Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları

Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları

II. Viyana Kuşatması
Tarih12 Eylül 1683-26 Ocak 1699
BölgeOrta Avrupa, Balkanlar, Dalmaçya, Kırım, Akdeniz
SebepII. Viyana Kuşatması'nın başarısız olması ile Avrupalıların Osmanlı'yı Avrupa'dan atmak istemesi.
SonuçOsmanlı yenilgisi, Karlofça ve İstanbul Antlaşmaları
Coğrafi
Değişiklikler
Osmanlı Orta Avrupa'da büyük toprak kayıpları yaşadı.
Taraflar

Osmanlı İmparatorluğu: Osmanlı Devleti
Kırım Özerk Cumhuriyeti Kırım Hanlığı
Boğdan Prensliği Boğdan Prensliği
Eflak Prensliği Eflak Prensliği
Erdel Prensliği

Macaristan Krallığı

Kutsal İttifak: Kutsal Roma Germen İmparatorluğu
Lehistan-Litvanya Birliği
Rus Çarlığı
Venedik Cumhuriyeti
Malta Krallığı

Papalık Devleti
Komutanlar ve liderler

  Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
  Şeytan İbrahim Paşa
  Arnavut Abdurrahman Abdi Paşa
  Sarı Süleyman Paşa
  II. Süleyman
  Köprülü Fazıl Mustafa Paşa
  Mezomorto Hüseyin Paşa
  Murtaza Paşa
  II. Mustafa
  Murat Giray
  I. Selim Giray

  I. Kaplan Giray

  I. Leopold
  Lorraine Dükü V. Charles
  Luigi Ferdinando Marsigli
  Markizi Louis William
  Savoy Prensi Eugen
  III. Jan Sobieski
  I. Petro
  Vasily Golitsyn

  Boris Petroviç Şeremetev
Papa XI.İnnocentius

Osmanlı İmparatorluğu tarihi
Osmanlı İmparatorluğu kronolojisi
Osmanlı Portalı

Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları (1683-1699), Osmanlıların II. Viyana Kuşatması'nda başarısızlığa uğramasından cesaret alan bir grup Avrupa ülkesinin Kutsal İttifak adı altında birleşip Osmanlılara karşı giriştikleri ve bu ülkelerin Macaristan, Ukrayna ve Dalmaçya'da hâkimiyet kurup, Balkanlar'daki Osmanlı hâkimiyetine büyük darbe vurmaları ile sonuçlanmış bir savaşlar dizisidir. Osmanlı tarihinde Felaket Seneleri olarak da geçer. Yabancı kaynaklarda ise genelde Büyük Türk Savaşları olarak bahsedilir.

Nedenleri

Kanuni Sultan Süleyman'ın 1526 yılında Mohaç Savaşı'nı kazanarak Macar Krallığı'nı yıkmasından sonra Macaristan'ın büyük bir bölümü 150 yılı aşkın bir süreyle Osmanlı Devleti'nin elinde kalmıştı.[1] Macaristan'ın geri kalan bölümü ise Habsburglu Avusturya Arşidüklüğü'nün elindeydi. Katolik Avusturyalılar kendi yönetimleri altındaki Protestan Macarları Katolikleştirme siyaseti güdüyorlardı. Avusturya yönetimindeki Protestan Macarlar Tökeli İmre liderliğinde ayaklandılar, bazı bölgeleri ellerine geçirerek Orta Macaristan'da bir krallık kurdular. Tökeli İmre defalarca Osmanlılardan yardım istedi fakat isteği kabul edilmedi. Sonunda Avusturya'yı yenerek şöhret kazanmak isteyen Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, IV. Mehmet'i Tökeli İmre'nin yardım isteğini kabul etmeye ve Avusturya'ya savaş açmaya ikna etti.

II. Viyana Kuşatması

Osmanlı Ordusu 1683'de Avusturya'ya karşı sefere çıktı. Ordunun yol üstünde stratejik önemi bulunan kaleleri ele geçirmesi beklenirken, Kara Mustafa Paşa doğrudan Viyana'yı kuşatmaya karar verdi. Kuşatma iki ay sürdü. Sadrazamın Yeniçerilerin kenti talan etmelerini önlemek için kentin kendiliğinden teslim olmasını beklediği, ve o yüzden taarruza geçmediği bilinmektedir. Ayrıca Kırım hanı Murat Giray, Tuna nehrinin kuzeyinden gelen yardımı önlemekte etkisiz kaldı. Sonunda Lehistan kralı III. Jan Sobieski, 25.000 askerlik bir orduyla Viyana'nın yardımına yetişti. İki ateş arasında kalan Osmanlı birlikleri ağır bir yenilgi alarak Belgrad'a geri çekilmek zorunda kaldı.

Almandağı (Kahlenberg) Muharebesi

Almandağı (Kahlenberg) Savaşı, II. Viyana Kuşatmasını yenilgiye dönüştüren meydan savaşıdır (12 Eylül 1683). Viyana'nın yardımına gelen III. Jan Sobieski komutasındaki Alman, Avusturya ve Leh ordularıyla Kahlenberg'de (Almandağı) karşılaşan Osmanlı Ordusu, Budin Beylerbeyi Koca İbrahim Paşa'nın başarısızlığı ve Kırım Hanı Murat Giray'ın zamanında savaşa girmemesi gibi nedenlerle yenilgiye uğradı. Orduya komuta eden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bütün ağırlıkları ve ordu hazinesini bırakarak çekilmeyi emretti. Böylece Viyana Kuşatması başarısızlıkla sonuçlandı.

Papa XI. İnnocentius, ısrarlı çabalarıyla Lehistan kralı III. Jan Sobieski'yi Viyana'nın yardımına koşmaya ikna edenlerin başında geliyordu. Osmanlı Ordusu'nun Viyana'dan geri püskürtülmesi üzerine XI. İnnocentius bu sefer Osmanlılar'ın Macaristan'dan geri püskürtülmesi için elinden geleni yaptı. Sobieski'nin hemen kuşatma sonrası "Geldik, gördük ve Tanrı fethetti" mektubu Viyana'da atılmış olan ittifak tohumunun Vatikan'a sıçramasına yetti, Papa bu savaşlar için milyonlarca scudo harcamaktan çekinmedi.

İttifaka katılacak bir diğer ülke olan Venedik Cumhuriyeti'nde ise, bazı çevreler hükûmetin fazla barışçı davrandığını iddia ediyordu. Özellikle 1669'da Girit'in kaybından sonra, başıbozuk Venedik kuvvetlerinin Osmanlı topraklarına akın düzenlemesi sonucu, İstanbul'dan gelen tazminat talebine hükûmetin boyun eğmesi barış karşıtlarını kızdırmıştı. Viyana'daki zafer ise barış karşıtlarınının elini daha çok güçlendirdi.

Sobieski ve I. Leopold'ün İtalya'daki elçilerinin uzun uğraşları sonucu, bu devletlerin ve Papa'nın temsilcileri 1684'te Linz'de bir araya geldi. Sobieski ve Leopold, Venedik'in doğrudan Çanakkale'ye taarruz etmesini istiyordu. Bu istek gerçekleşmese de sonunda 5 Mart 1684'te ittifaka Venedik katıldı. Avrupa'da bu üç ülkenin Balkanlar'a üç koldan taarruz etmesi kararlaştırıldı.[2]

Linz'de yapılan görüşmede Rusya ve Safeviler ile de görüşme yapılması istendi. O yıllarda Lehistan'da bulunan Nahcivan Katolik piskoposu Dominiken Sebastian Knabb, Safevi hükümdarı Süleyman Şah ile Sobieski arasındaki temasları sağlıyordu. Papalık, İran ile birlikte Etiyopya Hristiyanları'nın da kışkırtılarak Mısır'a taarruz etmesini istiyordu. Ama Süleyman Şah da, Etiyopya Hristiyanları da ittifaka katılmadı.[2]

İttifakın kuzey cephesinde savaşması düşünülen Rusya ise başlarda aktif olarak savaşa katılmadı, 1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda yapılan antlaşmaya sadık kaldı. Daha sonra ise 1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı'nı başlatarak 1. Petro önderliğinde 1687 yılında Kırım, 1695 yılında Azak seferlerine girişti.

Sobieski, Papa'ya Hollanda ve İngiltere donanmalarının da Papalık bayrağı altında bu sefere katılmaları çağrısı yaptı. Papa bu öneriyi desteklemese de dinine bağlılığıyla bilinen Fransızların "Güneş Kral"ı XIV. Louis'ye donanmasını ortak düşman üzerine göndermesi çağrısında bulundu. Viyana Kuşatması öncesinde ve Kutsal İttifak süresince Avrupa'da Osmanlı lehine tek dengeleyici unsur olan Fransa bu öneriyi kabul etmedi.[2]

Savaşlar

Kutsal İttifak daha fiilen kurulmamış olsa da, kuşatma ertesinde Viyana'da toplanan İttifak güçleri kuşatmadan geri çekilen bitkin Osmanlı-Macar kuvvetlerini yakalayıp onlara önemli bir darbe vurmak amacıyla zaman kaybetmeden Osmanlı-Macar topraklarına saldırıya geçtiler.

1683-1689 Yılları Arası Savaşlar

2 Ekim 1683 günü Jan Sobieski ve Lorraine Dükü V. Charles Macaristan'daki Haçlı birlikleri ve Türk savunma hatları hakkında bir görüşme yaptılar ve saldırı bölgesinin neresi olacağına karar verdiler. Asıl hedefleri olan Uyvar (Nove Zamky) yöresinin yağış nedeniyle sularla kaplanması üzerine Ciğerdelen'e (Parkany) ilerlemeye karar verdiler.[2]

Ciğerdelen Muharebesi

7 Ekim 1683 günü Ciğerdelen'de meydana gelen savaşta kale muhafızı Kara Mehmet Paşa ilk saldırıya geçen Sobieski'nin kuvvetlerini başarıyla püskürttü, Sobieski ve kurmayları esir alınma tehlikesi ile burun buruna gelerek geri çekildiler. Ama iki gün sonra hemen arkada konuşlanan ve sayıca Osmanlılar'dan üstün olan ittifak kuvvetleri büyük bir taarruza geçti ve Osmanlı Ordusu'na büyük kayıp verdirerek bölgeyi ele geçirdi.[2]

Ciğerdelen Muharebesi'nı takiben 1 Kasım'da Habsburg Ordusu Estergon Kalesi'ni kuşattı ve ele geçirdi. Bu süre zarfında Osmanlı tarafında kuşatmada hata yapan komutanlar azlediliyor ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa dağılan askerleri toplamaya çalışıyordu.[2]

Viyana'dan Dönüş - Jozef Brandt'ın Leh kuvvetlerini Osmanlı esir ve ganimetleriyle Viyana'dan dönerken tasvir eden tablosu. Osmanlıların zenci olarak tasvir edilmesi dikkat çekiyor.

Dalmaçya'dan Budin'e

1684 yılında Venedik Kutsal İttifak'a katıldı ve Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Peşinden Dalmaçya'da Vişgrad, Ayamavri gibi kaleleri ele geçirdi. Dalmaçya'daki Venedik ilerleyişine Osmanlılar sadece Sing zaferi ile cevap verebildi.[3]

15 Temmuz 1684'te ise Habsburg Ordusu Budin Kalesi'ni kuşattı. Kale komutanı Kara Mehmet Paşa direnirken öldü. Yerini Damat İbrahim Paşa'a geldi. Kendisine eski sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından "Şeytan" lakabı takılmış olan İbrahim Paşa huruç hareketleriyle düşmanı yıpratarak geri çekilmeye zorladı ve 2 Kasım günü Habsburg Ordusu Budin'den çekildi. Bu başarı üzerine padişah IV. Mehmet İbrahim Paşa'ya gönderdiği mektupta "şeytan" lakabını "melek" olarak değiştirdiğini bildiriyordu.[4]

19 Ağustos 1685'te Uyvar Kalesi 50 günlük kuşatmanın ardından Habsburg Ordusu tarafından ele geçirildi ve 22 yıllık Osmanlı egemenliğinden çıktı.

Bir sene sonra Haziran 1686'da Venedik Ordusu, Navarin Kalesi'ni işgal edip bir süre dinlenmeye geçerken, aynı ay Lorraine Dükü V. Charles komutasındaki Habsburg kuvvetleri Budin'e saldırdı. 70 yaşındaki son Budin Beylerbeyi Arnavut Abdurrahman Abdi Paşa 15 bin askeriyle on sekiz düşman taarruzunu püskürttü.[4]

Kuşatmanın üçüncü ayında, 2 Eylül 1686 günü, Kutsal İttifak birlikleri altı koldan genel taarruza geçti. Abdurrahman Abdi Paşa ölene kadar direndi, ama şehrin düşmanın eline geçmesini engelleyemedi. Budin'de Kanuni Sultan Süleyman ile başlayan Türk hâkimiyeti son buldu. Bu da Osmanlı Devleti'nin Macaristan üzerindeki hâkimiyetini büyük ölçüde kaybetmesine yol açtı.

Kasım 1686'da Avusturya Ordusu Eğri Kalesi'ni ele geçirdi.

Macaristan haritası üzerinde Osmanlı kaleleri ve stratejik noktalar.

II. Mohaç Muharebesi

Her cephede ilerleyen Kutsal İttifak kuvvetleri 12 Ağustos 1687'de Osmanlı Ordusu'nu Mohaç Savaşı'nda mağlup etti ve Valpo, Pojega gibi kaleleri alarak ilerlemeye devam etti.[3]

Osmanlı cephesinde art arda gelen yenilgiler giderek daha büyük endişelere yol açtı. Ağustos'taki Mohaç Muharebesi yenilgisinden sonra ordu, padişahın "devlet işleriyle ilgilenmediği" gerekçesiyle cepheyi bırakıp İstanbul'a yürüdü, "Avcı" lâkaplı Sultan IV. Mehmed tahttan indirildi, yerine kardeşi II. Süleyman geçirildi.

II. Süleyman ve II. Ahmet dönemleri

Osmanlı Devleti karmaşanın içerisindeyken Habsburg Ordusu 1688 yılı Eylül ayında Belgrad'ı ele geçirdi ve halkı katletti. Buna cevaben Sultan II. Süleyman, Avusturya seferine çıkarak Gladova ve Orşova kalelerini aldı.[3]

Viyana Barış Görüşmesi

II. Süleyman tahta geçtiğinde Zülfikâr Ağa isimli bir Osmanlı elçisi hem padişahın cülusunu bildirmek, hem de olası barış görüşmelerine katılmak amacıyla Viyana'ya gönderildi. Zülfikâr Ağa Viyana'da saygıyla karşılandı, İmparator I. Leopold'un danışmanlarıyla görüştü ve 10 Şubat 1689 günü bir barış toplantısı yapılmasına karar verildi.

10 Şubat'taki konferansa Zülfikâr Ağa ve yanındaki on kişilik Osmanlı heyeti ile Venedik, Lehistan ve Avusturya temsilcileri katıldı. Konferansta Venedik temsilcisi ülkesinin ele geçirdiği yerler ile Eğriboz ve Zanta adalarını isterken, Avusturya temsilci Temeşvar ve Arad'ı, Lehistan temsilcisi ise Podolya'nın tamamını istediğini bildirdi.

Bu istekler karşısında Zülfikâr Ağa barış görüşmesinin sonuçlanmayacağını anlamış ve Kutsal İttifak elçilerine alaycı bir yanıtla cevap vermiştir[4]:

Ekselanslar! Bizi Devlet-i Aliyye'nin sahibi zannediyor olmalısınız. Şaşıyorum! Acaba payitaht-ı cihan olan Dersaadet'i niçin istemiyorsunuz?

Fransa'nın Batı Avrupa'da savaş çıkaracağını duyan Osmanlı, barış görüşmelerini yarıda bırakıp, savaşmaya devam etme kararı almıştır.[5]

Kırım Cephesi

Rus Çarlığı'nın 1686'da Kutsal İttifak'a katılıp Osmanlı Devleti'ne savaş açması ile Kırım'da da bir cephe açıldı. Çar nâibi Sofia Alekseyevna'nın başkanlık ettiği Boyar hükûmetinin emriyle Rus Ordusu, 1687 ve 1689'da Osmanlı Devleti'ne bağlı Kırım Hanlığı'nın topraklarında iki büyük işgal harekâtı gerçekleştirdi.

Mayıs 1687'de Knez Vasily Golitsyn komutasındaki yaklaşık 100.000 kişilik Rus Ordusu, Zaporozya ve Don Kozakları'nı yanına alarak Tatar topraklarına yürüdü. Bu saldırıya hazırlanmış olan Tatarlar, bozkırlarını terketmişler ve olası ganimetleri de yanlarına alıp çekilmişlerdi. Bu belirsizlik üzerine Rus Ordusu geri döndü.

1688'de ikinci bir seferin hazırlığı başladı. 1689'da bu defa 150 bin kişiye sahip olan bir Rus Ordusu güneye ilerledi. Karşılarına ilk çıkan Tatarları püskürttüler ve 20 Mayıs'ta Tatarların kontrolündeki Perekop Kalesi'ne ulaştılar. Uzun süren kuşatma sonucu Ruslar hiçbir önemli başarı elde edemeyince kuşatma kaldırıldı. Başarısızlık üzerine Sofia Alekseyevna hükûmeti düşürüldü ve bu tür seferlerin altından kalkabilecek tek kişi olarak görünen I. Petro tahta geçirildi.

Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'nın Seferleri

II. Viyana Kuşatması'nda Köprülü ailesi'nden Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın yenilmesi ve idam edilmesi, aynı aileden olan Fazıl Mustafa Paşa'yı hırslandırmıştır. 1689'da sadrazam olan Fazıl Mustafa Paşa, önce orduda yeniliklere gitmiş, başıbozuk askerleri cezalandırmış, daha sonra Baruthane-i Amire'de gerekli düzenlemeyi yapıp, bütçeyi denkleştirerek sefere çıkmıştır.

Avusturya Ordusu 11 Temmuz 1690 günü Kanije Kalesi'ni ele geçirmişti. Paşa'nın komutasındaki Osmanlı Ordusu, Kırım Hanı Selim Giray'ın yardımcı kuvvetleriyle 21 Ağustos'ta Zernecht çarpışmasını kazandı. Daha sonra Belgrad'a ulaşan Osmanlı Ordusu, 8 Ekim 1690 günü Belgrad'ı geri aldı. Savaş sırasında 15 bin, savaştan sonra ise 10 bin Avusturya askeri öldürüldü.[3]

Salankamen Savaşı'ndan bir kesit.
Salankamen Savaşı

Avusturya seferindeki Fazıl Mustafa Paşa, Salankamen'de düşman ordusuyla karşılaştı. Çok yoğun çarpışmalar sonucu Avusturya Ordusu'nda ilk dağılmalar başladı, bu arada Kırım Hanı'nın ordusu da Osmanlı Ordusu'nun yanında savaşmak için ilerliyordu.

Tam savaş devam ederken Fazıl Mustafa Paşa'nın alnına isabet eden bir kurşun sebebiyle ölmesi Osmanlı hatlarının çözülmesine yol açtı. Osmanlı Ordusu'nun bocaladığını gören Habsburg kuvvetleri tam taarruza geçtiler. Kırım Hanı savaş yerine geldiğinde dağılmış Osmanlı Ordusu ile karşılaştı.[3]

1692-1694 yılları

Kamyanets-Podilski'nin eski şehri ve Kamaniçe Kalesi'ni gösteren harita; Kamieniec Podolski: piskoposluk ve voyvodalık ünvanlarını taşıyan, Smotrycz Nehri ile çevrili dağın tepesinde bulunan ve sarp kayalar tarafından sarınan, enlemi 48°45’ ve boylamı 50°10’ olan Lehistan ve Yukarı Podolya Devletlerinin müstahkem şehri. Burası 29 Ağustos 1672 tarihinde Lehlerin elinden Türkler tarafından alınmıştır. (Paris, 1691)

Sadrazam ve Serdar-ı Ekrem Fazıl Mustafa Paşa'nın ölmesi Osmanlı ordularının gerilemesine ve Kutsal İttifak güçlerinin yeni taarruzlarına neden oldu. 1692 ve 1693 yıllarında Lehler Tuna'ya inip Kamaniçe ve Varat'ı aldılar. Venedikliler ise Dalmaçya'da ilerlediler ve Gabella Kalesi'ni aldılar.[3]

21 Eylül 1694 günü Venedikliler Sakız Adası'na asker çıkardı, ada çatışma olmaksızın teslim edildi, çatışma yaşanmadığı için Müslüman halka dokunulmadı ve adadaki Müslümanlar gemilerle Çeşme'ye nakledildi.[3]

II. Mustafa dönemi

1695'te tahta çıkan II. Mustafa döneminde Osmanlı cephesinde Mezomorto Hüseyin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının başarıları ve Köprülü Amcazade Hüseyin Paşa'nın çabaları göze çarparken, İttifak cephesinde ise Savoy Prensi Eugen öne çıkar. Padişah II. Mustafa ise Avusturya seferlerinde ordusunu başarıyla yönetmiş olmasına rağmen Zenta yenilgisi ile ordusunu kaybetmiştir.

Osmanlı-Venedik Deniz Savaşı

9 Şubat 1695'te Mezomorto Hüseyin Paşa Koyun Adaları Deniz Muharebesi ile Sakız Adası çevresindeki Venedik ablukasını kaldırdı. Hemen peşinden, 18 Şubat'ta Osmanlı donanması, Sakız Adası'nı Venediklilerden geri aldı. Mezomorto Hüseyin Paşa Kaptan-ı Deryalığa, Kaptan-ı Derya Amcazade Hüseyin Paşa ise Sakız Adası muhafızlığına getirildi.[3]

19 Eylül 1695'te Sakız ve İstanköy'ü vurmak üzere gelen 96 gemilik Venedik donanması Midilli Adası'nın Zeytinburnu karşısında tekrar mağlup edildi. Zeytinburnu Deniz Muharebesi olarak anılan bu çarpışmada Venediklilerin on kalyonu battı ve Venedikliler Ege Denizi'nden çekildi. 5 Temmuz 1697'de Bozcaada önlerine gelen Venedik Donanması, Bozcaada Deniz Muharebesi'nde tekrar yenilgiye uğratıldı.[6]

Bir Hollanda gravüründe Azak Kalesi kuşatması

Azak Çarpışmaları

1695 ve 1696 yıllarında Rusya, Çar 1. Petro komutasında Osmanlıların kontrolündeki Azak bölgesine iki sefer düzenledi.

1695 ilkbaharında I. Petro 90 binin üzerinde bir kuvvetle[7] Azak'taki 7.000 kişilik Osmanlı garnizonuna saldırmak için yola çıktı. Bu ordu sadece kaleye saldıracak olan orduydu, bunun dışında Boris Petroviç Şeremetev komutasındaki 120.000 kişilik bir ordu da Kırım Hanlığı'ndan gelebilecek bir saldırıyı önlemek için Dinyeper nehri kıyılarına yerleştirilmişti.

7 Haziran'da kale kuşatıldı ama Kefe Beylerbeyi Murtaza Paşa ve Kırım prensi Kaplan Giray'ın emrindeki Osmanlı ordularının direnişi yüzünden bir sonuç elde edilemedi ve kuşatma kaldırıldı.

1695 sonlarında Rusya'da ikinci bir sefer hazırlığı başladı. İlkbahara gelindiğinde kuşatmaya denizden yardımcı olacak, 2 ana muharebe gemisi, 4 kundak gemisi ve 23 kadırgadan oluşan bir "Azak Filosu" inşa edildi. Komutan Boris Petroviç Şeremetev'in 75.000 kişilik süvari ordusu yeniden Dinyeper kıyılarına yerleştirilirken, Aleksei Shein'in komutasındaki 75.000 kişilik ana kuvvet 23-26 Nisan tarihlerinde hem karadan hem de Voronezh ve Don nehirleri üzerinden Azak Kalesi'ne doğru ilerledi. Çar I. Petro ise kadırga filosundaydı, o da filosuyla 3 Mayıs'ta Azak'a doğru hareket etti.

Azak Kalesi karadan ve denizden devamlı bombardıman edilirken 14 Haziran'da Türk filosu bölgeye geldi, ama muharebede iki gemi kaybedince savaştan çekildi. İlk kuşatmada zaten oldukça harap olan kaledeki destek kuvvet alamayan Türk garnizonu 17 Temmuz günü Ukrayna ve Don Kazakları'nın dış suru tamamen ele geçirmesine engel olamadı. Sonunda 19 Temmuz'da kale garnizonu teslim oldu.

Padişah II. Mustafa

II. Mustafa'nın Avusturya Seferleri

II. Mustafa, kendinden önceki padişahların yapmadığını yaparak, ordusunun başında sefere çıkmak istiyordu.[8] Aynı dönemlerde gelen Mezomorto Hüseyin Paşa'nın başarıları ve ilk Azak direnişi de padişahı yüreklendirmişti. Haziran 1695'te ilk seferine çıkan sultan II. Mustafa'yı, Temeşvar'ı kuşatmak için bekleyen Habsburg Ordusu komutanı Kont Veterani ve Saksonya Elektörü I. Frederick Augustus bekliyordu. Ordunun başına geçen Veterani, iki Osmanlı taarruzunu püskürttü, ama üçüncü saldırıda yaralanıp öldü ve ordusu dağıldı, böylece 22 Eylül günü Lugoş'ta (Lugoj) Avusturya Ordusu mağlup edildi, Lugoş Kalesi de fethedildi. 3 Ağustos 1696'da Frederik'in tekrar Temeşvar'a saldırması üzerine ikinci seferine çıkan II. Mustafa, 27 Ağustos'ta Ulaş'ta (Olasch) Habsburg Ordusunu tekrar yenilgiye uğrattı.[3]

Bu sırada Avusturya uzun süredir içinde bulunduğu ve Fransa'ya karşı savaştığı 9 Yıl Savaşları'nı 1697'de bitirmiş ve Osmanlı Devleti'ne barış teklifi götürmüştü. Bu sırada ölen Jan III. Sobieski'nin yerine Lehistan tahtına Saksonya Elektörü Frederick geçmiş, onun yerine Avusturya Ordusunun başına ise Fransız asıllı başarılı komutan Savoylu Eugene getirilmişti. II. Mustafa da barış teklifini reddetmiş, Avusturya'ya üçüncü sefer için hazırlıkları başlatmıştı.[8]

13 Nisan 1697'de Edirne Sarayı'ndaki Arz Odası'nın önüne tuğlar dikildi. 18 Nisan'da Sultan II. Mustafa 100.000 kişilik bir kuvvetle üçüncü seferine çıktı. Yol üzerinde, Avusturyalıların Bihke Kalesi önünde bozguna uğradığı ve Hersek'te Venediklilerin çekildiği haberleri ordunun moralini yükseltti.[8]

11 Ağustos'ta Belgrad'a ulaşan padişah, komutanlarını alarak 12 Ağustos'ta bir harp meclisi topladı. Mecliste iki görüş ortaya çıktı: ya Sava üzerinden Varadin'e geçilecek, ya da Tisa'dan karşıya geçilecekti. Köprülü Amcazade Hüseyin Paşa "Üç keredir sefer yapıp düşmandan bir karış toprak almadan evinize dönüyorsunuz. Eğer yeterince teçhizatınız varsa Varadin'i muhasara ediniz" diye görüş belirtti. Ama bu görüş kabul görmedi.[8]

Daha sonra Temeşvar muhafızı Cafer Paşa ordugâha geldi ve meclise katıldı. Cafer Paşa da Titel Kalesi'nin bulunduğu yerden Zenta yönünde gidilmesi ve Macar topraklarında büyük çaplı operasyon gerçekleştirildikten sonra, en son olarak Varadin'e geçilmesi yönünde görüş belirtti. Amcazade Hüseyin Paşa ve Anadolu Beylerbeyi Mısırlızade İbrahim Paşa bu planı tehlikeli buldularsa da Cafer Paşa'nın II. Mustafa ile önceden beri var olan yakın ilişkileri nedeniyle Zenta yönünde gidilmesine karar verildi.[8]

Savoy Prensi Eugen.
Zenta Muharebesi

Osmanlı Ordusu ilerlerken Prens Eugen Varadin'e çekilmişti. Sadrazam Elmas Mehmed Paşa, Avusturyalılar buraya daha yeni yerleşirken hemen saldırma teklifinde bulundu ama teklif kabul edilmedi. Osmanlıların Tisza yönünde ilerlediğini duyan Eugene hızla Tisza'ya yöneldi, burada Osmanlı Ordusu'nun büyük kısmı köprüden geçmemişti. Eugen'in geldiği haberi alınınca geçiş hızlandı ama bu yeterli olmadı, kurulan köprü aşırı yük almış ve dayanıksızlaşmış, yer yer de parçalanmıştı. Sonunda çarpışma başladı, nehri geçemeyen Osmanlı Ordusu mevzi almaya karar verdi, bu ise Avusturya topçusunun karşı kıyıları hiçbir karşılık almadan bombalamasına yol açtı. Sonunda ordu otuz bin kayıp vererek dağıldı ve geri çekilmek zorunda kaldı. Sadrazam Elmas Mehmed Paşa öldü. Fikirlerinin doğruluğu anlaşılan Amcazade Hüseyin Paşa ise sadrazamlığa getirildi.

Zenta Muharebesi, Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'nın son önemli çarpışmasıdır.

Sonuçlar

1698 yılında İngiltere ve Hollanda'nın arabuluculuğunda, Avrupa'da savaşan devletlerin delegelerinin Macaristan'ın Karlofça kasabasında toplanıp anlaşması uygun görüldü.[3]

Zenta Savaşı'ndan sonra son Osmanlı kuvvetleri de dağılmış, Habsburg orduları Macaristan şehirlerini ve buradaki Osmanlı kale ve tahkimatlarını ele geçirmişti. Bu şehirlerdeki Osmanlı garnizon kuvvetleri ve Müslüman halk düşmana direnememiş, çoğunlukla yok edilmişti. Rusya hedefi olan Azak ve çevresini 1696'dan beri elinde tutuyor, Venedikliler Dalmaçya kıyılarında hâkimiyet kurmuş, Leh orduları ise Podolya'yı işgal etmişti.

Ateş gücü yüksek Kutsal ittifak orduları hızlı hareket edip kendilerine yakın olan Osmanlı noktalarına hızlı akınlar düzenlerken, sefere çıkmak için İstanbul'dan büyük ordularla hareket etmek zorunda olan Osmanlı Ordusu zayıf ve hantal yapısıyla yenilgiye mahkûm olmuştu.[9]

Osmanlı tarafında son umut olan II. Mustafa'nın Avusturya seferleri başarısız olunca padişah savaşlarla ilgilenmeyi bırakmıştı. Bu yüzden yenilginin nedenleri ve sonuçları iyi tahlil edilememiş, bu savaşlar sonrasında herhangi bir yenilik hareketi görülmemiştir.

Karlofça Barış Antlaşması

1699 yılında Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı ile Avusturya, Lehistan, Venedik, ve Rus Çarlığı arasında başlayan görüşmeler iki ay sürdü. Sonunda 26 Ocak 1699 günü Karlofça Barış Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Avusturya; Macaristan ve Transilvanya'nın büyük kısmını aldı. Lehistan Podolya'yı, Venedik ise Dalmaçya kıyıları ile Mora Yarımadasını almış oluyordu.

Antlaşma özellikle Balkanlar ve Orta Avrupa'daki Osmanlı üstünlüğünün sona erip, Habsburg üstünlüğünün başladığının işareti habercisi oldu.

Antlaşma ile, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu 249.000 km2, Venedik 32.000 km2 ve Lehistan 45.000 km2 toprak elde etti. Bu anlaşma ile Osmanlı 326.000 km2 toprak kaybetti.[10]

İstanbul Antlaşması

Osmanlı İmparatorluğu ile Rus Çarlığı, 1700 yılında İstanbul Antlaşması adında ayrı bir antlaşma imzaladılar. Antlaşmaya göre, Azak Kalesi ve çevresinin Rusya'da kalması kabul edildi.

Azak'ın alınması, Rusya'da uzun süren savaşa ve kayıplara bakıldığında küçük bir kazanç gibi görünse de, ileride Rusya'nın bir donanma gücüne dönüşmesinde çok önemli bir etken oldu ve Karlofça ile İstanbul Antlaşmaları'nda Rusya'nın elinde önemli bir koz oldu. Azak'ta bir deniz üssü kuran Petro, bunu da yeterli görmeyip Taganrog'da yeni bir üs kurdu ve Rus Karadeniz Donanması'nın temellerini attı. Yine de Kırım'da devam eden Osmanlı hâkimiyeti yüzünden Azak, o yıllarda Rusya'nın Karadeniz'e tam açılımını sağlayamadı.

Azak'ın alınması ve bunun Osmanlılar tarafından kabul edilmesi sayesinde, 1. Petro Osmanlı cephesini kapatıp, ilgisini Baltık Denizi'ne yöneltti ve kuzeyde İsveç ile savaş başlattı (Büyük Kuzey Savaşı).[11]

Bu anlaşma ile de Osmanlı Devleti, 20.000 km2 toprak daha kaybetti. Böylece Osmanlı'nın toplam toprak kaybı 346.000 km2'ye ulaştı.[10]

Savaşların kronolojisi

Kaynakça

Genel
Özel
  1. Özdamarlar, Metin (2009). Zirvede Tek Başına. Timaş Yayınları. ISBN 978-975-263-887-7.
  2. 1 2 3 4 5 6 Stoye, John (2003). Viyana Kuşatması. Doğan Kitap. ISBN 975-293-164-2.
  3. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi III. Cilt. Boyut Yayınları. 2003.
  4. 1 2 3 Miroğlu, İsmet (2003). Bin Atlının Akınları. Babıali Kültür Yayıncılığı.
  5. Wolf (1970), pp. 542–43.
  6. Şahiner, Atilla (2008). "Sultan (II.) Mustafa (1695-1703)" (Türkçe). Osmanlı Tarihi. Lacivert Yayıncılık. s. 246, 247. ISBN 978-9944-75-902-1.
  7. Savaş ve Dünya, Askeri Güç ve Dünyanın Kaderi 1450-2000 Sh: 159 - Jeremy Black, Dost Kitabevi, Mart 2009
  8. 1 2 3 4 5 Afyoncu, Erhan (2004). "On Soruda: Zenta Muharebesi". Popüler Tarih, Dünya Yayınları.
  9. Dubre, Ben (2007). "Osmanlı İmparatorluğu Gerileme Devri" (Türkçe). Resimli Çocuk Ansiklopedisi. Morpa Yayıncılık. s. 444. ISBN 975-284-731-5.
  10. 1 2 Tektaş, Nazım (2006). "II. Mustafa (1695-1703)" (Türkçe). Çadırdan Saraya Saraydan Sürgüne Osmanlı. Çatı Yayıncılık. s. 412. ISBN 975-7645-70-2.
  11. "Encyclopedia Britannica". 6 Haziran 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20080606060921/http://www.britannica.com:80/eb/topic-134046/Peace-of-Constantinople. Erişim tarihi: 22 Haziran 2007.
This article is issued from Vikipedi - version of the 1/9/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.