Kazasker Mustafa İzzet Efendi

Rengârenk bir Kuran takdimi

Adaşı ve ustası olan bir diğer ünlü hattat Yeserizade Kazasker Mustafa İzzet Efendi ile karıştırılmamalıdır.

Kazasker Mustafa İzzet Efendi (d. 1801,Tosya, Kastamonu - ö. 16 Kasım 1876, İstanbul), Türk besteci, neyzen, hattat, şair ve devlet adamı.

19. yy’da Osmanlı Devleti’nin bilim, sanat ve siyaset dünyasının önemli bir ismidir. Hat sanatının en büyük temsilcilerinden birisi olan Mustafa İzzet Efendi, Ayasofya’da asılı büyük levhaların hattatıdır. Başta İstanbul olmak üzere Bursa ve Kahire’de pek çok binanın yazı ve kitabeleri ona aittir. Sülüs ve nesih yazılarında zamanının şeyhi ve Hattat Hafız Osman'ı kabul edilen bir sanatçıdır.

Devlet hizmetinde kazaskerlik, baş ulemalık gibi önemli görevlerde bulunmuş bir devlet adamı olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Sultan Abdülmecit’in şehzadelerine hat hocalığı yapmış, Sultan Abdülaziz’in hocası olmuştur.

Çok iyi bir neyzen olan Kazasker Mustafa İzzet Efendi, II. Mahmut’un huzurundaki fasıllara katılmış bir müzisyendir. Türk müziğinde kullanıan “Tarz-ı Cedid” makamını bulan kişidir. Pek çok şarkısının aynısıra tarz-ı cedid makamında yazdığı bir peşrev ve semaisi vardır.

Yaşamı

1801 yılında Tosya’da dünyaya geldi. Babası, Tosyalı Bostanizade Mustafa Ağa, annesi ise İstanbul’daki Kaadirî dergahının kurucusu İsmail Rumi Efendi’nin torunlarındandır.[1] Babasının ölümü üzerine eğitim için İstanbul’a gönderildi.[2] Fatih Başkurşunlu Medresesi’nde dini ilimler ve Arapça öğrendi, Kömürcüzade Hafız Efendi’den müzik dersleri aldı. Hat sanatını ve ney üflemeyi de öğrenmeye çalıştı.

1819 yılında Mustafa İzzet Efendi’yi dinleyip sesini çok beğenen padişah II. Mahmut, onun öğrenimi ile ilgilenmek üzere Silâhtar Gazî Ahmed Paşazâde Ali Paşa'yı görevlendirdi. Önce İzzet Efendi dairesinde saray için yetiştirildi; öğrenimine üç yıl boyunca Galatasaray Sultanisi’nde, sonra saray içindeki Enderun-u Hümayun Mektebi’nde devam etti. Müzik, hat, lisan ve edebiyat eğitimi sırasında virtüözlük derecesinde neyzen olarak yetişti, edebiyat ve hat sanatlarında da kendisini gösterdi. Müzik bilgisini Şâkir Ağa, Dellâlzâde İsmâil Ağa, Suyolcu Sâlih Efendi, Kömürcüzâde Hâfız Mehmet Efendi, Basmacı Abdi Efendi sayesinde genişletti. Ta’lik yazıyı büyük usta Yeserizade Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den, sülüs ve nesih’i Çömez Mustafa Vasıf Efendi’den öğrendi.[1] Yeserizade’den icazet aldıktan sonra padişah yakınları arasına girdi, kazaskerliğe getirildi. Hocası Yeserizade Kazasker Mustafa Efendi’nin adını aldı.

Orduya geçmek arzusunu reddeden padişah hacca gitmesine izin verince[1] 1829 yılında saraydan ayrılan Mustafa İzzet Efendi, tasavvufa merak salmış ve Kayserili Ali Efendi’ye bağlanmıştı; Ali Efendi ve musiki hocası Kömürcüzâde Hafız Mehmet Efendi ile beraber hacca gitti. Dönüşte, Arap ilimlerini öğrenmek için Kahire’de yedi ay kaldı. İstanbul’a döndükten sonra saraya gitmeyip Mahmutpaşa’daki evinde yaşadı. Derviş kıyafetleri içinde kendisini gördüğünce çok kızan ve İstanbul’dan sürmek isteyen II. Mahmut, daha sonra kendisini affetmiş; Mustafa İzzet Efendi de padişahın ölümüne kadar sık sık saraya gitmiş, fasıllarda neyzen olarak bulunmuştur.[1]

Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Sultan Abdülmecit tahta çıktığında görev değişikliği istedi ve Eyüp Sultan Camii imam hatibi oldu. Abdülmecit, 1845 yılında onu ikinci imam olarak tekrar saraya aldı; kısa süre sonra başimam oldu. Abdülmecit devrinde Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği, şehzadelere hat hocalığı görevlerinde de bulundu. Saraydaki başimamlık görevinden 1853’de ayrıldı.

Öğrencisi Hattat Şefik Bey’in teyzesi ile evlenen Mustafa İzzet Efendi’nin Ata, Tevfik, Emine adlı üç çocuğu vardı. Son yıllarını Bebek’teki yalısında geçirdi. 16 Kasım 1876’da hayatını kaybetti. Tophane’de Kaadirî Dergâhı Mezarlığı’na defnedildi. Mezartaşı, öğrencisi Muhsinzade Abdullah Hamdi Efendi’nin eseridir.

Hattatlığı

Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin 1848 yılında yazıldığı belirlenen hilyesi.

Seyyid Kazasker Mustafa Efendi en çok nesih, sülüs, celi sülüs ve celi talik türlerinde hat eser vermiştir. Sülüs ve nesih yazılarında zamanının şeyhi ve Kayışzade Hafız Osman'ı kabul edilen bir sanatçıdır. Celîde kendine özgü bir üslubu vardır.[3]

En ünlü hat eserleri arasında; Ayasofya'da bulunan ve o güne kadar yapılanların en büyüğü olan -7,6m. çapındaki- “Hulefay-ı Raşidîn” levhaları ile kubbe kuşağındaki “Nûr” ayeti, İstanbul Üniversitesi (eski Daire-i Umür-ı Askeriye) kapısının üstünde ve bahçeye bakan taraftaki ta’lik kitabe, Bursa Ulu Camii'de iki büyük levha, Hırka-i Şerif Camii ve Kasımpaşa Camii’lerindeki levhalar, Yahya Efendi Türbesi’nde “Nur” ayeti, Mısır'da Kavalalı Mehmed Ali Paşa türbesinde “Süre-i Dehr” ve ta’lik tarih, 16 Kur'an, 15 Delailu'l-Hayrat, 30 En'am ve kasaid, 250'den fazla hilye ve çok sayıda levha yer alır.

Hattat Mehmed Şefik Bey, Muhsinzade Abdullah Hamdi Efendi, Abdullah Zühtü Efendi, Mehmet İlmî Efendi, Vahdeti Efendi, Hasan Rıza Efendi, Zekai Dede Kazasker Mustafa Efendi’nin öğrencisi olarak yetişmiş hattatlardr.

Yazdığı bazı kitabeler

Şairliği

Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin “Keşfıı'l Arâb” ve “Avamil-i Mıı'arrebî “ adlı iki eseri ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde kendi el yazısı ile bir güfte mecmuası bulunur.

Bestekârlığı

Sanatçı dört durak, iki ilahi, kendi buluşu olan “Tarz-ı Cedid” makamında bir peşrev ve semai, muhtelif makamlarda yirmiye yakın şarkı bestelemiştir.

Müzik alanında yetiştirdiği en ünlü öğrencileri Medenî Aziz Efendi, Zekaî Dede, Behlul Efendi, Yeniköylü Hasan Efendi’dir.[4]

Kaynakça

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/9/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.