Sinatra Doktrini
Sinatra Doktrini, 1990'lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin Batılı diplomatlar arasında söz konusu edilen gayrı resmi doktrini. Frank Sinatra (1915-1998) bir siyaset ve devlet adamı değil, İtalyan kökenli ABD'li bir şarkıcıydı. Bu şarkıcının nasıl olup da, bir dönem boyunca heyecan yaratmış bir doktrine isim verdiğini anlamak için, 1990'lı yıllarda Doğu Avrupa’da yaşanan değişime bakmak gerekir.
II. Dünya Savaşı sonrasında Doğu Avrupa
II. Dünya Savaşı sonrasındaki Doğu Avrupa bugünkü Doğu Avrupa’dan çok farklıydı. Bu durum savaşın sona erdiği 1945 yılından 1990'lı yılların başına kadar devam etti. Hakim güç Rusya ve hakim rejim Marksist sosyalizmdi. Rusya’nın siyasi hakimiyeti iki siyasi yapılanmaya yol açmıştı:
1. Rusya Doğu Avrupa ve Asya’da 14 ülkeyle birlikte merkezi yönetimi çok güçlü bir tür federasyon kurmuştu. Bu birliğin adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ya da kısaca Sovyetler Birliği idi. Diğer birlik cumhuriyetleri şunlardı: Ukrayna, Belarusya, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Estonya, Litvanya, Letonya ve Moldovya. (Son dört ülke II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliğine katılmıştı.)
2. Ayrıca Doğu Avrupa’da Marksist rejime sahip çeşitli ülkeler de, Sovyetler Birliği liderliğinde ittifak anlaşması içersindeydiler. Bunlar Avrupa'da Polonya, Doğu Almanya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan ile Asya'da Moğolistan ve Kuzey Kore'ydi. (Doğu Almanya bugünkü Almanya’nın bir parçasıydı. Çekoslovakya ise bu günkü Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’nın birliğinden oluşuyordu.) İttifak anlaşmasının askeri ve siyasi ayağını WAPA (Varşova paktı), ekonomik ayağını ise COMECON oluşturuyordu.
Sovyetler Birliği bu durumun değişmesine izin vermiyordu. Nitekim, 1956'da Macaristan'da ve 1968'de Çekoslovakya’da daha bağımsız bir sistem için yapılan girişimler Sovyetler Birliğince askeri kuvvet kullanılarak bastırılmıştı. (Macaristan ihtilali ve Prag Baharı) Sovyetler Birliğinin bu müdahaleci tutumunun arkasında 1964-1982 yılları arasında Komünist Parti genel sekreteri olan Leonid Brejnev’in (1906-1982) adına izafeten Brejnev Doktrini denen bir siyasi görüş vardı. Dönem için Demir Perde dönemi de denilir.[1]
Gorbaçov dönemi
1985 yılında Sovyetler Birliğinde Komünist Parti Genel sekreteri olan Mihail Gorbaçov (1931- ) daha farklı bir politika güttü. Batı ile olan gerginliği azaltırken, ülke içinde de çeşitli reformlar yaptı. Gerek Varşova paktı üyeleri ve gerekse birlik cumhuriyetleri arasında daha bağımsız politika akımları doğdu.Mesela, Macaristan 1989 yılında çok partili sistemi kabul ederken, Polonya'da da seçimleri sendika lideri Lech Walesa (1943 - ) tarafından organize edilen gayrı resmi muhalefet kazandı.Ancak Sovyetler Birliği bu gelişmeler karşısında sessiz kaldı.
23.10.1989 tarihinde Sovyet Dişişleri bakanı (ve daha sonranın Gürcistan cumhurbaşkanı) Eduard Şevardnadze (1928- ) bir demeç vererek Sovyet rejiminin Varşova paktı üyelerinin tercihlerine saygı göstereceğini duyurdu. İki gün sonra ise, Dışişleri bakanlığı basın sözcüsü Gennadi Gerasimov (1930- ) Amerikan televizyon kanalı ABC deki röportajında Şavardnadze’nin demecini değerlendirirken, "Biz şimdi Frank Sinatra doktrinini uyguluyoruz. Sinatra’nın “I did it my way” (İstediğim gibi yaptım) adlı bir şarkısı var. Her ülke de kendi yolunu seçer." dedi. Gerasimov’un bu esprili cevabı kısa sürede büyük yankı buldu ve Sovyetler Birliği’nin yeni politikası olarak algılandı.
Varşova paktının sonu
Sinatra doktrininin açıklanmasından sonra Varşova paktı üyeleri Marksist rejimden süratle vazgeçmeğe başladılar.Gerçi Doğu Almanlar’ın Macaristan üzerinden Batı Almanya’ya kaçışları ve Romanya’daki darbe gibi bazı sıkıntılar yaşandı. Fakat değişim genellikle çok süratli ve nispeten barışçı oldu. (Buna karşılık Marksist olmakla birlikte, Varşova paktı üyesi olmayan Yugoslavya’da çok kanlı olaylar yaşandı.) Varşova paktı resmen 01.07.1991 tarihindeki Prag toplantısı sonunda dağıldı.
Sovyetler Birliği'nin sonu
Varşova paktı dağılırken, hiç beklenmedik biçimde Sovyetler Birliği de ortadan kalktı. Birliğin en küçük üyelerinden biri olan Litvanya 11.03.1990 tarihinde Vytautas Landsbergis (1932- ) liderliğinde tek taraflı bağımsızlık ilan etti. Gerçi merkezi yönetim bu kararı desteklemedi ve Litvanya’ya müdahale etti. Ama Litvanya direndi ve kısa süre sonra, önce Letonya ve Estonya, daha sonra da diğer diğer birlik cumhuriyetleri bir bir bağımsızlık ilan etmeğe başladılar. Böylelikle, 1990 ve 1991 yıllarında Sovyetler Birliği de dağıldı. 08.12.1991 de Belarusya’daki Belavezha ve 21.12.1991 de Kazakistan’daki Alma Ata protokolleri ile üye ülkeler birliğin sona erdiğini ilan ettiler. Makamı kalmamış olan Gorbaçhov de 25.12.1991 tarihinde görevinden istifa etti.
Sovyetler Birliğinin dağılışı sırasında en önemli sıkıntılar Orta Asya cumhuriyetlerinde (bazı Ahıska Türkleri'nin de hedef alındığı ) etnik çatışmalarda ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşta yaşandı. Kimi birlik cumhuriyetlerinde ise dönüşüm nispeten sakin oldu.