Cavit Şadi Pehlivanoğlu

Cavit Şadi Pehlivanoğlu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
12., 13. ve 19. dönem milletvekili
Seçim Bölgesi 1961 – Ordu
1965 – Ordu
1991 – Ordu
Kişisel bilgiler
Doğum 1927
Fındıklı, Rize, Türkiye
Ölüm 21 Kasım 2015 (88 yaşında)[1]
Partisi Adalet Partisi (1961-1969)
Anavatan Partisi (1983-1995)

Cavit Şadi Pehlivanoğlu (d. 1927, Fındıklı, Rize) - (ö. 21 Kasım 2015[1]), eski Türk siyasetçi. TBMM eski milletvekili ve Anavatan Partisi (ANAP) eski Genel Başkan Yardımcısı'dır. ANAP'ın kurucularındandır. Adalet Partisi'nde de görev almıştır. TBMM 12, 13 ve 19. dönem Ordu ili milletvekilidir. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Siyasetin yanı sıra avukatlık ve üst düzey yöneticilik yapmıştır.

Biyografi

1927 yılında Rize'nin Fındıklı ilçesinde doğmuştur. İlkokulu Fındıklı'da, Ortaokulu Ankara'da, Liseyi ise İstanbul'da bitirmiştir. 1957-1958 ders yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olmuş, 1959 yılında Ankara Barosu'na kayıtlı olarak avukatlığı başlamıştır. 1951 yılında İstanbul Müftülüğünde, 1955 yılında SSK Satın Alma Müdürlüğü'nde memurluk yapmıştır. 1957 yılında Ankara Türk Ocağı "Türk Yurdu Mecmuası" Neşriyat Müdürü, daha sonra Türk Ocakları "Merkez Heyeti" Müdürü olmuştur.

1961-1969 arasındaki iki dönem Ordu ili Milletvekilliği yapmıştır. Pehlivanoğlu bu devrede; Çalışma ve Milli Eğitim Komisyonları Raportörlüğü (güncel adıyla Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu), TBMM İktisadi Devlet Teşekkülleri Murakabe Komisyonu Üyeliği, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu üyeliği ve Başkanlık divanı üyeliği, TBMM Komünizm ve Aşırı Cereyanlar Komisyonu Raportörlüğü yapmıştır.

1969-1973 yılları arasında çeşitli holdinglerde Bakanlık Temsilcisi, Hukuk Müşaviri, Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürlük görevlerinde bulunmuştur. 1974 yılındaTürkiye Odalar ve Borsalar Birliği(o zamanki adıyla; Türkiye Ticaret ve Sanayi Odaları ve Borsalar Birliği) Genel Sekreterliği yapmıştır.

1975-1983 yılları arasında sırasıyla TBMM Danışma Kurulu üyeliği, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu üyeliği, Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Müşavirliği görevlerinde bulunmuştur.

1983 yılında Anavatan Partisi kurucu üyesi olmuştur. Pehlivanoğlu uzun süre Anavatan Partisi'nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürütmüştür.

1991 yılında Ordu ilinden tekrar milletvekili seçilmiştir. Türk Ticaret Bankası Yönetim Kurulu üyeliği gibi benzer görevlerde de bulunduktan sonra aktif çalışma hayatına nokta koymuştur.

Önemli Konuşmaları

Şadi Pehlivanoğlu bir konuşması sırasında

"Aslında Ord.Prof.Ali Fuat Başgil sadece Çarşamba'nın evladı değildir, bütün Türkiye'nin hatta milletlerarası şöhreti dolayısıyla bütün insalığın önderidir. Şahsiyeti bunu icap ettirir. Bu nedenle, Çarşambalılar kusura bakmasın, ben sizin huzurunuzda yetmiş milyona seslenmek istiyorum. Sayın milletvekili arkadaşım bir nebze temas etti, sizin huzurunuzdan seslenmek istiyorum. Hepiniz ey millet ayağa kalkın, biz hepimiz Ermeniyiz değil, hepimiz Türk'üz ve hepimiz Ali Fuad Başgil'iz desin."

"Rahmetli Turgut Özal ile partiyi kurduk, başkan yardımcısıyım, işler hayırlı gitsin diye Karadeniz seyahatine gittik. Parti merkezine gidelim de bir çay içelim dedik. Trabzonlular toplanmışlardı, ben de sohbet edelim dedik. Orada sohbet şeklinde konuşurken zeki bir Karadenizli bana "abi sen nerelerde okudun" dedi. Ben Samsun Lisesi'nde okudum, Ankara 'da okudum, İstanbul 'da okudum. Ankara'da avukatlık yaparken mebus oldum dedim. Sonra peki dedi, şiveni de düzeltmemişsin, düzeltemedin mi diye sordu. Dedim ikisi de var. Biraz çocukken yaramazdım da sonra akıllandım biliyorsunuz. Kavgacıydım. Her zaman daha zayıfını rastlamadım ki.. Bazen de güçlüsüne rastlıyordum. Karadenizli olduğumu şivemden anladıkları zaman dayaktan kurtuluyordum. Başka bir faydası da; ben Karadenizliyim dediğim zaman zaten mert, cesur, dürüst , milletine ve dinine bağlı biri olduğum anlaşılırdı."

"Bir gün Nurettin Topçu 'nun evinde, "hocam bir şey söyleceğim" dedim. O da "ne söyleyeceksin" dedi. "Bu Almanya niçin yıkılmıyor? Birinci Dünya Savaşı'nda yıkıldı ayağa kalktı, İkinci Dünya Savaşı'nda yıkıldı yine ayağa kalktı yine meydan okuyor, bunun sebebi nedir?" dedim. Şöyle bir cevap verdi: "Her Alman, bir Almanya'dır da ondan." Ben de arzu ediyorum ki her Türk insanı, bir Türkiye olsun. O idrak ve şuur içinde olsun."

Cavit Şadi Pehlivanoğlu, Turgut Özal ve Mesut Yılmaz Başkanlık Divanı Toplantısı'nda

"Ali Fuat Başgil yayınladığı bir kitap dolayısıyla Türkiye'de mahkemeye veriliyor. Bu haber duyulunca İsviçre'deki emniyet müdür geliyor, "Hocam, İsviçre Hükümeti adına konuşuyorum. Bizim şeref misafirimizsiniz ve üniversitede kürsün hazır, gitme seni tevkif edecekler" diyor. Hoca ise "Çok teşekkür ederim fakat gideceğim. Ben Türk adaletine güveniyorum. Eğer adalet yanlışlık yaparsa kabahat onların değil, benimdir. Çünkü onları ben yetiştirdim" diye cevap veriyor. Ardından Türkiye'ye geri dönüyor ve çıktığı mahkemede beraat ediyor."

"Pehlivanoğlu: Deminki hatip arkadaşımızın ifadelerindeki bir hususun zabıtta düzeltilmesini istiyorum.
Meclis Başkanı: Ne gibi efendim?
Pehlivanoğlu: Efendim, adet olduğu üzere kürsüye her çıkan türlü türlü etnik kökenler diye zabıtlara geçiriyor. Türkiye'de bir tek köken vardır, o da Türk Milleti kökeni... Bunun dışında köken yoktur. Özellikle bu memlekette laz kökeni, bilmem ne kökeni diye bir şey duymadım. Türkiye Büyük Millet Meclisi zabıtlarına bu şekilde geçmesini önlemenizi istiyorum.
Meclis Başkanı: Süreniz doluyor efendim.
Pehlivanoğlu: Kökense, o kökenin yerine gitsinler, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Zabıtları lütfen düzeltin."

“Son günlerde öyle hadiseler oluyor ki, devletin varlığının ve ona bağlı olan unsurların ne olduğunu şaşırmış ve karıştırmış vaziyetteyiz. O bakımdan, “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir yazısının altında, büyük Türk Milletini temsil görevini yaparken, bu çatı altında, Türk Milletinin ve Devletinin aleyhinde bir düşünce ve davranışın yaşanmasının mümkün olamayacağını herkesin bilmesi lazımdır. Zaten bunun tersi eşyanın tabiatına aykırıdır. Hem “Türk Milletini temsil ediyorum” diye bu mukaddes çatı altında bulunacaksın, onun nimetlerinden yararlanacaksın hem de temsil ettiğin millete ve devlete düşman olacaksın, ağzından bir kere bu kürsüden “Millet” lafı, “Türk Milleti” lafı çıkmayacak, durmadan “Halk, halk” diyeceksin… Bu bir gaflettir hatta bir ihanettir.”

Türk Milletinin muhterem temsilcileri, ortada basit zabıta vakalarının dışında çok vahim tablolar sergilenmektedir. Adına terör de, eşkıya de, ne isim takarsan tak, itiraf edelim ki gerçek şudur ki, mukaddes vatanımızın bir parçasını koparıp müstakil Kürt ve Ermeni devletini kurmak isteyen bir ihanet hareketi mevcuttur. Bu ihanetin içeride ve dışarıda destekçileri vardır. Hadise bundan ibarettir. Bütün hadiselere bu perspektif içinde bakmamız lazımdır; ama çok gariptir ki Batı, insan hakları, demokratikleştirme, şeffaflaşma sloganlarıyla bu bölücü ihaneti haklı çıkarmaya çalışmakta ve devletimize baskı yapmaktadır.”

“Muhterem arkadaşlar, adet oldu bu sefer, bu kürsüye her çıkan biz demokratlaşacağız diyor. Arkadaşlar, bu memlekette hakim olan rejimin adı demokrasi değil mi? Biz demokratik rejime göre seçilmedik mi? Buraya tayinle mi geldik? Batının bu sloganlarına ve bize vasıta kıldırmak istedikleri fikirlere karşı hassas davranalım.”

Cavit Şadi Pehlivanoğlu, Süleyman Demirel ve Türkiye Odalar Birliği Delegasyonu

“Efendiler vatan bir tarla mıdır ki onu taksim edelim? Misak-ı Milli hudutları içindeki bu vatanı bize kimse hibe etmedi. Biz bu toprakları bin yıllık şehit kanlarıyla vatan yaptık. Amerika’nın, derileri siyah diye siyahi vatandaşlarına yaptığı insanlık dışı muameleyi bir kenara koyalım; bugün Avrupa’da 30 küsur devlet ve buna karşı 200 küsur millet var. Etnik unsurlar orada devletlerine karşı ayağa kalksalar, Avrupa kıtasının topunda kan gövdeyi götürür. Önce İspanya Katalanlara ve Basklara, Fransa Korsikalılara, Belçika Flamanlar ve Valonlara, İngiltere Galler’e hürriyetlerini tanıyarak her birine müstakil birer devlet kurdursun da ondan sonra da biz düşünelim. Bizde bir laf vardır, başkasının karısını boşamak kolaydır, diye.”

Güneydoğuda birkaç bin kişilik bir ihanet çetesi tarafından açıkça bir gerilla savaşı hüküm sürmektedir. Bunların sayısı her geçen gün artmakta ve bölge halkının can ve mal güvenliği kalmamıştır. Tarihin hangi safhasında bunlar bu topraklar üzerinde ayrı bir millet ve ayrı bir devlet olmuşlardır ki tekrar bunları istesinler. Efendiler, dışarıdaki ve içerideki tezgahlara artık bu devlet bir son vermelidir. Bir kumaş fabrikası düşününüz, istihsal ettiği kumaşları elbise olarak giyen insana hastalığını tevlid etsin. Çare bu elbiseyi giyen arkadaşları karakola çekip ceza mı vermekte? Hayır, çare bu fabrikayı kapatmaktadır.”

"Kürt denen vatandaşlarımız hiçbir zaman azınlık olarak görülmemişlerdir; Devletimizin en müstesna mevkilerini temsil etmişler, vatanımızın maddi nimetlerine herkesten daha fazla sahip olmaları, kimse tarafından yadırganmamıştır. Kimse çıkıp dememiştir ki, bütün büyük ihaleler Kürtlere gidiyor diye, böyle bir şey diyen yok, gayet tabii olarak. Türk Devletinde, Cumhurbaşkanı olmuşlar, kumandan olmuşlar, bakan olmuşlar, milletvekili olmuşlar, fakat hiç kimsenin aklında, bunlar azınlıktır bunlara sahip olmasınlar diye bir şey gelmemiştir, gelmemelidir."

Kaynakça

Kaynaklar

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 7/26/2016. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.