Beylerbeylik
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki idari yapılanmada var olmuş eyaletlere verilen isimdir. Eyalet yöneticileri de Beylerbeyi olarak anılmıştır. Osmanlı devlet teşkilatında Anadolu Eyaleti; Rumeli, Mısır, Bağdat ve Budin Eyaletleri'nin aşaığsında kaldı. Sonraları vezirlerin adedi artınca bu gibi eyaletlere vezirler de tayin edilir oldular.
Beylerbeyi, memuriyetine başlamadan önce, beraberinde itimat ettiği adamlarından birini vekil olarak daha önce mahalli memuriyetine gönderirdi ve buna mütesellim denirdi. Beylerbeyi savaşta görevli olacak olursa, eyaleti onun namına mütesellim idare ederdi. Beylerbeylik merkezinde mütesellim, defter kethüdası, defter muhasibi, tımar defterdarı, çavuşlar kethüdası, çavuşlar emini, alay beyi, kethüda yeri, kale bekçisi, topçu ve cebeci kethüdaları, zeamet ve tımar su başıları, evkaf zabitleri, yeniçeri serdarı gibi başkanlar bulunurdu.
Beylerbeyinin emir ve kanunları bir divanda toplanırdı. Bu divan, Dîvân-ı Hümâyun'un küçük numunesi idi. Beylerbeyliğine verilen haslar, 1688 yılından sonra yavaş yavaş kaldırılarak yerini salyane usulüne bırakmıştır. Beylerbeyi, "imdadiye-i seferiye" ve "îmdadiye-i hazariye" olmak üzere savaş ve barış zamanında senede iki sefer ödenen para ile eyaleti idare ederlerdi. Bu para, sancaktaki kazalara dağıtılır ve mübaşirler vasıtasıyla toplanırdı. Dağıtılan bu vergi, mahkeme-i şer'iyyede, memleket ileri gelenleri ve belirli kişiler tarafından mahalle ve hanelere dağıtılırdı. İmdadiyye salyaneleri, Muharrem ve Recep aylarında senede iki defa alınırdı. Beylerbeyi veya vali eğer taksiti aldığının akabinde görevinden alınacak veya başka yere tayin edilecek olursa, bulunduğu müddete ait parasını beraberinde alır, geri kalanını halefine verirdi.[1]
Vali veya beylerbeyinin tayin olunduğu yere gelişi merasimle olurdu. Göreve gelecek kişi merkeze gelmeden önce merkez kadısına ve mütesellimine bir emir gönderip, üç günlük yeme-içme ziyefeti temini isterdi.[2] Valinin gönderdiği buyruğun yanında üç günlük ihtiyaç erzak cetveli de bulunurdu. Bu cetvel hükmünce erzak hazırlanır ve bunun bedeli eyalet merkezi halkına taksim edilirdi. Vali veya beylerbeyleri bazı zamanlarda devriyye, kaftan fiyatı, yabancı ülkeden gelen eşya vergisi, uzaktan gelen büyük zatlara verilen hediyeler gibi isimler altında halktan birtakım örfi vergiler alırlardı. Bunu üzerine merkezi hükûmet, padişahın kanunları dışında alınan bu vergilerin[3] alınmamasını birçok fermanla emretmiş ise de bazı vali ve beylerbeyleri kârlarından vazgeçmeyerek halkı soyup gitmişlerdir.[4] Özellikle savaşların devam ettiği seneler gayrimeşru vergi tahsili daha müsait bir hal almıştır.[5]
Sultan II. Mahmud zamanında vezir ve beylerbeylerinin aldıkları mali hazariyye, teftişiyye, tahsildariyye gibi vergiler asakir-i mansûre hazinesine bağlanmış ve 1840'ta tanzimattan sonra bu isim altındaki vergiler ortadan kaldırılarak vergilerin bugünkü tarzda tahsili uygulanmaya başlanmıştır.
Vali veya sancak beylerinin memuriyetleri sırasında verdikleri harç, bahşiş, elbise bedeli, hediye bedeli, kaftan bedeli gibi masraflar tayin olundukları yerdeki halktan tahsil edilirdi. Mahalli memuriyetine gelmekte olan vali veya beylerbeyleri, geçtikleri veya misafir oldukları yerlerde eşyalarının nakli için gerekli olan masraflar, at masrafı, gelip geçme ve devir masrafları gibi sarfiyatlar kanun gereğince yöre halkından alınırdı. Bütün masrafların dağılımı makeme-i şer'iyyede memleketin ileri gelenleri ve belirli kişiler tarafından kararlaştırılırdı. Eyalet dahilindeki her bir kazanın vergi tevzi defteri altı ayda bir kere İstanbul'a gönderilerek orada incelendikten sonra sadrazamlık tarafından üzerine onaylandığına dair bir işaret çekilerek geri gönderilirdi.
Kanuna göre Anadolu Beylerbelieri vezirlik rütbesinde değillerse Rumeli Beylerbeyi'nden sonra gelirler, eğer vezirliği varsa diğer vezirlerin kurallarına tâbi tutulurlardı. Beylerbeylik teşkilatındaki her beylerbeyi eyaleti dahilinde saltanat makamının vekili olduğundan, padişah namına bilumum hükmü yerine getirmeye yetkiliydi. Kendi eyaleti ile ilgili rütbeleri belirler, memleketin kadısı vefat ederse yerine diğeri tayin oluncaya kadar vekil kadı belirlerdi. Divanda dava dinler ve hakimler, valinin huzurunda hüküm verirlerdi. Vezirlik rütbesini elinde bulunduran bir vali işinden alınsa bile kendi eyaleti dahilinden çıkıncaya kadar dava dinleyip hüküm verebilirdi. Eğer beylerbeyi vezir değilse hüküm veremezdi.[6]
Osmanlı Beylerbeylikleri
- Hidiv : Mısır valileri beylerbeyi ünvanının yanı sıra hidiv olarak da anılmışlardır.
- Dayı : 1671 yılından itibaren seçilerek göreve getirilen Cezayir Eyaleti ve Tunus Eyaleti yöneticilerinin ünvanıdır
Kaynakça
- ↑ Ferman Sûreti, Anadolu Valisi Moldovancı Ali Paşa'nın Tayin Fermanı: Kıdvetül kuzatı velkükkâm madenilfezâili velkelâm Kütahya kazası nâibi ve eyaleti Anadoluda vaki sair kuzat ve nüvvab zide mefâhirülemâsili vel akran ayanı yilâyet zide kadrühüm tevkii refii hümayun vasıl olicak malûm ola ki avatıfı aliyyei hüsrevanemden Anadolu eyaleti sabıka Vidin muhafızı düstûrı mükerrem müşiri müfahham nizamülalem vezirim Ali Paşa edamellahü iclâlehuye yüz yetmiş dokuz senesi şevvalinin altincı gününden Hattı Hümayunı inayet makrunımla tevcih ve ihsanım olmağla eyaleti Anadoluda vaki kazaların Anadolu valileri içün senede iki taksit ile tertip ve tesviye kılınan imdadiyyei hazariyeden senei mezbure mahsubı veziri müşarinüleyhin tevcihi tarihinden kıstelyem hesabı üzre hissesine isabet eden hazariyye akçesi şurutı hazariyye mucebince lâzımgelenlerden temamen tahsil ve tarafından mansıbına memur, mütesellimine eda ve teslim babında emri şerifim sudurini istida ve Divanı Hümayunumda mahfuz tevcihati hazariyye tertibi defterlerine muracaat olundıkda eyaleti mezbure veçhi meşruh üzre tarihi mezkûrden veziri müşarünileyhe tevzih ve ihsanım ve eyaleti Anadoluda vaki kazalardan Anadolu valileri içün senede iki taksit ile altmış iki bin yirmi dört kuruş ve kırk akçe imdadı hazariyye tertip ve tesviye kılınup imdadı hazariyyede resi sene Muharrem itibar olunmağla azil vukuunda halef ve selef herkes tevcihi tarihinden kıstelyevm hisabı üzre hissesine isabet edeni ahiz ve kabz eylemek şuruti hazariyyeden olduğu derkâr olmağın şuruti hazariyye mucebince amel olunmak babında Fermanı âlişanım sadır olmuşdur; Buyurdum ki vusul buldukta bu bapta sâdır olan Fermanı celilülkadrim mucebince amel oluna. Siz ki mumaileyhimsiz eyaleti mezburede vaki kazalardan Anadolu valileri içün tertip ve tesviye kılınan imdadiyyei hazariyyeden senei mezbure mahsuben veziri müşarünileyhe tevcihi tarihinden kıstelyevm hisabı üzre hissesine isabet eden ahçesi selefi zimmetine geçmiş ise selefinden ve eğer ehali zimmetinde kalmış ise bir senede ehakiden mükerreren hazariyye tahsilinden hazar olunarak cümle marefeti ve marifeti şerile şuruti hazariyye mucebince lâzım gelenlerden temamen tahsil ve veziri müşarünileyh tarafından kabzına memur mutesellimi mumaileyhe eda ve teslim ettirilüp mazmunı emiri şerifimle amil olasın şöyle bilesin ve alâmeti şerife itimat kılasın (Kütahya Mahkeme-i Şer'iyye sicilinden)
- ↑ Çelik Mehmet Paşa'nın emri: "Medinei Kütahya mesnedine revnek efzayi şeriati garra izzetlû, faziletû efendi hazretleri ve kıdvetü'l emacidi velâyân mütesellimimiz Hacı Abdullah Ağa zide kadrühu ve kıdvetü'l akran âyâni vilâye ve zabıtan zide kadrühum inha olunur ki faidei tevfiki bâri bedrekai tarikimiz olup biavnillâhilmelikilmüstean mahı Recebi şerifin on dokuzuncu yevmi isneyn ber afiyet Şühut kasabasına dâhil ve yevmi sani Sinan Paşa karyesine dahil ve yevmi Çarşamba günü Gireği nahiyesine vasıl ve bitevfikilhillahi teâla yevmi perşembe makarrı hükûmetimiz olan Medinei Kütahyaya kadem nihadei ikamet muhakkak olmağın hini vüsulümüzde dâiremiz halki tayinatı için müsafireti mutadi kadim ve örfi diyar olan üç günlük ecnas zahire yevmiye defteri mucebince marifeti şer veçhile tevzi ve berveçhi tacil tamamen tahsil ve kabzına memura teslim ettirmeniz babında işbu buyruldu tahrir ve ısdar ve kidvetülakran ..... (isim yeri açık bırakılmış) ziyde kadrühu ile irsal olunmuştur. Bimennihi teâla veçhi meşruh üzre ve marifeti şer ile ve cümle ittifakiyle teslim ettirilip inşaallahüteâlâ hini vüsulimizde dairemize müzayeka ve zaruret vukuunda (burada noksan var) mucip buyruldu ile amil olasız deyu buyruldu Filyevmittasi Fi recebülmüreccep 1177 (Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 90-91)
- ↑ 1825 senesinde Anadolu Valiliği'ne devam eden Dârendeli İzzet Mehmet Paşa, ekili arazilere çekirgelerin üşüşmesinden dolayı o sene için ibkaiyyeyi affetmiştir (Kütahya mahkemei şer'iyye sicilleri)
- ↑ 1817 senesinde çıkan fermanda, vali ve sancak beylerinin hukuki ibâda tecavüz ile tahsilât dolayısıyle ahaliye zulüm ve haksızlık edildiğinden şöyle bahsediliyor: ... Vediatullah olan fukarayı bilâd ve acezei ibat haklarında lâzimei himayet kâmilen icra ve muktazayi rahmüşefakat temamen ifa olunmadığı aişkâr ve ezcümle vülât ve mutasarrıfîn taraflarından zahirebeha, devriyye, kudumiyye namiyle fukaradan birtakım mevaddı zulmiyyenin ahzütahsili ezkadim meni küllî ile memnu iken bir müddettenberi eyalet dahilinde olan sancaklar da kâin kazalar ehalisinden hem eyalet valisi, hem sancak mutasarrıfı zahire beha ahzetmekte ve bu suret fıkaraya iki kat bârgiran olmakta olduğundan gayri bir sancakta mutasarrıfı için başka ve dahilinde olduğu eyaletin valisine başka imdadı hazariyye mürettep olmak mülâbesesiyle zamanı taksitler hulûlünde o makule bir eyalet dahilinde olup ahar vüzera ve mirimiran uhdelerinde olan sancakların havi olduğu kazalara eyalet valileri tarafından hazariyye tahsili için babuyruldu başka başka mübaşirler gönderilmek icap etmeyüp vülâtın hazariyyesi kanği sancak dahilinde olan kazalardan tahsil olunacak ise bilâ mübaşir ol sancağın mutasarrıfı marifetiyle tahsil ve vali tarafına basütesbil olunmak lâzimeden iken... 1233 Evaili cemaziyelevvel (Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 92)
- ↑ 1828 senesi Rus harbinde, hali hazırda vüzera ve ricalin uğradıkları kasaba ve köylerden almaları memnu olan zahire ve yiyecek, harp vukuuna binâen muvakkaten kaldırılarak yalnız bir günlük zahire verilmesi için umum vilâyat kadınlarına fermanlar gönderilmiştir (Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, 1932, s, 92)
- ↑ Uzunçarşılı, İ.H. Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, sayfa, 93