Ali Murat Güven

Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır.
Ayrıntılar için lütfen maddenin tartışma sayfasına bakınız.
Şablonu maddeden çıkarmadan önce lütfen şablonun yardım sayfasını inceleyiniz. (Nisan 2008‎)
Ali Murat Güven
Doğum 7 Mart 1968 (1968-03-07)
İstanbul / Türkiye
Eğitim Üniversite
Meslek Gazeteci-Yazar-Yönetmen

Ali Murat Güven, Türk gazeteci. Ayrıca, reklam sektöründe metin yazarı ve kreatif yönetmen.

7 Mart 1968’de, basın ve reklamcılık sektöründe faaliyet gösteren bir ailenin ilk çocuğu olarak İstanbul’da doğdu.

İlkokulu 50. Yıl Ahmet Merter İlkokulu’nda, ortaokulu ise 50. Yıl Ahmet Merter Ortaokulu’nda bitirdi.

Lise öğrenimine Şehremini Lisesi’nde başladı, Plevne Lisesi'nde tamamladı.

1985 yılında, üçüncülükle kazandığı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi (o dönemdeki adıyla Basın-Yayın Yüksekokulu) Radyo-TV Bölümü’nde yükseköğrenime başladı.

Profesyonel meslek hayatı

Üniversite eğitimine paralel olarak gazeteciliğe atıldı ve basın sektöründe çalışmaya başladı. 1985-1990 yılları arasında çeşitli kültür-sanat dergileri ve gazetelerde muhabirlik ve editörlük yaptı. Bu süreçte, ağırlıklı olarak sinema ve televizyon dünyası üzerine haberler ve yorumlar kaleme alırken, sinemaya meraklı yakın arkadaşlarıyla birlikte süper 8 mm formatında bir dizi kısa film de çekti. Bunlardan 1987 yılında hazırladığı 9 dakikalık “Pasif Direniş” ile 1989-İFSAK Ulusal Kısa Film Yarışması’nda bir “özendirme ödülü” kazandı.

1989 yılında Anadolu Ajansı’na girerek, bu kurumda bir yıl süreyle polis-adliye muhabiri olarak çalıştı.

Ertesi yıl, haftalık haber dergisi Yörünge’nin kuruluş çalışmalarına katıldı. Sonradan muhafazakâr kesimin önde gelen yayın organlarından birine dönüşecek olan bu dergide iki buçuk yıl süreyle muhabir, editör ve istihbarat şefi olarak görev yaptı.

1990 yılında ön lisans eğitimini tamamlayarak yükseklisans sınavına girdi. Sınavı birincilikle kazanarak İstanbul Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde sinema konulu yükseklisans eğitimine başladı. Ancak, tezini tamamlayamadan okuldan ayrılmak zorunda kaldı ve çalışma hayatına geri döndü.

1992-93 yılları arasında Federal Almanya’ya giderek, Stuttgart kentinde yayınlanan haftalık bir Türk gazetesinde yazı işleri müdürü olarak çalıştı.

Ertesi yıl Türkiye’ye dönerek, URT (Ulusal Radyo ve Televizyon A.Ş.) adlı özel bir prodüksiyon şirketinde asistan kameraman ve set sorumlusu olarak çalışmaya başladı.

1994 yılında vatanî görevini yerine getirmek üzere çalışma hayatına ara verdi ve Van-Erciş’te kısa dönem erbaş olarak askerlik yaptı. Askerlik hizmeti sırasında, ağırlıklı olarak Doğu operasyonlarında belge-film kameramanlığı, askerî haber filmlerinin hazırlanması ve fotoğrafçılık gibi teknik hizmetler verdi.

Askerlik dönüşünde Millî Gazete’de editör olarak göreve başladı. Bu gazetede dış haberler servisini yeniden yapılandırıp zengin içerikli bir dünya sayfası hazırlamasının yanı sıra, “Asabî Yazılar” ve “Ayrıntı” başlıklarını taşıyan iki ayrı köşede de yazarlık yapmaya başladı. Sert, ama akıcı bir üslûba sahip köşe yazılarıyla kısa bir süre içinde büyük beğeni topladı. Özellikle muhafazakâr sağ kesimde tabu olarak kabul edilip ele alınmaktan kaçınılan kimi hassas konulardaki keskin söylem ve eleştirileri, onu genç kuşak dindarların dikkatle takip ettikleri bir imzaya dönüştürdü.

1995 yılında, o günlerde yayın hayatına yeni başlamış olan Yeni Şafak gazetesine geçti ve bu gazetede yaklaşık bir yıl süreyle istihbarat şefi olarak görev yaptı. 1996 yılında tekrar eski görev yeri olan Millî Gazete’ye döndü ve dış haberler editörlüğü görevini bir süre daha sürdürdü.

1997 yılı başlarında, Star Televizyonu’na transfer oldu ve “Teksoy Görevde” adlı programda muhabir-editör olarak çalışmaya başladı. Bu program kapsamında yüzlerce görüntülü habere ve belgesel nitelikli bölüme muhabir, editör ve metin yazarı olarak katkıda bulundu. 1998 yılında, Teksoy Görevde”nin en popüler bölümlerinden biri olan “Soğuğun Kalbine Yolculuk” (Kuzey Kutbu Gezisi) adlı belgesel bölümün yapımındaki katkılarından dolayı, İstanbul Medya Mensupları Derneği’nden bir başarı plaketi aldı.

1999 yılında, “Teksoy Görevde” programının sona ermesiyle birlikte reklâm sektörüne yöneldi; çeşitli ajanslarda metin yazarı ve yaratıcı yönetmen olarak görev yaptı. Bu dönemde irili ufaklı ticarî kuruluşlar için hazırlanan 50’nin üzerinde reklâm ve tanıtım filminin metinlerini yazıp yönetti. Bu arada, çeşitli gazete ve dergilere de dışarıdan sinema yazıları yazdı.

2000 yılında, STV için hazırlanan 13 bölümlük “Gurbetteki Vatan” adlı haber programında şef editör ve yönetmenlik yaptı.

2002 yılında, daha önce de çalışmış olduğu Yeni Şafak gazetesine özel haber muhabiri olarak dönüş yaptı. Bu dönemde, özellikle sinema, televizyon ve dinî içerikli hurafelerin iç yüzünü ortaya seren ilginç özel haberleriyle ön plana çıktı. 2005 yılı sonbaharında, Yeni Şafak’ın yazı işleri kadrosunda gerçekleşen değişiklik sonrasında, kendisine gazetenin sinema servisini kurma görevi verildi ve her cuma (2008'den itibaren de pazar günleri) düzenli olarak yayınlanan bir sinema sayfası oluşturdu. Ayrıca, bu sayfada film eleştirilerinin yanı sıra köşe yazıları da yazmaya başladı. Sinema eleştirmenliğinde, sektöre egemen olan dil ve tavrın dışında kendine özgü yeni bir yaklaşım geliştirerek yürüttüğü bu görevinde, ilgiyle izlenen bir yazar olmasının yanı sıra, zaman zaman da -eşcinseller ve ateistler gibi- çeşitli sosyal kesimlere karşı eleştirel yazıları nedeniyle karşıt eleştiri oklarına hedef oldu. Film eleştirilerinde muhafazakâr bir duruş sergilemesi, seks ve şiddeti ön plana çıkartan yapıtları toplum açısından zararlı olarak nitelendirmesi gibi gerekçelerle sadık taraftarları oluştuğu gibi öfkeli muhalifleri de ortaya çıktı.

2007 yılında, bir eğitim kurumları zincirinin geleneksel olarak ve ülke çapında düzenlediği "medyada yılın en iyileri" başlıklı bir kamuoyu anketi kapsamında "yılın sinema yazarı" seçildi.

Yine aynı yıl Feta Vakfı tarafından dağıtılan geleneksel ödüllerde, terörist bir saldırıda hayatını kaybeden ünlü Arap yönetmen Mustafa Akkad'ın anısına İstanbul'da düzenlediği anma toplantısı nedeniyle "Yılın Vefâ Ödülü"ne layık görüldü.

2010 yılı ekim ayında ise İstanbul-Galatarasaray'da "Beyaz Sinema'nın 40 Yılı" başlıklı, bir hafta süren bir film seçkisi ve söyleşiler dizisi düzenleyerek, Türkiye'de dinî ve ahlâkî duyarlılıklara sahip bir sinema anlayışının temsilcisi konumundaki bir düzine dolayında yapımcı ve yönetmeni bir araya getirdi; bu sanatçıların geçmişte pek çoğu büyük bir ilgiyle karşılanmış olan yapıtlarının, geniş kapsamlı birer dijital restorasyon sürecinden geçirilerek sinemaseverlerle yıllar sonra yeniden buluşmasını sağladı.

Ali Murat Güven, 2011 Yılı Eylül ayında da bu kez Ankara'da düzenlenen bir başka özgün sinemasal etkinliğin, "Fantasturka / 1. Türk İşi Ulusal Fantastik Filmler Festivali"nin düzenlenmesine öncülük etti. 23-25 Eylül tarihleri arasında Kızılırmak Sineması'nda düzenlenen ve üç gün boyunca yaklaşık üç bin sinema meraklısını ağırlayan festival, gerek birbirinden nadide kısa ve uzun metraj örneklerle bezeli program seçkisi, gerekse kıdemli Yeşilçam yıldızlarının hatıralarını kitlelerle paylaştıkları söyleşileriyle bu kategoride Türkiye'de düzenlenen ilk organizasyon olarak sinema tarihimize geçti. Güven'in bir grup genç sinema gönüllüsüyle omuz omuza ve son derece dar bir bütçeyle organize ettiği "Fantasturka-1", sektörün kıdemli yapımcı, yönetmen ve oyuncularına karşı sergilediği vefa, yanı sıra katılımcılarına her adımda hissettirdiği samimiyet duygusuyla yalnızca izleyicilerden değil medyadan da yoğun bir saygı ve destek görürken, İstanbul'da devam organizasyonlarının düzenlenmesi yönünde ciddi talepler doğurdu.

Türk sinemasına kamera önü ya da ardında emekleri geçmiş her pozisyondan kıdemli sanatçıları ve teknik elemanları gerek yazılarında, gerekse düzenlenmesine öncülük ettiği etkinliklerde mümkün olduğunca onurlandırmaya çalışan Güven, bu yöndeki bir diğer girişimini de 2011 yılı sonlarında, Türk sinemasına 1970'lerin ortalarından bu yana önemli hizmetler vermiş bir yapımcı, senarist ve yönetmen olan İsmail Güneş için ortaya koydu. Güven, "beyaz sinema akımı" olarak adlandırılan sanatsal hareketin Türkiye'deki en önemli isimlerden biri konumundaki bu sanatçı için, 25 Aralık 2011 günü İstanbul-Üsküdar Gençlik Merkezi'nde kendisinin öncülüğünde düzenlenen "İsmail Güneş: Yönetmenlikte 25 Yıl" başlıklı karma etkinlikte ustanın bir dizi önemli filminin gösterilmesine ve yine bu filmlerin setlerinde çekilmiş karelerden oluşan bir fotoğraf sergisi açılmasına aracılık etti. Aynı gün düzenlenen bir törenle Güneş'e de yönetmenlikte çeyrek yüzyılı geride bırakması nedeniyle bir "onur ödülü" sunuldu.

2012 yılı Mart ayında İstanbul-Beyoğlu Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde düzenlenen, kendisinin de kuratörlüğünü üstlendiği "Hollywood'da Doğulu Bir Öncü" adlı programla, Suriye asıllı Amerikalı yönetmen Mustafa Akkad'ın Türkiye'de ikinci kez geniş kapsamlı olarak anılmasına aracılık etti.

2012 yılı ekim ayında ise kamuoyuna yaptığı yazılı bir açıklamayla, hem Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazarlığı ve editörlük görevlerini, hem de sinema yazarlığını bıraktığını duyurdu. İstifası, sinema yazarları camiasında yoğun tartışmalara yol açtı.

2013 yılı Eylül ayında İstanbul'da "Sinemerkez Akademi" adıyla, geniş bir sinema-TV profesyonelleri topluluğuyla birlikte her yaştan öğrencilere görsel sanatlar ve medya eğitimi verdiği özel bir dershane açan Güven, bu tarihten itibaren sektördeki bilgi birikimini genç kuşaklarla paylaştığı yeni bir çalışma alanına yöneldi.

2014 yılında, Siyer Araştırmaları Merkezi ile işbirliği hâlinde, Türkiye sinemacılık tarihinin "Âlemlere Rahmet" başlıklı -adı ve konu başlıklarıyla İslâm dininin peygamberi Muhammed'e ithaf edilmiş- ilk kısa film yarışmasını düzenleyerek, ülkemizde öteden beri hayli zayıf olan dinsel inanç ve görsel sanatlar ilişkisinde devrimci nitelikte bir buluşmanın da öncüsü oldu.

Profesyonel meslek hayatı boyunca, aralarında Mısır, Peru, Meksika, Grönland, ABD, İngiltere, Fransa, Makedonya, Romanya, Kazakistan, Almanya, Monaco,Hollanda, Bulgaristan, İran, Azerbaycan, Türkmenistan, Danimarka, Japonya, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Singapur, KKTC, Malezya ve Suudi Arabistan’ın yer aldığı pek çok ülkede görev yapan, bu arada hazırladığı televizyon haberleri nedeniyle Türkiye’nin tamamına yakınını görme fırsatı bulan Ali Murat Güven, aktif gazetecilik hayatını noktaladıktan sonraki dönemde, kendisinin kurup yönettiği Sinemerkez Akademi'de eğitmenlik görevini yürütmekte; ayrıca sinema odaklı bazı kaynak kitapların yazımıyla uğraşmakta, yerel yönetimlerin kültür merkezleri, vakıflar, dernekler, liseler ve üniversitelerde görsel sanatlar üzerine eğitici-öğretici konuşmalar yapmakta, reklam metin yazarlığı ve yönetmenlik çalışmalarını sürdürmektedir.

Evli ve iki kız çocuğu babası olan Güven, iyi düzeyde İngilizce ve orta düzeyde de Almanca bilmektedir. Yazar, 1996 yılından bu yana sarı basın kartı sahibidir.

Çalıştığı medya kurumları

Eserleri

This article is issued from Vikipedi - version of the 10/28/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.