Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!
"Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre", Karl Marx`ın 1875 tarihli Gotha Programı'nın Eleştirisi çalışmasında yer alan dize, komünizmin önemli sloganlarından biridir. Bu düşünce özet olarak, komünist sistemde, her bireyin yeteneğine göre üreteceğini ve her bireyin yeteneğine bakılmaksızın bu üretimden faydalanacağını söyler. Gelişmiş bir komünist toplumda, burjuva mülkiyeti ortadan kalktığı için mal ve hizmetler bu düzende birbirinden ayrılabilir. Böylece herkes ihtiyacına göre olabildiğince memnun edilmiş olur.
Tümcenin aslı
Bu tümcenin yer aldığı paragraf şu şekildedir ve Gotha Programı'nın Eleştirisi isimli çalışmada geçer:
“ | Komünist toplumun daha yüksek bir evresinde, bireylerin işbölümüne kölece boyun eğmesinin ve onunla birlikte de kafa emeği ile kol emeği arasındaki çelişkinin ortadan kalkmasından sonra; emek, yalnızca yaşam aracı değil, yaşamın birincil gereksinmesi haline gelmesinden sonra; bireylerin her yönüyle gelişmesiyle birlikte, üretici güçlerin de artması ve bütün kolektif zenginlik kaynaklarının gürül gürül fışkırmasından sonra - ancak o zaman, burjuva hukukunun dar ufukları tümüyle aşılmış olacak ve toplum, bayraklarının üzerine şunu yazabilecektir: "Herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre!" | ” |
Marx bu tümcenin özgün sahibi olarak bilinse de, aslında ilk olarak Louis Blanc`ın 1840 tarihli bir çalışmasında geçer, bu da ütopyacı sosyalist Henri de Saint-Simon`un "herkesin çalıştığı kadar alması gerektiği" iddiasının yenilenmiş halidir. Ama Marx, bu tümcenin teorik altyapısını kuran ve gerçek manada bu görüşe anlam kazandıran kişidir.
Komünizmin dinle çelişmediğini iddia eden görüşler de bu düşüncenin kutsal kitaplarda bulunduğunu söyler. Bu konuda daha fazla bilgi için İslamî komünizm ve Hristiyan komünizmi maddelerine bakınız.
Tartışmalar
Marksizm karşıtları, Ayn Rand gibi, yeteri kadar üretmeyenin hak ettiğinden daha fazla alacağını, çok üreteninse hak ettiğini alamayacağını söyleyerek bu düşünceye karşı çıkmaktadır. Marksistler ise ihtiyaç ve istek arasında ciddi bir fark bulunduğunu, ihtiyaçların nesnel bir bakış açısıyla ele alınabileceğini (yemek, eğitim, sağlık gibi), istek farkının ya da bütünüyle mutlak eşitsizliğin ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını ama insanların toplum içinde "hemen hemen" birbiriyle aynı olacağını söyler. Aynı zamanda, mülkiyetsiz bir toplumda, birçok mal ortak kullanıma açık olduğundan, biri ondan yararlanmadığı zaman diğerinin yararlanabileceğini ekler ve hasta olan bireyin ihtiyacının, sağlıklı bir bireye oranla daha fazla olduğunu ve daha fazla yemek yahut ilaç tüketmesine hakkı olduğunu insanlığın ortak mutluluğundan yana olduğu için kabul eder.
Marx bu görüşünde insanın kendisi için değil toplumun ortak yararına çalışacağından dolayı, herhangi bir baskıcı gücün yahut kişisel çıkarın itici güç olmayacağını söyler.