Seyyid Ebûbekir Dede
Seyyid Ebûbekir Dede (1705; Köprüören, Kütahya - 30 Ağustos 1775, İstanbul), Mevlevî şeyhi, mutasavvıf.
Kimliği
1705 yılında Kütahya'da doğdu. Kütahya'nın Köprüviran (Köprüören) köyünde medfun Pîr Baba Sultan-ı Horasânî'nin neslinden gelen babası Seyyid Ahmed Efendi, Halvetî şeyhi Bahşî Efendi'nin halifesidir. Annesi Şerife Emine Hanım, Seyyid Câfer Battal Gazi soyundan Seyyid Hüseyin Efendi'nin kızıdır.[1]. Dedesi yine aynı köyde sâkin Seyyid Hacı Hüseyin Efendi, onun babası da Halvetî Seyyid Nureddin Efendi'dir[2]. Babası Ahmed Efendi, Kütahya'da Bahşi Efendi adlı bir Halvetî şeyhinden seyru sülûkunu tamamlamış ve hilafet almıştır. Aynı köyde ceddi Pîr Baba Sultan'ın türbesi yakınındaki camide cuma günleri Halvetî tarikatı usulünce ayin icra eden, tevhîd ve evrâd okutan Ahmet Efendi 1703 yılında Şerife Emine Hanım'la evlenir. Şerife Emine Hanım, Seyyid Câfer Battal Gazi'nin büyük oğlu Seyyid Beşir Gazi'nin çocuklarından, Kütahya'ya bağlı Karaağaç köyünde medfun Ana Sultan ve kocası Odyakan Baba ve bunların kızları Kız Bacı Sultan'ın neslinden gelen ve Ortaca adlı köyde oturan Seyyid Hüseyin Efendi'nin kızıdır.
Kütahya yılları
Halvetî Ahmed Efendi ile Şerife Emine Hanım'ın evliliğinden üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir. 1705'te Seyyid Ebûbekir, 1708'de Seyyid Ömer ve 1710'da Seyyid Osman Efendi. 1721 yılında Şerife Emine Hanım'ın vefat etmesi üzerine Ahmed Efendi başka bir hanımla evlenir. Aynı yıl Ebûbekir Efendi Tavşanlı kasabasına giderek Kütahya Mevlevîhânesi şeyhi Sâkıb Mustafa Dede'nin yetiştirmesi Şeyh Esîf Sıdkî Dede'ye derviş olmuş ve ondan ders almaya başlamıştır. Ancak Seyyid Ahmed Efendi 1728-1729 tarihinde 23 yaşında olan Ebûbekir Efendi'yi kardeşleri 20 yaşındaki Ömer ve 18 yaşındaki Osman Efendilerle birlikte yanına alarak Kütahya'ya Sâkıb Dede'nin yanına götürür. Sâkıb Dede'ye, Ömer Efendi'den torunu Sahîh Ahmed Efendi'nin ifadesiyle, "Ben ihtiyar oldum. Hıdmet-i şerîfinize kudretim yokdur. Oğullarım seyyidler zât-ı şerîfinizin hıdmet-i âlinizde bulunsun. Ben tarîk-i Halvetîdenim. Oğlullarım seyyidler tarîk-i Mevlevîden olsunlar." diyerek rica ve niyazda bulunur. Sâkıb Dede bu isteği kabul ederek Muharrem ayının başlarında üç kardeşe aynı günde Mevlevî külahı giydirir ve yeni dervişleri hizmette istihdam eder. Birkaç yıl sonra 1732-33'te Tavşanlı'daki Şeyh Esîf Sıdkî Mehmed Dede vefat eder. Zâviyesi içindeki semahanenin yanına defnedilen bu şeyhin yerine Konya'daki Çelebi Hacı Mehmed Ârif-i Râbi tarafından Esîf Dede'nin oğlu Abdülhafiz Efendi getirilir. Ancak yeni şeyhin henüz yaşı küçüktür (d.1721) ve tahsilini tamamlamamıştır. Bunun üzerine Şeyh Sâkıb Dede çocuk şeyhi Kütahya'ya getirir ve "Babası merhum seni okutdı Üstâzının oğludur. Sen de bunı okut!" diyerek Seyyid Ebûbekir Dede'nin eline teslim eder.
Mevlevîlik tarihinde gerek şahsiyeti ve faaliyetleri, gerekse eserleriyle önemli bir yeri bulunan Kütahya Mevlevîhânesi şeyhi Mustafa Sâkıb Dede'nin 1735-36'da vefat etmesi üzerine yerine büyük oğlu Şeyh Ahmed Hâlis Efendi postnişîn tayin edilir. Bu durumda Ebûbekir, Ömer ve Osman Efendi'ler de yeni şeyhe biat ederler. Fakat bağlılık çok uzun sürmez. Aynı yılın sonunda Seyyid Ömer Efendi icâzet alıp köyüne, babasının yanına döner. Artık "Dede" ünvanı alan Seyyid Ömer Efendi, 30 yaşında iken Kükürtlü adlı köyden Pirlioğlu İmam Ahmed Efendi'nin küçük kız kardeşi Hatice Hanım'la evlenir. Kardeşleri Ebûbekir ve Ömer Efendiler yanlarına, içlerinde neyzen ve kudümzenlerin de bulunduğu yedi dervişi alarak gelini köylerine getirirler. Garip bir tevâfuktur ki zifaf gecesi babaları Halvetî Ahmed Efendi vefat eder. Babalarını kabristana defnettiklerinin yedinci günü Ebûbekir ve Ömer Efendiler köy halkını toplayarak bütün mülk, eşya ve miraslarını kardeşlerine bıraktıklarını açıklarlar. Ardından bütün köylülerden ve kardeşlerinden helallık dileyip onlara veda ederek yola çıkarlar. Kütahya'da Şeyh Ahmed Hâlis Efendi'den icazet alıp oradan Konya'ya, huzur-ı Mevlânâ'ya giderler. Bu sırada Ebûbekir Dede 33, Osman Dede ise 28 yaşındadır. Konya'daki Çelebi Hacı Mehmed Ârif-i Râbı bunlarlar görüşerek, Ebûbekir Dede'yi Hz. Mevlânâ türbesinin kapısına perdedar, Osman Dede'yi de meydanda hizmete tayin eder.
Bu arada köyde kalan Ömer Dede'nin hanımı Hatice Hatun'dan 1740 yılında bir kız çocuğu olur. Ömer Dede, kızına annesinin adı olan Şerife Emine ismini koyar. Daha sonra bir sürur vaktinde Ömer Dede ile hanımı, eğer bir oğlumuz olursa hibe edelim diye taahhütte bulunurlar. Hz. Mevlânâ hıdmetine bağışladık, Hz. Mevlânâ'nın bendesi olsun, deyip niyet ederler. İki yıl sonra 1742 Receb (Eylül) ayının bir cuma günü Regâib gecesinde bir erkek çocukları dünyaya gelir. Seyyid Ömer Dede, oğluna babasının ismi olan, Ahmed adını koyar. Oğlunun doğumundan iki yıl sonra Ömer Dede, Konya'ya giderek ağabeyini durumdan haberdar edip ona taahhütlerini söyler. Bunun üzerine Ebûbekir dede yeni bir Mevlevî külahı temin eder ve türbedar Pehlivan Dede vasıtasıyla meseleyi Çelebi Mehmed Efendi'ye iletir. Daha sonra, tedarik edilen sikke tekbirlenerek üç gün Hz. Mevlânâ pûşîdesi altında bırakılır ve ardından da teberrüken çocuğun babasına verilir. Ayrıca, dervîş Seyyid Ahmedü'l Mevlevî adına gülbâng-ı Mevlevî çekilir. Bu sikkeyi alan Ömer Dede 1744 yılı Rebîü'l âhir (Nisan) ayında Kütahya'ya geri döner ve henüz 22 aylık olan oğluna giydirir.[3]
1746 yılı Ebûbekir Dede'nin ve ailesinin kaderinde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. Çünkü bu yılda İstanbul Yenikapı Mevlevîhânesi'nde şeyh olan Küçük Mehmed Dede vefat etmiş ve yerine de kendisi tayin edilmiştir [4]. Küçük Mehmed Dede'nin vefatını duyan ve henüz yeni halîfe olmuş olan Çelebi Hacı Ebûbekir Efendi, Kütahya'lı Ebubekir Efendi'yi huzuruna davet eder. Başına yeni bir sikke koyar ve sikkenin üzerine de şeyhlik alameti olan yeşil bir destâr sarar. Ayrıca eline meşihatnâmesini de veren Çelebi Ebûbekir, böylece onu Yenikapı Mevlevîhânesi'ne postnişîn tayin etmiş olur. Çelebi, bundan başka Ebûbekir Efendi'nin küçük kardeşi Osman Efendi'ye icâzetini verir ve iki kardeşi birlikte İstanbul'a yollar. Şaban ayının 18'inde Konya'dan yola çıkan iki kardeş Eskişehir'e geldikleri zaman diğer kardeşleri Ömer Dede'ye bilgi vermek için bir mektup gönderir ve yollarına devam ederler.
İstanbul Macerası
Seyyid Ebûbekir Dede ve küçük kardeşi Osman Dede nihayet 1746 yılı Ramazan-ı şerîfinin on birinci cuma günü Galata Mevlevîhânesi'ne ulaşırlar. Böylece aile hayatında hatta Türk kültür ve medeniyet hayatında, Mevlevîlik tarihinde yeni bir sayfa açılmış, İstanbul'da uzun yıllar sürecek olan Kütahyalı şeyhler faslı başlamıştır. Galata Mevlevîhânesi'nde uzaktan akrabaları olan Şeyh Abdülbâkî ile görüşen ve burada bir gün kalan Ebûbekir ve Osman Efendiler ertesi günü iskele yoluyla önce Eğrikapı'daki Cemâleddin Efendi Tekkesi'ne, oradan da Yenikapı Mevlevîhânesi'ne vâsıl olurlar. Burada önce mevcut bütün dervîşlere Çelebi tarafından kendilerine verilen meşîhatnâme okunur. Daha sonra bütün hepsiyle musâfaha yapılıp ardından duâ ve senâda bulunulur, gülbâng-i Hz. Mevlânâ çekilir. Kırkıncı günde yeni şeyh saraya davet edilir. Sarayda padişah huzurunda ayin ve mukabele icrâ edilir. Ayin sonunda padişah hil'at ve diğer hediyelerle kendilerine ihsanlarda bulunur. Aynı yıl içinde Kütahya'daki Seyyid Ömer Efendi Mevlevîlik yoluna adadığı oğlu Seyyid Ahmed'i getirip amcası Seyyid Ebûbekir Dede'nin eline teslim eder.[5]
Bundan sonra İstanbul'a yerleşen ailenin merkezine Ebûbekir Dede'nin çocukları ve torunları geçmekle birlikte Ömer ve Osman Dede'nin neslinden de aynı kültür ve irfan dairesine mensup önemli isimler yetişmiştir. Bunlardan Seyyid Ömer Efendi'nin oğlu Yenikapı Mevlevîhânesi'nde aşçıbaşı, ayrıca Nutkî ve Nâsır Dede'lerle Şeyh Gâlib'in yetişmesinde önemli katkıları olan Mecmûatü't-Tevârîhü'l-Mevleviyye sahibi Sahîh Ahmed Dede (1742-1813), onun oğlu Galata Mevlevîhânesi şeyhi Kudretullah Dede(ö.1871), onun oğlu aynı dergâhın şeyhlerinden Atâullah Dede(ö.1910) ilk anda akla gelenlerdir. Ebûbekir Dede'nin küçük kardeşi Seyyid Osman Efendi'nin ise üç oğlu olmuştur: Yenikapı Mevlevîhânesi'nde neyzenbaşı Tarîkatçı Mehmed Dede, Şükûfeci Hüseyin Dede ve Âyinhân Raif Dede. Mehmed Dede'nin Mehmed Emin ve İzzet Hüseyin adlarında iki oğlu vardır[6]. Ebûbekir Efendi'nin çocuklarının Yenikapı, Ömer Efendi'nin çocuklarının da Galata Mevlevîhânesi'nde postnişîn olmalarıyla aile her iki dergâha da hâkim olmuş ve daha çok önem kazanmıştır.
Dipnotlar
1746'da İstanbul'a gelen ve Yenikapı Mevlevîhânesi'ne yerleşen Ebûbekir Dede burada güçlü bir yönetim kurmuştur. Ünlü Melâmîlerden Habeşî-zâde Zâim Ağa'nın sohbetlerine katılan Dede, Mevlevîhâne'yi de Melâmî-meşrep Mevlevîler'in merkezi durumuna getirmiştir. Bu arada, 1748 yılı Muharrem (Aralık) ayı başlarında Kumkapı'da oturan Halil Ağa'nın kızı, Recâî Mehmed Efendi'nin kızkardeşi Atike Hatun'la evlenmiş, ancak bu hanım uzun yaşamamış, 1750'de vefat etmiştir. Aynı yılın sonunda Ebûbekir Dede, bir süre önce vefat etmiş olan Galata Mevlevîhânesi postnişîni Abdülbâkî Dede'nin küçük kızı Saîde Hanım'la evlenmiş, böylece iki Mevlevîhâne arasında önceden kısmen var olan yakınlık daha da artmıştır[7].
Kardeşlerinden sonra İstanbul'a gelerek onlara katılan Seyyid Ömer Dede, ağabeyi Ebûbekir Dede'nin şeyhliği sırasında, 1773-74 yılında vefat etmiş ve Hâmûşân mezarlığına, Battal Dede'nin yanına defnedilmiştir.
Yenikapı Mevlevîhânesi'nde yaklaşık otuz yıl şeyhlik yapan Ebûbekir Dede 30 Ağustos 1775'te gün batımında âhirete intikal etmiş ve türbede medfun Çelebi Ebubekir Efendi'nin sol tarafına defnedilmiştir[8][9][10][11][12][13][14][15]. Vefatına yazılan tarih manzumesi şöyledir:
Hazret-i Sıddîk-ı Ekber nâmdâş[ı] kim odur*
Şeyh Seyyid Ebubekir ol celîlü"ş-şân-ı azîz
Sâkıb-ı kâmil-nazar ........ ........... zâtını
Feyz-i teslîk ile kaldı nice demler müstefîz
Âsitân-ı Hazret-i Hünkâr-ı Ekber hâkine
Yüz sürüp hıdmet ile olmuşken anda müşgiz (?)
Geldi otuz yıl olup bu hânkâhın mürşidi
Kıldı âyîn-i safâ gülbâng-i dede bî-sitîz
Derdine olup kudûm-ı vasla imrâr-ı cefâ(?)
Ney nevâle hicrine gösterdi rûz-ı reste-hîz(?)
Hayder [ü] Sıddîk ü Mevlânâ"ya hemdem ola tâ
Sâlikân itdikce yâ Rab fikr-i kalbi tîz tîz
Zâtı gibi bir "adîmü"l-misl târîh oldı bu
Eyleyüp tekmîl devrin geçdi Bûbekr-i 'azîz[16].
Seyyid Ebûbekir Dede'nin ilk olarak evlendiği Atike Hanım'dan hiç çocuğu olmamıştır. İkinci hanımı olan Abdülbâkî Sırrî Dede'nin kızı Saîde Hanım'dan Ali, Abdülbâkî ve Abdurrahîm adlarında üç oğlu dünyaya gelmiştir.
Kaynakça
- ↑ Sahih Ahmed Dede, Mecmüatü't-tevarfhi'l- Mevleviyye, Mevlana Müzesi Ktp., nr. 5445, s. 206-207, 216-217;
- ↑ Mehmed Ziya, Merâkiz-i Mühimme-i Mevleviyyeden Yenikapu Mevlevîhanesi, İst., 1329, s. 142; Sadeddin Nüzhet Ergun, Türk Musikisi Antolojisi, İst., 1943, C. II, s. 413; Öztuna, C. I, s. 50
- ↑ Sahih Ahmed Dede, Mecmüatü't-tevarfhi'l- Mevleviyye, Mevlana Müzesi Ktp., nr. 5445, s. 206-207-208-209-210-211-212-213-214-216-217;
- ↑ Mehmed Ziya, Merâkiz-i Mühimme-i Mevleviyyeden Yenikapu Mevlevîhanesi, İst., 1329, s. 142; Sadeddin Nüzhet Ergun, Türk Musikisi Antolojisi, İst., 1943, C. II, s. 413; Öztuna, C. I, s. 143
- ↑ Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü"t-Tevârîhü"l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 213-214
- ↑ Ali Nutkî-Abdülbaki Nâsır, Defter-i Dervîşân-I, Sül. Ktp., Nâfiz Paşa Böl., Nu. 1194, vr. 53a, 58b; Mehmed Ziya, s. 142; Öztuna, C. I, s. 51; Işın, s. 123, 124, 128; Olgun, s. 90; Fatma Âdile Başer, “Yenikapı Mevlevîhânesi Şeyhi, Mûsikîşinas Abdülbâkî Nâsır Dede”, İstanbul Araştırmaları, S. 3(Ekim-1997), s. 185.
- ↑ Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü"t-Tevârîhü"l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 214
- ↑ Sahîh Ahmed Dede, s. 216; Nezih Uzel, “Yenikapı Mevlevîhânesi”, Osmanlı Ansiklopedisi [İz Yayıncılık], İst., 1996, C. 2, s. 212-214
- ↑ İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Kütahya Şehri, İstanbul Devlet Matbaası, 1932, s, 265
- ↑ Hamza Güner, Kütahyalı Divan Şairleri Halk Şairleri Tekke Şairleri Âşık ve Ozanlar, Kütahya, 1967, s. 242
- ↑ Mehmed Ziya, s. 142-143
- ↑ Nuri Özcan, “Ali Nutkî Dede”, TDVİA, İst., 1989, C. 2, s. 423
- ↑ Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, Yayına Haz. Nuri Akbayar, İst., 1996, C. 2, s. 428
- ↑ Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ, Sül. Ktp., Yazma Bağışlar, Nu. 2309, C. 5, s. 206
- ↑ Işın, s. 128
- ↑ Sahîh Ahmed Dede, Mecmûatü"t-Tevârîhü"l-Mevleviyye, Kütahya Belediyesi Mustafa Hakkı Yeşil Ktp., Yz. Nu. 312, s. 216-217