Ortaköy, Giresun
Ortaköy | |
— Köy — | |
Giresun | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Giresun |
İlçe | Merkez |
Coğrafi bölge | Karadeniz Bölgesi |
Nüfus (2007) | |
- Toplam | 245 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0454 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 28000 |
İnternet sitesi: |
Ortaköy, Giresun ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür.
Tarihçe
Köy, bugünkü Çalış (Çandır-Çalış) Köyüne bağlı bir mahalle iken, bu köyden ayrılarak Ortaköy Köy'ü tüzelkişiliği adında kurulmuştur.Köye adını veren Kayserili Ali Nihat Ulusoydur.İlk muhtarıda,Kayserili Ali Nihat Ulusoydur.İkincimuhtarı Esseoğullarından, İsmail Alpay'dır. Köy, Milli Mücadele'ye oldukça katkıda bulunmuş, Milli Mücadele'nin başlangıcında Gazi milis yarbay Osman Ağa etrafında kenetlenmiştir. Osman Ağa'nın Karadeniz sahillerindeki etkisini bertaraf etmek için, Ermeni tehciri suçlaması yapılmış, bu suçlama üzerine Osman Ağa ve 168 Giresun Uşağı "idama" mahkûm edilmiştir. İdama mahkûm edilenler arasında Ortaköy'den (İmamlu Mahallesi) Çolakoğullarından Toraman Alpaslan (1300-1960) ve amcası Hakkı Alpaslan'da (1300-1965) vardır. Toraman Alpaslan, Samsun'da Pontos ayrılıkçı eşkiyasına karşı savaşmış, Büyük Taarruz'da ise Afyonkarahisar, Dedesivri tepesinin alınması mücadelesine 47. Alay komutanı Osman Ağa emrinde katılmış, Mustafa Kemal'in koruması olarak ayrıca görev almıştır. Soyadını, 42. Alay komutanı Hüseyin Avni Bey'in "Alpaslan" mahlası ile yazdığı eserlerinde kullandığı "Alpaslan" adından almıştır. Tipik bir ÇEPNİ TÜRKMENLERİ Köyü olup, Çepni kültürünü ve geleneksel özelliklerini korumaktadır.
Kültür
OĞUZ ÇEPNİ TÜRKMENLERİ kültür gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır.
Köyün gelenekleri tamamen Türkmen çepni adetlerine dayanmaktadır. Bilindiği gibi Çepniler, Oğuzların, Üçok koluna bağlı, Gökhan çocukları olup, 1300'lü yıllarda Karadeniz'i yurt edinmişlerdir.
En önemli geleneği, 1980'in başına kadar çok büyük bir çoşku ile yapılan ve Cuma günü başlayan düğünleridir. Cuma günü düğün öncesi, geleneksel mısır kurutma fırınında "ekmekler" pişirilir. Düğün öncesinde hatırlı kişiler ya tavuk ya da "kızarmış pirinçli, bakla dilimi kesilmiş bir tava yufka" ile düğüne davet edilir. (Sonraları büsküvi ve pasta çıktı, bu güzel gelenek kayboldu) Cuma günü akşamı, kız eline "kına" yakın akrabalarının katıldığı bir törenle yakılır. Kına yakılırken, kızı ağlatmak adettendir. Kızın anası, " kızımın kınasını" gördüm diyerek, hem ağlar ve hem de gururlanır. Cumartesi günü hem oğlan ve hem de kız evinde düğün hazırlığı öğeden önce başlar. Öğleye doğru, oğlan evinde, davul zurna eşliğinde, erkekler geleneksel Giresun karşılaması ve Mısır tarlasının (şimdi fındık bahçesi oldu) alt tarafından bir kol halinde başlayan hep birlikte düğüne gelenlerle birlikte oynanan horonlar oynanır. Evde ya da evin harman yerinde kadınlar ve kızlarda kendi arasında "tef" çalgısı eşliğinde oyunlar oynar. Erkekler oyun oynarken, 1980'li yıllara kadar, erkekler tabanca atarken, bazılarıda havaya bombalar atar. Tabanca ve bomba atışları yapılırken, elinde bir değnekle hatırı sayılır yaşlı bir "dede" ya da "dedeler" düzeni sağlar ve çok sarhoş olup, düzeni bozanları horon sırasından atarlar.
Yemekler yendikten sonra, konvoy halinde hep birlikte ve davul zurna çalınarak "kız evine" gidilir. Kız evine gidilirken, hediyeler, kızın gelinliği ve düğün "ziynet eşyasıda" bir bohça içinde götürülür. Kız evine varıldığında, ev sahibi tarafından karşılanılır. Kızın gelinliği giydirildikten sonra, burada da oyunlar, erkekler dışarıda davul zurna ile, kadınlar ise "tef eşliğinde" yaklaşık 3-4 saat kadar oynar. O günün akşamıda ayrı ayrı her iki yerde oyunlar oynanır. Kız evinde, geceleyin, kıza getirilen hediyeler ayrı ayrı sunulur. Gece yarısına doğru, kızın erkek kardeşi ve arkadaşları "oğlan evine giderek" burada özel olarak ağırlanır. Erkek kardeş ve arkadaşlarının istekleri yerine getirilir. Genellikle, erkek kardeş, koyun-kuzu kesilmesini ister ve bu yapılır ve pişirilip ikram edilir. Davul-zurna ekibi özel olarak erkek kardeş ve arkadaşlarına hizmet eder. Pazar günü öğeye doğru, oğlan evinde başlayan düğün, "davetlilerin" düğün hediyelerini vermesinden sonra, hep birlikte davul zurna çalınarak, kız evine gelin almaya gidilir.
Kız evine varıldığında, 2-3 saat kadar oyunlar oynandıktan sonra, gelin almak için, kızın evine erkek tarafı girer. Kızın erkeke kardeşi ya da bir yakını "sandık üzerine" oturu ve bahşiş ister. Bu bahşis verilmeden, sandık dışarı çıkarılamaz. Sandığa oturanın gönlü edildikten sonra, önce sandık ve sonrasında da kızın çeyiz eşyaları, düğüne gelenlerin yardımı ile taşınır. Gelin, baba evinin dış kapısından dışarıya çıkarken, erkek tarfından gelenlerden biri, tabancasını çıkarıp, evin saçağına doğru ateş eder. Gelin ağlatılıp, ananesinin ve babasının ve diğer büyüklerinin elini öpüp, helallik aldıktan sonra, davul zurna eşliğinde, gelin alınıp, oğlan evine getirilir. (Bazen ata bindirilerek, at yoksa yürütülerek getirilir. (Tabiki otomobilden öncesi) Gelinle birlikte gelen yakın akrabası, gelinin eşyalarını eve yerleştirdikten sonra, geri döner. Böylece düğün sona erer. Düğünden sonraki, ilk Perşembe günü akşamı, gelin ve damat ile yakın akrabaları, kız evine "hediyeleri" ile birlikte "yumurta yemeğe" giderler. Burada amaç, yumurta yemek değil, kızın ana ve babasını ve yakın akrabalarını ziyaret etmektir. Yer sofrasında yenen yemek, bir dua ile başlar. İlk önce özel kapaklı "sağanda pişmiş" yumurta sofraya gelir. Kız tarafından birisi, " bu sağanın kapağını bir buzağı bile açamaz" diyerek, özel bahşiş aldıktan sonra, sahanın kapağı açılır. Böylece yemek başlar. Yemek yendikten sonra, ellerin yıkanması için, özel delikli kapaklı el yıkama kabı ve ılık su dolu "ibrik" getirilir. Misafirler, yemek yenilenyerde ellerini yıkadıktan sonra, sohbet edilir, gece yarısına doğru, misafirler evlerine geri dönerler.
İkinci geleneği ise, otçu göçüdür.
Coğrafya
Giresun merkezine 10 km uzaklıktadır. Köyün ulaşımı Abacıbükü, Aksu, Çaykara ve Çicekli köyleri üzerinden Çandir minibüsleriyle sağlanır. Köyün doğusunda Çiçekli Köyü, güneyinde Dikmen Tepesi, güneybatısında Çandır köyü, Batısında Çalış köyü ve Kuzeybatısında Kayadibi köyleri vardır.
Köy kendi içinde önce İmamlı, Hacullu ve Macarlu (Dikmendibi) olmak üzere üçe ayrılır. Hacullu mahallesi ismini Hacıoğullarının halk dilindeki söyleminden alır. Hacullu mahallesi de kendi içinde tekrar Üstmahalle, Dibekyanı ve Altmahalle olmak üzere üçe ayrılır. Köyün merkezi, Camisi ve İlköğretim okulunu içinde barındırması dolayısıyla Dibekyanı'dır.
İklim
Köyün iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.
Nüfus
Yıllara göre köy nüfus verileri | |
---|---|
2007 | 245 |
2000 | 74 |
1997 | 142 |
Ekonomi
Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarım denilince de akla tabiki fındık gelmektedir. Bunun dışında yapılan tarım halkın kendi "şenlik" denilen küçük özel tarlalarında yetiştirdiği, kendi ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Şenliklerde genelde fasulye, pancar, salatalık, domates, patlıcan ve mısır yetiştirilir.
Yapılan hayavancılık genelde bölgede evlerde beslenen bir iki baş hayvandan ve Eselioğlu Mehmet alpanin ticari hayvan besiciliginden ibaretir
Altyapı bilgileri
Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır fakat faal duruma geçirilmemiştir.Sağlık ocağının yaptırılmasında dönemin köy muhtarı olan Kayserili Ali Nihat Ulusoyun emeği büyüktür,sağlık ocağının inşası için kendi fındık bahçesinin bir kısmını devlete bağışlamıştır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.