Mustafa Öztürk (ilahiyatçı)

Prof. Dr. Mustafa Öztürk
Doğum 8 Kasım 1965 (1965-11-08)
Giresun, Türkiye
Meslek Akademisyen, Yazar, Araştırmacı

Mustafa Öztürk, (d. 8 Kasım 1965, Keşap, Giresun) Türk ilâhiyatçı.Tefsir alanında çalışmalar yapmış, çeşitli eserler vermiştir.

Hayatı

1965’te Giresun/Keşap/Kaşaltı Köyü’nde doğdu. 1983’te Giresun İmam hatip lisesi’nden, 1987’de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. 1987-1999 yılları arasında İçel/Mersin ve Giresun’da öğretmen olarak görev yaptı. 1998’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalı’nda “Muvaffakuddîn el-Kevâşî: Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu” isimli teziyle yüksek lisansını tamamladı. 1999’da Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne araştırma görevlisi olarak atandı. 2001’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak göreve başladı. 2002’de Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Tefsir Anabilim Dalı’nda “Tefsirde Bâtınîlik ve Bâtınî Te'vil Geleneği” isimli teziyle doktorasını tamamladı ve bu çalışması Kitâbiyât Yayınları tarafından “Kur’an ve Aşırı Yorum” adıyla yayımlandı. 2003 yılında Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim dalına yardımcı doçent olarak atandı. 2005’te “Kur’an’ın Mu’tezilî Yorumu: Ebû Müslim el-İsfahânî Örneği” isimli çalışmasıyla doçent, 2011’de profesör oldu. Hâlen Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı ve Temel İslam Bilimleri bölüm başkanı olarak görevini sürdürmektedir.

Görüşleri

Prof. Dr. Mustafa Öztürk tarihselci bakış açısını benimsemiş bir ilahiyatçıdır.[1] Ama "Kur'an tarihseldir" derken "ayetler bugünün insanını bağlamaz" dememekte; önce ayetin bağlamını göz önüne alarak ilk muhataplarının yani sahabenin zihnindeki anlamın belirlenmesi ve esas olarak o anlamın alınması, sonra bu anlamı referans almak suretiyle yorum yapılması[2] ve bunun sadece bir yorum olduğunun, mutlak hakikat olmadığının bilinmesi gerektiğini; dolayısıyla herhangi yorumu mutlak kabul edip başkalarının imân ve itikâdını sorgulamanın yanlış olduğunu söylemektedir.[3]

Kur'an'daki Hükümler

Prof. Öztürk Kur'an'da yer alan hükümlerle ilgili olarak, bu hükümlerin hepsinin eşit kategoride, yer, zaman ve konunun muhatapları kimler olduğu gibi konjonktürden bağımsız ve Allah'ın emri olarak değerlendirilmesine karşı çıkmaktadır. Ona göre örneğin küçük kız çocukları ile yapılan evlilikler ve poligami ile ilgili hükümlerde olduğu gibi, pek çok hüküm (kendisi bunu kur'an yasalarının yaklaşık %80'ini oluşturduğunu ifade etmektedir) örfe (dönemin Arap geleneklerine) dayalı ve dönemsel olduğu görüşündedir.[4] Yani ona göre bu hükümlerin inananları bağlayıcı ve amir ve evrensel-değiştirilemez yasalar olarak değerlendirilmesi hatalıdır.[5]

"Şeriat, vahiy ve peygamber aracılığıyla toplumun somut sorunlarını sabit din (ed-din) açısından çözer. Fakat şeriatın çözüm kabiliyeti, bütün zamanlar için nihai, ebedi ve evrensel ölçekte değil zamana ve mekana, toplumsal yapıya, insanların etnik, antropolojik, demografik, sosyolojik yapısına bağlıdır. Özetle, Allah’a mutlak boyun eğiş (ibadet/ubudiyet) dindir; bunun ritüelleri şeriattır. Mirası adil şekilde paylaştırmak dindir; bunun hangi oranlarda paylaştırılacağı şeriattır. Adam öldürmenin, hırsızlığın, zinanın günah olarak nitelendirilmesi dindir; bu günahlara/suçlara hangi cezaların terettüp ettiği şeriattır."[6]
"Kur’an ahkamını doğru anlama ve yorumlamanın temel şartı, ‘’Nüzul zamanındaki tarihsel vasatta neler oldu?’’ sorusunun cevaplanması, bunun için de söz konusu hükümlerin evvelemirde ilk ve aslî vatanında anlaşılması, ardından bu ilk ve tarihî anlamın başka vatanlara aynen taşınabilir olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu iki aşamanın ilki anlama, ikincisi yorumlamadır. Vahiy ile vakıa arasındaki münasebetin keyfiyetini ortaya koymak ve buradan hareketle vahyin asıl maksadını kavramak, anlamaktan çok yorumlamayla ilgilidir. Yorum aşamasındaki en temel hedeflerden biri de nassı ihtiyaç ve arzuları, anlama kapasiteleri, bilgi ve kültür seviyeleri farklı insanlarla ilgili kılmak, böylece nassa dinamizm kazandırmaktır."[7]
"Kur’an cahiliye devri Arap toplumundaki birçok örfle ilgili olarak "geçmişte uygulandığı gibi bugün de uygulansın" demiştir. Ancak bu uygulama hükmü, söz konusu örflerin tarih-üstü dinî hakikatler olması hasebiyle değil, nüzul dönemindeki Arap toplumunun maruf ve maslahatına uygun düşmesi sebebiyledir. Teaddüd-i zevcât (çok eşlilik), küçük kızlarla evlilik, kölelik/cariyelik, zıhar, îlâ gibi konularla ilgili hükümler bu kapsamda zikredilebilir."[8]

Tanrı Tasavvuru ve Din Anlayışı

Prof. Öztürk, İslâm'ın yaklaşık 1400 yıllık serüveninde ilk dönem müslümanların tanrı tasavvurunun gökte olan bir tanrı şeklinde olduğunu ehl-i sünnetin meşhur mezhep (Hanbelî mezhebi) imamı Ahmed bin Hanbel'in "Allah her yerde diyen zındıktır, kafirdir. Tevbeye davet edilmelidir. Tevbe etmezse öldürülmelidir." sözlerini alıntıladıktan sonra ondan birkaç yüz yıl sonra gelen yine ehl-i sünnet mensubu olan meşhur müfessir Fahreddin er-Râzî'nin savunduğu "Allah'a mekân izafe edilemez. O, her yerde hâzır ve nâzırdır." düşüncesini de gözler önüne sermek suretiyle, "en değişmez şeylerden biri olarak düşünülen tanrı tasavvuru bile bu kadar değişkenlik gösterebiliyorsa; hiçbir mezhebi kabûlünüzü mutlak doğru olarak dayatmamalı, bugün herhangi bir ayeti sizden farklı olarak yorumlayan birine "sen bâtılın peşindesin, Kur'an'ı çarpıtıyorsun" dememeli, sadece metodolojik olarak gerekçeleri belirtip eleştirmeli, kimsenin imânını ölçmeye kalkmamalısınız" demektedir.[9]

Kur'an'da Bilimsel Mucizelerin Olmadığı Savunusu

Prof. Öztürk; birçok ilahiyatçı ve yazarın iddia ettiğinin aksine Kur'an'da bilimsel mucizelerin olmadığını[10], Kur'an'ı bağlamından koparıp bilime onaylatmaya çalışmanın Kur'an'ı yüceltmeyeceğini; aksine, Kur'an'a hakaret olduğunu[11] savunmaktadır. Bu savunusuna örnek olarak, bilimsel mucizelerin yer aldığı iddia edilen birçok ayet hakkında karşı yönde açıklamalar yapmıştır.

Big Bang (Enbiya Suresi 30. Ayet)

Kur'an'da bilimsel mucizelerin olduğunu iddia edenlerin örnek verdiği ayetlerden birinin "gökler ve yer bitişikti, biz onu ayırdık" şeklinde olan Enbiya suresi 30. ayet olduğunu ve Kur'an'ın bununla Big Bang'e işaret ederek mucize içerdiğini söyleyenlere karşı Prof. Öztürk; bu ayet inmeden önce uzun süren bir kuraklığın olduğunu, bu kuraklığın "gök ve yerin bitişik (her ikisinin de kuru olması)" şeklinde ifade edildiğini, gök ve yerin ayrılmasının ise kuraklığı sona erdiren yağmurun gelişini ifade ettiğini, bunu destekleyen bir durum olarak da söz konusu ayetin hemen devamında "...ve her canlı şeyi sudan yarattığımızı görmezler mi?" ifadesinin yer aldığını öne sürerek bilimsel bir mucizenin olmadığını savunmaktadır.[12]

Dağların Hareket Etmesi (Neml Suresi 88. Ayet)

Kur'an'da bilimsel mucizelerin olduğunu iddia edenlerin örnek verdiği ayetlerden birinin "dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler" şeklinde olan Neml suresi 88. ayet olduğunu ve Kur'an'ın bununla kıtaların kaymasına işaret ederek mucize içerdiğini söyleyenlere karşı Prof. Öztürk, bu ayetten hemen önce gelen ayette "Sûr’a üfürüleceği ve Allah’ın dilediği kimselerden başka göklerdeki herkesin, yerdeki herkesin korkuya kapılacağı günü hatırla. Hepsi de boyunlarını bükerek O’na gelirler." ifadesinin yer aldığını ve söz konusu ayetin de bu bağlamda kıyamet gününe örnek olarak verildiğini, kıyamet gününde yaşanan kaosta dağların hareket edeceğinden bahsedildiğini öne sürerek bilimsel bir mucizenin olmadığını savunmaktadır.[13]

"Demiri İndirdik" Ayeti (Hadid Suresi)

Kur'an'da bilimsel mucizelerin olduğunu iddia edenlerin örnek verdiği ayetlerden birinin "demiri indirdik" ayeti olduğunu ve demirin uzaydan gelmesi nedeniyle Kur'an'ın bu ayette bu durumu belirtmesinin mucize içerdiğini iddia edenlere karşı "indirdik" kelimesinin Kur'an'da "vahiy indirdik, yağmur indirdik, erkekli dişili dört çift hayvan indirdik" ifadelerinin de olduğunu ve bunun "Allah size gökyüzünden inek, koyun fırlattı" anlamına gelmediği gibi demir için de bu şekilde düşünülemeyeceğini söyler.[14]

Evrim Teorisi, Yaratılış ve Kur'an

Prof. Öztürk İslâmî çevrede yaygın olan "Kur'an, "evrim yok" diyor" ve "Kur'an evrimi destekliyor" şeklindeki iki ana düşüncenin ikisinin de aksine Kur'an'ın evrenin, insanın ve diğer canlıların oluşumu hakkında bilgi verici hiçbir şey söylemediğini iddia etmekte ve bu düşüncesini "Allah yarattı dedikten sonra ister evrimle yarattı deyin ister başka şekilde, hiç önemli değil!" diyerek veciz bir sözle ifade etmektedir.[15]

"Kur’an’ın insan ve yaratılışla ilgili tüm âyetlerinden zihnimizde oluşan temel ve genel mânâ, bir boyutuyla Allah’ın yaratma ve ölümden sonra diriltme kudretine bir delil olmasıdır ki bu noktada Kur’an ilk muhataplarca da bilinen ve kabul edilen ilk yaratılış modelini ikinci yaratılışa dair bir argüman olarak kullanmaktadır. Bu argümandaki temel mesaj, “Madem başlangıçta topraktan meydana gelen bir canlı olduğunuzu kabul ediyorsunuz peki o hâlde toprağa karıştıktan sonra yeniden dirilip hayata kavuşacağınızı niçin reddediyorsunuz?” şeklinde formüle edilebilir."[16]

Ona göre Kur'an'dan biyoloji bilimini destekleyen ya da bilimin söylediklerinin aksini söyleyen mesajlar çıkarmak, Kur'an'a kendi düşüncemizi söyletmektir. Bu hataya düşmemek için Kur'an'ın ilk muhataplarına "yaratılış"la ilgili konuşurken ne mesaj vermek istediğini yani "ilk anlam"ı tespit etmek gerekir. Prof. Öztürk, Kur'an'da bu konuda bilgi verdiği öne sürülen ayetlerin (Adem, çamurdan yaratılma, sudan yaratılma, altı günde yaratılma) muhataplarını "enforme etmek" gibi bir amacı olmadığını söylemekte, Kur'an esas olarak ilk muhataplarının algılarına göre yani 600'lü yıllarda Mekke-Medine ve çevresindeki insanların seviyesine inerek (nüzul) konuşmayı amaçladığından, o insanların canlılığın oluşumu hakkında mevcut olan -bugünkü bilime göre şu an doğru ya da yanlış kabul edilen- bilgilerini ahlâki mesajlar vermek adına ele aldığını öne sürmektedir. Buna örnek olarak "sizi bir damla sudan yarattık" ayetini vermekte, bu ayetin bilimsel bilgiye kaynaklık etme, onunla örtüşme ya da çelişme gibi bir işlevinin olmadığını; ilk muhataplarının doğru bildikleri yaratılış algısının üzerinden "bakın, koskoca insanı bir damla sudan yaratanın kim olduğunu biliyorsunuz, o halde kibirlenmeyin ve yaptıklarınızı, gücünüzü, kuvvetinizi kendinize mâl etmek suretiyle kendinizi büyük görmeyin" diyerek ahlâki mesaj verdiğini söyler. Bu yüzden ona göre bugünkü bilimsel bilgilerimizle çeliştiği/örtüştüğü düşünülen ayetlere (Adem, çamurdan yaratılma, sudan yaratılma, altı günde yaratılma) bilimsel bağlamda bakılamayacağını, bu bağlamda bakmanın Kur'an'ın demediklerini ona söyletmek olacağını iddia etmektedir. Evrimin gerçek olup olmadığını Kur'an'dan hareketle ortaya koymak yerine; saati saatçiden, telefonu telefoncudan aldığımız gibi evrimi de biyolojiden almamız gerektiğini söyler. Ona göre Kur'an, insanın daha büyük sorularına cevap vermektedir. Gündelik hayat sorunlarının ve bilimsel bilginin aranacağı yer değildir.[17]

Ahlâkın Göreceliliği

Prof. Öztürk ahlâk anlayışının zamana ve yere göre değişmesi konusunda ünlü müfessir Kurtubi'nin "peygamber yolda yürürken bir kadını gördü ve beğendiyse o kadının kocasına düşen ilk vazife karısını boşamak ve peygambere vermektir" sözünü ve bir diğer ünlü müfessir Zemahşerî'nin sahabeden Sa'd bin Rebi'nin hicret edip yoksul düşen Abdurrahman bin Avf'a yardım etmek için "benim dört eşim var, beğendiğini seç, ben onu boşayayım sen evlen" şeklindeki sözünü örnek vermektedir. Bugünkü Türk toplumunun ahlâk anlayışı mutlak kabul edilerek bakıldığında bütün bu ifadelerin "ahlâksızlık" olarak değerlendirileceğini ama o dönem kimsenin bu ifadelere "ahlâksızlık" olarak bakmadığını söylemekte ve dolayısıyla hiçbir toplumun kendi zamanındaki ahlâk normunu tarih-üstü ve evrensel kabul etmemesi, bununla diğer toplumların anlayışını yargılamaması gerektiğini ifade etmektedir.[18]

Zeyd - Zeynep Meselesi

Peygamberin, evlatlığı Zeyd bin Harise ile evli olan Zeynep bint Cahş ile evlenmesi konusundaki tartışmalar hakkında Prof. Öztürk, ilk olarak Ahzab suresi 37. ayetin tefsirinde ünlü müfessir Taberî'nin olaya bakışını nakleder. Taberî'ye göre peygamber Zeynep'i görür, etkilenir. Bu konu Zeyd'in kulağına bir şekilde gider. Bunun üzerine Zeyd, peygamberin azat edilmiş kölesi olduğu için ve o dönemde köle kendisini -her ne kadar azat edildiyse de- efendisinin malı olarak gördüğünden "ben onunum, eşim ne ki" şeklinde düşünerek Zeynep'i boşamak ve eşini peygamberle evlendirmek ister. Ancak peygamber bunu reddeder. Bunun üzerine ayet gelir ve ayette peygambere "sen öyle diyordun ama içindekini saklıyordun" denir. Daha sonra peygamber, Zeynep'le evlenir. Prof. Öztürk Taberî'den bunları aktardıktan sonra İmam Matûrîdî'nin Taberî ve onun gibi düşünenleri kınamasından ve böyle bir şeyin olmayacağını, söylenenlerin ahlâksızlık olduğunu belirtmesini gözler önüne sermektedir. Yaklaşık olarak aynı tarihlerde yaşayan iki müfessirin aynı olay için birinin "bal gibi de olmuş", diğerinin "böyle bir şey olamaz, ahlâksızlık" demesini Zemahşerî gibi Arap ve Türk kültüründeki farklılığa bağlar. Çünkü Zemahşerî'nin iki sahabinin arasında geçen "dört eşim var, beğendiğini seç, ben onu boşayayım sen evlen" diyalogunu örnek vererek bahsettiği gibi Arap kültüründe bu tip ilişkiler nahoş/münker olarak görülmemektedir. Ancak Türk kültürüne sahip olan Matûrîdî bunu "ahlâksızlık" olarak nitelendirmektedir.[18]

Prof. Öztürk, peygamberin evlatlığının eşi olan Zeynep'le evlenmesinde ahlâki görecelilik nedeniyle yadırganacak bir durumun olmadığını savunmaktadır, o gün bu olaya kimse tepki göstermemiştir çünkü o toplumda bu normal görülmektedir. İşin dinî boyutuna gelince, durumun peygamberin peygamberliği ile alakalı olmadığını söyler. İnsanî bir durumdur. Dolayısıyla din kapsamında değil örf kapsamında sayılır, örf ise toplumdan topluma değişmektedir. O dönemin örfünü mutlak kabul edip dinleştirmek suretiyle bire bir bugüne taşımanın mümkün olmadığını savunur.[18]

Çocuk Yaşta Evlenme

Kendisinin yetiştiği toplumda 13-14 yaşındaki kızla evlenmenin sapıklık olarak görüldüğünü ancak Türkiye'nin güneydoğusundaki illerde çocuk yaşta evlendirmenin normal karşılandığını belirten Prof. Öztürk, insanların bunu yapmakta bir beis görmemesinin sebebi olarak geçmişte yapılan dinî yorumları gösterir. Kur'an'da yer alan Talak suresi 4. ayette geçen "henüz âdet görmemiş olanların bekleme süresi üç aydır" ifadesindeki[19] "henüz âdet görmeyenler" kısmından 632'den 1900'lü yıllara kadar istisnasız her dönemde müslümanların çok büyük çoğunluğunun anladığının "henüz ergenliğe girmemiş olup dul kalanlar" yani çocuk yaştakiler olduğunu söyler. Prof. Öztürk, İslam'ın başlangıcından modern döneme kadarki gelenekte önde gelen isimlerin, Kur'an'daki bu ifadenin çocuk yaşta olup dul kalanlardan bahsettiğine bir başka delili olarak da sadece Hz. Ayşe'nin çocuk yaşta evlenmesini değil, aralarında sahabîlerin de bulunduğu yaklaşık 60 ismin çocuk yaşta evlenmesi/evlendirilmesini gösterdiğini ifade eder. Ayrıca ayetteki bu ifadeye yıllardır verilen anlamın aksine ilk kez modern dönemde "bir hastalıktan dolayı âdet göremeyenler (primer amenore)" anlamının verildiğini ve bunun Kur'an'ın çağın ahlâk anlayışıyla çatışmasından duyulan rahatsızlığı gidermek için Kur'an'ı çağa uydurma çabası, zorlamayla üretilen gülünç bir yorum olduğunu ve yapılanın devekuşu gibi kafayı kuma gömmeye benzediğini belirtir. Kendisi, çocuk yaşta evliliğe karşı olduğunu ve bu konunun kesin çözümünün ahlâkın göreceliliğinde ve tarihselcilikte olduğunu söylemektedir. Kur'an'da yer alan her ifadenin din kapsamına girmediğini, bu ve bunun gibi (kölelik, cariyelik, kadın dövme vb.) olguların dönemin örfü olduğu için Kur'an'da yer aldığını, dolayısıyla her zaman ve zeminde uygulanması için yer almadığını iddia eder.[20]

Sünneti Kur'an'dan Önde Görmesi

Prof. Öztürk, Kur'an'dan başka dinî kaynak kabul etmeyen Kur'an müslümanlığı'nı[21] eleştirerek sünneti kabul eder ve hatta sünnetin önde gittiğini, Kur'an'ın ise arkadan gelip onu onayladığını ya da yanlış yere gittiğinde onu uyararak düzelttiğini iddia eder. Peygamberin evden çıkmak için ayet gelmesini beklemediğini, kararları verdiğini, daha sonra Kur'an'ın onun bu tercihlerini doğruysa onayladığını yanlışsa düzelttiğini söyler. Müslümanlar tarafından dinin direği olarak görülen namazın nasıl, ne zaman kılınacağı hakkında Kur'an'da ayrıntılı bilgi yer almamasını ve namazın nasıl kılınacağını bize peygamberin sünneti sayesinde ulaşmasını sünnetin önde olduğu iddiasına dayanak olarak sunar. [22]

Çalışmaları

Yurtdışı ve yurt içinde Kur’an ve tefsirle ilgili görüşleri hakkında çeşitli tez çalışmaları yapılan ve Felix Körner’in kaleme aldığı, “Modernistische Koranexegese in der Türkei. Eine Diskussion mit Mustafa Öztürk”, Im Dienst der Versöhnung: Füreinen authentischen Dialog zwischen Christien und Müslimen, editör: Peter Hünseler, (Pustet-Verlag, 2008, s. 13-22) ve “Türkisch-islamische Theologie im Aufbruch: Mustafa Öztürk”, Lebendiges Zeugnis, 63, (Jahrgang, Heft 2, Mai 2008) başlıklı iki makalede de görüşleri tartışılan Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün kitap, makale ve bildiri türünden yüzü aşkın bilimsel çalışması yayını bulunmaktadır.

Kitapları

  1. Kur’an Dili ve Retoriği, Kitâbiyât Yay., Ankara 2002.
  2. Kur’an ve Aşırı Yorum, (Doktora Tezi), Kitâbiyât Yayınları, Ankara 2003.
  3. Kur’an’ı Kendi Tarihinde Okumak, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2004.
  4. Kur’an’ın Mutezilî Yorumu, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2004.
  5. Tefsir Tarihi Araştırmaları, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2005.
  6. Kıssaların Dili, Kitâbiyât Yayınları, Ankara 2006.
  7. Kur’an ve Tefsir Kültürümüz, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2008.
  8. Meal Kültürümüz, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2008.
  9. Tefsirde Ehl-i Sünnet & Şia Polemikleri, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2009.
  10. Kur'an, Tefsir ve Usul üzerine -Problemler, Tespitler, Teklifler-, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2011.
  11. Kur’an-ı Kerim Meali, Düşün Yayınları, İstanbul 2011.
  12. Cumhuriyet Türkiye’sinde Meal ve Tefsirin Serencamı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012.
  13. Cahiliyeden İslâmiyet’e Kadın, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012.
  14. Osmanlı Tefsir Mirası, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012.
  15. Çağdaş İslâm Düşüncesi ve Kur'ancılık, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2013.
  16. Tefsirin Hâlleri, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2013.
  17. Söyleşiler, Polemikler, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2014.
  18. Kur'an ve Yaratılış, Kuramer / Kur'an Araştırmaları Merkezi Yayınları, İstanbul 2015.
  19. Kur'an, Vahiy, Nüzûl, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2016.
  20. Kur'an Kıssalarının Mahiyeti, Kuramer / Kur'an Araştırmaları Merkezi Yayınları, İstanbul 2016.
  21. Kur'an Tarihi, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2016. (Kitap çift yazarlı olup diğer yazarı Hadiye Ünsal'dır)

Kaynakça

  1. Tarihselcilik nedir?
  2. bir söyleşisinden "TV'lerde Silbaştan Kur'an Yazmaya Karşı Çare İlk Anlamı Tespittir" başlıklı kesit
  3. Bir söyleşisinden "Tarihsellik Varsa Kur'an'ı Bugüne Nasıl Taşıyacağız? İşte Böyle" başlıklı kısım
  4. bir söyleşisinden "Fıkhi Hükümlerin Neredeyse TAMAMI İslam Öncesi Arap Toplumunda Vardı" başlıklı kısım
  5. http://www.youtube.com/watch?v=w4q9U8KegoA
  6. Cahiliyeden İslamiyet'e Kadın, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012, sayfa 145.
  7. Cahiliyeden İslamiyet'e Kadın, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012, sayfa 175.
  8. Cahiliyeden İslamiyet'e Kadın, Ankara Okulu Yayınları, Ankara 2012, sayfa 182.
  9. bir söyleşide yaptığı ilgili açıklama
  10. yaptığı TV programından "Bilimsel Mucizeciliğin Açmazları" başlıklı bölüm.
  11. yaptığı TV programından "Kur'an'dan Bilimsel Ayetler Çıkarmak Kur'an'ı Yüceltmez, Kur'an'a Hakarettir" başlıklı açıklaması.
  12. yaptığı TV programından "Kur'an Big Bang'den BAHSETMİYOR" başlıklı kısım.
  13. yaptığı TV programından "Kur'an Dağların Hareket Ettiğini Yüzlerce Yıl Önceden Söylüyor Mu?" başlıklı kısım.
  14. yaptığı TV programından "Demiri İndirdik Ayeti Bilimsel Bir Mucize Mi?" başlıklı bölüm.
  15. bir söyleşisinden evrim teorisiyle ilgili yaptığı açıklama
  16. Kur'an ve Yaratılış, Kuramer / Kur'an Araştırmaları Merkezi Yayınları, İstanbul 2015, sayfa 197.
  17. "Yaratılış ve Evrim Meselesinin Kur’an Açısından Değerlendirilmesi" adlı söyleşisinden
  18. 1 2 3 bir söyleşisinden kesit
  19. Talak suresi 4. ayet meâlleri
  20. bir söyleşisinden "Kıvırmayın, Geleneğe Göre Kur'an'da Çocuk Yaşta Evlilik Bal Gibi De Geçiyor; Çözümü Tarihselcilik" başlıklı kesit
  21. Kur'ancılık
  22. bir söyleşisinden "Sünnet önden gider, Kur'an arkadan gelir" başlıklı kesit

Dış Bağlantılar

Twitter'da Mustafa Öztürk (Kendisinin bilgisi dahilinde açılmış bir hesaptır ancak bizzat kendisi yönetmemektedir.)

Facebook'ta Mustafa Öztürk (Kendisinin bilgisi dahilinde açılmış bir hesaptır ancak bizzat kendisi yönetmemektedir.)

YouTube'da Mustafa Öztürk

Kendisiyle ilgili yazı, resim ve videoların toplanmış olduğu arşiv blogu.

This article is issued from Vikipedi - version of the 12/24/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.