrab (26 Haziran 1861 - 1915), Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda 3 dönem İstanbul mebusluğu yapmış, Ermeni Tehciri esnasında öldürülmüş Ermeni asıllı Osmanlı siyâsetçisi, hukukçusu ve yazarıdır.
Yaşamı
26 Haziran 1861'de İstanbul'un Beşiktaş semtinde doğdu. İlkokula, 1867'de semtin Makruhyan Ermeni Okulu'nda başladı. 1870 yılında babasının ölümü ve annesinin tekrar evlenmesiyle taşındıkları Ortaköy semti'nde, Tarkmançats Ermeni Okulu'na devam etti. Edebiyat öğretmeni şair-yazar Tovmas Terziyan'ı örnek alarak, şiirler ve kompozisyonlar yazmaya başladı. 1873 yılında mali sıkıntılardan dolayı Tarkmançats Okulu kapanınca, Katolik Lusaroviçyan Okulu'na geçti. 1876 yılında Galatasaray Mekteb-i Sultani'sinin Mühendislik bölümüne girdi. İlk yazıları Ermenice yayınlanan Lrakir gazetesinde 1878'de yayınlandı. 1879 yılında Ingenieur des Ponts et Chaussées [inşaat mühendisi] diploması alarak mezun oldu. 1880'de üvey babası avukat Avedis Yordamyan'ın bürosunda ona yardım etmeye başladı ve Galatasaray Sultanisi Hukuk Bölümü'ne kaydoldu. 1881'de Darülfünun'un yeni açılan Mekteb-i Hukuk'una geçerek üç yıllık eğitimini 1883'de tamamladı. 1884 yılında Edirne'ye gidip vilayet nezdindeki özel kurul önünde verdiği sınavla "birinci sınıf avukat" diplomasını aldı.
1885 yılında Klara Yazıcıyan'la evlendi. Ayrı bir ev kurarak Kandilli'ye yerleştiler, dört çocukları oldu. En son Istanbul Ayazpaşa Gumussuyu apt. kat 3'da oturdular.
Meslek yaşamı
Mizah yazarı Hagop Baronyan'ın başyazarlığında, Ermenice Yergrakunt [Yerküre] edebiyat dergisini çıkardı. Dergi, daha sonra yazar Yeğya Demircibaşyan'ın yönetiminde 1889 yılına kadar yayınlandı. Sırpuhi Düsap'ın kadın eşitliğini ve özgürlüğünü savunan romanı Mayda'nın yayınlanması üzerine, Zohrab, Yergrakunt'ta bu eseri ve yazarını ağır bir şekilde eleştirdi. Devrin saygın öğretmenlerinden Reteos Berberyan'ın aynı dergide Düsap'ı savunan yazısına da, sert bir karşılık vermekten çekinmedi. Bu arada "Hukuk-u Ceza Müruru Kanunu" konulu ilk mesleki çalışması yayınlandı. Arpiar Arpiaryan'dan ve realizm akımından etkilendi; eğitici, halkı bilinçlendirici yazılar yazmaya yöneldi. Yergrakunt'ta Anhedatsadz Serunt Mı (Yok Olan Kuşak) adlı romanı tefrika edildi.
Gülizar adlı bir Ermeni kızını kaçıran, köyleri talan eden Musa Bey aleyhinde, İstanbul'a gelerek dava açan Gülizar ve 50 Muşlu Ermeni'nin açtığı Gülizar Davasına Vıramşabuh Manuşyan ve Simon Tıngıryan'la birlikte 1889 yılında avukat tayin edildi. A. Arpiaryan'ın kurduğu Hayrenik (Vatan) gazetesinde yazmaya başladı. 1892'de ise Hırant Asadur ve Dikran Gamsaragan'la birlikte Masis haftalık dergisini çıkardı; ertesi yıl dergi kapanınca uzun süre yayın dünyasından uzak kaldı. Zareh Yusufyan'ın 1898'de tekrar yayına soktuğu Masis'in yayın kurulunda Sibil ve Hırant Asadur ile birlikte yer alarak, ilerici, aydınlatıcı, dürüst, halktan yana bir yayın politikası izledi. Birçok öykü kaleme aldı.
Tarihi Dreyfus Davası için Fransızca bir savunma hazırlayıp, 1899'da Dreyfus'u savunan Yahudi Komitesi'ne gönderdi. Komiteden bir teşekkür mektubu ve Dreyfus portreli altın bir madalya aldı. Bir süre sonra, avukatlığı engellendiği, rejimle de barışık olmadığı için 1908'de Fransa'ya gitti. Ardından, II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte İstanbul'a döndü. Avukatlığın yanı sıra Darülfunun'da Ceza Hukuku müderrisliği yaptı, Ceza Kanunu'nda değişiklik yapacak komitede yer aldı. Bir sebeple Marcel Leart takma adını kullanarak, Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni nüfusun miktarları hakkında (yukarıya doğru) tezler ileri süren bir çalışma hazırladı.
1909 yılında Azadamard'da (Özgürlük Mücadelesi) yazmaya başladı. Eçer Uğevori mı Orakren (Bir Yolcunun Güncesinden Sayfalar) başlığı altında Avrupa gezi notlarını tefrika etti. Osmanlı Hürriyet ve Teavün-ü Milli Cemiyeti'ne üye oldu. Prens Sabahattin'in Ahrar Fırkası paralelinde, liberal fikirleri ve etnik gruplar arasında eşitliği savundu. Önce Ermeni cemaat meclisine üye seçildi, sonra üç kez seçim kazanarak yedi yıl üyeliğini sürdürdüğü Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul mebusluğu yaptı. Milletler arasında dost ve kardeşçe ilişkilerin ve toplumsal eşitliğin kökleşmesi anlayışına bağlılığıyla, bu yönde düzenlemeler yapılmasına çalıştı. Doğu vilayetlerinde can ve mal güvenliğini sağlayacak reformların önemini savundu. Güçlü bir donanma kurulması, gayrimüslimlerin de askere alınması, "gayrimeşru çocuk" kavramının terk edilmesi, kadınlar lehine yasal değişiklikler yapılması yönünde ve daha birçok konuda etkili Meclis konuşmalarıyla tanındı. Genellikle İttihat ve Terakki ile aynı paralelde oy kullandı. 1909 Adana olayları, Türk-Ermeni ilişkileri konularında dikkatle incelenmesi gereken konuşma, tutum ve raporları bulunmaktadır.
Ölümü
Krikor Zohrab, Osmanlı Devleti'ni yönetmekte olan İttihat ve Terakki hükümeti tarafından 14 Mayıs 1915´te çıkarılan Ermeni Tehciri politikası çerçevesinde 21 Mayıs 1915 günü tutuklandı. Erzurum mebusu Vartkes Hovhannes Serengülyan'la birlikte Diyarbakır'da Divan-ı Harp önüne çıkarılmak üzere trene bindirildi. Önce Konya'ya, ardından Adana ve Halep'e gönderildi. Halep'te, iki mebusun yakın arkadaşı olan vali Mehmed Celal Bey tarafından bir otele yerleştirilmiş ve İstanbul'a dönebilmeleri için Celal Bey ve diğer bazı Türk dostlarınca Talat Paşa ve Cemal Paşa'lar nezdinde girişimler başlatılmıştır. Ancak, bir kaynağa göre, İstanbul'a geri çağrılan vali Celal Bey olmuş, aynı gün iki Ermeni mebus Urfa'ya gönderilmiştir. Urfa'da, bir kaynağa göre, hapiste tutulan mebuslar, aynı kaynağa göre, Osmanlı mebusu Mahmut Nedim Bey'in evinde yemeğe davet edilmiş iken, polislerce yemek esnasında götürülmüşlerdir. Birinde iki mebus, diğerinde Urfa piskoposu Ardavast Kalenderyan ve şehrin iki Ermeni ileri geleni olmak üzere, iki araba halinde hareket edilmiş, Karaköprü (veya Şeytan Deresi) mevkiinde yolları çeteci Çerkes Ahmet ve yardakçıları Nazım ve Halil tarafından kesilmiş ve iki mebus öldürülmüştür. Çerkes Ahmet'in anlattıkları seneler sonra "Yeni İstiklal" gazetesinde neşredilmiştir. Ahmet şu kelimelerle itirafta bulunmuştur -...sonra, "Zohrab'ı tuttum, ayağımın altına aldım, taşla başına vura vura gebertdim"[1]. Ölümlerden sonra yeni Halep valisi Mustafa Abdülhalik, Sevkiyat Müdürü Abdülahad Nuri Bey, Urfa mutasarrıfı ve Şevket Paşa gibi askeri yetkilileri aylarca meşgul eden resmi soruşturma ve dosya tekemmülü sürecinin ve çetebaşı Çerkes Ahmet'in Ahmet Refik Altınay'a verdiği 29 Aralık 1918 tarihli İkdam Gazetesi'nde yayınlanan bilgilerin oluşturduğu bu karışık cinayet anlatımları dışında bilinen, Zohrap'dan alınan en son haberin karısına yolladığı 15 Temmuz 1915 tarihli mektup olduğudur. Zohrab'ın Urfa belediye doktoru Tahsin imzalı kalp krizinden ölüm ifadesi taşıyan sertifikası 20 Temmuz 1915 tarihini taşımaktadır (Zohrab'ın kalp rahatsızlığı bilinmekteydi ve Vartkes'in eşi yeni doğum yapmıştı). Zohrab ve Serengülyan'ın ölümleri olayı 28 Kasım 1916'da Meclisi Mebusan'da da gündeme getirilmiştir.
Krikor Zohrab'ın ölümünden kısa bir süre sonra, eşi Klara Yazıcıyan ve çocukları Dolores, Hermine, Leon ve Annen'in, Bulgaristan yoluyla Avrupa'ya gitmelerine izin verilmiş, çocuklarından Dolores Zohrab, dönemin ABD biracılık sektörünün öndegelen isimlerinden Henry Leibmann'la evlenmiştir. Hayır işlerinde kendini göstermiş olup, Columbia Üniversitesi'nde Ermeni öğrencilere yönelik olarak ve özellikle Ortadoğu ve Asya dilleri ve kültürleri eğitimi için başlatmış olduğu kapsamlı bir burs programı ve 1987'de faaliyete geçmiş Krikor ve Klara Zohrab Enformasyon Merkezi (Krikor and Clara Zohrab Information Center) halen ailenin ismini yaşatmaktadır.
Kaynakça
- ↑ İki Komite ve İki Kıtal, Ahmet Refik Altınay, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2010, ISBN 9789753332439