Sâkıb Mustafa Dede
Sâkıb Mustafa Dede (d. 1652?, İzmir[1]; ö. Kütahya) Mevlevî şeyhi.
Asıl adı Mustafa'dır. 1492'deki Haçlı istilasından önce Endülüs'ten İzmir'e göç eden bir şeyhin soyundan gelir.[2] Doğum tarihi kesin bilinmemekle beraber genel kanı 1652'de doğduğu yönündedir.[3]
İzmir'de ilk tahsilini tamamladıktan sonra İstanbul'a gelip sarf ü nahiv[4], mantık ve me'ânî[5] derslerinden ders-i âm olmak üzere Fatih Medresesi'ne girdi. Medrese eğitiminden sonra Köprülüzâde Fâzıl Mustafa Paşa'nın himayesine girdi. Fâzıl Paşa'nın yanında çok iyi tahsil gören Sâkıb Dede parmakla gösterilir hale gelmiştir.[6] Fâzıl Paşa ile beraber 1678'de Çehrin Seferi'ne katılır. Bu sıralarda tanıştığı bir zatın etkisiyle Mevlevîlik'e ilgi duyar. Öncelikle Bursa'da Acem Ahmed Efendi'den Farsça öğrenir.[7] Daha sonra Konya, Akşehir ve tekrar İstanbul macerasından sonra yakalanmış olduğu hastalık yüzünden Bolu'ya şifa bulmaya gider.[8] İstanbul'a tekrar dönüşünde tarikat konusunda tercihini kat'i olarak yapmış olan Mustafa Dede Edirne'ye giderek Neşâtî Dede'nin talebelerinden Seyyid Muhammed Dede'nin yanında çile çıkararak "Dede" vasfını alır. Tekrar İstanbul'a dönen Mustafa dede İstanbul'da pek çok meşâyih ve meşahirle tanışır ve IV. Mehmed ile sohbetlerde bulunur. Tekrar seyahate çıkarak Edirne, Serez, Filibe, Selanik ve Bosna'ya giderek bütün Rumeli'yi dolaşır.
Nihayet Sucu Mehmed Dede ile birlikte geçirdiği Konya seyahatinden sonra 1690'da Kütahya Mevlevîhânesi'ne tayin edilir. Kütahya'ya şeyh tayin edilmesinde kendisini evlat edinen Kâmile Hanım'ın kızı Hâcce Fâtıma Hanım'In etkisi büyüktür. Sâkıb Dede, kendisini evlatlık edinen Fâtıma Hanım'ın kardeşi Hüseyin Ağa'nın kızı Havvâ Hanım ile evlenir ve yirmi iki yıl evli kalır.[9]
Sâkıb Dede'nin gelişinden Kütahya'da çok etkilenir. Çeşitli ilimler Farsça okutulmaya başlanır ve edebî hayat canlanır. Etkisi vefatından sonra da devam eder. Yenikapı Mevlevîhânesi'ne şeyh olacak olan Seyyid Ebûbekir Dede, Ali Nutkî Dede, Abdülbâki Nâsır Dede ve onlardan sonra devam edecek olan evlatları, Sâkıb Dede'nin Kütahya Mevlevîhânesi'nde bıraktığı etki sebebiyle yetişmişlerdir.
Sâkıb Dede 1735 tarihinde vefat etmiş ve Kütahya Mevlevîhânesi'nin Hezâr Dînârî'nin yaptırmış olduğu mescit kısmına defnedilmiştir. Vefatına dair Şeyh Gâlib'in düşürdüğü tarih şöyledir:
Mâtemin gûş eyleyüp Ġâib gürûh-ı 'âşiķân
Didiler târih-i fevtin hây hatm-i Mevlevî[10]
Değerlendirme
"Sâkıb" mahlasını ne zaman ve nasıl aldığı bilinmemektedir. Kimseyi azarlamaz, çocukların hatalarını görmezlikten gelir, dervişlere son derece yumuşak davranır ve onlarla şakalaşır; halk arasında medenî ve hoş davranışları gözlenirmiş.
Tek başına ve hoşafsız yemek yemez, yemekte çorba ister, limonlu pekmez şerbeti içer, uykudan ve yemekten sonra kahve içer; kahveyi suyu çok, kahvesi az severmiş.
Çok cömert olan Sâkıb Dede'nin cebinde hiç para bulunmaz, taşıdığı tütünden herkese sarar verirmiş. Kendisine annesinden miras kalan beş kese altından yalnızca yüz kuruş alıp gerisini kardeşine bırakmış.
Sâkıp Dede'ye Kütahya Mevlevîhânesi şeyhliği sırasında İstanbul'dan teklifler gelmiş ama o kabul etmemiştir.
Kaynakça
- ↑ Hâlis Ahmed Dede, Tufeylü Menâkıbi'l-Kibârı Mevlevî Fî-Menakıbeti Hazret-i Şeyh Sâkıbi'l-Ma'nevî, Süleymaniye Kütüphanesi
- ↑ (Cedd-i ebcedleri bir şeyh-ı sâhib-rütbe imiş. Tasavvufda yegâne-i zamân ve pesendîde-i devrân olup diyar-ı Endülüse tâ'ife-i Efrenc istilâsından makdem taraf-ı Hazret-i Şeyh-ı Ekber Muhyiddîn-i 'Arabî cenâbınun) Hâlis Ahmed Dede, Tufeylü Menâkıbi'l-Kibârı Mevlevî Fî-Menakıbeti Hazret-i Şeyh Sâkıbi'l-Ma'nevî
- ↑ Hâlis Dede, a.g.e. yk. 8b-9a
- ↑ dil bilgisi ve gramer
- ↑ anlam bilgisi
- ↑ Esrâr Dede, Tezîre-i Şu'arâ-yı Mevleviyye
- ↑ Hâlis Dede, a.g.e. 14a
- ↑ Hâlis Ahmed Dede, a.g.e. 18b
- ↑ Sâkıb Mustafa Dede, Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyye c, 1, s, 261
- ↑ Şeyh Gâlib, Şeyh Gâlib Dîvânı, Akçağ Yayını, Ankara, 1994, s, 148