1973 Petrol Krizi
1973 Petrol Krizi, 15 Ekim 1973 tarihinde Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliğinin OAPEC (OAPEC, OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye’den oluşur) Yom Kippur Savaşında ABD’nin İsrail Ordusuna destek vermesine karşılık olarak ilan ettiği petrol ambargosudur. OAPEC, ABD ve savaşta İsrail’den yana tavır sergileyen ülkelere artık petrol ihraç etmeyeceğini bildirir. Bununla beraber OPEC üyesi ülkeler dünya petrol fiyatlarını yükselterek ülkelerine giren kaynakları artırmaya karar verirler. Gelişmiş ülke sanayileri petrole bağımlı durumda olduğu için OPEC ülkelerinin önde gelen müşterileri durumundadır.1973 yılında petrol fiyatlarındaki şaşkınlık verici artış ve 1973-4 dönemindeki borsanın çöküşü 1929 Krizinden beri yaşanan küresel bir ekonomik krizdi ve sadece fiyat artışlarıyla açıklanamayacak mekanizmalara ve uzun dönem etkilerine sahipti.
Arka plan
OPEC'in kuruluşu
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) 13 ülkeden oluşmaktadır. Bu ülkeler İran, 7 Arap ülkesi ve Ekvador, Endonezya, Nijerya, Angola ile Venezuela’dır. OPEC 14 Eylül 1960 tarihinde Bağdat Konferansında, önde gelen ABD ve Hollanda petrol şirketlerinin baskılarına karşı çıkmak amacıyla kurulmuştur. Örgüt sayesinde petrol ihraç eden ülkeler Batılı şirketler tarafından üretilen petrolden daha yüksek pay almakta ve üretim seviyesini belirlemektedirler. Örgüt gittikçe daha birlikte davranmaya başlayacak ve 1970’lere gelindiğinde Batılı petrol şirketleri karşılarında birleşik bir blok olarak petrol üreticilerini bulmuşlardır.
Bretton Woods'un sonu
15 Ağustos 1971’de ABD altın borsasında tek geçerli değişim birimi olan ABD doları olarak belirten Bretton Woods Antlaşmasından çekildiğini açıklar. Değeri 1944 yılındaki antlaşmayla sabitlenmiş olan dolar bu kararla beraber dalgalı olacaktır. Bu kararın hemen ardından İngiltere benzer bir kararla İngiliz poundunu dalgalı kura geçirir. Sanayileşmiş ülkeler de benzer kararlarla kendi para birimlerini dalgalı kura geçirirler. Birbirleriyle bağlı şekilde kararlar alan sanayileşmiş ülkeler ayrıca rezervlerini de artırarak önceden görülmemiş seviyelerde para basacaktır. Sonuçta ABD dolarının ve diğer para birimlerinin değeri düşer. Petrol fiyatları dolar üzerinden olduğu için petrol üreten ülkeler aynı fiyata daha az net gelir elde eder hale gelmekteydi. OPEC karteli ise yaptığı açıklamayla bundan sonra petrolün fiyatının dolara değil altın değerine göre hesaplanacağını belirtecektir. Bu kararla beraber 1970’lerdeki Petrol Şoku başlamış olur. 1971 yılını izleyen dönemlerde OPEC bu değer kaybını telafi edebilmek için ağır hareket etmiştir. 1947-1967 yılları arasında petrolün ABD doları üzerinden fiyatı yılda %2’den az artmıştı. Petrol Şokuna gelinceye kadar petrol fiyatı sabit olagelmiş ancak bu olaydan sonra çok dengesiz hale gelmiştir. OPEC ülke bakanları yükselen fiyatların hızıyla aynı anda tepki verebilecek bir mekanizma kuramamış ve piyasanın hızına yetişemeyince kazançları hep geriye düşmüştür. 1973-74 yılındaki fiyat artışları sayesinde Bretton Woods zamanındaki gelir seviyeleri altına referansla sağlanmıştır.
Yom Kippur Savaşı
Ana Madde:Yom Kippur Savaşı
6 Ekim 1973’de Suriye ve Mısır koordineli bir şekilde İsrail’e saldırarak Yom Kippur Savaşını başlattılar. Arap-İsrail savaşlarınından dördüncüsü olan savaş zaten çıkmak üzere olan büyük krizi tetikler. Batı açısından bakıldığında yolun sonuna gelinmişti; enerji sarfiyatını yılda %5 artırmaya devam edip, petrolü düşük fiyattan almayı sürdürerek ve buna rağmen petrol üreten 3. Dünya ülkelerine işlenmiş ürünleri enflasyonlu fiyatlarla satamaz haldedir. Bu gerçeklik o dönem bölgedeki ABD’nin en sadık müttefiki ve dünyanın en büyük ikinci petrol ihracatçısı olan İran Şahı tarafından New York Times’da dile getirilmiştir:
“ | Petrolün fiyatı tabii ki artacak, hem de nasıl! Siz (Batılı ülkeler) bize sattığınız buğdayın fiyatını %300 artırdınız, aynı durum şeker ve çimentoda da geçerli. Bizim ham petrolümüzü alıyor, onu rafine ettikten sonra tekrar bize 100 katı fiyata satıyorsunuz. Bundan sonra adil olan bize petrol için daha fazla ödeme yapmanızdır. Diyelim ki on kat daha. | „ |
Bunu izleyen günlerde 17 Ekim 1973 günü Arap ülkeleri ABD’ye Yom Kippur Savaşında İsrail’e verdiği askeri destek (Nickel Grass Operasyonu) yüzünden cezalandırma olarak petrol ambargosu başlatırlar. Ambargo hemen Batı Avrupa ve Japonya’yı da içerecek şekilde genişletilir.
Arap petrol ambargosu
16 Ekim 1973 tarihinde OPEC petrol üretimini düşürüp, Batılı ülkelere özellikle de ABD ve Hollanda’ya petrol taşıyan sevkiyatlara ambargo koyar. Savaş sırasında Hollanda, İsrail’e silah sağlamış ve ülkesindeki havaalanlarından ABD’nin yardım uçuşları yapmasına izin vermiştir. OPEC ayrıca petrol fiyatlarını yükseltmiş ve arz azalmasına rağmen talep sabit kalınca fiyatlar muazzam artmıştır. Üretimin de sınırlanmasıyla petrol fiyatı sınırsızca artmaya başlar. Bretton Woods Antlaşmasının bozulmasıyla dünya finans sistemi zor durumdayken 1980’li yıllara kadar ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyon çok sık yaşanacaktır.
Tarihçe
- Ocak 1973-1974:Borsanın çöküşü başlar.
- 23 Ağustos 1973:Yom Kippur Savaşı hazırlıkları kapsamında Suudi kralı Faysal ve Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat Riyad’da bir araya gelir ve gizli antlaşmaları tartışırlar. Antlaşmaya göre yaklaşmakta olan silahlı mücadelede Araplar petrolü bir silah olarak kullanacaklardır.
- 15 Eylül:OPEC bir antlaşma zemini olarak 1971 Tahran Antlaşması uyarınca İsrail’e verilen desteğin kesilmesine karşılık 6 İran Körfezi ülkesinin fiyatların artışına engel olabileceklerini açıklar.
- 6 Ekim:Mısır ve Suriye koordineli olarak İsrail’e saldırarak 4.Arap-İsrail savaşı olan Yom-Kippur Savaşını başlatırlar.
- 8-10 Ekim:OPEC ile petrol şirketleri arasında yapılan 1971 Tahran fiyat antlaşmasını revize etme toplantısı başarısız olur.
- 12 Ekim: ABD, Nickel Grass Operasyonunu başlatır, bu operasyon sırasında Yom Kippur Savaşında İsrail’e askeri malzeme ve silah hava yoluyla taşınacaktır.
- 16 Ekim: Tek taraflı olarak aldıkları kararla Suudi Arabistan, İran, Irak, Abu Dabi, Kuveyt ve Katar petrol fiyatlarını %17 artırarak varil başına fiyatı 3.65 dolara yükseltip üretimi azaltırlar.
- 17 Ekim: OPEC petrol bakanları petrolü silah olarak kullanma ve Arap-İsrail savaşı sırasında Batının İsrail’e verdiği destek yüzünden cezalandırılması kararı alır. Dost olmayan ülkelere ambargo ve ihraç kesintisi öngörülür.
- 19 Ekim: ABD Başkanı Richard Nixon Kongreden 2.2 milyar dolar mertebesinde İsrail için acil yardım paketini onaylamasını ister. Suudi Arabistan, Libya ve diğer Arap ülkeleri ABD’ye petrol ihracında ambargo yapılacağını bildirirler.
- 26 Ekim: Yom Kippur Savaşı sona erer.
- 23-28 Ekim: Arap petrol ambargosu Hollanda’yı da kapsayacak şekilde genişletilir.
- 5 Kasım: Arap petrol üreticileri %25 üretim azaltılmasını ilan eder. %5 daha eksiltme tehdidi yapılır.
- 23 Kasım: Ambargo kapsamına Portekiz, Rodezya ve Güney Afrika dahil edilir.
- 27 Kasım: ABD Başkanı Nixon, petrol ürünlerinin fiyatını, üretimini ve satış koşullarını kontrol altına alan Acil Petrol Kanununu imzalar.
- 9 Aralık: Arap petrol bakanları dost olmayan ülkelere ihraç edilen petrolde 1974 yılı Ocak ayından itibaren %5’lik bir indirim kararı alır.
- 25 Aralık: Arap petrol bakanları Ocak ayı için öngörülen %5indirimi iptal ederler. Suudi Petrol Bakanı OPEC üretim seviyesinin %10 artacağını bildirir.
- 7-9 Ocak 1974: OPEC petrol fiyatlarını 1 Nisan tarihine kadar dondurma kararı alır.
- 11 Şubat: ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger Bağımsızlık Projesini açıklar, bununla amaçlanan enerjide dışa bağımlı olmayan bir ABD’dir.
- 12-14 Şubat: Arap-İsrail ateşkesi görüşmeleri sırasında Cezayir, Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan liderleri petrol stratejilerini masaya yatırırlar.
- 17 Mart: Libya hariç Arap ülkeleri petrol bakanları ABD’ye karşı uygulanan petrol ambargosunun sona erdiğini ilan ederler.
- Aralık 1974: 1973-74 Borsa Krizi sona erer.
Ambargonun kısa vadeli ekonomik etkileri
Ambargonun kısa vadede çok çarpıcı etkileri olmuştur. OPEC, petrol şirketlerinden ödemeleri artırmalarını isteyince petrol fiyatı dört kat artarak varil başına 12 dolara çıkar. Petrol fiyatındaki bu artış petrol ihraç eden ülkeleri çok etkilemiş, yıllarca Batılı devletlerin kontrolündeki petrol gelirleri Ortadoğu ülkelerine akmaya başlamıştır. Bu gelirin bir kısmı gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkan ekonomik mali darboğazın etkilerini hafifletmek için kullanılacaktır. Kendi ihraç mallarının fiyatı düşen ve petrole yüksek fiyat ödemek zorunda kalan gelişmekte olan ülkeler bu açmazdan çok etkilenecektir. Petrol gelirlerinin çoğu artan silahlanma yarışında harcanacak ancak OPEC ülkeleri kendi ülkelerinde petrol çıkartan ve işleten yabancı firmaları kamulaştırma hamlesini yapmayacaklardır. Buna rağmen Suudi yetkililer ülkede petrol çıkartan ve işleyen Aramco şirketini 1980 yılında kamulaştıracaktır. Petrol fiyatlarının artmasıyla Suudi Arabistan iddialı beş yıllık kalkınma planları oluşturmaya başlayacaktır. 1980 yılı için öngörülen harcamalar 250 milyar dolardır! Diğer ülkeler de petrol gelirleri sayesinde büyük ekonomik gelişme programlarına başlarlar. Öbür yandan petrol fiyatları Batı ülkelerinde kaos yaratır. ABD’de tüketiciye satılan benzinin galon fiyatı Mayıs 1973’de 38.5 sentten Haziran 1974’de 55.1 sent olacaktır. New York Borsası ise bu dönemde 97 milyar dolar değer kaybetmiştir. Avrupa’daki ülkelere uygulanan ambargo her ülkeye eşit değildir. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) üyesi 9 ülkeden Hollanda tamamen ambargo altındayken, ABD’ye askeri üslerini operasyon için kullandırmayan İngiltere ve Fransa petrolünü kesintisiz şekilde almaktaydı. İsrail’in geleneksel destekçisi olan İngiltere’de baştaki Ted Heath, kendinden önceki yönetimin tersine İsrail’i Araplara karşı desteklememiş ve İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmesini talep etmiştir. Yom Kippur Savaşı karşısında AET üyeleri ortak bir tutum alamamıştır. Topluluk sonunda 6 Kasımda yayınladığı bildiride Fransa-İngiltere hattında açıklama yapınca, Arap yanlısı tutum sonucunda AET üyeleri ambargo kapsamından çıkartılır. Avrupa’da ambargonun etkisinden çok fiyat artışları yıkıcı olur. Özellikle İngiltere’de 1973-74 kışında yaşanan madenci grevi enerji kriziyle birleşerek hükümet değişikliğine yol açacaktır. Birkaç ay sonra durum rahatlaycak ve ambargo Washinton’da yapılan Petrol Zirvesiyle Mart 1974’de kaldırılacaktır. Enerji fiyatının dalgalanması ise daha uzun süre sürecektir.
Fiyat kontrolü ve karne uygulaması
Kriz ABD’de devletin petrol fiyatlarını kontrol etmesiyle büyüyecektir. ABD’de önceden bulunan petrolün fiyatı sabitlenirken, yeni bulunmuş olan petrol kaynaklarından elde edilen petrol yüksek fiyattan satılarak yapay bir yokluk yaratılacaktır. Petrol aramanın özendirilmesini amaçlansa da önceden bulunan petrol piyasada bulunmamaya başlayacaktır. Yokluğa çare olarak piyasadaki benzine karne uygulaması getirilecektir. Plakaları tek numarayla biten araç sahipler ancak ayın tek günlerinde benzin alabileceklerdir. Aynı durum çift numaralı plakalı araçlar için de geçerliydi. Bazı ABD eyaletlerinde benzin satışı için üç renkli bayrak uygulaması yapılmıştır; yeşil bayrak karnesiz satış, sarı bayrak karneyle satış, kırmızı bayrak ise benzinin bulunmadığını simgelerdi. 1974-75 yıllarında Enerji Bakanlığınca kuponlar basılsa da kullanıma girmeyecektir.
Tasarruf ve talepte azalma
1973 yılında ABD Başkanı Nixon Enerji Bakanlığına William Simon’ı atar. Petrol tüketimini azaltmak için 1974 yılında otoyollarda hız limiti olarak saatte 55 mil (90 km) belirlenir. 1974 yılının Ocak ayından itibaren 1975 Şubatına kadar güneş ışığından daha fazla yararlanmak için uygulamalar başlatıldı. Bu uygulama sonucunda çok erken saatlerde yola düşen çocuklar yüzünden hükümete şikayetler gelse de 1976 yılına kadar uygulamada ısrar edildi. Petrol bulunmayan istasyonlar başka işler için kullanılır oldu. Ülke çapında enerji tasarrufu konulu ilanlar, reklamlar ve kampanyalar düzenlendi. Yakıt tasarrufu zorunluluğu yüzünden ABD’deki üç büyük otomobil üreticisi firma yeni modellerinde yakıt tasarrufuna önem vermek zorunda kaldılar. 1980’li yıllara gelindiğinde artık önceki geniş hacimli ve büyük motorlu otomobillerin yerini daha verimli, küçük, önden çekişli ve küçük motor hacimli araçlar aldı. 1974 yılında ünlü araba yarışı Daytona 24 Saat iptal edildi ve Nascar Yarışlarının mesafesi kısaltıldı. İndianapolis 500 yarışlarında eleme ve sıralama turları iptal edildi.
Alternatif arayışları
Enerji krizi yenilenebilir enerji kaynakları arayışına yol açmış ve bu yönde yapılan araştırmalar daha çok güneş ve rüzgar enerjisine yönelik olmuştur. Ayrıca Kuzey Amerika petrollerini çıkartılması yönünde baskı yapmış, Avrupa kıtasında ise kömür ve nükleer reaktörlerden enerji elde etme yolları araştırılmaya başlanmıştır. Avustralya’da kışın ısınmak için petrol ürünleri kullanımı durdurulacaktır. Bu yüzden özellikle önceden sık kullanılan yakıt yağı için tasarlanmış kazan daireleri veya yanma odaları artık gündemden düşmüştür. Evlerde doğalgaz veya havagazı dönüşümleri yapılmaya başlanmıştır. Enerji ihraç eden az sayıda ülke için petrol krizi çok önemli gelir elde edilen zamanlar olmuştur. Kanada’nın durumu ABD’ninkiyle aynı olsa da petrol zengini Alberta eyaleti bir anda en zengin eyalet olacaktır. Merkezi hükümet bu gelirin ortak dağıtılmasını savunsa da bu eşitsiz dağılım konusu bugün bile hala gündemdedir. Enerji ihraç eden bir diğer ülke de Sovyetler Birliğiydi. Yıllardır durgunluk yaşayan Sovyet ekonomisi için artan petrol fiyatları olumlu etki sağlamıştır. Artan döviz gelirleri sayesinde dışarıdan buğday ve gıda maddesi alımı gerçekleştirilmiş ve tüketim madde üretimi artmış, askeri harcamalara kaynak ayrılabilmiştir. Brezilya hükümeti ise araçlar için alternatif yakıt arayışına girerek etanol ile çalışan motorlar üretilerek krizin etkisi sınırlanabilmiştir. Bugün Brezilya’da hala şeker kamışından etanol üretimi devam etmektedir.
Makro ekonomik etkileri
1973 Petrol Krizi, Japon ekonomisinin petrole bağlı sanayiden elektroniğe yönelmesinde belirleyici olmuştur. Batı Merkez Bankaları büyümeyi hızlandırmak için faiz oranlarını düşürecek, artan enflasyon önemsenmeyecektir. Uygulanan bu politiakalarla krizin uzundönem etkileri önlenememiştir. 1974 yılında dünyadaki en zengin 15 şirket arasında 7 tanesi petrol şirketleriydi.
Uluslararası ilişkilerdeki etkisi
Petrol ambargosundan sonra Nixon yönetiminin Soğuk Savaş politikaları büyük darbe alacaktır. Çin ve Sovyetler Birliğine yoğunlaşılan durumda ABD’ye tehdit 3. Dünya ülkelerinden gelmiştir. ABD çıkarları Latin Amerika’da bile tehdit altındadır. Petrol Krizi yaklaşık olarak Şili’de seçimle işbaşına gelmiş olan sosyalist Cumhurbaşkanı Salvador Allende’ye karşı yapılan ABD destekli Pinochet darbesiyle eş zamanlıdır. Pinochet rejimine verilen destek bölgedeki yoğun solcu gerilla faaliyetini engelleyememiştir. Latin Amerikada çoğunlukla Venezuela tarafından ihraç edilen petrol sayesinde bölgesel bir ekonomi yaratılacaktır. Krizden sonra Batı Avrupa ve Japonya İsrail’e açıktan destek verdikleri dış siyaset eğilimlerini Arap yanlısı olacak şekilde değiştireceklerdir. ABD ‘nin İsrail’i her ne pahasına olursa olsun destekleme kararlılığı yüzünden Avrupa ile arasında siyaset farklılığı oluşacaktır. Krizden sonraki yıl Birleşmiş Milletlerde temsil eden bağlantısız ülkeler Kuzey ülkeleri tarafından elde edilen gelirin bir kısımının Güney ülkelerine aktarılmasını ilk kez dile getirmişlerdir.
OPEC'in düşüşü
1973 yılından sonra OPEC eski önemini yitirmeye başladı ve 1981 yılına gelindiğinde OPEC ülkelerinin petrol üretimi diğer ülkeler tarafından geçilecektir. Ayrıca OPEC üyesi ülkeler arasında herhangi bir birlik kalmamış durumdadır. Petrol piyasasındaki pazar payını tekrar yakalamak isteyen Suudi Arabistan petrol üretimini artırınca petrol fiyatlarının düşmesi yönünde bir baskı oluşmuş, yüksek maliyetli petrol işletmeleri zararlı hale gelmiştir. 1979 Enerji Krizinde 80 dolar mertebesine yükselen varil başına petrol fiyatı 1980’lerde 38 dolar seviyelerine düşecektir. OPEC örgütünün gücünün azalmasında ve petrol fiyatlarının düşmesinde alternatif enerji arayışları da etkili olmuştur. OPEC petrole bağımlılığa güvenmiş ancak yükselen petrol fiyatları karşısında karlı hale gelen alternatif enerji kaynaklarının kullanımının artmasıyla bağımlılığın azaldığını görmüştür. Nükleer enerji ve doğal gazdan elektrik üretimi ile beraber konut ısınmasında gaza geçilmesi, otomobiller için etanol gibi yakıtların ortaya çıkması petrole olan talebi azaltmıştır. Petrol fiyatlarının azalması ise petrol üreten ülkeler için büyük sorun haline gelmiştir. Yoksulluğun yoğun olduğu petrol ihracatçısı ülkeler (Meksika, Nijerya, Cezayir ve Libya) geçiş dönemine hazırlıksız yakalandıkları için zor durumda kalacaklardır. Talep azaldıktan ve aşırı üretim başladıktan sonra kartel petrol alanındaki haklimiyetini kaybedecektir. 1970’lerde petrol sayesinde ekonomisi büyüyen Meksika, Nijerya ve Venezuela gibi ülkeler durum normale dönünce ekonomik krize gireceklerdir.
Uzun dönem etkiler
Arap ülkelerinin petrolü silah olarak kullanmak istemelerine rağmen sonuçta Arap ülkeleri diplomatik alanda Batılı ülkeleri kendi saflarına çekmiş olsalar da ekonomik ve askeri olarak daha da Batı bağımlısı duruma gelmişlerdir. Ambargodan önce bölgedeki ABD-SSCB çekişmesi ve ucuz petrol fiyatı yüzünden aranamayan alternatif enerji kaynakları Arap ülkelerine finansal anlamda bir güvence ve ortalama bir gelişme hızı vermekteydi. Ambargoyu izleyen dönemde ise yüksek petrol fiyatları yeni petrol alanlarının araştırılmasına ve Alaska, Kuzey Denizi, Hazar Denizi ve Kafkaslarda petrol çıkartılmasına yol açacaktır.
Sovyetler Birliği'nin tepkisi
Mısır’da Enver Sedat’ın 1970 yılında iktidara gelmesinden önce Ortadoğu dünya çapında süper güçlerin mücadele ettiği önemli alanlardan birisiydi. Bu önemi ABD’nin silah sattığı İsrail, Suudi Arabistan, İran ile Sovyetler Birliğinin silah sattığı Mısır, Suriye ve Irak örneklerinden görebiliriz. ABD’nin silah sattığı hiçbir ülke NATO’ya girmese de iki süper güçün bölgeye verdiği önem yüzünden bu ülkeler durumdan iyi faydalanma çabasında olmuşlardır. Ancak bu durum değişecektir. 1970 yılında Sedat’ın Sovyet teknik personeli ülkeden kovması bir dönüm noktasıdır. Hidrokarbon ürünlerinin fiyatlarının artmasıyla beraber Sovyet petrol ürünlerine bölgede ihraç pazarları açılmış ve Hazar Denizi ile Sibirya’da petrol arama faaliyetleri pahalı olmaktan çıkmıştır. Bu seviyede petrol ihracatı artan Sovyetler Birliği 1980 yılında dünyadaki en fazla petrol üreten ülke olacaktır. bu sayede Batılı ülkelerdeki arz sorunları ve OPEC ülkelerinin örgütsüzlüğünden faydalanılmıştır. Ancak Afganistan’ın işgalinden sonra bölge ülkeleri savunma amacıyla ABD’ye yaklaşmaya başlamışlardır.
Artan güvenlik tehlikeleri
Sovyetler Birliğinin Afganistan’ı işgal etmesi Ortadoğudaki artan güvenlik tehlikesinin sadece bir yüzüdür. Bölgeye ABD tarafından üretilen çok sayıda yüksek teknoloji içeren silah satılmıştır, bölge orduları ise savaşa hazır konumdadır. Özellikle Suudi Arabistan ve İran yükselen iç ve dış tehlikelere karşı gelebilmek için kesinlikle ABD desteğine bağımlı hale gelmiştir. Artan petrol fiyatları, silah harcamalarını da artırmış ve savaş tehlikesini yükseltmiştir. 1979 yılında Suudi Arabistan’ın ABD’den silah alımı o yıl İsrail’in yaptığı alımın beş mislidir. 1979 yılında İran’da şahın devrilmesi üzerine Suudiler ülke içindeki radikal islami akımları kontrol altına almak durumunda kalacaklardır. Ancak buna iç siyasete karşı tepkili olan Vahabi radikaller ve Şiiler 1979 yılında ayaklanacaklardır.
Sonuç
Batılı ülkelerinin artık enerji alanındaki bağımsızlıkları ve artan güvenlik tehlikeleri Arap ülkelerini Batı ile ilişkilerinde daha dikkatli olmaya sevk etmiştir. Bunun en iyi görüldüğü alan olarak Suudi Arabistan’ın petrol fiyat ve üretim miktarlarında sürekli Batılı ülkelerin istekleri dahilinde hareket etmesi gösterilebilir. Düşük petrol fiyatlarıyla alternatif enerji kaynaklarına olacak olası yönelimler engellenmeye çalışılır.
Otomotiv sanayisine etkileri
Batı Avrupa'daki etkileri
Batı Avrupa’daki otomotiv sanayi petrol krizinden en çok etkilenen sanayilerin başındadır. 2. Dünya Savaşından sonra çoğu Batı Avrupa ülesi araçlarda kullanılan benzine ağır vergiler koymaktaydı çünkü bu yakıt ithal edilmekteydi. Bu yüzden Avrupa’daki araçlar hep küçük ve yakıt tasarrufu gözönüne alınarak geliştirilmişti. 1960’lı yıllarda ise ülkelerdeki refah seviyesi arttıkça kurşunsuz benzinli büyük araçlara rağbet başlamıştı. Petrol Kriziyle beraber Avrupa’da otomobil alanlar küçük ve tasarruflu araçlara yöneldiler, bu araçların en iyi örnekleri Peugeot 104, Renault 5 ve Fiat 127’dir. Birkaç yıl sonra ise piyasaya Ford Fiesta, Opel Kadett (İngiltere’de Vauxhall Astra olarak satıldı), Chrysler Sunbeam ve Citroen Visa çıktı. Artık Avrupa’da büyük salon araçlara bile rastlanmaz olur, bunların yerine orta boy araçlar bulunmaktadır; Chrysler/Simca Horizon, Fiat Ritmo (İngiltere’de Strada), Ford Escort MK3, Renault 14, Volvo 340 / 360, Opel Kadett ve Volkswagen Golf. Bu araçlar özellikle yakıt tasarruflu olmaları yüzünden çok tercih edildi. Bu araçlar o kadar başarılı oldu ki krizden yıllar sonra bile Avrupa otomobil piyasasına hakim oldular.
ABD'deki etkileri
Batı Avrupa’da olduğu gibi ABD otomobil üreticileri de 1973 petrol ambargosundan etkilenmiştir. Ambargodan önce büyük, ağır ve güçlü araçlar ABD’de standarttı. Örnek olarak 1971 yılında Chevrolet Caprice aracının motor hacmi 6.5 litredir. Bu araçların tekerlek çapları oldukça büyüktü. Yakıt tüketimleri de fazlaydı, örneğin Chevrolet İmpala’nın 1 galon yakıtla 15 mil gitmekteydi. Petrol ambargosundan sonra büyük araçlar satılmamaya başlar, yeni üretilen dört ve altı silindirli küçük araçlara talep artar. Avrupa ve Japonya’daki otomobil üreticileri ABD pazarına bu tür küçük araç yetiştirememektedir. Peugeot, Volkswagen, Toyota, Datsun, Mazda ve Honda bu dönemde rekor satışlar gerçekleştirmiştir. Bu durum karşısında büyük üçlü (General Motors, Ford ve Chrysler) daha küçük ve yakıt tasarrufu sağlayan araçlara dönerler ancak bu dönüşüm gerçekleşene kadar piyasayı Toyota, Honda ve Nissan ele geçirmiştir bile. Ayrıca küçük araç üretimine daha önce başladıkları için Amerikan otomobil üreticilerine göre daha ucuz ve daha gelişkin modeller üretmekteydiler. 1979 yılına gelindiğinde artık belli başlı bütün Amerikan otomobilleri küçültülmüştür. Chrysler son büyük sedan aracınının üretimini 1981 yılında durduracaktır.