Avrupa Birliği'nin Ortak Tarım Politikası
Avrupa Birliği |
Bu makale serisinin bir parçasıdır: |
Diğer kurumlar
|
Siyasetler
|
Seçimler
|
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası (Common Agricultural Policy, CAP) Avrupa Birliği'nin tarıma sübvansiyon ve tarımın planlanması programıdır. 2006 yılında, toplam AB bütçesinin %46,7'sini oluşturmaktadır. Bu rakam, 49,8 Milyar Avro'ya denk gelmektedir.
Ortak Tarım Politikası; doğrudan sübvansiyon ödemeleri, fiyat destek mekanizması ile ekili olan bitki ve arsalara, garantili minimum fiyatları dahil ederek ve AB dışından gelen mallara tarife ve kota uygulanması sisteminin kombinasyonudur. Hali hazırda reformlar yapılmaya devam etmektedir.
Ortak Tarım Politikası'nın amacı, çiftçilere makul bir yaşam standardı sağlamak, tüketicilere adil fiyattan kaliteli ürünler ulaştırmak ve ayrıca kırsal mirasın korunması.
Dayanak
Avrupa Birliği'nin ortak tarım politikasının ihtiyaç nedeni, Avrupa birliği üye ülkeleri tarafından Lizbon Antlaşması Madde 39'da şu şekilde sıralanmaktadır:[1]
- Üretim standartlarını ve tarım teknolojisini geliştirmek,
- Tarımda verimliliği artırmak,
- Ürün arzının güvenliğini sağlamak,
- Tarımsal üretim araçlarının etkili kullanımını sağlamak,
- İşgücünün verimliliğini sağlamak,
- Tarım sektöründe çalışanların gelirini artırmak,
- Tüketicilere daha gerçekçi ve uygun fiyatlar sunmak,
- Piyasalarda istikrarı sağlamak,
- Fiyatların üye ülkeler arasında haksız rekabete yol açmasının önüne geçmek.
Tarih
Ortak Tarım Politikası; Avrupa Birliği'nin en eski ve en kapsamlı politikasıdır. Avrupa' nın 1914-1945 yılları arasında geçirmiş olduğu 1.nci ve 2.nci Dünya savaşları, bu iki savaş arasında ve II. Dünya Savaşı sonunda yaşanılmış olan buhranlar, yüksek enflasyon ve kıtlıklar sebebi ile; AB'nin temelini oluşturan 1957 Roma Antlaşmasının 33.ncü maddesi ile Ortak Tarım Politikası oluşturulmuştur.
Ortak Tarım Politikası konusunda ilk ortak piyasa düzeni 1962'de tahıl sektöründe devreye girmiştir.
Ortak Tarım Politikası; Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (FEOGA) ile mali desteğini almaktadır. 2003 yılında FEOGA'ya Birlik Bütcesinin yaklaşık %45'i ayrılmıştır. Bu fonun yaklaşık %60'ı bitkisel üretim faaliyetlerine, %30'u hayvansal üretim faaliyetlerine ve %10'u da kırsal kalkınmanın teşvik edilmesine ayrılmıştır.
Avrupa Birliginin Ortak Tarim Politikasini olusturmasinin sebepleri; ciftcilerin gelirini yukseltmek, Avrupa Birligi disinda gelisebilecek olan fiyat artislarina karsi kendi ciftcilerini korumak ve kirsal kalkinmayi desteklemektir. Avrupa Birligi Ortak Tarim Politikasi 2 sutundan olusmaktadir.
1. sutun; ciftcilere dogrudan destegi icermektedir ve markete mudahalede bulunulmaktadir. Bu sutun icerisinde yapilacak olan yardimlar Avrupa Birligi tarafinda onceden belirlenmektedir. Ayrica Ortak Tarim Politikasinin butcesinin %80'i bu sutuna ayrilmistir.
2. sutun; burada daha cok kirsal kalkinma ve cevre konulari desteklenmektedir ayrıca kirsal kalkinma için tesvikler verilmektedir. Bu sutun hem Avrupa Birligi uye ulkeleri hem de Ortak Tarim Politikasinin butcelerinden desteklenmektedir. Burada Ortak Tarim Politikasi butcesinin %20 si kullanilmaktadir ama bu son zammanlarda artmaya baslamistir. Bu sutun icerisinde 3 farkli eksen vardir ve her eksen kendi icerisinde farkli konulardan olusmaktadir.
- eksen; ciftcilerin modernizasyonu icin destek vermektedir ve tarim sektorunun rekabetci olmasini desteklemektedir.
- eksen; cevreyi ve kirsal bolgeleri desteklemektedir.
- eksen; kirsal bolgede yasam standartlarini yukseltmeyi amaclamaktadir ayrıca kirsal bolgelerde baska sektorlerde de gelisme olmasini deskteklemektedirler.
Kırsal kalkınma
Kırsal kalkınma değişik ürünler için geliştirilen ve çiftçilere ve sektörde yer alan ürün işleyicileri gibi aktörlere verilen destekler, bazı ürünlere yönelik üretimle ilgili kota düzenlemeleri, bu ürünlerin ithalatına yönelik kısıtlamalar, ek tarifeler gibi hususlar ele alınmaktadır. Kırsal kalkınma çiftçileri, ailelerini ve daha geniş kırsal nüfusu hedeflemektedir. Daha çeşitlenmiş emek piyasaları ve daha iyi hizmet sunumu kırsal alanlarda yeni büyüme ve istihdam olanakları yaratmayı hedefler. Böylelikle kırsal nüfusa istikrar kazandırılmasına katkıda bulunup çiftçiler ve aileleri için dışsal ekonomiler yaratacaktır. Çeşitliliğin ve hizmetlerin yürürlüğe konulmasının en başarılı biçimi yerel kalkınma stratejilerinden geçmektedir. Kırsal kalkınmanın 3 tane önceliği vardır.Bunlar: Kırsal ekonominin çeşitlendirilmesi, Kırsal alanlardaki yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, Meslek eğitimi, yetenek edindirme ve canlandırmadır.
Çevresel problemler
Avrupa Birliği ortak tarım politikasının üretim gücü büyüdükçe, bunun bir negatif sonucu olarak çevreye verdiği zararda büyümektedir. Buna Özellikle çiftçilerin ve üreticilerin daha çok verim almak adına toprağa ve çevreye zarar veren gübreleri ve tarım ilaçlarını kullanması sebep olmaktadır. Çevreye verilen bu zararı önlenmesi adına, 2004 yılından itibaren çevrenin korunması, tarım politikasının tam ortasına yerleştirilmiştir. Çevrenin korunması için çok ciddi bir takim kısıtlamalar getirilmiştir, öyle ki bu kısıtlamalara uymayan çiftçi ve üreticilere verilen destekler kesilecektir.
Avrupa birliği 2010 yılında tarıma ayrılmış olan 5 milyar Euro`luk bütçenin %31 inin, biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için harcanacağını duyurmuştur. Ayrıca ortak takim politikası çiftliklerde yasayan kuş çeşitliliğini düşürmesi açısından da eleştirilmiştir. 1980 ve 2009 yılları arasında, çiftliklerde yasayan kuş nüfusu 600 milyondan 300 milyona kadar düşmüştür. Yani yaklaşık olarak %50 lik bir düşüş yaşanmıştır. Bütün bu çevreye ve hayvanların yaşam alanına, dolayısıyla da hayvanlara verilen zararların en büyük sebebi, tarım alanlarından daha fazla ve daha çabuk verim alabilmek için kullanılan zararlı kimyasallardır.
Üye Devletler arası eşitlik
Avrupa’daki bazı ülkelerdeki tarımsal alanlar diğer üye devletlere göre daha geniştir (özellikle Fransa ve İspanya) ve bu ülkeler Ortak Tarım Politikası gereği diğerlerinden daha çok para alırlar. İngiltere ve Hollanda gibi kentsel kesimin çok olduğu ülkelerin tarımsal alanları pek olmadığı için 'tarım sektörü' ekonomilerinin çok az bir kısmını kapsar ve bu yüzden AB bütçesinden daha az yarar sağlarlar. AB üyesi ülkeler arasında tarım bütçesine net katkı koyan ülkeler, başta Almanya olmak üzere İngiltere, Hollanda ve Belçika, net katkı alan ülkeler ise Fransa, İspanya, Portekiz, Yunanistan, İrlanda ve Danimarka’dır. OTP bütçesine kişi başına en fazla katkı sağlayan ülkeler Almanya, Hollanda ve Belçika iken sırasıyla İrlanda, Yunanistan ve İspanya OTP bütçesinden kişi başına en fazla katkıyı alan ülkeler durumundadır.
Tarımda Devlet Müdahalesi
Tarımda devlet müdahalesine karşı serbest piyasayı savunan bir kesim de söz konusu ve onlara gore, tarım tüm müdahalelerden kurtarılmalı çünkü bunun sonucunda kaynaklar çok daha verimli kullanılabilir. Fiyatların devlet müdahalesiyle konması, piyasada bozulmalara, ihtiyaçtan fazla üretimin yapılmasına sebep olmaktadır. Eleştirilerle amaçlanan şey aslında fiyatların piyasa içindeki arz-talep ilişkisine gore değerlendirip konulmasını sağlamaktır. Böylelikle çiftlikler kaynakların verimli kullanımıyla ilgili adımlar atacaklar, çiftçilerine eğitim vermek, ilaçlama, altyapıyı geliştirmek için uğraşacaklar. Bu sebeple, Avrupa’da artık tarımın rekabete açık hale gelmesi, rekabetle gelen fiyat dengelerine kendi kendisine başa çıkabilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ‘Tereyağ Dağları’ görmeye devam edeceklerdir...
Kaynakça
|