Kızık, Seben

Kızık
  Köy  
Bolu
Ülke Türkiye Türkiye
İl Bolu
İlçe Seben
Coğrafi bölge Karadeniz Bölgesi
Nüfus (2000)
 - Toplam 172
Zaman dilimi UDAZD (+3)
İl alan kodu 0374
İl plaka kodu
Posta kodu 14750
İnternet sitesi:
YerelNET sayfası

Kızık, Bolu ilinin Seben ilçesine bağlı bir köydür.

Tarihçe

Köyün adı Oğuz-Türkmen Kızık boyundan gelmektedir. Ortaçağda Anadolu'ya yapılan göçlerde Ankara Nallıhan ilçesi yakınlarına yerleşmişler, Ankara Savaşı sonrasında bugün kurulu olduğu bölgeye yerleşmiştir. KIZIK KÖYÜNÜN TARİHİ

Kızık köyünün kurulduğu zamanı gösteren kesin bir kayıt bulunmamaktadır. Anlatılanlara göre; Kızık köyü 15.yüz yılda Ankara’nın Nallıhan ilçesinin sınırları içinde bulunan ve Ayman köyü yakınlarında olan Kümbet kırı veya halen Kızık yurdu olarak anılan yerde bulunmakta idi. 1402 Ankara savaşından sonra Anadolu birliğinin bozulması ve Timur ordularının batıya doğru giderek köy ve kasabaları yakıp yıkması talan etmesi ile Kızıklılar köylerini bırakarak yaylalarına çekilmişlerdir.. O zamanlar kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgede olan yaylalarında kendilerini daha iyi koruyabilmek için bu yola başvurdukları sanılmaktadır. Kızıklılar eski köylerini terk ederken iki kola ayrılmışlardır. Kızıklıların bir kolu Kıbrısçık istikametine doğru giderken bir kolu da Seben ilçesinde bugün bulundukları yere doğru göç etmişlerdir. Yapılan bu göç dolayısı ile biri Kıbrısçık’ta, diğeri Seben ilçesinde olmak üzere iki Kızık köyü ortaya çıkmıştır. Kaleme alınan bu kitapta Seben ilçesinin Kızık köyü anlatılmaktadır. Kızıklıların eski yaylaları olan ve bugün köy olarak yerleştikleri bu yere 13 aile olarak gelip yerleştikleri söylenmektedir. Yaylalarını köy haline getirip yerleşen Kızıklıların ekonomik yaşamları daha çok hayvancılığa dayandığı için kendilerine bir yayla aramak zorunda kalmışlardır.


Kızıklılar, tıpkı İsrarillerin Filistin topraklarını zaptedip, orayı sahiplenerek yerleşime açmalası gibi; başkalarının topraklarını zaptedip, oralara yerleştikleri ve bunu olup bittiye getirdikleri için çevredekiler tarafından yahudi olarak adlandırılırlar.Bu aradıkları yaylayı da; başkalarına ait, şimdi Kızık yaylası dedikleri yaylayı işgal ederek elde etmişleridir. Başka bir köye ait yaylaya gelerek, insanların yayla evlerini yakmışlar ve yaylayı zorla zaptetmişlerdir. Daha sonra mahkemece, yaktıkları yayla evlerinin karşılığında cezalandırılmışlardır. Türkiye'deki genel alışkanlık sonucu, yerleştikleri yayla yanlarına kâr kalmıştır. Daha sonra, yaylanın karşı tarafındaki komşu köyün yaylasını da ele geçirmeye çalışmışlar, birkaç ev yapmışlar ama daha ileriye gidememişlerdir.

Kızıklılar yıllardan beri yılın bahar aylarında yaylalarına çıkarak burada kış yorgunluğunu çıkarmaktadırlar.

Kültür

Köyün gelenek, görenek ve yemekleri Türk gelenek ve görenekleriyle aynıdır.

KIZIK KÖYÜNÜN KÜLTÜREL DURUMU

Tarımsal ürünlerin, hayvancılığın, orman kesim ve çekim işçiliğinin köy halkının ekonomik hayatına yeterli olmaması nedeniyle Kızıklılar çocuklarını ilkokuldan sonra ileri öğrenim kurumlarında veya meslek okullarında okutarak bir meslek sahibi yapmak için ileri adlar atmışlardır, Kızık köyünde bir ilkokul bulunmaktadır. Osmanlılar zamanında köyde açılan medrese Cumhuriyet döneminde ilkokul haline getirilmiştir. Yeni Türk alfabesinin kabul edildiği 1928 yılına kadar bu okulda öğrenim arap harfleri ile yürütülmüştür. 1928 yılından sonra 1936 yılına kadar Kızık ilkokulu 3 sınıflı bir okul olarak Kızıklılara hizmet vermiştir. 1936 yılından sonra 5 sınıflı hale getirilerek öğretime devam etmiştir. 1950 yılına kadar Kızık köyünün çevresinde bulunan köylerde ilkokul bulunmadığından, Kabak, Gölcük ve Kuzgölcük köylerinde oturan halkımızın çocukları Kızık ilkokulunda öğrenim görmüşlerdir. Günümüzde yaşayan Kızıklıların büyük birçoğu Kızık ilkokulunda öğrenimini görerek ilköğretim diplomasını almıştır. Bu satırların yazarı olarak ben Mustafa Hitit 1947 yılında Kızık ilkokulunu bitirdim. Kızık köyü halkının okuma yazma oranı ülke ortalamasının üzerinde olup okulun kapandığı 1994 yılında % 97 ye ulaşmıştır. 200 li yılların başında Yaşayan Kızıklıların % 100 ü okuma ve yazma bilmektedir. Kızık köyünde doğan ve büyüyen çocukların büyük birçoğu ileri örenim kurumlarını bitirmişlerdir. Orta okul. Lise, meslek okulları ve üniversitelere devam eden Kızıklıların tamamı okudukları okulları bitirerek diplomalarını almışlardır. Bu Kızıklılardan birçoğu öğretmen, doktor, Ebe ve hemşire, müfettiş, büro memuru ve teknik personel olarak kamu ve özel iş yerlerinde çalışmaktadırlar.

Coğrafya

Bolu iline 45 km, Seben ilçesine 21 km uzaklıktadır. KIZIK KÖYÜNÜN BULUNDUĞU YER Batı Karadeniz bölgesinde bulunan Kızık köyü Seben ilcesine ve Bolu iline bağlıdır. Bolu-Seben karayolunun Taşlıyayla kesiminden 8 Km batıda ormanlık ve oldukça engebeli bir arazide kurulmuştur.

Kızık köyü deniz seviyesinden oldukça yüksek bir mevkide 1300 m rakımda Aladağlar üzerinde bulunmaktadır. Kızık köyünün doğu ve kuzey doğu kesimlerini ormanlar kaplar. Oluklu, Kıravurdu ve Gölyaka mevkilerinde bulunan meşe ormanı korulukları Kızık köyünün ormanları korumada ne kadar hassas olduğunu gösterir.

KIZIK KÖYÜNÜN YER ŞEKİLLERİ Kızık köyü oldukça engebeli bir arazide kurulmuştur. Düzlük denilebilecek bir arazi hemen hemen yok gibidir. Köyün çevresi tepeler ve bu tepeleri kaplayan ormanlarla çevrilidir.

Batı ve batı kuzey yönleri oldukça meyilli bir şekilde giderek alçalır.

Köyün bulunduğu yerde en yüksek yer, köyün güney yönünü boydan boya kaplayan İdris dağıdır. Kuz mahallenin hemen bitişiğinden dik bir yamaçla yükselir. Kuz mahallenin güney yönünü güneşe karşı adeta kapatır. Her mevsimde Kuz mahallede güneş Güney mahalleye göre yaklaşık bir saat sonra doğar.

İdris dağının en yüksek yeri 15550 m dir. İdris dağının Akkayalar kesimi dik yamaçlı bir kayalıktır. Bu dağın diğer tarafları yemyeşil ormanlarla kaplıdır. Bu ormanlarda genellikle çam ve köknar ağaçları bulunur.

Köyün doğusunda bulunan Yenioluk mevkii çam köknar ve meşe ormanları ile kaplıdır. Bu yerin açıklık yerleri köy merası olarak kullanılmaktadır.

Köyün kuzeyini killik tepesi kaplar. Oluklu mevkii meşe ve fundalık ağaçları ile kaplanmıştır. oluklu köyün korusu olarak örnek bir şekilde korunmaktadır.


KIZIK KÖYÜNE NASIL GİDİLİR

Kızık köyüne, bağlı olduğu Seben ilcesinden gitmek için, Seben’den güney batıya doğru Nimetli ve Dereboy köyleri istikametinde köy yolundan gidilir. 20 Km gidildikten sonra Kızık köyüne ulaşılır.
Ayrıca Seben-Bolu karayolunun 20.Km. sinde bulunan Taşlıyayla’dan Kızık köyüne giden bir yol vardır. Bu köy yolundan 8 Km batıya gidildiğinde Kızık köyüne ulaşılır.

Bolu’dan Kızık köyüne gitmek için Seben-Kıbrısçık yolu takip edilir 29 Km sonra Taşlıyayla’ya varılır ve Taşlıyayla’dan yukarıda belirtildiği gibi 8 Km. batıya gidildiğinde Kızık köyüne ulaşılır. Yaz aylarında devamlı işler halde olan bu yollar, kış aylarında yoğun kar nedeniyle zaman zaman trafiğe kapalı hale gelir.

Kızık köyüne gitmek için devamlı işleyen bir oto servisi yoktur. Bolu-Seben arasında işleyen otobüslerle Taşlıyayla’ya kadar gidilir, buradan yaya olarak veya özel vasıtalarla Kızık köyüne ulaşılabilir

İklim

Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.

Nüfus

Yıllara göre köy nüfus verileri
2007
2000 172
1997 182

Ekonomi

KIZIK KÖYÜNÜN EKONOMİK DURUMU

Kızık köyü halkının geçim kaynakları 1950 yılına kadar tarla ürünleri, hayvancılık ve orman kesim ve çekim işçiliğine dayanmaktaydı. İhtiyaçların giderek artması ile bu geçim kaynakları yetersiz kalmış ve köy halkı başka geçim kaynakları aramak zorunda kalmışlardır.

Kızık köyünde tarla tarımından elde edilen ürünlerin başında buğday ve arpa gelir. Ayrıca hayvan yemi olarak fiğ ekilip yetiştirilir. Köy bulunduğu yerin yaklaşık olarak rakımı 1300 metrenin üzerinde ve kış günlerinin uzun sürmesi ile köyde bahçe ürünlerinin yetişmesine olanak vermemektedir. Bu bakımda ihtiyaç duyulan sebzelerin büyük birçoğu Seben ve Bolu pazarlarından temin edilmektedir.

Temel gıda maddesi olan buğday ürünü de 1960 yılana kadar kay halkının ihtiyacını karşılayacak düzeyde değildi. Kızıklılar buğday ihtiyaçlarını da çevre pazarlarından temin ederlerdi. 160 yılından sonra göçler nedeniyle köyün nüfusu hızla azalmış ve köyde ekilen tarım alanları köylünün buğday ihtiyacını karşılar hale gelmiştir.

Köyde yeterli su kaynağı yoktur. Muhtelif yerlerde olan birkaç çeşme ancak halkın günlük su ihtiyacını karşılayabilmektedir. Bu bakımdan Köyde sulu tarım yapmanın olanağı yoktur. Dere kenarlarında veya çeşme altlarında bazı sebzeler yetiştirilmekte ise de bu sebzeler ancak bahçe sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak kalmaktadır.x

Sulu tarım yapılamaması Kızık köyünün yaşantısına büyük etkisi olmuştur. Kızıklılar uzun yıllar Buğday ürünlerine dayanan gıda maddeleri ile geçinmek zorunda kalmışlardır.

....... yılında Köyün Yeni oluk mevkiine bir gölet yapılmıştır. Bu göletten köy halkının evlerine su tesisatı bağlanmıştır. Ancak göletin suyu ancak evlerin ihtiyacını karşılamaktadır. Son yıllarda Kızıklılar göletten evlerine aldıkları suyu evlerinin bahçelerinde yetiştirdikleri sebzeleri yetiştirmek için kullanmağa başlamışlardır. Ancak su kaynağının yetersiz oluşu Kızıklılara daha fazla bahçe ürünü yetiştirmeğe imkan tanımamaktadır.

Kızık köyünün sahip olduğu arazilerde elma armut gibi meyveler da yetiştirilmektedir. Köyde düzenli bir meyve bahçesi yoktur. Dere kenarlarında arazisi olanlar bireysel babaları ile bu meyveleri yetiştirmeğe çalışmaktadırlar. Yetiştirilen bu meyveler genellikle köyde tüketilmektedir. Köyde bulunan bazı Kızıklılardan ihtiyaçtan fazla meyve yetiştirenler de bulunmaktadır. Ancak yetiştirilen bu meyvelerin köy ekonomisine önemli bir katkısı yoktur. Son yıllarda Köyde oturan Kızıklılardan bazıları Düzenli meyve bahçeleri kurmağa başlamışlardır. Ancak bu çalışmalar köyün genel çalışma alanına göre yetersiz bir düzeydedir.

Eski yıllarda Kızık armudu adı ile anılan bir armut cinsi köy ve çevresinde büyük isim yapmıştır. Kızık armudu ile anılan bu armudun Kızık köyünde fazla yetiştirilmesi söz konusu değildir. 1950 li yıllara kadar Kızıklıların Çevre köylerden satın alarak topladıkları bu armutları kış aylarında ülke pazarlarına götürüp satmalarından Kızık Armudu adı ile anılmaktadır.

Kızıklılar eski yıllarda çevre köylerden topladıkları elma ve armut gibi meyveleri sonbahar aylarında köyde evlerinin yanında yaptıkları meyve damlarında saklarlardı. Bu damlara köy ve çevrede “Yemiş Damı” adı verilirdi. Ağaçlardan çantı şeklinde yapılan bu yemiş damlarının poyraz rüzgarına açık olan yönlerinde küçük delikler vardı. Poyraza açık olan bu delikler Damın içinde bulunan meyvelerin çürümesine engel olurdu. Damın içinde bulunan meyve rafları elma ve armutlarla doldurulurdu. Kış aylarında bu armutların lekeli olanlar ayrılın, Sağlam olanlar ambalaj sandıklarına konularak pazarlara sevk edilirdi. Kızıklılar yüz yıllarca bu işin ticaretini yapmışlardır. Eski yıllarda Köyden atlara yüklenen armutlar Genellikle Bolu üzerinden diğer il ve ilce pazarlarına sevk edilirdi. 1950 yılından sonra motorlu taşıtların köye girmesinden sonra bu taşıma kamyonlarla yapılmağa başlanmıştır.

Ancak 1970 yılında sonra Kızıklılar bu meyve ticaretini bırakmış ve geçim için başka yollar aramağa başlamıştır.

Kızık köyünün meralarında veya tarlalarında ahlat adı verilen yaban armudu yetişmektedir. Bu ahlatlar köy halkı tarafından toplanarak fırınlarda kurutularak hoşaf denilen bir ürün elde ederlerdi. Hoşaf kış aylarında kuru olarak yenildiği gibi, Pişirilerek hoşaf yemeği de yapılırdı. Günümüzde köyde oturan Kızıklılar hoşaf yapmağa devam etmektedirler. Ancak bu işle uğraşanlar günden güne azalmaktadır.

Kurulduğu günden beri Kızıklıların en önde gelen geçim kaynaklarının başında hayvancılık gelmektedir. Yüz yıllar önce Kümbet kırında oturan Kızıklılar, günümüzde Kızık köyü olarak anılan şimdiki Kızık köyünü yayla olarak kullanmaktaydılar. Kümbet Kırından hayvanlarını otlatmak için her yıl bu yaylalarına göç etmekteydiler. Ancak Timur istilasından sonra Kümbet Kırını terk ederek eski yaylaları olan bu Kızık köyüne yerleşmişlerdir. Kızık yaylasını da yayla olarak benimsemişler ve hayvanlarını bu yaylada beslemeğe başlamışlardır.

Yakın zamana kadar köyde oturan bütün Kızıklıların evlerinde büyük baş hayvan olarak sığın ve küçük baş hayvan olarak da koyun keçi beslerlerdi. Orman kanununu yürürlüğe girdiği 40 lı yılların sonlarına doğru köyde binlerce koyun ve keçi beslenmekteydi. O yıllarda her Kızıklının evinde 8-10 adet büyük baş hayvan beslenirdi. Orman kanunu Keçi beslemeyi yasakladığı için köyde beslenen bütün keçiler elden çıkarıldı. 1970 li yılların sonlarına doğru l2-15 bin olan Koyun sayısı günden güne azalmağa başladı. 2000 li yılların b.aşında Kızık köyünde bir tek koyun bulmak mümkün değildir. 50 yıl önce köyde bulunan büyük baş hayvan sayısı 5-6 bin civarında iken 2002 li yılların başında hayvan sayısı birkaç yüze kadar düşmüştür.

Yüzyıllarca hayvancılıkla geçimini sağlayan Kızıklılar, Köyden Göç etmeğe başladıktan sonra köyde bulunan hayvan sayısı da giderek azalmıştır. Köyde oturan Kızıklılar ancak kendi günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmek için hayvan beslemektedirler.

KIZIK KÖYÜNDE TAVUKÇULUK

Son yıllarda Kızık köyünde oturanlar Et tavukçuluğuna büyük ölçüde önem vermişlerdir. Köyde kurulan tavuk çiftliklerinin sayısı 1980 li yıllardan sonra günden güne artmıştır. Günümüzde Kızık köyünde 20 den fazla tavuk çiftliği vardır. Bu çiftlikler belirli şirketler adına tavuk üretmektedirler. BEYPİ AŞ. Bu şirketlerin başında gelmektedir. Köyde yürütülmekte olan tavukçuluk örgütlü bir şekilde değil her Kızıklı aile kendi başına yapmaktadır. 3-5 bin kapasiteli olan bu çiftliklerin ısıtma ve bakım maliyet giderleri fazla olduğundan gelirleri düşük seviyede kalmaktadır. Tavuk üreticileri kendilerine civciv temin eden kuruluşlara organik yönden bağlı olduklarından üretim fiyatlarını da bu şirketler belirlemektedir.

Günümüzde Köyde oturan Kızıklıların en önemli geçim kaynaklarından biri haline gelen tavuk üretiminde daha ileri yolların denenmesi üretimin ve dolayısı ile köy halkının gelirlerinin önemli ölçüde artmasına sebep olacaktır. Kızık köyünde 1980 den sonra Faik Dönmez, Hasan Kayış, Hüseyin Ayerlikaya, Afer Arslan, Şuayp Çakmak ve Hasan Dönmez tavukçuluk işine başlayarak köy halkına örnek olmuşlardır. Günümüzde kızık köyünde tavukçuluk yapan Kızıklılar aşağıda gösterilmiştir. *Hüseyin Ayerlikaya * Afer Arslan *Durmuş Ay *Yunus Çiftçi *Sefer Ayerlikaya *Ramazan Özçelik *Nuh Özçelik *Abidin Özçelik *Cafer Arslan *Şuayp Çakmak *Yunus Özçelik * Mümin Kayrancı *Beşir Güleç * Yusuf Yörükoğlu *Hüseyin Tepetaş *Nihat Güleç *Şefik Ay

ORMAN İŞÇİLİĞİ

Kızık köyü halkının tarım ürünlerinden ve hayvancılıktan yeterli gelir elde edememesi yüzünden köy halkı başka geçim kaynakları aramak zorunda kalmıştır. Köy çevresinin ormanlarla kaplı olması dolayısı ile Kızıklılar kendilerine yakın bir iş alanı olan Orman kesim ve çekim işlerinde çalışmaktadırlar.

1940 lı yıllardan sonra Orman kanununun yürürlüğe girmesinden sonra köyde beslenen hayvan sayısı hızla azalmıştır. Köy halkı bu yüzden orman kesim ve çekim işlerinde çalışmağa başlamışlardır. Köy halkı orman işletmelerinin kesilmesini öngördüğü ağaçları kendi imkanları ile kesip orman depolarına taşırlar ve işlerin karşılığı olarak kesim ve çekim ücreti olan ve orman işletmelerince saptanan bir ücreti alırlardı.

Eski yıllarda Kızıklılar guruplar halinde ormanlardan ağaç kesme  işlerini  balta ve el testereleri ile yaparlardı. Son yıllarda bu kesim işleri motorlu testerelerle yapılmaktadır. Yine eski yıllarda Ormanlarda tomruk haleni getirilen tomruklar öküz arabaları ile orman depolarına taşınırdı.  1960 yılından itibaren taşımacılıkta ile adımlar atan Kızıklılar Ormanlarda kestikleri ve tomruk haline getirdikleri ağaçları orman depolarına kamyon ve traktör gibi motorlu araçlarla taşımağa başlamışlardır.

1960 lı yıllarda bir m³ tomruğun kesilip orman depolarına taşıma ücreti olarak Kızıklılar orman işletmelerinden Depoların mesafesine göre 5-20 TL.sı ücret alırlardı. Son yıllarda kızıklılar kesim ve çekim işlerinden 5-20 milyon TL. ücret almaktadırlar Kesim ve keçim ücreti Kerestenin satış bedeline göre yaklaşık % 8-10 civarındadır. Buna göre Kızıklıların kesim ve çekim işlerinden aldıkları ücret kerestenin satış bedeli göz önüne alınırsa çok yetersiz kalmaktadır.yetersiz kalmaktadır. Bunun başlıca sebebi Kesim ve çekim ücretlerinin tek taraflı olarak Orman işletmeleri tarafından tespit edilmesi ve Bu işleri yapacak olan köylülerin fikrinin Sorulmamasıdır

Yıllardan beri orman kesim ve çekim işlerinde çalışan köylüler birçok kazalar geçirmişler, yaralanmışlar ve hatta birçok kişi hayatlarını kaybetmiştir. Kesim ve çekim işlerinde çalışanlar sigortasız olara bu işlerde çalışmaktadırlar. Çalışanların hiçbir sosyal güvencesi yoktur. Son yıllarda ormanlardan kesilen ağaç sayısında önemli azalmalar olmuştur. Bu azalmalar kesim ve çekim işlerinde çalışan köylülerin bu işlerden elde ettikleri gelirlerde de önemli azalmalar sebep olmuştur. Bu gelirlerin azalması Kızıkların köylerinden göç etmelerine önemli sebeplerden biridir.

1960 yılından sonra Kızıklılar Ormanlarda kestikleri tomrukları orman depolarına taşımak için kullandıkları öküz arabaları yerine Kamyon ve traktör gibi motorlu taşıtlara sahip olmak için büyük bir caba göstermişlerdir. Bunun sonucu olarak 70li ve 80 li yıllarda köyde bulunan motorlu taşıtlar sayısında büyük artışlar olmuştur.

Kızıklıların bir bölümü orman kesim ve çekim işlerinde çalışırken birçok Kızıklı da Köyün çevresinde bulunan Orman bölge şefliklerinde Depo memuru, kesim memuru, konuma memuru, Büro memuru gibi çeşitli işlerde çalışmaktadırlar. Ayrıca birçok Kızıklı da Aladağ, Kartalkaya, Taşlıyayla, Alabarda, Ardıç ve Kızık orman bölge şefliklerinde, Bolu, Aladağ ve Seben Orman işletmelerinde geçici işçi olarak çalışmaktadırlar. Orman işletmelerinde memur ve işçi olarak çalışan Kızıklıların birçoğu bu iş yerlerinden emekli olmuş, birçoğu da halen bu işletmelerde çalışmağa devam etmektedirler,

Orman isletmeleri kurulduktan sonra, Bu işletmelere memur olarak çalışmaya başlayan ilk Kızıklı Mehmet Akman’dır. Mehmet Akman Bolu Orman İşletmesi Aladağ Bölge Şefliğinde 1945 yılında santral memuru olarak göreve başlamıştır. Bu görevinde 27 yıl çalıştıktan sonra 70 yıllarda emekli olmuş tur.

20. yüz yılın yarısından sonra Kızıklıların ekonomik hayatında ormanların büyük bir yeri ve önemi vardır. Bu önem 2002 li yıllarda -da devam etmektedir. Bunun bilincinde olan Kızıklılar ormanları korumak için üzerine düşen görevleri hiç aksatmadan yapmaktadırlar. Eski yıllarda Kızık köyünün bulunduğu Aladağ ormanlarında bazı yangınlar olmuş sa da, Son yıllarda Kızık köyünü bulunduğu Aladağ ormanlarında herhangi bir yangın olmamıştır. Bu durum ormanların korunmasında Bolu ve Seben Köylülerinin duyarlı olduğunun açık bir göstergesidir.

K İ L

Kızık köyünün bulunduğu topraklarda Önemli bir maden yatağının olup olmağı hakkında bir araştırma yapılmamıştır. Bu bakımdan köyün bulunduğu topraklarda herhangi bir maden yatağı ili ilgili herhangi bir bilgi yoktur.

Köy halkı eski yıllardan beri Güney Mahallenin batısında bulunan ve adına Killik tepesi denilen alandan Kil çıkarmağa çalıştıkları bilinmektedir. Beyaz ve kırmızı renkli olarak toprak altından çıkarılan kil bir temizlik maddesi olarak kullanılırdı. Kızıklılar bu kili çıkararak çevre köy ve kasabalarda satarak gelir elde ederlerdi.

Adına baş kili de denilen Bu kilin en önemli özelliği Ellerin ve vücudun, saçların bu kil ile yıkanması halinde Kilin yumuşatıcı bir etkisi olduğu görülmektedir. Özellikle soğuk kış günlerinde Kil ile yıkanan el, yüz ve vücutta soğuktan kaynaklanan herhangi bir çatlar meydana gelmemektedir. Kilin yumuşatıcı özelliği çatlakların oluşmasını önlemektedir. Günümüzde yumuşatıcı özellikler taşıyan Bazı ürünlerin doğal bir özelliği Kızık kilinde bulunmaktadır.

Ocaklardan çıkarılan kil, taş ve topraklarından ayrıştırılarak temizlenirdi. Evlere taşınan kil satılmak üzere pazarlara götürülürdü. Pazarlarda satılan kil, Kızıklıların ekonomisine az da olsa bir katkı sağlardı.

Gelir kaynaklarının az olduğu eski yıllarda ocaklardan çıkardıkları kili çevre kasaba ve köylere götüren Kızıklılar bu kili satarak veya gerekli mallarda mübadele ederek gelir sağlarlardı.

Kızık köyünde ocaklardan kil çıkarmak çok zor bir iştir. Killik tepesinde derinlemesine kil ocakları açılır ve rastlanan kil damarları kazılarak elde edilen kil ocakların dışına taşınırdı. Ocakların dışına çıkarılan kilin üzerindeki taş ve topraklar alınır ve kullanıma hazır hale getirilirdi.

Eski yıllarda Ocakların çökmesi ile birçok kazaların meydana geldiği ve bu kazalarda bazı Kızıklıların yaşamlarını yitirdiği yaşayan Kızıklılar tarafından bilinmektedir.

Son yıllarda Killik Tepesinden kil çıkaran Kızıklılar hemen hemen yok gibidir. Köyde oturan Kızıklıların sayasının azalması, Hazır kozmatik ürünlerin piyasalara hakim olması dolayısı ile doğal bir kuruyucu olan Kızık kili unutulmaya yüz tutmuştur. Ancak Hiçbir Kozmetik ürünün Kızık kilinin yumuşatıcı özelliğini tutmadığı bu kili kullananlar tarafından bilinmektedir.


G Ö Ç

Yüzyıllardır Oğuz-Türkmenlerin bir yaşam tarzı olan konar-göçerlik, günümüze kadar da Kızık Türkmenlerinin bir hayat tarzı olarak süregelmiştir. 11.yüz yılın sonlarında Anadolu’ya gelen Türkler, Anadolu’yu yurt olarak benimsemişlerdir. Zaman içinde Anadolu’nun doğusundan batısına kadar yayılan atalarımızın ekonomik yaşamları daha çok hayvancılığa dayalı olduğundan yerleştikleri yerlerden, hayvanlarını otlatmak için yaz aylarında başka yerlere yaylalara göç ederek yaşamlarını sürdürmeğe çalışmışlardır. Bir yerleşim yeri olarak Kızık köyünü devamlı oturma yeri olarak benimseyen atalarımız, yaz aylarında hayvanlarını besleyebilmek için her baharda Aladağda bulunan Kızık yaylasına göç ederek yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Göç olayı Kızıklıların yaşamlarının bir parçasıdır. Köyde oturan Kızıklılar,yaz aylarında hayvanlarını beslemek, meralarında ot yetiştirmek, Orman kesim ve çekim işlerinde çalışmak için her baharda yaylalarına göç etmektedirler. Kümbet Kırından bu günkü yerleştikleri yere göç eden Kızıklıların ekonomik yaşamları 20. yüz yılın yarılarına kadar tarım ve hayvancılığa bağlı olduğundan bahar ve yaz aylarında yaylaya göç etmek Kızıklılar için zorunlu hale gelmiştir.

Kızıklılar bahar aylarında yaylaya çıkarlardı. Yaylaya göç etme günü köy kurulunca kararlaştırılırdı. Önce Köyde bulunan hayvanlar nisan aylarının ilk günlerinde yaşlı olan insanlarla birlikte yaylaya gönderilirdi. Çalışabilecek genç Kızıklılar köyde kalarak tarla ve bahçe işleri ile uğraşırlardı. Evindi nüfusu az olan aileler hayvanlarını yaylada akraba ve komşularına bırakırlardı.

Köy ihtiyar kurulunun kararlaştırdığı günde diğer bütün Kızıklılar da mayıs ayının ortalarında yaylaya göç ederlerdi. Eski yıllarda yaylaya göç eden Kızıklılar köyde iki korucudan başka kimsenin kalmasına izin vermezlerdi. Son yıllarda köy halkının tamamının yaylaya çıkma zorunluğu giderek ortadan kalkmıştır. İsteyen köylüler Köyde kalarak kendi işlerinde çalışmağa başlamışlardır.

Eski yıllarda yayla göçü Kızıklıların heyecanla bekledikleri bir olaydı. Özellikle çocuklar ile elenecek olan gençler yayla göçünü dört gözle beklerlerdi.

Kızık köyünde yayla göçü için karar alındıktan sonra, göç için gerekli hazırlıklar yapılırdı. Köy kadınları göç için içli pideler ve gözlemeler yaparlardı, İçli pideler hamurun içine kavurma ve peynir konularak fırınlarda pişirilirdi. Gözlemeler ise saç tandırlarda pişirilirdi. Köy halkı yaylaya göç ederken bu yiyecekleri komşularına ve akrabalarına ikram ederlerdi. Köyü bekleyecek koruculara pide vermek gelenlerindendi.

Köyün erkekleri yaylaya eşyalarını götürecek olan arabalarını hazırlarlardı. Arabalar genellikle öküzler tarafından çekilen dört tekerlekti vasıtalardı. Arabaların ön ve arka tekerlekleri arasındaki boy yaklaşık 4-5 metre kadardı. Önden arkaya doğru ikisi üstte ve ikisi altta olmak üzere selen adı verilen 4 sırık uzatılırdı. Sırıklar arasına köy halkının kendi dokuması olan ve adıla kılçan denilen örtüler gerilirdi. Bu örtüler arasına yaylada kullanılacak olan ev eşyaları yüklenirdi. Arabanın ortasında bir boşluk bırakılır bu boşluğa kadın ve çocuklar bindirilirdi. Arabaların üst kısmına 5. bir selen uzatılır ve bu selen üzerinden arabanın üzeri köy halkının kendi dokudukları toplu kilimlerle örtülürdü.

Toplu kilimler Kızıklıların en tanınan dokumalarındandır. Koyunların yününden iplik yapılır, bu iplikler doğal boyalarla boyanır ve adına ısdar denilen tezgahlarda dokunarak toplu kilim yapılırdı. Arabaların üzerine örtülen toplu kilimlerin büyüklüğü, sayısal miktarı ailelerin varlıklarını gösterirdi.

Yayla göçü, köy kurulunca karalaştırılan günde ve genellikle mayıs ayının ortalarında başlardı. Kuz mahalle, Karaağaç ve aşağı mahallenin göç arabalarının ilk durak yeri Yenioluk mevkiidir. Güney mahalleden yaylaya göç eden arabalar Kaş tepesinin üstünde bulunan düzlükte toplanırlardı. Güney mahalleden Kaş tepesine dik bir yoldan çıkıldığı için bazı ailelerin arabaları bir çift öküzle bu dik yolu çıkamazlardı. Göç arabalarının önüne bir çift öküz daha takılarak arabalar kaş düzlüğüne çıkarılırdı. Göç arabalarına ikici bir çift öküz takılmasına şıvkar adı verilirdi.

Kaş tepesinden hareket eden Güney mahallelilerin arabaları oluklu yolunu takip ederek Yeniokulk’ta diğer mahallelerden gelen arabalarla birleşirler ve yaylaya doğru hareket göç arabaları birbirleri ile yarışa girerlerdi. Arabaları çeken öküzleri güçlü olanlar, göç kervanının ön saflarında yer alırlardı. Göç arabalarının ikinci durak yeri Taşlıyayladır. Öğle vakti Taşlıyaylaya varan göç arabaları burada mola verirlerdi. Bu istirahat yerinde öküzler arabalardan alınır, çayıra salınırdı. Göçe katılan köy halkı burada guruplar halinde öğle yemeklerini yerler ve istirahat ederlerdi.

Yaylaya önceden çıkanlar göç arabalarını Köprübaşı denilen yerde karşılarlardı. Yayla göçü akşam saatlerinde ve bir bayram havası içinde sona ererdi.

Mayıs ayı ortalarında yaylaya göç eden Kızıklılar Haziran ayın sonlarına veya Temmuz ayı başlarına kadar yaylada kalırlardı., Kadınlar besledikleri hayvanların sütlerinden peynir, tereyağı gibi ürünler yapar ve bunları pazarlara gönderirlerdi. Erkekler Orman kesim ve çekim işlerinde çalışırlardı. Yayla zamanı işsiz olan köy gençleri zamanlarını çeşitli oyunlar oynayarak geçirirlerdi. Çayır tavladı da denilen kös oyunu Kızıklı gençlerin en önde gelen oyunlarındandır. Çocuklar met ve hot oyunu oynarlardı. Hot oyunu günümüzde modern alanlarda oynanan golf oyununun iptidai bir şeklidir. Hot oyunu ile golf oyununun birbirine çok yakın bir oyun olması, Bu oyunun kökünün çok eski çağlara, orta Asya’ya kadar uzanması olasılığını ortaya koymaktadır. Günümüzde Modern golf oyununu oynayan Amerika’lıların bu oyunu yüzyıllar önce Ortaasya’dan Amerika’ya göç edenlerden, Kızıl derililerden öğrendikleri ve bu oyunu yıllar içinde bu günkü hale getirdiklerini düşünmekteyim. Kızıklıların yayladan köye dönmeleri, Yaylada yapılan ve adına Taş Bayramı, Köprübaşı Bayramı denilen bayramı yapıldıktan sonra Temmuz ayının ilk günlerinde başlardı. Yaylaya göz bir günde tamamlandığı halde köye göz birkaç gün sürerdi. Köye göç edecek olan Kızıklılar Hayvanlarının başında ailelerinden birini bırakırlardı. Nüfusu az olan aileler hayvanlarını komşularına veya akrabalarına emanet ederlerdi. Yayla göçü gündüz saatlerinde yapıldığı halde, göye yapılan göçler gelenlikle akşam saatlerinde başlar ve sabah saatlerinde sona ererdi. Köye yapılan göçlerde Kızıklılar birlikte değil gruplar halinde köye göçerlerdi. Yayladan çıkan göç arabaları Olcaklar mevkiinde Mola verirler ve göç arabaları sabah saatlerinde köye ulaşırlardı. Köy göçünün başladığı günlerde Kızıklı kadınlar fırınlarda tandır adı verilen tepsilerde yağlı lokumlar ve hoşmeni denilen yemekler yaparlar ve bu lokumlarla yemekleri, eş dost ve akrabalarına armağan ederlerdi. Yirminci yüz yılın ortalarına ve Kızık köyüne motorlu araçların girmesine kadar köyden yaylaya ve yayladan köye yapılan göçler köy kurulunun kararlaştırdığı günlerde ve öküz arabaları ile yapılırken, Motorlu taşıtlar köye girdikten sonra, Göçler motorlu taşıtlarla yapılmağa başlanmış, Aynı günde göç etme anlayışı özelliğini kaybetmiştir. Günümüzde Gerek yaylaya göç, ve gerekse yayladan köye göçte Kızıklılar istedikleri gibi hareket etmektedirler. Günümüzde Nüfusun azalması ile göç olayları eski özelliğini yitirmiştir.

Yayladan köye göç Kızık’ta Güz hayatının başlangıcıdır. Gü hayatı ise Tarımsal ürünlerin toplanması demektir.

KIZIK KÖYÜNDE GÜZ HAYATI

Kızık köyü Aladağ ormanları içinde oldukça geniş ve engebeli bir arazide kurulmuştur. 1325 rakımlı olan köyde Köy halkının sahip olduğu arazilerden olduğu arazilerden yılda ancak bir ürün alınmaktadır. Temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan yaz aylarında Kızıklılar arazilerinde bulunan ürünleri toplamaktadırlar.

Yayla mevsiminin sona erdiği haziran ayın sonları ile Temmuz ayı başlarında Kızıklılar güz işleri için köylerine dönerler. Tamamen insan emeğine ve hayvan gücüne dayanan güz çalışmaları başlar. Köy halkı yıl içinde kullandıkları ekmeklik buğdayları ile Kış aylarında beslemek zorunda oldukları hayvanlarının ot saman ve yemlik ihtiyaçlarını ambarlarında ve samanlık denilen depolarında toplarlar.

Eski yıllarda köy halkının arazilerinden elde ettikleri Buğday, arpa ve hayvanlarının saman ot gibi ihtiyaçları Kızıkıllıların yıllık ihtiyaçlarını karşılamazdı. Nüfusunu giderek artması tarım ürünlerinin yeterli olmaması sebebiyle Kızıklılar bu ihtiyaçları köy dışından karşılamak için büyük bir caba içine girerlerdi. Kızıklıların Köylerinden göç etmelerinin en gönde gelen sebeplerinden biri ve belki de en önde geleni kışlık ihtiyaçlarının karşılanmasındaki güçlüklerdir. Kızıklılar Kışlık ihtiyaçlarını karşılamada çektikleri sıkıntılar sebebiyle Çocuklarını ileri okullarda okutmağa ve çocuklarının meslek sahibi olmasına gayret göstermişler, nakliyecilik, ticaret memurluk ve işçilik gibi başka iş alanlarına yönelmişlerdir.

Kızıklıların köylerinden göç etmesi ve köy nüfusunun hızla azalması sebebiyle güz hayatı eski özelliğini yitirmiştir.

SÜREK AVI

Kızık köyünde güz çalışmaları başlamadan köy kurulunun belirlediği günde köyün çevresinde sürek avı yapılırdı. Sürek avı Köy arazilerinde bulunan ürünlerin yaban hayvanlardan korunması için düzenlen ve bir gün süren geleneksel bir av etkinliğidir. Sürek avına köyde eli silah tutan köylüler ile silahı olmayan her aileden bir kişinin katılması zorunluydu. Mazeretsiz olarak sürek avına katılmayan Kızıklılar bir gün köy imece işlerinde çalışırlardı. Sürek avları her yıl köyün Karabelen denilen mevkiinden başlardı. Silahlı olan Kızıklılar Yenioluk mevkiinde imce boğazına pusu kurup beklerken, Silahsız olan köylüler Akkayalar ve idris dağı istikametinde sesler çıkararak silahlı pusu kurulan yere doğru sürerlerdi. yaban Domuzu, aya vve geyik gibi av hayvanları Pusu kurulan yerden geçerken Silahlı Kızıklılar tarafından avlanırdı. Sürek avlarında bazı yıllar birçok yaban hayvanı avlandığı gibi bazı yıllar hir bir hayvan avlanamazdı..

Sürek avına katılan Kızıklılar Yeniokulk mevkiinde öğle istirahatlarını yaparlardı. Yemeklerini burada yerler öğle namazlarını kılarlardı. Öğleden sonra sürek avı tekrar başlar, Sarkaya, Yücek, Karapınar ve Oluklu istikametinde devam ederdi. Bazı yıllar sürek avlarının Dedempınarı ve Samalcak mevkilerine kadar uzadığı olurdu. Bir gün süren sürek avı akşam saatlerinde sona ererdi. Eski yıllarda yapılan sürek avlarında geyik gibi av hayvanlarının vurulduğu ve av hayvanı etleri sürek avına katılanlar arasında eşit olarak paylaşılırdı. Sürek avları eğlenceli bir şekilde geçerdi. Eski yıllarda yapılan sürek avlarının anıları köy halkı arasında anlatılmaktadır. Kızık köyünde yaşayan halkın büyük birçoğunluğun köyden göç etmesi ve köy nüfusunun yıldan yıla azalması, av hayvanlarının azalması nedeniyle köyde sürek avları eski özelliğini yitirmiş olup, Kızık köyünde artık sürek avı yapılmamaktadır.

KORU BOZMA

Kızık köyünde güz hayatı koru bozma ile başlar. Bahar aylarında hayvanlarını yaylaya çıkaran Kızıklılar, Köyün Yenioluk, Sarkaya, Olcaklar, Oluklu, Gölyanı ve sönürt adı verilen meralarında ot yetiştirmek için çalışırlardı. Bu meralarda yetiştirilen otlar, köy halkı tarafından biçilerek toplanırdı. Buna Koru Bozma denirdi.

Koru bozma Temmuz ayının ilk günleri içinde ve köy kurulunun belirlediği günde yapılırdı. Belirlendiği günden önce korulara hayvan sokmak ve kurulardan ot toplamak yasaktı. Bu yasağa uymayanlar köy kurulu tarafından cezalandırılır ve biçilen otlar müsadere edilirdi.

Kuz mahalle, Karaağaç ve aşağı mahalleli olan Kızıklılar Genellikle Yeniokul, sarkaya ve Olcaklar meralarından, Güney mahalle halkı ise Oluklu, Gölyanı ve Sönürt meralarından ot biçerek Koruyu bozarlardı.

20. yüz yılın ortalarına ve hatta 1970 li yıllara kadar köy kurulu tarafından belirlenen koru bozma gününde Kızıklılar anılan meralardan ot biçerek toplarlardı. Eski yıllarda Güçlü olan ve ailesi kalabalık olan aileler çok ot yetişmir olan meraları zapt ederek ot toplamağa çalışırlardı. Bu durum zaman zaman Kızıklıların kendi aralarında sürtüşmelere sebep olurdu. Daha sonraları Her Kızıklı ailenin ot biçeceği alanlar kur’a ile belirlenmeğe başlandı. Bu usulden sonra Korudan ot toplamada aileler arasındaki sürtüşmeler hemen hemen ortadan kalktı. Koru bozma çalışmaları genellikle bir iki gün sürerdi. Ot toplamağa ihtiyacı olan aileler ot toplamağa birkaç gün süre ile devam ederlerdi. Köyde arazisi az olan aileler Meralarda numaralanmamış yerlerden de ot toplamağa çalışırlardı.


KIZIK KÖYÜ MERALARINDA KORU BOZMA

Koru bozma’da kura usulünün başlamasından sonra aileler arasında sürtüşmeler ortadan kalkmıştır. Hatta aileler ot toplamada ve diğer güz işlerinde birbirlerine yardımcı olmağa başladılar. Bu durum Kızıklı aileler arasında yakınlaşmayı ve yardımlaşmayı daha çok artırmıştır.

Kızık köyünde koru bozma daha çok bir bayram havası içinde geçerdi. Aynı mahalden ot biçen Kızıklı aileler ot biçme sırasında yemeklerini beraber ve birbirlerine yardımcı olurlardı.

Koru bozma ve meralardan ot toplama köy halkının hayvanlarının yem ihtiyacını karşılamak için ailelerin ve dolayısı ile köyün ekonomisine bir katkı sağlardı.

Son yıllarda köyde nüfusun azalması, yaylaya göç etmenin eski özelliğini yitirmesi, hayvan sayısının azalması gibi nedenlerle meralar korunmamakta ve koru bozma yapılmaktadır.

Yerleşim yerinin köy tüzel kişiliği alması ile birlikte köyün tüzel kişiliğini temsil etmesi için köy muhtarlık seçimleri de yapılmaktadır.

KIZIK KÖYÜNDE MUHTARLIK YAPANLAR

MUHTARIN ADI VE SOYADI MUHTARLIK YAPTIĞI YIL,

1.     Hüseyin Güden			- 1924	                     
2.	Hüseyin Yaman			1924 - 1928
3.	Hüseyin Güden			1928 - 1932
4.	Hüseyin yaman			1932 - 1936
5.	Osman Kayış			1936 – 1940
6.	Ahmet Mitralyöz			1940 – 1943
7.	Nuri Arpat			1934 – 1944
8.	Ahmet Mitralyöz			1944 – 1946
9.	Mustafa Güden			1946 – 1950

10. Mehmet Civelek 1950 – 1954 11. Mustafa Güden 1954 – 1957 12. Nuri Yıldırım Vekil - 1957 13. Faik Dönmez 1957 – 1960 14. Şaban Yörükoğlu Vekil 1960 - 1961 15. Faik Dönmez 1961 – 1969 16. İhsan Özçelik 1969 – 1971 17. İsmail Kayrancı Vekil - 1971 18. Ahmet Özçelik 1971 – 1974 19. Mehmet Ayerlikaya 1974 – 1977 20. İhsan Özçelik 1977 – 1981 21. Mehmet Ayerlikaya 1981 – 1989 22. Hasan Dönmez 1989 – 1997 23. Sefer Ayerlikaya Vekil 1997 – 1999 24. Durmuş Ay 1999 - 2004 25. Mümin Kayrancıoğlu 2004 -

KIZIKSPOR

Bolu il merkezinde oturan Kızık köyü halkının gençleri 1980 yılında KIZIKSPOR adıyla amatör spor kulübü kurmuşlardır. Kuruluşundan 2013 yılına kadar gelindiğinde Bolu il merkezi ve çevresinde adından sık sık söz ettirerek her zaman gündemde kalmayı başarabilmiştir. Kızıkspor adını başarıyla Bolu spor kamuoyuna benimsetmiştir. Spor kamuoyunun takdirini toplamıştır.

2000 yılından itibaren sanal ortamda yer alarak amatör futbolu internete taşıyan ilk kulüp olmuştur.

İnternet Adres: *KIZIKSPOR.COM

Başkan: Necmi Arman

KIZIKSPOR'UN ÖYKÜSÜ

1960’lı yılların başlarında Kızık köyünden Bolu il merkezine göç eden kuşağın çocukları olarak, Her hafta sonu top oynamak için Karaçayır’da buluşuyorduk.

Kimimiz orta okulda-lisede, Kimimiz de öğretmen okulu ya da diğer meslek liselerinde okuyorduk. Hafta sonları Düzce’de okuyan arkadaşlarımız da bizimle buluşurlardı.

Şimdiki gibi futbol ayakkabımız ve meşin topum uz güzel değildi. Top oynadığımız alan yemyeşil doğal çimlerle kaplı olduğu için, Yalın ayakla top oynayan arkadaşlarımız da vardı. (Şimdiki hayvan pazarı ve prefabriklerin olduğu alan)

Havalar soğur, Yağmur-kar yağar. Elimiz, ayağımız mormor-kaskatı olurdu. Yuvarladığımız top, karların birikmesiyle iki misli olur, Topla birlikte bembeyaz karlar üzerinde yuvarlanırdık. Akşam ezanı okununcaya kadar topun peşinden koşardık. Evimize geldiğimizde dayak hazır ol sa da, Yine de Karaçayır’dan vazgeçemezdik. Arada sırada kavga-dövüş ettiğimiz de olurdu. Dargın olmaz ve çabuk barışırdık. Birbirimize ünlü futbolcuların isimlerini koyardık.

Okullarımızı bitirdik. Birer meslek sahibi olduk.Kimimiz erken evlendi, çoluk-çocuğa erken karıştı. Kimimiz de inadına bekarlığın sultanlığını yaşadı. Futbola olan aşırı tutkumuz, Bizi spor kulübü kurmaya yöneltti.

Kendi aramızdan 10 kurucu üye seçtik. Takımımızın adını KIZIKSPOR koyduk. Artık, 22 Temmuz 1980 tarihi itibariyle resmen spor kulübümüz vardı. İş sanıldığı gibi, Karaçayır’da toplanıp, Yalın-ayak top oynamaya benzemiyordu. Sırtını devlete dayayan, Her türlü imkanı kullanan ve oluk gibi para harcayıp, Sonra da caka satan, Kulüp yöneticileri gibi bu işe girişmemiştik. Futbol sevdasıydı bizi kamçılayan. Ceplerimizde ne varsa, Bir araya getirdik, fedakarlık gösterdik. Gerekli spor malzemelerini sağlamaya çalıştık. Sahaya çıkacak, İlk on birde yer alacak oyuncularımız, Az-çok topa basabilmeli, Pas yapabilmeli, Şut çekebilmeli ve Rakip fileleri havalandıracak yetenekte olmalıydılar.

En önemlisi : Saha içinde beyefendi oyuncu olmamız gerekiyordu.

Köyümüzün takımında oynamak isteyen, Gençlerimizin yaşları ilerledikçe, Fizik olarak geliştikçe, Sıra onlara geldi. Lisans çıkartarak, onurla yeşil-beyaz formayı giydiler. Bolu ve çevresinden de katılan arkadaşlarımızla birlikte Canla-başla çamur, yağmur, kar demeden Kızıkspor için sahada mücadele ettik. İki defa birinci kümeye yükseldik. Yeterli alt yapımız olmadığı için, Birer yıl tutunabildik. Yine kabuğumuza çekilmek zorunda kaldık.

Yıllar yılları kovaladı. Bizler de topu kovaladık. İki binli yıllara geldik. Herkes gibi yeni yüzyıl Bizler için de yepyeni bir yüzyıldı. Artık çıtayı yükseltme zamanı gelmiş, hatta geçmişti. İkinci Amatör kümede takımımızın olması, Onurumuza dokunuyordu doğrusu. Büyüklerimizin başarılarını anımsadıkça, büyük düşündükçe, Oluşturduğumuz alt yapıyla birlikte, Birinci kümeye çıkmamız gerektiğinde hemfikir olduk. Kızıkspor’a birinci küme çok da yakışıyordu doğrusu. Üçüncü defa birinci kümeye çıkmayı, Taraftarımızın desteğiyle başardık.

Bayanlarımız da maçlarımızı izlemeye geldiler. Bize destek oldular. Bayan taraftarlarımızın tribünlerde yer alması, Diğer takımlara da örnek oldu.

Ulusal basında : “Köylü futbolun efendisi” başlığıyla Bolu sınırlarını aştık. Bolu’da : En güçlü, en ciddi amatör takım “KIZIKSPOR” İzlenimini spor kamuoyuna tescil ettirme gayreti içindeyiz. Oluşturduğumuz alt yapı çığlık atarak, Bizler de ‘geliyoruz’ diyor. Tribünlerdeki taraftarımızın Renkli, coşkulu desteği sürdükçe, Kızıkspor’un başarıları elbette devam edecek. Yeni yetişen kuşak, Yeşil-bey azlı Kızıkspor formasını giyebilmek için, Can atıyor-atacak.

Gençlerimiz; Arkadaşlığı-kardeşliği, Ekip halinde spor yapmanın zevkini, heyecanını, Kızıkspor’da yaşıyorlar, kültürünü alıyorlar. Daha önce, Mahalle kahvesinde bir arada oluyor, Sohbet ediyor, eğleniyorduk. El-ele verdik. Elimiz; kesere-testereye, malaya-çekice ustalar gibi yakışmasa da, Kimin hangi işte becerisi varsa, Gücü yetiyorsa çalıştık. Tek vücut olduk. Şimdi Aktaş mahallesinde kendimize ait, Sıcacık oturacak yerimiz var artık. Bizi sevenler ve destekleyenler de çoğaldı. Bir sevda uğruna çalışıp çabalayan insanları kim sevmez? Nerden nereye geldik diyor ve “Ne oldum dememeli ne olacağım demeli?” Sözünü unutmadan, daima çıtayı yükseltmek amacımız.

KIZIKSPOR'UN YOLU HEP AÇIK OLACAK.

ELDE EDECEĞİMİZ BAŞARILAR, DAVUL-ZURNA EŞLİĞİNDEKİ OYUNLARIMIZDA OLDUĞU GİBİ BİZLERİ HEP COŞTURACAK.

"ÇOK YAŞA SEN KIZIKSPOR!

ANLATILACAK ÖYKÜLERİN, VERECEK DERSLERİN VAR..." (İlhan AYERLİKAYA - 2003)

Diğer bilgiler için; http://www.kizikspor.com adresini ziyaret ediniz.

Altyapı bilgileri

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 9/13/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.