Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961)
Tarih | 9 Temmuz 1961 |
---|---|
Meclis | Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu |
Madde sayısı | 157 asıl, 11 geçici madde |
Vikikaynak'ta 1961 Anayasası |
Türkiye'de anayasal süreç |
Anayasal belgeler
Anayasalar
Halkoylamaları
|
|
1960 hükümet darbesinden sonra hazırlanarak 9 Temmuz 1961'de kabul edilen 1961 Anayasası, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırmıştır. 1961 Anayasası, genç subayların yaptığı 27 Mayıs askeri müdahalesinin ardından, 37 yıllık bir dönemde gelişen politik yaşamın ve özellikle de çok partili siyasi ortamın ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilecek bir anayasaya gerek olduğu düşünülmüştür. Bu anayasanın Soğuk Savaş dönemine aykırı olarak özgürlükleri arttıran bir anayasa olduğu söylenir ancak birçok hukukçu bu özgürlüğü kullanacak mekanizmaların getirilmediğini söyler.[1]
Hazırlanışı
Arka plan: 27 Mayıs Darbesi
TSK'da görevli 37 subay, iktidardaki Demokrat Parti'nin baskıcı politikalarını gerekçe göstererek 27 Mayıs 1960'da DP iktidarına son verdi ve yönetime el koydu. 1921 Anayasası ve TBMM feshedildi; başbakan, cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı ve diğer pek çok kişi tutuklandı.
Ardından Milli Birlik Komitesi kuruldu. Bu komite Anayasa oluşturulana dek geçici yasalar çıkarttı ve hem yasama hem de yürütme yetkileri, bu subayların (23 kişi) oluşturduğu Milli Birlik Komitesi'nde toplandı.
Yetkileri ele geçirmesinin ardından Milli Birlik Komitesi hızla yeni anayasa çalışmalarına başladı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Sıddık Sami Onar başkanlığında çeşitli öğretim üyeleri derhâl Ankara'ya getirildi ve İstanbul Komisyonu kuruldu. Bu komisyon, yürütme organını yetkilerini azaltan bir anayasa tasarısı hazırladı ancak bu tasarı çok tepki aldı. Bunun üzerine toplumu daha iyi temsil edecek bir Kurucu Meclis kurulması kararlaştırıldı.[2]
Kurucu Meclis 6 Ocak 1961'de 2 parçadan oluşturuldu: Bir parçası Milli Birlik Komitesi, diğer parçası da TBMM yetkilerine sahip olan Temsilciler Meclisi idi. Bu meclisin üyelerinin bir kısmı çift dereceli seçim sistemi ile; bir kısmı siyasi partilerin vekilleri ile; bir kısmı da gazeteler, barolar, sendikalar, yargı mensupları, öğretim görevlileri ve üniversiteler, gençlik ve esnaf dernekleri, ticaret ve sanayi odalarının temsilcilerinden oluşuyordu.[2]
Daha sonra Enver Ziya Karal ve Turhan Feyzioğlu başkanlığında Kurucu Meclis'e bağlı 20 kişilik bir anayasa komitesi kurularak yeni anayasa için çalışmalara başlandı. 20 kişilik Komisyon'da Emin Paksüt, Muammer Aksoy, Turan Güneş, Tarık Zafer Tunaya, Coşkun Kırca, Amil Artus, Doğan Avcıoğlu, Münci Kapani, Mümin Küley, Ragıp Sarıca, Bahri Savcı, Celal Sait Siren, Mümtaz Soysal, Cafer Tüzel, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Abdülhak Kemal Yörük, Sadık Aldoğan, Nurettin Ardıçoğlu, Hazım Dağlı vardı.[3]
Yürürlülüğe Girmesi
9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların %60.4'ü tarafından kabul edilmiştir.
Referandum sonucunda %39 oranında ret oyu, bu anayasanın toplumun tüm kesimlerince benimsenmediğinin göstergesi olarak yorumlandı.[4] Bunun sebepleri arasında şu sebepler gösterildi:
- DP'lilerin, bu darbeyi kendi iktidarlarına karşı yapılmış haksız bir darbe olarak görmesi ve bu darbenin ürünü olan yeni anayasayı da benimsememesi.
- Anayasa yapım sürecinde CHP ve CKMP partileri aktif rol almışken DP'nin dışlanması.
- Demokrat Parti ve ardılı Adalet Partisi, bu anayasadan önce de, sonra da iktidar partisi olmayı başardı. Ancak bu anayasaya dek parlamenter rejimin yetkileri genişti, sonrasında ise bu yetki çeşitli devlet organları arasında paylaştırıldı. Bu yüzden DP'liler kendilerini sınırlandırılmış hissettiler.[5]
Özellikleri
- Güçler ayrılığı sağlanmıştır. (Yasama, yürütme, yargı)
- Çoğulcu demokrasi ilkesi benimsenmiştir.
- TBMM, Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
- Yargı bağımsızlığı sağlanmıştır.
- Çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Yasama yorumu kaldırılmıştır. Hakimlik teminatı getirilmiştir.
- Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir. Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur.
- Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır. Temel hakların sınırlandırılmasının ancak Anayasa'nın ruhuna uygun olmak kaydıyla ve ancak kanun ile yapılabileceği belirtilmiştir.
- "Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmezidirler." hükmü ile ilk kez siyasi partilerden ve çoğulcu yapıdan bahsedilmiştir.
- İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınmıştır. Devlet Planlama Teşkilatı kurulmuştur.
- Üniversiteler ve TRT özerkleştirilmiştir.
- Yerel yönetimlerin yetkileri kısmen arttırılmıştır.
- Önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto yapma hakkı tanınmıştır.
- Kurumların yönetimindeki üst düzey kişilerin yargı kararı olmaksızın yönetimden uzaklaştırılmaları imkânı kaldırılmıştır.
- Sosyal devlet kavramı eklenmiştir.[6]
1971-1973 Değişikleri
1961 Anayasası ilerleyen yıllarda da AP'lilerce benimsenmedi. AP politikacıları sık sık anayasanın değiştirilmesi gerektiğini, mevcut anayasa ile ülkenin yönetilemeyeceğini ileri sürdüler.
Anayasanın özgürlükçü içeriği sayesinde 60'lı yıllar boyunca liberal ve sosyalist fikirler yayılmaya başladı, sendika hareketleri güçlendi. Bu durumdan hoşlanmayan kesimler anayasadan soğumaya başladı. 70'ere doğru siyasi tıkanıklıkların çözülememesi, terör olaylarının artması ile Anayasaya yöneltilen suçlamalar daha da arttı. Bunun üzerine TSK, 32. Türkiye Hükumeti'ne muhtıra verdi ve hükumet istifa etti. Ardından partiler üstü bir yönetim kurularak 1961 Anayasası'nda değişikliğe gidildi.
Değişiklikler
- Bakanlar Kurulu'na Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verildi.
- Vergi ve harçlarla ilgili Bakanlar Kurulu'nun yetkileri arttırıldı.
- Üniversitelerin özerkliği azaltıldı; TRT'nin özerkliği kaldırıldı.
- Memurların sendika hakları kaldırıldı.
- Anayasa Mahkemesindeki davalara tüm partilerin iptal davası açabilme hakkı daraltılıp yalnızca TBMM'de grubu bulunan partilerle sınırlandırıldı.
- Hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması için gereken koşullar azaltıldı.
- TSK görevlileriyle ilgili hukuki işlemler Danıştay'ın yetki alanından çıkartıldı, bu işlemlerde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi yetkilendirildi.[7]
Feshedilmesi
Ana Madde: 12 Eylül Darbesi
12 Eylül 1980 günü TSK, TBMM'nin görevini yapamaz hâle geldiğini ve ülkede yaşama güvenliğinin kalmadığını gerekçe göstererek 'emir ve komuta zinciri içinde ve emirle' hareket ederek yönetime el koydu. Ardından Milli Güvenlik Konseyi kuruldu.
Milli Güvenlik Konseyi'nin çıkarttığı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun'uyla birlikte 1961 Anayasası'nın yürürlülüğü resmi olarak sona ermiştir:
- Anayasada TBMM'ye, Millet Meclisine ve Cumhuriyet Senatosuna ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren geçici olarak Milli Güvenlik Konseyince; Cumhurbaşkanına ait olduğu belirtilmiş bulunan görev ve yetkiler de Milli Güvenlik Konseyi Başkanınca yerine getirilir ve kullanılır.
- Milli Güvenlik Konseyinin bildiri ve kararlarında yer alan ve alacak olan hükümlerle, Konseyce kabul edilerek yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların 9 Temmuz 1961 tarihli Anayasa hükümlerine uymayanları Anayasa değişikliği olarak; yürürlülükteki kanunlara uymayanları da kanun değişikliği olarak yayımlandıkları tarihte veya metinlerinde gösterilen tarihlerde yürürlülüğe girer.[8]
Kaynakça
- ↑ "Anayasanın ulusal ölçü değerini yitirmesi". Radikal. 23 Ocak 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150123233053/http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=4320. Erişim tarihi: 08.08.2010.
- 1 2 Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 35, 36)
- ↑ "27 Mayıs 1960 Hareketi". http://www.inkilap.info/ataturk-sonrasi-turkiye/yeni-siyasetler/27-mayis-1960-hareketi.html. Erişim tarihi: 17 Haziran 2008.
- ↑ Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, (s. 85-92'den alınmıştır)
- ↑ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 46)
- ↑ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 39-44)
- ↑ Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000, (s. 88-92'den alınmıştır)
- ↑ Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku (say. 52)