Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü

Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü

11 Kasım 1938 günü Cumhuriyet gazetesi
Saat 09.05
Tarih 10 Kasım 1938 (1938-11-10)
Yer Dolmabahçe Sarayı
Beşiktaş, İstanbul
Toprağa verme 21 Kasım 1938
Etnografya Müzesi'ndeki
geçici kabrine konulması

10 Kasım 1953
Anıtkabir'e nakli

Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü, sağlığı 1937 yılından itibaren bozulmaya başlayan Atatürk'ün bir yıl süren hastalığı sonrasında 10 Kasım 1938'de ölümü.

Hastalığı

Siroz teşhisi konulması

Mustafa Kemal Atatürk, 1938 başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başladı. Vücudunun çeşitli yerlerinde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu. Bu kaşıntıların Çankaya Köşkü'ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı. Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal'e gönderildi. Termal Otel'de, 22 Ocak 1938 günü Atatürk'ü muayene eden Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı ve Atatürk'e siroz teşhisi koydu. Doktor Belger'in mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye ettiği Atatürk, Termal Otel'deki tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938'de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa'ya hareket etti.[1].

Fransa'dan doktor getirtilmesi

Atatürk'ün sağlık durumunun ciddiyet göstermesi hükümeti de telaşlandırdı ve Başbakan Celâl Bayar, Avrupa'dan iki hekim getirilmesini önerdi. Atatürk o günlerdeki Hatay Sorunu yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşündüğünü belirterek bunu reddetti ancak Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü'nde Atatürk'e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalığı teşhisini yinelediler. Atatürk'ün kesinlikle alkol almaması gerektiğini söyleyerek yoğun çalışma temposunu da biraz düşürmesini istediler. Atatürk bu önerilere olumlu yanıt verdi. Bu muayeneden bir süre sonra Başbakan Celâl Bayar'ın tavsiyesi üzerine Paris Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Noel Fissenger Ankara'ya davet edildi. Fissenger Atatürk'ü muayene etti ve diğer doktorların teşhis ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tanı-tedavi ortaya koydu.[2]. İlk teşhisten sonra Fissinger Atatürk'e "Efendim, büyük savaşlar kazanmış olabilirsiniz ancak bu olayda vaka sizsiniz ve ben de sizin komutanınızım, lütfen bu hususu unutmayınız" telkininde bulunmuştu. Fransız doktorun sözleri, tavsiyeleri ve tavırlarından memnun kalan Atatürk doktorun tavsiyelerini ciddi şekilde uygulamıştır.

Son kez Ankaralıların karşısına çıkışı

19 Mayıs 1938'de Ankara Stadyumu'nda Yugoslavya Savunma Bakanı Orgeneral Ljubomir Marić'i kabul ederken.

Atatürk'ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa'dan doktor getirtilmesi, dünyada geniş yankı buldu. Ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını kime bırakacağı yönündeki haberler üzerine Atatürk tüm dünyaya sağlıklı olduğunu göstermek isteyerek 19 Mayıs 1938 günü (Samsun'a çıkışının 19. yıldönümünde) Ankara Stadyumu'nda halkın karşısına çıktı. Bu, Ankaralıların karşısına son kez çıkışı oldu. Kutlamalar çok parlak geçti, o günün anısına Ankara Stadyumu'nun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi.[3].

Hatay gezisi ve İstanbul'a geçiş

Mustafa Kemal Atatürk son güney illeri seyahati sırasında Adana'da (24 Mayıs 1938)

Atatürk aynı gün törenden sonra, Hatay Sorunu ile ilgili olarak Mersin'e hareket etti ve daha sonra Adana'ya geçti. Yapılan askeri geçit törenleri ile ordunun başında olduğunu gösterdi. Bu törenler işe yaradı, dış basında çıkan hastalık ve "ölüyor" tarzı haberler kesildi. Ancak bu seyahat Atatürk'ün hastalığını iyiden iyiye artırmıştı. Atatürk 26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara'dan ayrıldı, İstanbul'a hareket etti.

İstanbul'da 1 Haziran 1938'de Savarona Yatı'na geçti ve 25 Temmuz 1938'e kadar orada kaldı. Yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayı'na döndü.

Vasiyeti

Atatürk'ün hayatını kaybettiği Dolmabahçe Sarayı'ındaki odası. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.

5 Eylül 1938 günü Atatürk vasiyetini[4] yazdı ve bütün malvarlığını belirli şartlarla, genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'ne bıraktı. Kız kardeşine, manevi çocuklarına ve İsmet İnönü'nün çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti. Ayrıca Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na da belirli miktarlarda yardım yapılmasını istedi.[5]

6 Eylül 1938'de Fransız doktor Fissenger üçüncü defa İstanbul'a geldi. Atatürk'ün karnında biriken su iyice artmıştı.[6] O gün Atatürk'ün karnından tam altı litre su alındı. Fakat buna karşılık Atatürk'ü daha da rahatlatmak için on iki litre su alındığı söylendi. 18 Eylül 1938'de Başbakan Celâl Bayar, Dolmabahçe Sarayı'na geldi ve dört yıllık ekonomik plan dosyasını sundu. Atatürk, ülke ekonomisi için çok önem taşıyan projelerin gerçekleştirilmesi için Türkiye'nin önünde en fazla üç yıl olduğunu, bir dünya savaşı çıkacağını ve bir an önce bu projelerin hayata geçirilmesini istedi.[7]

Komaya girmesi

Hastalık giderek ilerliyordu ve Atatürk'ün karnında yeniden su toplanmıştı. Ekim ayında yeniden su alma işlemi yapıldı. İşlemin ardından 16 Ekim 1938 günü öğleden sonra Atatürk ağır bir komaya girdi. Hükümet, ulusu Atatürk'ün sağlık durumundan haberdar etmek amacıyla 17 Ekim 1938'den itibaren Anadolu Ajansı aracılığı ile resmi tebliğler yayınlamaya başladı. Atatürk girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı. Çok istemesine rağmen sağlık durumu elvermediği için 29 Ekim 1938 günü Ankara'da cumhuriyetin onbeşinci yıldönümü kutlamalarına katılamadı. Bayram nedeniyle Ankara'da düzenlenen törenlerde Türk Ordusu'na hitaben yazdığı bayram konuşmasını[8] Başbakan Celâl Bayar okudu. 29 Ekim akşamı Ankara'dan dönen Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri Dolmabahçe Sarayı önünden geçerken sevgi gösterilerinde bulundular.[9] Atatürk'ün TBMM beşinci dönem dördüncü yasama yılını açış konuşmasını da 1 Kasım 1938'de Başbakan Celâl Bayar okudu.[10]

Ölümü

Atatürk'ün ölümünden sonra çekilen bir fotoğrafı, Dolmabahçe Sarayı.
Cenaze töreni, Ankara, 19 Kasım 1938
Cenaze töreni - Ankara, 21 Kasım 1938

Son günler

Ölüm anında yanında bulunanlardan naklen;

M. Kemal Atatürk’ün ölüm anını yakın dostu Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor:

“Atatürk bir defa üç gün süren bir komaya girdi. Kendine geldiği vakit, uyumuş olduğunu söylediler. Pek inanmamış, fakat ne olduğunu da anlamamıştı. (…)

Fakat ikinci ve son komadan uyanamadı. Kıvranmalar, çırpınmalar içinde yanıyordu. Kendini kaybetmeden son sözü:

“Saat kaç?” olmuştu.

Belki de bir önceki komadan sonra uyumuş olduğunu söyliyenleri kontrol etmek istiyordu. 10 Kasım sabahı yüzü gittikçe renk değiştiriyor, hançere hırıltısı artıyordu. Saat dokuzu beş geçe sert bir asker bakışı ile başucundaki hekime doğru döndü, gözlerini açtı, son nefesi idi.”[2]

Cemal Kutay da M. Kemal Atatürk’ün ölümünü Falih Rıfkı Atay’dan farklı anlatmıyor:

“Anlamı olan SON sözü ‘saat kaç’ idi. Koma içinde manası anlaşılamayan ve devamlı olarak tekrarladığı sözü: ‘Aman dil… Aman dil…’di. Rahat konuşamadığını mı anlatmak istıyordu, yoksa şuur altı yerleşmiş ‘dil konusu’ mu bilinmez…”[3]

Öte yandan Ruşen Eşref Ünaydın’ın (M. Kemal Atatürk ölürken yanında bulunan) “Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’le Mülakat” adlı eserinden öğrendiğimize göre, devrimlerin babası, ‘hayata gözlerini yumarken Saat kaç?’ dedikten sonra sık sık ‘Aman dil! Aman dil!’ sözlerini tekrarlamıştır.[4][11].

Saat Dakika Derece Nabız Tansiyon B. Abdest
Mülahazat
00 05 Sonda ile (140) cc idrar alındı
01 30 132 32
02 36,8 130 32 Yarım balon oksijen verildi
02 45 1 cc kâfur yağı
03 30 135 38
03 30 37 Fasıla ile oksijen
04 30 38 koltuk altı 37 Fasıla ile oksijen
06 25 120 34 Çok yumuşak teneffüs Çok yumuşak hırıltı
06 45 124 1 cc kâfur yağı
07 124 32
07 45 37,7 126
08 05 1 cc kâfur yağı, serum Glycose irot. 500 cc
08 25 Verit dahilinde + 1/8 auabaine
08 30 500 cc serum gliycose
09 130 34
09 05 Vefat etmişlerdir.
Dr. Akil Muhtar
Dr. Neşet Ömer İrdalp
N. Reşet Belger
Dr. H. Diker
Abrevaya
Mim Kemal Öke

Atatürk'ün ölümünün ertesi günü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk'ün silah arkadaşı ve 1937'ye kadar başbakanı olan Cumhuriyet Halk Partisi Malatya milletvekili İsmet İnönü'yü 348 milletvekilinin oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçti.[12]

Cenaze töreni

Anıtkabir'deki mozole

Atatürk'ün naaşı 16 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. Cenaze namazı 19 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı'nda kıldırıldı. Cenaze aynı gün Yavuz Zırhlısı ile İzmit'e oradan da aynı günün akşamı 20.30'da Ankara'ya götürüldü. Ertesi gün (20 Kasım 1938) Ankara'da başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere devlet erkanı tarafından karşılanan cenaze TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu. 21 Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de katıldığı bir cenaze töreni ile Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine (katafalka) konuldu ve orada 4 ay katafalkta kaldı. [13] Aynı günün akşamı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk üzerine bir radyo konuşması yaptı. (21 Kasım 1938)[14] Atatürkün naaşı Etnografya müzesinde 4 ay katafalkta kaldıktan sonra, 31 Mart 1939'da muvakkat kabire konuldu.

Anıtkabir'e nakli

Atatürk'ün anıt mezarı Anıtkabir'in yapımına 9 Ekim 1944 yılında başlandı ve 1 Eylül 1953 yılında tamamlandı. Ölümünden 15 yıl sonra 10 Kasım 1953'te Atatürk'ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi'nden alınarak Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayarın katıldığı bir törenle Anıtkabir'e getirildi. Orada konuşmasını yapmış ve saat 13:30'da aziz naaş Mehmetçiklerin elleriyle ebedi istirahatgahına indirildi. Atatürk, 63 yıldır Anıtkabir'de yatmaktadır.

Kaynakça

  1. Can Dündar, Sarı Zeybek, Milliyet Gazetesi, 1994, s:43-53
  2. a.g.e., ss.63-72
  3. a.g.e., s.73
  4. "Atatürk'ün Vasiyeti" (Türkçe). tekadamdevrimi.com. http://web.archive.org/web/20101123015920/http://www.tekadamdevrimi.com/tekadamdevrimi/tad_1938anit/tad_vasiyet.htm. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015.
  5. Can Dündar a.g.e., s.103
  6. Can Dündar a.g.e., s.95
  7. a.g.e., s.113-120
  8. "Cumhuriyet'in 15. Yıldönümü'nde Atatürk'ün Orduya Son Mesajı" (Türkçe). tekadamdevrimi.com. http://web.archive.org/web/20101222205816/http://www.tekadamdevrimi.com/tekadamdevrimi/tad_ordu/tad_ordu_03.htm. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015.
  9. a.g.e.,s:135-141
  10. "Atatürk'ün TBMM Açış Konuşmaları" (Türkçe). tekadamdevrimi.com. http://web.archive.org/web/20101222205715/http://www.tekadamdevrimi.com/tekadamdevrimi/tad_hitabeler/tad_meclis5_4.htm. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015.
  11. a.g.e., s.154
  12. Seyfi Öngider (25 Ağustos 2006). "Çankaya'nın bütün adamları (2)" (Türkçe). radikal.com.tr. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150217175816/http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=199611.
  13. "Ata'yı özlemle andık - Özel Dosyalar - Hürriyet" (Türkçe). dosyalar.hurriyet.com.tr. 10 Kasım 1998. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150217181144/http://dosyalar.hurriyet.com.tr/hur/turk/98/11/10/html/ata.htm.
  14. "Atatürk Günlüğü Kasım 21" (Türkçe). ataturktoday.com. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. http://web.archive.org/web/20150217181551/http://www.ataturktoday.com/AtaturkGunlugu/KasimNovember/21.htm.

Dış bağlantılar

This article is issued from Vikipedi - version of the 1/8/2017. The text is available under the Creative Commons Attribution/Share Alike but additional terms may apply for the media files.