Felix ve Regula

Zürih Stüssihofstatt'daki Haus zum Königsstuhl'da bulunan bir freskde yer alan Zürih'in koruyucu azizleri, 1400/1425 yılları
Grossmünster (her iki azizin mezarı), Wasserkirche (idam edildikleri yer) ve Fraumünster (kutsal emanetlerinin bulunduğu yer ) ortaçağda Zürihin tam kalbinde dinsel bir eksen oluşturur. Zürihli Jos Murer'in 1576 yılına ait krokisinden bir kesit.
Zürihin koruyucu azizleri Felix ve Regula'nın bilinen en eski çizimi. 'Stuttgarter Passionale'de 1130 yılına ait,Württembergische Landesbibliothek, Stuttgart
Fraumünster Manastırının kuzey yüzeyinde Hans Waldmann tarafından yaptırılmış olan duvar resmi, 1478

Felix ve Regula Zürih şehrinin 3 koruyucu azizinden ikisi. Katolik kilisesi tarafından aziz ilan edilmişlerdir. Erken dönem ortaçağına ait bir efsaneye göre hıristiyanlara karşı zulüm uygulayan Roma imparatoru Diocletianus tarafından öldürülmüş ve şehit olmuşlardır.

Reform çağına kadar Felix ve kız kardeşi Regula'ya ibadet edilmiş ve Grossmünster, Wasserkirche ve Fraumünster onlara adanmıştır. Anma günleri 11 Eylül'dür.

Efsane

Ana öykü

Efsaneye göre Felix ve Regula kardeşler, tümü hıristiyanlığa geçen ve bu yüzden Agaunum (Saint-Maurice) Wallis'de katledilen Teb lejyonundan idiler. Lejyonun komutanı olan Mauritius'un emri ile hizmetçileri Exuperantius'ı da yanlarına alarak kaçarlar ve Furka geçidi ve Klausen geçidi üzerinden Glarus'a gelirler. Linth Nehrini izleyerek Zürih Gölüne ve ordan da Turricum'a (Zürih) ulaşırlar. Burda çadırlarını kurup, gece gündüz tanrıya hizmet ederler.

Fakat, efsaneye göre oldukça gaddar bir imparator olan Maximian arkalarından adamlarını yollar. Üç aziz ibadetlerini yapmakta oldukları sırada imparatorun askerlerinin baskınına uğrarlar. Ancak bir mucize eseri kim oldukları hemen anlaşılmaz. Nihayet Teb lejyonunun kaçaklarından Exuperius, Candidus ve Viktor olup olmadıkları sorulduğu zaman, inançlı bir şekilde gerçek kimliklerini açıklarlar. Yapılan işkencelere rağmen, Roma tanrıları Merkür ve Jüpiter'a kurban kesmeyi kabul etmezler. İmparatorluk güçlerinin komutanı Decius'un emri ile Limmat üzerindeki bir adada kafaları kesilerek idam edilirler. Daha sonra melekler, kafalarını ellerinde taşıyan azizlerin cesetlerini, 40 arşın yukarda gömüldükleri yer olan bir tepeye çıkarır.

Ortaçağda birçok kişi, ellerinde kafalarını taşıyarak suyun üzerinde yürüyen ve Felix ile Regula'ya benzeyen kişileri gördüğünü ileri sürmüştür.

Kutsal Metinle ilişkisi

Zalim komutan Decius, Felix ve Regula'ya boyunların cellatın önüne uzatmalarını emretti. Kutsal şehitler bunu duyar duymaz, bir ağızdan tanrıya dua etmeye başladılar: "Tanrım, senin yolunu göster bize. Bize doğru yolu öğret, çünkü sen bizim tanrımız ve kurtarıcımızsın." Böyle hızlı ve içten bir şekilde, bir ağızdan Rab İsa'ya dua ettikten sonra, ellerini gökyüzüne doğru çevirdiler ve boyunlarını uzattılar. Kiralanmış olan cellat boyunlarına baltayı indirdiğinde Tanrı adına şerefli bir ölüme gittiler. Ve şarkı söyleyen bir meleğin geldiğini gördüklerinde şöyle bir ses duydular:"Bu melek sizi cennete götürsün ve şehitlerin azametini kaydetsin."
Müller/Mani: Die Leidensgeschichte der Heiligen Felix und Regula.[1]

Efsanenin en eski yazılı hali 9. yüzyılın ilk yarısına ait bir metinde yer alır. (Codex 225, St.Gallen kütüphanesi) «Tempore illo» (her zaman) ifadesiyle yapılan giriş Karolenj dönemini işaret eder. Teb lejyonunu anlatan Passio acaunensis martyrumdan kaynak almıştır. Exuperantius figürü ise başlangıçta efsanede yer almaz ve ilk olarak 13. yüzyılda ortaya çıkar.

İlk yazılı metnin ortaya çıkmasından sonraki yüzyıllarda efsane giderek yayılır. Bilinen son ünlü versiyon Zürihli yazar Heinrich Brennwald'a aittir.[2] İsviçre'li tarihçinin, efsanenin yeni b,r versiyonunu da içeren bu yazılı çalışması Reform dönemine, 1508 ile 1516 yılları arasına denk gelir. Yazar 1523'de inancını değiştirmiş olsa bile, elyazmaları katolik kilisesinin ve Felix ve Regula kutsallığını yaratmakta etkili olmuştur. Brennwald, ilk versiyondan farklı olarak kendi öyküsünü yerel diyalek ile kaleme almıştır. Brennwald'ın tarihçesi İsviçre tarihini pragmatik bir tarzda sunabilmek için yapılan ilk girişimdir. Yazarın kimi zaman sözlü anlatımlara kimi zaman kendi hayal gücüne başvurarak ortaya çıkan boşlukları doldurmaya çabaladığı görülür. 1576'da Wettingenli Kilise Babası Christoph Silberysen efsaneyi bir kez daha yayınladı. Bu versiyonuna bazı çizimler de eşlik etmekteydi.

Efsane, yazım stili ve sözcük seçimleri ile güçlü bir şekilde kutsal metinlerden esinlenmiştir. Hemen her yerinde kısmen Eski ve Yeni Antlaşma'dan türetilmiş bölümlere rastlanır. Kitab-ı Mukaddese ait olan sözcüklerinin sık sık tekrar edildiği görülür. Bazı ilahilerin yanında Latince İncil'de yer alan bayı deyişler de sık sık öne çıkar: Örneğin yerleşmek yerine "çadırlarını kurdular", ibadet edişlerini tanımlamak için "Rabba yöneldiler", "gece gündüz Rabbın adını zikrettiler". Hatta bazı cümleler İncil'deki ifade biçimlerinin birleştirilmesinden oluşturulmuştur.[3] Bunun dışında İncildeki bazı ifadeler kısmen değiştirilerek kullanılmıştır. Örneğin "Bedenimize zorla sahip olabilirsin, ama ruhumuza sahip olamazsın, çünkü ona sadece Rab sahip olabilir" şeklindeki ifade Matta 10, 28'deki İsa'ya ait bir ifadeden alınıp kısmen değiştirilmiştir.[4]

Birkaç yerde metin yanlış aktarılmıştır. En eski latince metindeki "Babamızın kutsadıkları geldiler, Rabbın en baştan beri onlara hazırladığı krallığında karşılandılar" ifadesinde olduğu gibi metin o Vulgata'nden (Matta, 25:34) sapmalar gösterir. Azizlerin yakarışlarını gösteren "Göklerdeki Tanrıya onur ve iyi niyetleri olan insanların toprağına huzur ver. Baba Mesih İsa, seni övüyor, seni sonsuzluğun sonsuzluğunda kutsuyoruz. Amin" şeklindeki sözler karolenj döneminin Litürji kitapları ile uyum gösterir.[5] Efsanenin sonlarına doğru bahsi geçen şarkı söyleyen melek ("Ve şarkı söyleyen bir meleğin geldiğini gördüklerinde şöyle bir ses duydular:Bu melek sizi cennete götürsün ve şehitlerin azametini kaydetsin." cümlesinde) 8. yüzyılda Galikanist cenaze ayinlerinde, ölünün kiliseden mezarlığa götürülüşü sırasında yapılan dualardan kaynağını alır. Katolik Kilisesine ait bazı yerlerde ölü mezara götürülürken cenazeye hala bu sözlerle eşlik edilir. Felix ve Regula efsanesi, cenaze sırasında yapılan duanın kağıda aktarılmış, en iyi bilinen halidir.

Efsane, hıristiyanlık literatüründe kendine ait bir alt tür sayılan, işkence çekerek şehit olma türünden bir efsanedir. Bu alt tür örnekleri, en zor durumlarda dahi inancına sarılan bir azizin metanetini ve gücünü gösteren efsanelerden oluşur. Çekilen yoğun acıları anlatan bu türün ilk örneği İsa öyküsüdür. «Passio sanctorum Felicis et Regula» (Felix ve Regula'nın acıları) şehit efsanelerine tipik bir örnek sayılabilir.

Tarihsel ve coğrafi arka plan

Efsanede, tanrıtanımaz imparator Maximian Felix ve Regula'yı yakalamaları için gaddarlığıyla bilinen bir ekip gönderir. Başlarında Decius adında biri vardır. Decius aynı zamanda hıristiyanlığa ilk sistemli vahşeti uygulattıran imparatorun da adıdır. Öykü, 302 ile 305 arasında Diokletian'ın hıristiyanlara zulüm uyguladığı bir tarihsel dönemde, 302 ile 305 yılları arasında geçer. Diokletian, 286'da Maximian ile birlikte ortak imparatorluk yapmışlardır. Hıristiyanlara yulüm edildiğini anlatan birçok öyküde kral naibi Diokletian sorumlu olarak gösterilir.

Öyküde, tarihsel arka plandan farklı olarak, coğrafi arka plan da detaylı bir şekilde işlenmiştir. Kısa giriş bölümünde, Felix ve Regula, hizmetçileri ve yol arkadaşları ile birlikte lejyonlarının komutanı Mauritius'un tavsiyesi ile, tanrıya hizmetlerini sürdürebilmek için bir yolculuğa çıkarlar. Yolları Glarus üzerinden Turricum kalesine kadar sürer. Geçtikleri yerlerin manzaraları, çağdaşları olan yazarların anlattıklarına benzer şekilde tarif edilmiştir. Yolculuğun nedeni olan, dünyevi isteklerden vazgeçme ve Tanrıya hizmet için bir yaşam sürme, dönem yazarlarının eserlerinde sık sık ortaya çıkan bir nedendir. Glarus bölgesini anlatırken kullanılan "boş ve ıssız bir bölge" şeklindeki tanımlama sözcüğü sözcüğüne anlaşılmamalıdır. Muhtemelen hacıların zor yaşamını betimleyebilmek için kullanılmıştır. Zira hem Geç Antikçağda hem karolenjler döneminde yerleşimin olduğu bir bölgeydi.[6]

Felıx ve Regula'nın yolculuklarının hedefi Zürih gölünün Limmat'a döküldüğü Turricum kalesinin yakınlarıdır. Burda onları takip eden Decius ve adamları ile karşılaşırlar ve şehit edilirler. Nehirin yanındaki idam edildikleri yerden, kaleden 200 dextri uzaklıkta olan tepedeki mezarlarının olduğu yere 40 dextri (adım) kadar giderler. Söylenceye göre idam edildikleri yer, daha sonra Wasserkirchenin kurulacağı adadadır. Ancak efsanenin en eski versiyonunda ne adadan ne de idam edilen yerden bahsedilmektedir. Sadece öldürülen azizlerin kesilen kafalarını kucaklarını alıp Limmat kıyısından tepeye doğru 40 adım yukarıya yürüdükleri anlatılır. Efsane'de ayrıca bu mezarın, körlerin ve sağırların iyileşmek amacıyla geldikleri kutsal kabul edilen bir yer olduğundan bahsedilir. Bu yere daha sonra Grossmünster'ün inşa edilmiş olduğu söylenir. Kilisenin kaleden 200 dextri uzak olması bu teoriyi desteklemektedir.

Efsanenin sonlarına doğru, Felix ve Regula efsanesinin aziz keşiş Florencius'a kutsal ruh tarafından aktarılmış olduğundan bahsedilir. Ne yazık ki, bu ayrıntı da araştırmacılara çok az bir ipucu verir, zira Merovenjler döneminde Florencius adı oldukça yaygın bir addır. Aziz ve keşiş tanımlamaları da fazla yardımcı olmaz. Karşılaştırmalı yazılarda münzevi hayat yaşayanlara da keşiş denildiği, aziz nitelemesinin ruhban sınıfından olanlar için de kullanıldığı görülmektedir. Yani "aziz keşiş Florencius" onu tanımlayan yazar gibi bilinmeyen birisi olarak kalır.[7]

Anma günü

Efsane, azizlerin Eylül ayındaki Idus'dan (ayın 14. günü) üç gün önce kutlandığını söyleyerek biter. Roma takviminde bu tarih 11 Eylül'e denk gelir ve Zürih takviminde de anılan Felix ve Regula'nın anma günüdür. Bu günde geleneksel olarak Knabenschiessen adı verilen, gençlerin katıldığı ok atma yarışmaları düzenlenir. Tarihin belirlenmesi konusunda araştırmacılar anlaşamazlar.[8] 6. yüzyıldan kalma, kilisenin anma ve bayramlarını gösteren Kalendarium Carthaginense adlı dizinde ise Eylül'ün Calends'inden önceki üçüncü gün (III Kalendas Septembris, 30 Ağustos) Felix, Eva ve Regiola isimleri kaydedilmiştir. Bu takvim fransız keşiş ve bilge Jean Mabillon'un çıkardığı kopya sayesinde günümüze gelmiştir. Aşırı şekilde hasar görmüş olan orijinali uzun zaman önce kaybolmuştur.

Bazı uzmanlar III Id. Sept. ve III Kl. Sept. şeklindeki kısaltılmış roma rakamları arasındaki benzerliğin, bu karışıklığa neden olduğunu düşünürler.[9] Bu durum diğer önemli günler hakkındaki tartışmalara da neden olmuştur. Kartaca takviminde bahsedilen Felix ve Regiola isimleri o dönem Roma'nın Afrika'daki bir şehri olan Abitinae'deki bir grup şehite aittir. Bu nedenle afrikalı şehitlere ait kalıntıların Zürih'e getirildiği ve bu şekilde efsanenin Zürih'e maledilmek istendiği şeklinde teoriler geliştirilmiştir. Bu konuda bir başka tahmin de, Abitinae'deki öykünün bir model olarak alınıp İsviçreli azizlere uyarlanmış olduğu, aralarında başkaca bir bağlantının bulunmadığı şeklindedir.

Azizlerin tasvirleri

Felix, Regula ve Exuperantius tasvirlerinin olduğu 1347 yılına ait bir şahir mühürü
17. yüzyıla air bir Dukat. Ön yüzüne Felix ve Regula, arka yüzüne ise Şarlman işlenmiştir.
Reform ikonoklazmından kurtarılan altar resimlerinden birine ait kesit, Hans Leu d.Ä.nin eseri, 1500 civarı

Mühürler üzerindeki tasvirler

Azizlerin tasvir edildiği mühürler tüm ortaçağ boyunca kullanılmıştır. İlk mühürlerden biri 1224'de Fraumünster'de üretilmiştir ve adı mühürde anılmamış olmasına karşın Adelheid von Murghart'a atfedilmektedir. O yıllarda Fraumünster'e ait mühürler sivri uçlu oval bir şekilde tasarlanıp, üzerine Felix ve Regula'nın başlarıyla birlikte birer tasviri, önlerinde diz çökmüş durumda manastırın başrahibesi ve en üstte de tanrının elinden oluşan bir figur yerleştirilirdi. İlk olarak 1258'de farklı bir motif kullanılmaya başlandı: Bir tarafta azizler kesik başlarını ellerine almış şekilde duruyorlardı. Diz çökmüş rahibe de alt tarafta yine duruyordu. Bu tasvir biçimi Fraumünsterin sonraki bütün mühürlerinde kullanılmaya başlandı. Sonraki yıllarda bu tasvirler giderek daha detaylı ve incelikli hale geldi.

Paralar üzerindeki tasvirler

Azizlerin tasvir edildiği en eski para imparator II. Heinrich dönemine ait bir Roma denariusudur ve tek parça olarak Stockholm'de bulunmuştur. Paranın arka yüzünde FELIX (REG) VL (A) harfleri kazınmıştır. Resimli olan ön yüzü ise tanınmaz durumdadır.[10]

13. yüzyıldan sonraki birkaç yüzyıl boyunca Felix'in kafası Zürih Pfennigi üzerinde kullanıldı. Kafanın resmi isimsizdir ve kutsallık haresi yoktur. Kafa resminin Felix'e ait olduğu, aynı döneme ait mühürlerdeki resimlerle aynı olması sayesinde anlaşılmıştır. Metal paraların düzenli aralıklarla değiştirilmesinden dolayı resimlerde de bazı değişiklikler olmuştur. 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın başı arasında dokuz değişik Pfennig tipi görülür. Bunların bazılarında Felix sağdayken diğerlerinde soldadır. Ancak hepsinde de Zürih'in Latincesi (TURICUM) ile Almancası (ZVRICH) sözcükleri farklı biçimlerde kullanılmıştır. Bir Pfennig'de ise ters yazılmıştır. Sonraki yıllarda ise Felix'in yerini Fraumünster başrahibesinin ve kralların resimleri almıştır.

Büyük gümüş paralarla alışverişin olduğu yeni dönemde azizlerin tasvirleri yeniden görünmeye başladı. 1504 ve 1505'e ait gümüş paralarda Felix ve Regula kesik başları ve kutsal haleleriyle görülürler. Şehrin bayrağı ayaklarının altına serilmiştir. Tasvirin sağında ve solunda azizlerin adları kazınmıştır. 1512 yılına ait bir Taler 14. yüzyıla ait bir mühür örnek alınarak yapılmıştır. İlk olarak bu parada üç aziz bir araya getirilmiştir. Aynı döneme ait altın paralarda ise Grossmünster kilisesinin kurucusu Şarlman tasviri bulunur.

Reform döneminden sonra koruyucu azizler uzunca bir süre paraların üzerinde görülmezler. Tahminen yaklaşık 100 yıl sonra Felix ve Regula tarihi belirsiz bir Zürih Dukat'ının üzerinde yeniden görülür. Arka yüzünde Şarlman'ın bir tasviri görülür. Paranın basım tarihi Zürihli teolog Johann Jakob Ulrich'in yazılarını yayınlamasıyla aynı döneme denk gelir. Zira yazar koruyucu azizlerin tasvirlerinin paraların üzerine konulmasının ateşli bir taraftarıdır.[11] Yazar'a göre azizler Zürih'te hıristiyan inancının ilk savunucularıdır ve bu onuru haketmişlerdir. Grossmünster vakfının yönetimi üzerindeki etkisine karşın, bahsi geçen aziz figürlü Dukat Felix ve Regula'nın kullanıldığı son para olmuştur.

Reform ve karşıreform

Reform hareketinin geliştiği birçok bölgeye nazaran, Zürih'teki Reform İkonoklazmı nispeten hafif geçti ve kiliselerdeki altar, resim ve kilise hazinelerinin kaldırılması düzenli bir şekilde gerçekleşti. Tek istisna 1524 yılınındaki Pfingsten'de Zollikon'da gerçekleşen ayaklanma oldu. Olaylar şehir yöneticileri tarafından hızla kontrol altına alındı. Verilen ilk karar resimlerin kiliselerden kaldırılması, ancak imha edilmemesi idi.[12] Karar 15 Haziran'da alındı. 20 Haziran'dan 2 Temmuz'a kadar kiliselerin boşaltılması ve kaldırılan eşyaların kilit altına alınması tamamlandı. Bu görevle reform hareketinin liderlerinden Huldrych Zwingli, Engelhart ve Leo ile birlikte her marangozlar, çilingirleri, dökümcüler, kaynakçılar gibi her loncadan bir kişinin içinde bulunduğu çok sayıda kişi görevlendirildi.[13]

Bu ilk temizlik operasyonunda koruyucu azizlerin mezarlarına dokunulmadı. Şehir meclisi mezarların olduğu ibadet bölümünün kaldırılmasına 12 Aralık 1524'te karar verdi. Bu karar ilişkin resmi belgeler şu anda kayıptır, ancak aralarında Gerold Edlibach ve tarihçi Bernhard Wyss'in de bulunduğu dönem yazarı, her iki mezarın açılmasına dair raporlar yazmıştır. 17 Aralık'ta Felix ve Regula altarları söküldü. Eylül 1525'te meclis, kilise hazinesinin kalanlarına da el koymayı kararlaştırdı. Gerekçe olarak, bu paraya Reform hareketinin maliyetini karşılamak için ihtiyaç duyulduğu belirtildi.[14] Grossmünster kilise vakfı kısa süreli bir erteleme istedi ise de, meclis 30 Eylül'de aldığı kararla bu erteleme isteğini kabul etmedi. 2 Ekim sabahı saat 7'de bir grup meclis üyesi Felix ve Regula'nın mezarlarının da bulunduğu ve kiliseye ait eşyaların korunduğu yere geldi. Kilise varlıklarının müsadere edilmesinden sonra azizlerin izlerine bir daha rastlanmadı.

Şu anda kilisenin altındaki 12 Beton Şapelin bulunduğu yerde bulunan 5 kutsal Altar resmi, Felix ve Regula'nın şehit edilmelerini resmediyorlardı. Bu resimler ikonaklazm hareketinden hasar almadan kurtulmuştur. Şu anda beşi de Zürih'teki İsviçre Ulusal Müzesi'nde "«Der Stadt Zürich Conterfey" adı altında sergilenmektedir. Altın çerçeveler içinde saklandıkları için bu resimlerin bir zamanlar Altar'da yer alan resimler olduğu düşünülmektedir. Çalınmış olan bir altıncı resmin olma ihtimali de vardır.

Kutsal emanetler

Söylentiye göre Felix ve Regula'nın kafalarının saklanmış olduğu Andermatt'taki St. Peter ve Paul kilisesi

Korunmakta olan emanetler

Bir zamanlar Grossmünster'de olan Felix ve Regula'nın kafaları, söylentiye göre Andermatt kilisesinin sacriste'sinde (kutsal emanetlerin saklandığı oda) saklanmıştı. Şu anda elde bulunan ve bu emanetlerin gerçek olduğunu ve Zürich'ten Urseren'e gönderilişini gösteren çizimler görece yenidir ve pek güvenilir değildir. Bilinen en eski rapor 1648 yılına aittir. Buna göre Erstfeld'deki Jagdmattkapelle kilisesi Andermatt'tan Regula'nın saçına ait emanetleri hediye olarak almıştır. Kilise'de bulunan ve Rahip Nicolaus Thong'un bir kopyasını çıkarmış olduğu yeminli noter kayıdında, emanetlerin bir tabutun içinde bulunduğu ve Urseren sakinleri tarafından Zürich'ten alınıp gizlice buraya getirildiği yazılıdır. Sözde bu tabut kaybolmuş ancak Zwingli nerde olduğunu öğrenmiştir. Bunun üzerine emanetler o sırada Zürih'te bulunan Urseren'li Hansli Benet'e emanet edilmiş, o da alıp Andermatt'a getirmiştir. Sonraki yıllarda emanetlerin anahtarları çeşitli prenslerin koruması altında kalmıştır.[15]

Tabutların öyküsü 1688 yılındaki bir tutanak ile yeniden gündeme gelir. Buna göre Andermatt'ta bulunan tabutlar kilise temsilcileri ve laik yedieminlerin huzurunda yeniden açılır.[16] Yazar Cristoph Christen azizlerin emanetlerinin yanında Felix ve Regula'nın kafalarının da bulunduğunu yazmıştır. Tabut daha sonra tekrar kilitlenir ve sonraki 80 yıl boyunca kamuoyundan gizli şekilde saklanır. İlk olarak 1730'da Urseren'lilerin kararıyla azizlerin kafaları için birer vitrin yaptırılır ve 1716'da Jodocus Ritz tarafından yapılmış olan Altar'a konarak halka sergilenir.[17]

Andermatt'ta sergilenen emanetlerin gerçekten Zürih'ten gelmiş olduğu oldukça şüphelidir. Bunun birinci nedeni 2 Ekim 1525 tarihinde Grossmünster'deki emanetlerin kaldırılmasına ilişkin hiçbir kayıdın olmamasıdır. Felix ve Regula'nın kafaları kaybolmuş olsaydı, bu bir kargaşaya neden olurdu. Halbuki kafatasları ile ilgili ilk kayıt, ikonaklazm'dan 120 yıl sonraya, 1648 yılına aittir. Bunun dışında 1648 yılında Nicolaus Thong tarafından çıkarılan kopyada Felix ve Regula adından tek söz edilmez. 1688 yılındaki tutanak'ta ise tabutun içinde yatan çok sayıda emanetten bahsedilir. Bunların Zürihten olduklarına dair bir iz yoktur. Bütün bunlar Andermatt'ta bulunan kafaların daha önce Zürih'te bulunanlarla aynı olmadığını göstermektedir. Bunlardan yola çıkarak, 17. yüzyılda Reform döneminin unutulmasının ardından, Andermatt'ta Felix ve Regula tapımını yeniden canlandırmak için bir çaba gösterildiği sonucuna varılabilir.

Kutsal emanetler üzerinde yapılan incelemeler

1950'de emanetler bir kez daha açıldı ve her iki kafatasının arka bölgesinden yaklaşık beşer santimetre çağında bir parça kesilip çıkarıldı. Bu parçalar Zürih'te yeni yapılmakta olan Stç Felix ve Regula kilisesine hediye olarak gönderildi. Birkaç onyıl sonra kutsal emanetler daha ayrıntılı bir incelemeden geçirebilmek için son bir kez daha açıldı. Bu incelemede kafataslarının yaşını saptamak ve kafataslarının nereye ait olduğu sorusuna açıklık sağlamak amaçlanıyordu.[18]

Felix'in kafatası tüm altçenesi eksik olmasına rağmen nerdeyse eksiksizdi ve oldukça iyi korunmuştu. Sağ paryetal kemiğinin arka kısmında 1950 yılında kesilip çıkarılmış olan parça eksikti. omiriliğin kafatası ile birleştiği yer olan Os occipitale'in arkasında sola yanlamasına küçük bir kemik parçası kırılıp çıkmış durumdaydı. Bu eklem bölgesi, kafa ile omurga arasındaki hareketli bağlantıyı sağlayan eklem yerlerinin doğal bir şekilde mi yoksa parçalanarak mı ayrıldığı ya da çürüme sonunda mı yoksa yapay bir şekilde mi oluştuğunu gösteriyordu. İzlere göre eklemlerin iki tarafına da zarar verme kastıyla müdahale edilmiş olduğu tespit edildi. Başlangıçta güçlü olan eklemler her iki yandan simetrik olarak üstdış taraftan alt iç tarafa doğru kesilmişti.

Kafatasının arka üst kısmında üzerine çini mürekkebi ile yazılmış yaklaşık onbir santimetre uzunluğunda bir kağıt yapıştırılmış durumda idi. Belki de başlangıçta bu tüm kafatasını çevreleyen bir şeritken, şimdi sadece orta kısımdaki metnin okunabildiği bir hale gelmişti. Okunabilen metinde şunlar yazıyordu: Anno 312 Caput S. Felicis Martyris ex Thebae oder 30. Legion. Tyguri martyrizati.

Kağıt şeridin altında, deliğin arka tarafında bir mühür vurulmuştu. Mühürde ise ortada kanatlarını açmış bir ejderhanın üstüne binmiş ve elindeki mızrağı canavarın boğazına saplamış olan yer meleği Mikâil görülüyordu. Mührün sağ kısmında ise "…en Engel" harfleri okunuyordu. Mühür üzerindeki yazı ve işaretler muhtemelen Altdorf'daki Attinghausen'de Kapusenler manastırı ile ilgilidir. Benzer bir mühür örneği Manastırın 1644 yılındaki bir çeyiz mektubunda görülür. Yazının tamamı "Zuo allen Heiligen Engeln" (Türkçe: Bütün kutsal meleklere) şeklindedir.[19] Manastır 1676 yılında tamamen yanmış ve yerine yeni bir manastır inşa edilmiştir. 1677 yılında yapılan yeni manastırı rahibeler St. Karl'a adamıştır. Genellikle Felix ve Regula'nın kafataslarının kadınlara emanet edilmiş olduğu kabul edilir. Her nekadar şimdi geriye sadece (kardeşlerin erkek olanı) Felix'in kafatası kalmış olsa da, kafataslarının üzerine bu eski manastır mühürü vurularak bu vurgulanmıştır.

Kafatasının dış görünümü nerdeyse hiç bozulmamıştır, hatta ince çeperli göz çukurları bile eksiksiz şekilde korunmuş durumdadır. Kemik materyali olağandışı şekilde sert durumdadır ki, bu da Felix'in kafasının en fazla iki yüzyıldır toprak altında yatmış olduğunu gösterir. Kafatasının özelliklerinden yola çıkarak kafatasının bir erkeğe ait olduğu söylenebilir. Kafatasından kesilerek alınan parçaya göre, kafatasının sahibi 20 ile 40 yaşları arasında ölmüştür. Bu, kemiklerin birleşim yerlerinin durumuna da uyumludur. Ne iç ne de dış kısımdan bir erime başlamamış durumdadır, ki bu da ölümün 25 ile 35 yaşları arasında olduğunu gösterir. Kafatasının oranları, çevresi ve kütlesi de Ön Ortaçağ ve Üst Ortaçağ'da Zürih'teki sayısız mezarda bulunan kafataslarına uyar.

Felix ve Regula efsanesine ilişkin el yazmaları

Dış bağlantılar

Literatur

Kaynakça

  1. Die Leidensgeschichte der Heiligen Felix und Regula. Lateinische Fassung nach Iso Müller. Deutsche Übersetzung von Silvan Mani. In: Hansueli F. Etter / Urs Baur / Jürg Hanser / Jürg E. Schneider (Hrsg.): Die Zürcher Stadtheiligen Felix und Regula. Legenden, Reliquien, Geschichte und ihre Botschaft im Licht moderner Forschung. Hochbauamt der Stadt Zürich / Büro für Archäologie, Zürich 1988, ISBN 3-90524301-6, S. 17-18.
  2. R. Luginbühl (Hrsg.): Heinrich Brennwald, Schweizerchronik im Anschluss zur Schweizergeschichte, S. 613
  3. Urs Baur, Die Zürcher Stadtheiligen Felix und Regula, S. 21
  4. Matta 10:28 şöyledir: "Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun."
  5. Iso Müller, «Die frühkalingorische Passio der Zürcher Heiligen», In: Zeitschrift für schweizerische Kirchengeschichte Bd. 65, S. 152–153
  6. Urs Baur, Die Zürcher Stadtheiligen Felix und Regula, S. 26
  7. Iso Müller «Die frühkalingorische Passio der Zürcher Heiligen», In: Zeitschrift für schweizerische Kirchengeschichte Bd. 65, S. 180–185
  8. Urs Baur Die Zürcher Stadtheiligen Felix und Regula, S. 28
  9. Emil Egli, Reallexikon für protestantische Theologie und Kirche Bd. 6, S. 30
  10. Dietrich Schwarz, «Ein Zürcher Dukat des 11. Jahrhunderts» In: Dona Numismatica, S. 96–97
  11. Hans Jakob Leu, Allgemeines Helvetisches Lexikon Bd. 18, S. 587
  12. Emil Egli (Hrsg.): Aktensammlung zur Geschichte der Zürcher Reformation in den Jahren 1519-1533, Nr. 543
  13. J. Hottinger und H. Vögeli (Hrsg.), Heinrich Bullingers Reformationsgeschichte Bd. 3, S. 175
  14. Konrad Escher, «Rechnungen und Akten zur Baugeschichte des Grossmünsters in Zürich bis 1525», In: Anzeiger für schweizerische Altertumskunde Bd. 32, S. 42–43
  15. Eduard Wymann, «Ein Beitrag zur Geschichte der Felix- und Regula-Verehrung», in: Historisches Neujahrs-Blatt, S. 37–100
  16. Urs Baur, Die Zürcher Stadtheiligen Felix und Regula, S. 92–93
  17. Eduard Wymann, S. 73
  18. Für die neuere Untersuchung siehe: Hansueli Etter: «Die Untersuchung an den Reliquien», in: Etter, Die Zürcher Stadtheiligen, S. 103–119.
  19. Altdorf Manastır'ının tarihçesi, Almanca
This article is issued from Vikipedi - version of the 7/4/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.