Deneysel fizik

Deneysel fizik, evren hakkında bilgi toplamak için fiziksel olguları gözlemleyen fizik disiplinleri ve alt disiplinleridir. Yöntemleri, Cavendish deneyi gibi basit deney ve gözlemlerden, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi komplike deneylere kadar disiplinleri arasında farklılıklar gösterir.

Genel Bakış

Deneysel fizik, fiziğin veri toplama, veri toplama yöntemleri, detaylı kavramsallaştırmalar (basit düşünsel deneylerin ötesinde) ve laboratuvar deneylerinin gerçekleştirilmesiyle ilgilenen tüm disiplinlerini kapsar. Deneysel fizik sıklıkla, daha çok doğanın fiziksel davranışıyla ilgili bilgi toplamak yerine bu davranışı tahmin etmek ve açıklamakla ilgilenen teorik fizikle karşılaştırılır. Deneysel ve teorik fizik doğaya farklı açılardan yaklaşsa da her ikisinin de ortak amacı onu anlamaktır ve aralarında simbiyotik bir ilişki vardır. İlki evrenle ilgili onu anlamak için analiz edilebilecek bilgiler sağlarken ikincisi bu veriler için açıklamalar getirir ve nasıl daha iyi veri toplanıla bilineceği ve nasıl deneyler dizayn edilmesi gerektiğini anlamaya çalışır. Teorik fizik ayrıca hangi bilgilerin evreni daha iyi anlamamız için gerekli olduğu ve hangi deneylerin bunları elde edebilmek için kullanılması gerektiğini araştırır.

Tarih

Ayrı bir alan olarak deneysel fizik erken dönem modern Avrupa’sında, Bilimsel Devrim veya Reform dönemi olarak bilinen dönemde, Galileo Galilei, Christiaan Huygens, Johannes Kepler, Blaise Pascal ve Sir Isaac Newton gibi fizikçiler tarafından kurulmuştur. 17. Yüzyılın başlarında Galileo deneyleri fiziksel teorileri sınamak için sıklıkla kullandı, bu modern bilimsel yöntemin de temelidir. Galileo dinamiğin birçok sonucunu, özellikle de daha sonra Newton’un hareket kanunlarından ilki olacak dönüş eylemsizliği kanununu formüle etti ve başarıyla sınadı. Galileo’nun İki Yeni Bilim Üzerine adlı diyaloğunda karakterler Simplicio ve Salviati bir geminin hareketini ve geminin yükünün bu hareketle ilişkisini tartışır. Huygens ise momentumun korunumunun ilkel bir halini açıklamak için bir geminin bir Hollanda kanalındaki hareketini kullanır. Deneysel fiziğin 1687’de Sir Isaac Newton’un (1643-1727) Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) kitabını yayımlamasıyla olgunluğa ulaştığı kabul edilir. Principia’yı 1687’de Newton iki kapsamlı ve başarılı fizik teorisini; daha sonra klasik mekaniği ortaya çıkaracak olan Newton’un hareket kanunlarını ve kütle çekiminin temel kuvvetini açıklayan Newton’un kütle çekim kanununu ayrıntılandırmak için yayımladı. Her iki teoride deneylerde başarılı sonuçlar verdi. Principia ayrıca akışkan dinamiğiyle ilgili teorileri de içeriyordu. 17. Yüzyılın sonlarından itibaren termodinamik Robert Boyle, Thomas Young gibi fizikçiler ve kimyagerler tarafından geliştirildi. 1733’te Bernoulli istatistiksel kanıtları ve klasik mekaniği kullanarak termodinamiğe ilişkin elde ettiği sonuçlar istatistiksel mekanik alanının doğmasına önayak oldu. 1798’de Benjamin Thompson mekanik işin ısı olarak korunduğunu gösterdi, 1847’de ise James Prescott Joule enerjinin korunumu kanunun ısı için de mekanik enerji gibi geçerli olduğunu gösterdi. 19. Yüzyılda Ludwig Boltzmann istatistiksel mekaniğe modern halini verdi. Klasik mekanik ve termodinamik dışında elektriğin doğası da deneysel fiziğin ilgilendiği en önemli konulardan birisidir. Robert Boyle, Stephen Gray ve Benjamin Franklin’nin 17 ve 18. Yüzyılda yaptığı gözlemler bu konudaki sonraki çalışmaların temelini oluşturdu. Bu gözlemler ayrıca elektrik yükü ve elektrik akımı hakkındaki temel anlayışımızı oluşturdu. 1808’de John Dalton farklı elementlerin atomlarının ağırlıklarının farklı olduğunu fark etti ve modern atom teorisini ortaya attı. Elektrik ve manyetizma arasında bir ilişki olduğu fikri ilk kez pusula iğnelerinin elektrik akımlarının yakınında saptığını gözlemleyen Hans Christian Ørsted tarafından ileri sürüldü. 1830’ların başlarında Michael Faraday elektrik akımlarının manyetik alan ve değişen manyetik akıların da elektrik akımı yarattığını gösterdi. 1864’te James Clerk Maxwell Royal Society’ye (The Royal Society of London for the Improvement of Natural Knowledge-Kraliyet Akademisi) elektrik ve manyetizma arasındaki ilişkiyi tanımlayan 4 denklem sunmuştur. Maxwell’in denklemleri ayrıca ışığın bir elektromanyetik dalga olduğunu göstermişlerdir. Astronomiden başlayarak doğa felsefesinin prensipleri devam eden yüzyıllarda fiziğin temel kanunlarında kristalleşmiş ve gelişmiştir. 19. Yüzyıldan itibaren bilim adamları fiziğin alanındaki konularda farklı uzmanlıklara ayrılarak belirli araştırmalarda uzmanlaşmışlardır. Zaten bilimin geldiği nokta düşünüldüğün herhangi bir bilim dalında tek bir bilim adamının tüm araştırma konularına hakim olması ve hepsinde çalışabilecek kadar uzmanlaşması mümkün değildir.

Yöntem

Deneysel fizik, araştırmalarında iki temel yöntem kullanır; kontrollü deneyler ve doğal deneyler. Kontrollü deneyler genellikle laboratuvar deneyleridir ve laboratuvar kontrollü bir ortam sağlar. Doğal deneyler ise, örneğin astrofizik alanında deneye etki eden değişkenlerin kontrol edilmesinin imkânsız olduğu göksel objeler incelenirken kullanılır.

Süremekte olan deneyler

CMS detektörünün görünüşü, LHC, CERN.

Ünlü deneyler

Deneysel yöntemler;

Önemli Deneysel Fizikçiler

Benzer başlıklar

Referanslar

Evet, bunu biz yaptık! CERN 2010-03-29

Ayrıntılı okuma

Kaynakça

Bu yazı aynı isimli wikipedia sayfasından çevirilmiştir

This article is issued from Vikipedi - version of the 2/12/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.