Şah Ali Hüsameddin

Hazret-i Şâh
Muhammed Ali Hüsâmeddîn en-Nakşibendî
Tam adı: {{{tam_adı}}}
Doğumu: 1861
Doğum yeri: Tavila, Irak
Ölümü: 1939
Ölüm yeri: Bahakon, Irak
İlgilendikleri: Hadis, Tefsir, TasavvufFıkıh
Çağ: Osmanlı Dönemi
Dini: İslam

Şâh Ali Hüsâmeddîn (Arapça: الشيخ مُحَمَّدْ علي حسام الدين نقشبندي) ya da Hazret-i Şâh, Bâbâ Ali, (d. 1861 (H.1278) Tavila, Irak / ö. 1939 (H.1358) Bahekon, Irak), tam adı Şah Muhammed Ali Hüsâmeddîn en-Nakşibendî'dir. Evliya, islâm âlimi ve mutasavvıf. Hem seyyid hem şeriftir. Seyyidlik aynı zamanda ceddi Battal Gâzî'den de gelmektedir.[1][2] Doğum yeri Irak'ın Tavila köyüdür.

Soyu, şu şeceresi ile iki cihan serveri Muhammed’e ulaşmaktadır: Şâh Muhammed Ali Hüsâmeddîn b. Muhammed Bahâeddin b. Osman b. Hâlid b. Abdullah b. Muhammed b. Dervîş b. Müşerref b. Cum’a b. Zâhir (ki bu zat Naîm cenneti ile müjdelenenlerdendir) şehidlerin Efendisi Hüseyin bin Ali bin Ebu Talib.[3]

Hayatı

Zikir, fikir, irşad, tezkiye evinden yetişen ulu bir zat olan olan Şâh Ali Hüsâmeddîn herhangi bir kimsenin kabzası, terbiyesi ve hükmü altına girmeyecek bir şahsiyettir. Çünkü, dedesi Osman Sirâceddîn et-Tavilî öyle buyurmuştur.[2]

Şâh Ali Hüsâmeddîn, 1278 yılında Safer ayının 24. günü (Miladi 31 Ağustos 1861) Cumartesi gecesi doğdu.[2] 1867'de daha 6 yaşındayken dedesini kaybetti. 1881'de babası Muhammed Bahâeddin'i de kaybedince genç yaşında, Tavila Tekkesi'nde dedesinin yerine irşad vazifesine başladı. Üstün çalışkanlığı ile ilim sahibi oldu. Daha sonra Bahekon'a geçti ve orada bir tekke inşa ettirdi. Bazı vakitler dedesinin Tavila'daki makamında oturan Şâh Ali Hüsâmeddîn'in şöhreti çevreye yayıldığından herkes etrafına toplandı. Türk, Arap, İngiliz, Rus, Kürt, Zaza, Azeri, Afgan, birçok ırktan, farklı ülkeden yüzlerce insan onu görmek, sohbetine nail olmak için kilometrelerce yol kat etti.[2] Dünya'da yaklaşık 24.000 halifesi olan Şâh Ali Hüsâmeddîn'in, 9 ayrı tarikata halife olduğu bilinmektedir: Nakşibendî, Kadirî, Rüfâi, Sühreverdî, Kübrevi, Dusuki, Bedevi, Şazeli, Çeşti[4]

(Tavilî ailesinin Osmanlı-Rus savaşları sırasında gösterdiği yararlılıklar ve Osmanlı ordularına binlerce kişiyle verdikleri silahlı destek Rusların ilerleyişini durduracak kadar etkili olmuştur. Aile bireylerinden Şeyh Ali Hüsâmeddîn’e mücahedat ve hizmetlerine karşılık teveccüh ve teshilat gösterilmesi emri de ailenin bu yönünü ortaya koymaktadır.)[5]

Dönemin İngiliz İstihbaratçısı Cecil John Edmonds kitabında şöyle anlatır:

"O dönemde, Şeyh Ali Hüsâmeddîn'i görmeye gelenler arasında Hazar Denizi'nin güneybatı köşesinde Rus topraklarına bitişik olan İran bölgesi hanı Emir Muktedir'in de yer alması Avrupa'daki papaların konumuna sahip olan bu Nakşibendi şeyhlerinin nüfuzlarının ne kadar geniş olduğunu gösteriyordu; bu müridin, manevi rehberinin elini öpme ayrıcalığına erişmek için 650 kilometrelik mesafeyi katetmesi alışılmış bir olay değildi." - Cecil J. Edmonds, 1921[6]

Kurduğu tekkeler

Şahsiyeti

Kendisi güler yüzlü, yüksek ahlak ve vekar sahibi ve heybetliydi. Konuşmada belagat sahibi, hatip, Arapça, Osmanlıca, Farsça, Türkçe ve bölgedeki dillere vakıf olan ve bu dillerde yazan bir kimse olup birçok eserleri vardır.[8] Aynı zamanda büyük bir servete hükmeden ve bununla birlikte muhtaçlara yardım eden Şah Hüsâmeddîn[9] akrabalık, kardeşlik, yakınlık sevgisine önem veren ve her yönüyle örnek gösterilen bir şahsiyetti. Arazinin ıslâhı ile ağaç ve bahçelere büyük sevgi ve merakı olduğundan, ağaçların kesilmesini yasaklamıştı. Verimsiz yerleri ekip elverişli bir hale getirmeyi, su kanalları ve yolları açmayı sever, çalışmaları sonucu elde ettiklerini yolculara, ziyaretçilere ikram ederdi.[8][10]

"Şeyh Ali Hüsâmeddîn’e manevi otoritesini daima düzenin ve yasaların yararına kullandığı ve hükûmetin hizmetlerine karşılık olarak kendisine teklif edilen şeyleri sürekli olarak reddettiği için büyük bir saygı beslemişimdir." - Cecil J. Edmonds, 1921[11]

Vefâtı

Zamanın büyük alimi olan Şah Ali Hüsâmeddîn tüm ömrünü ilim öğrenmek, öğretmek ve İslâmiyeti anlatmakla geçirdi. 60 yıl boyunca bu vazifeyi devam ettirdi ve 80 yaşında vefat etti. Türbesi, Irak'ın Bahekon köyünde olup hâlâ ziyarete edilmektedir.[2]

Tarîkat Silsilesi

Dedesi Osman Sirâceddîn et-Tavilî kanalıyla süren silsile, Şâh Muhammed Ali Hüsâmeddîn'in oğlu Muhammed Bahâeddîn-i Sânî'den(ö. 1971) sonra Ahmed Nureddin (ö. 1989) ve şu an onun oğlu Muhammed İrfan Nakşibendi ile devam etmektedir.[2]

Şâh Muhammed Ali Hüsâmeddîn silsilede en uzun süre irşad eden zattır.

Eserleri

Kaynakça

  1. Evliyalar Ansiklopedisi-IX (TDV İslam Ansiklopedisi, s.97)
  2. 1 2 3 4 5 6 Osman Sirâceddîn-i Tavilî (en-nakşibendî, el-evvel) ve Ailesi (s.24, Osman Muhammed, 2017) ISBN 9786059261760
  3. el-Beytâr, Hilyetü’l-beşer, II, 1052; Müderris, Yâd-ı Merdân, II, 9-10
  4. Gönül Sultanları ve Hak Sohbetleri, 1996, s.163
  5. Muhsin Müftî, Gevher-i Hakîkat, 119-120
  6. Cecil J. Edmonds, Kurds, Turks and Arabs: Politics, Travel and Research in North-Eastern Iraq, 1919-1925, London, Oxford University Press, 1957 (p. 229)
  7. Müderris, ‘Ulemâuna, s. 260
  8. 1 2 Sirâcü'l-Kulûb (Çeviri; Selahattin Alpay, s.69) ISBN 9789751625472
  9. İngiliz İstihbarat Raporlarında Fişlenen Türkiye (Bülent Özdemir, s.131)
  10. Osmanlı'nın Wikileaks Raporları (Bülent Özdemir, s.218)
  11. Cecil J. Edmonds, Kurds, Turks and Arabs: Politics, Travel and Research in North-Eastern Iraq, 1919-1925, London, Oxford University Press, 1957 (p. 211)
This article is issued from Vikipedi - version of the 12/16/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.