Sinlice, Şalpazarı
Sinlice | |
— Mahalle — | |
Trabzon | |
Ülke | Türkiye |
---|---|
İl | Trabzon |
İlçe | Şalpazarı |
Coğrafi bölge | Karadeniz Bölgesi |
Nüfus (2000) | |
- Toplam | 251 |
Zaman dilimi | UDAZD (+3) |
İl alan kodu | 0462 |
İl plaka kodu | |
Posta kodu | 61550 |
İnternet sitesi: |
Sinlice, Trabzon ilinin Şalpazarı ilçesine bağlı bir mahalledir.
Şalpazarı ilçesinin en uzak mahallesi olan Sinlice mahallesi, ilçeye 24 km mesafededir.
Tarihçe
Köy halkı, Çepni Türkmenlerinden oluşmaktadır.
Şalpazarı Kadırga yolu üzerinde bulunan Sinlice Köyü ilçenin güney yönü istikametinde kalır. Hane sayısı 60 olan mahallesin nüfusu 417'dir. Köy yaklaşık 250 yıl önce, Şalpazarı çevresine yerleşmiş olan, genellikle Düzköy ve Dorukkiriş köylüleri tarafından, yerleşime açılmıştır. Daha ziyade koyun ve keçi beslemek için ormanda yetişen yaban karayemişinden yararlanmak için buralara yerleşmeye başlamışlar. Halk yavaş, yavaş ormandan toprak kazanmak amacıyla ağaç kesip boş alan açmaya başlamışlar. Yazlık olarak kullanılan bu yerler zamanla nüfus artınca aileler çocuklarının bir kısmını buralara yerleştirmişlerdir, böylece buralarda kışın da yaşanmaya başlanmıştır. Bunlar ilk önce Gökçeköy'e bağlı bir mahalle olarak yaşamışlardır. Mahallenin bulunduğu yer bol ve sık ormanlık olduğundan, o zamanlar nerede bir kaçak varsa gelip buralara sinerlermiş (saklanırlarmış), bundan dolayı mahallesin adına "Sinlice" denmiştir. Sahilden oldukça uzak ve yüksek bir alana kurulmuş olan Sinlice Köyü, iklim ve coğrafi yapı bakımından tarıma pek elverişli olmadığından halk geçimini genellikle hayvancılıktan sağlamaktadır. Mahallede yaklaşık 300 büyükbaş, 250 küçükbaş hayvan beslenmektedir. Az da olsa mısır, patates, lahana ve fasulye yetiştirilen Sinlice mahallesinde bir başka geçim kaynağı da ormancılıktır. Her mahallede olduğu gibi Sinlice mahallesinde de gurbetçilik oldukça fazladır. Sinlice köylüleri yaz aylarında Katağacı, Eskala gibi yaylalara çıkarlar. Sinlice madenler bakımından oldukça zengin bir bölgedir, fakat bu madenler (ken madan ocağı) geçmiş dönemlerde işletilmeye açılmışsa da daha sonra kendi haline bırakılarak terk edilmiştir. Mahallenin Camisi, okulu, okul lojmanı, sağlık evi ve telefon santralı mevcuttur.
Mahallede okuma yazma oranı kadınlarda % 95, erkeklerde ise % 99'dır.
Yerleşik soy isimleri
Aydın, Atalar, Birinci, Cömert, Çubuk, Durmuş, Erata, Ergül, Halıcı, Kandil, Karagül, Karadeniz, Kudu, Maden, Şen, Uçar, Usta, Varol, Yamaç.
Mahallenin yetişmiş fakülte ve yüksek okul mezunları
- Öğretmenler
Ahmet ERATA, Alim ŞEN, Çiğdem ŞEN, Kazım KANDİL, Bekir UÇAR, Hüseyin ŞEN, Hüseyin ATALAR, Şükrü UÇAR.Mevlüt ERATA,Hüseyin ATALAR,HÜSEYİN AVNİ ŞEN,ŞÜKRÜ UÇAR,HÜSEYİN UÇAR, Mustafa UÇAR, Emrah ERATA,
Serbest Muhasebeciler : Hasan UÇAR , Talip ŞEN
- Hukukçular
İbrahim KARAGÜL, Abdullah ERATA,
- Mühendisler
Abdulkadir ŞEN, Leyla (Birgül) ŞEN, Muhammed MADEN, Hasan MADEN, Muzaffer ŞEN
- Mimarlar
Şengül ERATA
- Gazeteci-Yazar
İbrahim KARAGÜL
- Doktorlar
Emin MADEN.
- Diğerleri
Birol ATALAR (Siyasal Bil. Müfettiş), Sebahattin KARADENİZ (İktisat Fakültesi - Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sekreteri), Adem ŞEN (İktisatçı-işadamı), Cengiz ŞEN (İşletme-işadamı), Bülent ERATA (Uluslar arası ilişkiler), Ayşe ŞEN KARADENİZ (İşletme - Yapı Kredi Banka Md.)
GÜRPINAR Belediye meclis üyeleri:Ömer KARADENİZ ,Hüseyin KARADENİZ
Kültür
ÇEPNİ TÜRKMENLERİ kültür gelenek ve görenekleri yaşanmaktadır.
- Şenlikler
Temmuz Ayı içerisinde Muhtarlık tarafından Göllüalan Şenliği düzenlenmektedir. Ayrıca yine Temmuz ayı içinde Kadırga Yayla Şenliği ile tüm gurbetçiler biraraya gelmektedir.
- Keşkek
Ramazan Bayramında geleneksel keşkek yemeği yapılır, Bu gelenek gurbetteki Sinliceliler tarafındanda bulundukları bölgelerde sürdürülmektedir.
YEMEKLERİMİZ
ÇORBALAR
KARA LAHANA ÇORBASI Bir gece önceden ıslanan fasulyeler pişirilir. Yeni toplanmış taze lahanayı ince ince doğradıktan sonra güzelce yıkanır. Bu sırada tencereye koyulan su ve fasulye kaynamaya bırakılır. Su kaynadıktan sonra lahana ilave edilerek biraz mısır unu serpilir.Yemek kaynayana kadar tencerenin kapağı açılmaz. Çorba kaynarken mısır ununun az veya çok olduğu görülür. Yemeğin tuzu da ilave edilerek pişirmeye bırakılır. Ara sıra dip tutmaması için çorba karıştırılır. Kara lahana çorbasının, sıcak iken odun kaşığı ve mısır ekmeği ile yenmesi önerilir.
BALDIRAN ÇORBASI Yağ, soğan, pişmiş fasulye (düdek), kırmızı biber ve baldırandan yapılır. Baldıran bozkır alanlarda toplanır, seçilir, ince ince doğrandıktan sonra güzelce yıkanır. Tencerede yağ ve soğan kavrulur. Sonra su ve fasulye ilave edilir. Su kaynadıktan sonra baldıran koyulur ve tuzu eklendikten sonra pişmeye bırakılır.
SÜTLÜ KABAK ÇORBASI Kara kabak soyularak dilimlendikten sonra tencerede pişilirilir. Ezilme noktasına gelince suyu süzülür ve iyice ezilir. Ezilen kabağa, süt ilave edilerek tekrar ateşe konulur ve isteğe bağlı olarak şeker veya pekmez ilave edilerek biraz daha pişirilir.
DARI ÇORBASI Akşamdan çorbalık suda ıslatılır. Fasulye (düdek) haşlanır. Akşamdan ıslanan çorbalık tencereye koyularak pişmeye bırakılır. Pişmeye başladığında fasulye ilave edilerek pişirilir. Piştikten sonra isteğe bağlı olarak çorbaya yoğurt veya ayran katılarak servise sunulur. ARPA ÇORBASI Darı çorbası gibi pişirilir.
DİZİN ÇORBASI Yazın toplanan fasulye, ipe dizilerek kurutulur. Kışın pişen bir yemektir. Önce haşlanır daha sonra tencerede düdek, yağ, soğan kavrulur ve dizin fasulyeleri ilave edilerek pişirilir.
HAŞLAMA PAKLA ÇORBASI Yazın toplanan fasulyeler haşlandıktan sonra kurutulur. Kışın pişen bir çorba çeşididir. Haşlama pakla (fasulye), akşamdan suda ıslatılır. Haşlanır ve süzülür. Tencerede yağ, soğan kavrulur, haşlama pakla ilave edilerek, tuzu da eklendikten sonra pişmeye bırakılır. Haşlama pakla çorbası pişirilirken, isteğe bağlı olarak acı kırmızı biber ve bulgur da katılır. Buna, fırıngurusu paklası da denir.
YEMEKLER
HELLE (PEYNİR YAĞLAŞI) Su, mısır unu, tuz, peynir ve tereyağdan yapılır. Kullanılan peynir, yöremize özgü, ev yapımı peynir olmalıdır. Tencereye koyulan su kaynadıktan sonra mısır unu ve tuz ilave edilir. Lapa haline gelince daha önceden parçalanan peynir helleye karıştırılır, güzel bir şekilde ezilir. Tavada eritilen bol tereyağı hazırlanan yağlaşın üzerine dökülür ve kaşık batırılarak tereyağının iç kısımlara ulaşması sağlanır.
KARA LAHANA YIĞMASI
Yöremizde, çok çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan bir yemek türüdür, isteyenin pirinç-bulgur/patates; isteyenin sadece pirinç veya sadece bulgur; isteyenin pirinç veya bulgura ek olarak haşlanmış fasulye; isteyenin havuç veya kıyma katarak yapabileceği bir kara lahana yemeğidir.Önce lahana doğranır ve haşlanır. Haşlandıktan sonra, soğuk suya dinlenmeye bırakılır. Tencerede yağ, soğan, salça kavrulur; sonra lahanayla birlikte yemeğe katmak istediğimiz yukarıda saydığımız malzemelerden hangisini istiyorsak; o malzeme ile yemeği hazırlarız.Lahana ve ek malzemeleri koyarken, arada sıvıyağ da dökülür, malzeme bittikten sonra yemeğimizin tuzunu ve kaynamış sıcak suyu ilave ederek pişmeye bırakırız.
TAZE ISIRGAN YEMEĞİ (SIRGAN YEMEĞİ)
Isırgan otundan yapılan bir yemektir, ilkbaharın gelmesiyle yeni yeşermeye başlayan ısırgan otunun baş kısmından uç yapraklar koparılır. Toplanan sırgan ele alındıktan sonra tencerenin kenarına vurularak, sırganın içinde toplanan tozlar dökülür, sırgan güzelce ve dikkatlice yıkanır. Kaynayan suda sırganı başlarız. Bu esnada daha kolay ezilsin diye, biraz mısır unu ilave edilir. Haşlandıktan sonra, suyu ayrı kapta olacak şekilde süzülür. "Sırçanı alırız, eleğe (süzgece) koyduktan sonra, tahta kaşıkla ezmeye başlarız. Ezdikten sonra, tencereye daha önce süzdüğümüz suyunu tekrar ilave ederek mısır unu ve tuzunu da ekleyerek pişmeye bırakırız. Bolca sarımsak soyularak, başka bir kapta ezdikten sonra, kaynayan sırgan yemeğine ilave edilir. Günümüzde teknolojinin gelişimi mutfaklarımıza kadar girdi. Eskiden kullanılan süzgeç ve tahta kaşık yerine mikser kullanılır.Mısır ekmeği ve kaymak ile birlikte yenmesi tercih edilir.
KURU ISIRGAN YEMEĞİ' Bahar aylarında yayla ve mezralarda toplanan taze ısırgan otunu kurutulmak suretiyle yapılan kışın yemek için saklanan bir yemektir.Yapılışı taze ısırgan yemeği gibidir.
SIRIM KABAĞI
Kabak satır veya baltayla kabuk kısmı yontularak soyulur. Soyulduktan sonra, ortadan kesilerek tas şeklinde çangal ağacına takılır ve kurutulur. Normal kuruduktan sonra, şerit halinde uzun uzun kesilip yine çangalın dallarına bağ halinde takılarak kurutulur.Bu yemek çeşidi, genellikle kış aylarında yapılır. Kurutulmuş kabak yerinde alınarak 2–3 cm uzunluklarında kesildikten sonra, kuru fasulye ile birlikte pirinç veya bulgur eklenerek yapılan yöresel bir yemektir. Mısır karıştırılarak ekmek yapıldığı da görülür.
BEZİRGAN AŞI
Bayat mısır ekmeğinden yapılır. Önce, tencerede yağ eretilir; bayat mısır ekmeği küçük parçalar halinde doğranır. Yağın üzerine su ilave edildikten sonra, kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan sonra, ekmeği dökeriz ve biraz daha kaynamaya bırakırız. Tuz da katarak sıcak bir şekilde servise sunulur. Yöremizde, bazı yerlerde şeker katıldığı gibi şeker katılmadığı da olur. KEŞKEK
Kuru fasulye, dövülmüş buğday, inek veya öküz eti, tuz ve undan yapılan bir yemektir. Buğday ve kuru fasulye güzelce yıkanır ve ayıklanır. Et doğranır. Fasulye haşlanır. Bunun özel kazanları, saç ayakları,ocakları vardır. Kazanların en altına et, fasulye, buğday yerleştirilir. Tuz eritilmiş olarak sıcak su ile ilave edilir. Kazandaki keşkek eldeç (odundan yapılmış keşkek ezme aracı) kazanın içine batırılıp çıkarılarak dondurmak suretiyle, eldeçlerin arasında ve yanlarak sıkıştırılarak ezilmeye tabi tutulur. Yenecek duruma geldiğinde halka ikram edilir. Mısır ekmeği ile yenir. Keşkek yöremizde genellikle Ramazan Bayramı'nda yapılır. Hazırlıklar Arife Günü'nde başlar. Bayram namazından sonra, bayramlaşma olur. Bayramlaşma bittikten sonra keşkek yapılan ev halkı duyuru yaparak gelenlere ikram eder.
Uzun yıllar devamede gelen ve gelenek ve göreneklerimiz arasında önemli bir yeri olan Keşkek'in, bazı davetlerde de yapılmaktadır.
FASÜLYE KAVURMASI Fasulye haşlandıktan sonra süzülür. Bolca sarımsak ile birlikte bolca tereyağda kavrulur. Mısır unuyla birlikte kızartılır.
HAMSİ TAVA Hamsi güzel bir şekilde temizlendikten sonra tuzlanır ve mısır unu ile birlikte unlanır. Tavada kızdırılan yağın yardımıyla, güzel bir şekilde kızartılır. Kızardıktan sonra, üzerine limon sıkılır afiyetle yenir.
PATATES HAŞLAMASI ( GARTOPU HAŞLAMASI )
Patetes güzelce yıkanır ve kabuğu ile birlikte doğranır. Tencereye koyup tuz ilave ederek haşlanır. Haşlandıktan sonra süzgeçte süzülerek yemeğe hazır hale gelir.Patatesin olduğu gibi, fırınlara konularak pişirilip sıcakken içine tereyağı ve peynir koyularak yenmesi başka bir yemek çeşididir.
GALDIRIK KAVURMASI İlkbaharda toplanan galdiriklerin yaprakları ayıtlandıktan sonra sapı doğranarak haşlanır. Sarımsak ile birlikte kavrulur. Galdiriğin mısır unuyla unlandıktan sonra kızartılarak yenmesi de ayrı bir yemek çeşididir.
LAHANA DOLMASI Kara lahana, pirinç, bulgur, soğandan yapılan yöresel bir yemektir. İlk önce dolmamızın harcını hazırlarız. Bunu yaparken isteğe bağlı olarak pirinç veya bulgur ya da her ikisini de kullanabiliriz, (ince mısır kırmasının kullanıldığıda görülür). Pirinci ve bulguru seçtikten (ayıklandıktan) sonra güzelce yıkarız. Tencereye tereyağ, sıvı yağ, soğan, salça, baharatı (kırmızı biber) karıştırarak kavururuz. Kavurduktan sonra bulgur, pirinci, tuzuda koyarak kavurmaya devam ederiz. Kavurma esnasında az miktarda su ilave edilebilir. Harcın tam olarak pişmesine gerek yoktur. Çünkü dolmayı sardıktan sonra harç nasıl olsa pişecektir.
Lahananın haşlanması ; Önce su kaynatılır, lahana suyun içine koyularak haşlanır. Haşlandıktan sonra lahana süzülerek, üzerine soğuk su dökülür ki lahana çok fazla haşlanmasın ve dolma sarılırken yırtılmasın.Dolma sarılırken lahana ikiye bölünür (büyük olanlar) ve önceden hazırladığımız harcı içine koyarak sararız.Sarılan dolmayı dibine bir sıra lahana yaprağı serilmiş tencereye güzelce dizerek, kaynamış su, tuz ve isteğe bağlı olarak soğan doğranarak pişmeye bırakırız. Dolmanın üzerine lahananın kalın sapçıklarından konur ve üzeri bir sıra lahana yaprağı ile kapatılır. Dolmaların açılmaması için su kaynamaya başladığında yemeği kısık ateşe almalıyız.
AFİYET OLSUN
Coğrafya
Trabzon iline 100 Km., Şalpazarı ilçesine 24 Km. uzaklıktadır.
İklim
Mahallenin iklimi, Karadeniz iklimi etki alanı içerisindedir.
Nüfus
Yıllara göre mahalle nüfus verileri | |
---|---|
2007 | |
2000 | 251 |
1997 | 355 |
Ekonomi
Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.
Altyapı bilgileri
Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Şuanda taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Eskiden sağlık evi varken, mahalle nüfusunun çoğunun gurbetçi olmasından dolayı şuanda sağlık evi ve görevlisi mevcut değildir. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.
Dış bağlantılar
|